19 Aralık 2014 Cuma

Öhü Öhüüü .

Kış başladı..
İşyerimin taşınmış bulunduğu Ulucak semtinede öyle bir sert gelmiş durumda ki hasta olmamak elde değil diymiii yaa.. :)
Geçen sene hayatımda ilk kez hasta olmadan geçirdim.. Bu sene ise açılısı bi kaç gün önce yaptım..
Üstelik işkolik bir insan olan ben rapor aldum.. Durum vahim.. :)

Doktor soğuk algınlığı dedi ölmücekmişim.. Oh içim ferahladı bee :P fekat öksürmek ve ses tonumdaki ciddi değişim beni ben olmaktan çıkarıp başka biri yaptı..
Ortalama 1 sene olacak neredeyse doktor yolları aşındırmadığım.. Kendimi ihmal ediyorum senide ihmal ettim ey blogum.. 

Kızma bana tüm vaktimi gereksiz şeylerle doldurup dışardan soyutlayarak yaşıyorum.. Evimdeki netimden de olduğum için kısa bir süredir bu sebepten ötürüde uzaklardaydım..
Hoş dün emektar bilgisayarımda küçük bir süpriz yaptı, çalışmıyor.. Olacak iş mi be arkadaş dedim ağız tadıyla şöyle güzel bi film izlesem ne olurdu sanki.. Reva mı bu yazık bana :)

Tamircilerinde paraya ihtiyacı var nede olsa arada şart bakım ne yapalım kısmet işte..

Masamdan şahane manzaralar alıyorum her gün zihnime.. Aylardır elime almadığım makineme inat edercesine hemde.. 

Sırt çantamı takıp nereye gitsem diyorum.. Uzun bir liste çıkıyor ama adım atamıyorum.. Keyfim yok kahyamda kayıp.. İzinede yollamadım onları nereye kaybolup gittiler bilmiyorum..
Etrafımdaki herkes gibi onlarda gitti.. Sepil sepil dökülmek demek böyle bir şeymiş kardeşim..
En komiği şuan bu kelimleri yazarken imleçte kayboldup gitti.. Nerdesin imleç sende mi, sende mi bıraktın beni..
Hayatıma getiremediğim şu yeniliklerim bir türlü hayata geçemiyor.. Geçemedikleri için hayat çok sıkıcı geliyor.. Sinirlerim hiç olmadığı kadar tepemde dolanıyorlar.. Çenemi tutamıyorum son zamanlarda..
Çenem düşük dedim ama gururum sağolsun bazı şeyleri konuşmama izin verse kırılmış kalpleri azda olsa onarıcam ama nerdeee sevgili kardeşim nerdee o çenesi düşüklük pat diye gidiveriyo o vakitlerde..

Buraya ziyaretçilerimde azalmış zaten.. Ne twiter ne facebook nede instagramı faal kullanabiliyorum.. Herkesi öyle çok ihmal edip kapandım ki kendime acımaya başladım.. Yani ben olsam bana acırdım zaten...

Öyle sevgili kardeşim.. Bu aralar havalar hep böyle işte.. Azıcık öksürük, biraz sigara dumanı bi miktar gurur var.. Buralar çok sakin..
Senin buralarda öyle galiba.. İşler mi kesat ne.. Yaşlandık mı yoksa ikimizde..
Evet yaşlandıkça huysuz biri olmaya başladım... Rabbim sen sonumu iyi et yeter.. Amin efenim... :)

Ee o vakit, Salıcakla kalın... 

Not: Fotoğrafta eklim alışkanlık oldu iyice.. Aa birde imlecim bana geri döndüü hadi gidenler sizde dönün eşeklik ettim :) Arkada Sezen Aksu gelsin hoş bi tını :) Şarkıyıda siz seçin hadi bakalım...


9 Aralık 2014 Salı

Tamamen Duygusal Monşer.. :)

  "   Aşk, doyurmasada cebi kalbi doldurur sevgi..  "    

^_^

Arkadaşıma yazdın bu cümleyi bugün..
Hoşuma gitti..
Yarış atı gibi çalışıp durmaktan cebi düşünür olmuşum hep.. Güldüm kendime.. :)
Parasızda yaşanmıyor ki vesselam..
Hele birde aşksızsanız eyvah eyvah diyorum..
Aşksız da çamura belenmiş beyaz bi tşörtle kala kalmışsınız demek gibi bişi oluyor.. :)
Ne yaparsın herşey işte hep ondan geliyor neydi o hmmm..
Tamamen duygusal be monşer, tamamen duygusal.. :)









4 Aralık 2014 Perşembe

Mizacım Gereği Azizim..

Hayat öyle tuhaf ki bazen kendimden bile korkar oluyorum.. 'Kalabalıkları savar'ım var sanki..
Bir bir savuruyorum etrafımdaki herkesi.. Yalnızlığa boğuldum..
Yalnızlıklarım olmaksızın yapamaz oldum misal son zamanlarda.. 
Elime aldığım kitaplar, tüketemediğim kelimlerim zihinimde.. 
Atıp duran kalbim dışında ses yok etrafta.. 
Gupgup gupgup gupgup..
Her yer çok sessiz..
Zaman durmuş gibi geliyor ara sıra sonra bu ayın Aralık olduğu düşüyor zihnime.. 
"Ee nihayetinden ömür bitiyor diymi yaa sen mi bitmyeceksin"  diyor içerden bi ses..
Fısltılarda kesildi artık.. 
Eskiler hala bavulda yerleşemediler bir türlü.. Ayıklayabilmekse ne mümkün azizim..
Hayatta neyi eleyebilmişiz ki onu eleyerek geçip gidelim..
Ana yadigarı bu huylar, kıyamayız biz öyle eski olsalarda.. "Ya bir gün olurda lazım olur" der dilimiz.. Elimiz gitmez atmaya.. Katlar yerleştiririz bir yerlere.. Her katta bırakırız o izi..
Hayat tuhaf, yalnızlıksa tam bir muamma..
Yalnızlığa alışan birine kalabalıklar nefesini keser.. Kapalı kutusunun içinden tüm kötülüklerden arınmıştır açtığı anda herşey maholacaktır çünkü.. Kalabalıklar ondan kötüdür, sevmez..
Mizacı olur o vakitler içerisinde.. 
Gülerken bile tektir o kalabalığın içinde, ağlarken hep tek olduğu gibi..
Yalnızlık benim mizacım.. 
Elimde dumanı tüten bir sigara.. 
Yarıya düşmüş bir şişe şarap..
İçimi yakan zehir zemberek bir acı..
YALNIZLIK BENİM MİCAZIM BE AZİZİM, SADECE MİZACIM...







29 Kasım 2014 Cumartesi

Bir Kendim Birde ben...


Sana korkular bıraktım bir de yeni başlangıçlar..
Bir kendim, bir ben gidiyorum...



27 Kasım 2014 Perşembe

Gençleri suçlamak kolay..

"Sağda-solda duyuyoruz: Gençleri kitap okumamakla, hayatı sosyal medyadan ibaret sanmakla, dizi dünyasında yaşamakla, içerikten çok şekle ve gaza önem vermekle, dar kafalılıkla, selfie narsisizmiyle ve bencillikle suçlayanlar var.
Bu suçlamalara iki nedenle katılmıyorum. Birincisi, gençleri suçlamak yaşlılık belirtisidir, bu da hiç işime gelmez.
İkincisi, böyle olmayan pek çok genç var. Hatta aslında günümüz dünyasında onların hâlâ varolması bence daha acayip.
Sosyal ve klasik medya insanı korkuyla doldurup ruh sağlığını bozmak için birbiriyle yarışan görüntüler, sesler ve cümlelerle dolu. Nefret söylemi her mahallede paçalardan akıyor. Gelecek belirsiz, şiddet porrnografik düzeyde, maneviyat yok olmuş. Artık tek önemli şey hız ve para.
Ve böyle bir dünyada hâlâ pek çok genç kitap okuyor, okuduğunu anlıyor, diziler dışındaki sanatla ilgileniyor, ağaçlara sahip çıkıyor, içeriğe önem veriyor, empati yapıyor ve başkalarının mutluluğuyla mutlu oluyor… Şu acayipliğe bakar mısınız?
Şahsen her gün şaşırıyor ve şükrediyorum. Herkese de tavsiye ederim. İnanın, insana gençleri suçlamaktan çok daha iyi geliyor!"

Tuna Kiremitçi / Afili Filintalar

Ne güzel demiş Tuna Kiremitçi diymi....




Sahi Sen Hangi Inci İdin?





Uzun süre yalnız olmamaya alışmış bir kalbe şu kısacık zamandaki yalnızlıkları dilini lal ediyormuş bir süre.. Konuşmuyor, düşünmüyor, anlatmıyor, sevmiyor, istemiyor, anlamamazlığa vuruyor, yaşamıyormuş esasen..
Yaşayamıyormuş..
Yazıpta siliyormuş.. Gönderemiyor yapamıyor olmuyomuş..

Çaresizlik ömürlük, imkansızlık sonsuzlukmuş hayatında..
Gelip giden herkes kadar suçlu , gidemediği hayatlar kadar talihsiz.. 
Zamana yenikmiş.. Esiri, gölgesiymiş.. 
Canı yandıkça savuruyormuş her parçasını etrafa .. 
Duvarlar tek dostu, banklar en büyük kalabalığı ..
Ulaşamadığı umutları, elleyemediği rüyaları en uzak ufuklar ardına kilitlemiş.. 
Yüzünden süzülen iki damla göz yaşı kadar yakın, zilyonlar kadar uzaklardaymış kalp..
Bulamamış .. Bulamamışlar ..
Yalnızlığında lanetlenmiş..
Kırılmış .. Dökük, kirli ellerin olmuş.. 
Toplayamamış kimse..
Sonra... Görmemişler, ezilmiş yitik zaman içinde .. 
Kaybolmuş ..
Pislenmiş, bulut  çökmüş gökyüzünde tanıyamamış kimse.. 
Kibirinden görmez olmuş etrafını, duymaz, bilmez, alabildiğine kalpsiz..
Sahi, yalnız mıydın her zaman .. Çok mu zordu  kalabalıklarda parıldayan bir inci olmak ..? 
Sönük hayatında defolu yaşamak daha mı kolaydı. Hep sönükmüydün? 
Sahi kimdi seni inci olduğuna inandıran? 
Sahi kimdi ?





12 Kasım 2014 Çarşamba

- _ -





Yani seni son gördüğümde son görüşüm olduğunu bilseydim; yüzünü, yürüyüşünü ezberlerdim.  
Seni son öptüğümde son olduğunu bilseydim, asla durmazdım.

Friends

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !