26 Ekim 2013 Cumartesi

Kocaman Bir Not !!!

Bazen hiç geçmez.. Geçmiştekileri geçmiş yapan geçmişliği değil zamanın azizliği..

Ekim Bitiyormuş :)


Koca bir Ekim ayı geçti ve ben bu ay içinde sadece 3 adet yazı yazmışım... ( Bu yazı ile 4 olacak ^__^ )
Evet garip bir durum aslında.. Günlerce tek sığındığım yerdi yazmak..
Hayat öyle yoğun ki.. 
Uykusuzluk, yorgunluk herşey öyle çok yoruyor ki beni yazamıyorum..
Yazma arzum kapalı bir kapı ardına gizlenmiş.. Kapıyı aralıyor arada bir kalan zamanda sessizce bekliyor bişeyleri.. 
Yetemiyorum kendime ve hayatıma son vakitlerde... 
Uzun süredir kitapların yüzüne bakmayan ben deli gibi okuyorum.. Elimde olan kitapları yığdım masamın üzerine öyle çoklar ki...
Nasıl kıydım ben onlara raflara tıkıştırarak diye hayıflandım..
Oyun delisi oldum ayrıca.. Hırs edip geçeceğim diyerek uğraşıp durdum.. Sonra basit bir hile buldum süreleri uzatıp durdum ondan da sıkıldım.. 
Telefonumda sürekli yedekleyip yada hiç durmasını istemediğim fotoğraflarım gibi bilgisayarı ve sosyal ağı hayatımdan sterilize ettim.. 
Bol bol çekim yapıyorum.. Bol bol laklak... Şakalara devam.. Ağlamak her zaman.. Abi ile kavgalar mı her daim.. Araba kavgası yapar olduk son zamanlarda beni bu gidişle zarar sokacak net..  : )
Anneye kocaman sarılmak en büyük hobim hala..  ♥ : )
Çikolata mı hayatımdaki her acı tat için bir küp büyüklüğünde yetip artan tek mutluluğum..
Kilo verdim bu arada.. 
Yüzüm kemik kaldı yine.. Seviniyorum kilo verince ama suratımın çökmesinden hoşlanmıyorum napim metebolizmamda kendim gibi anormal çalışıyor..
Neyim düz ki zaten... :) Hayatım baştan aşağı saçmalıklar ile doluken normal olmasını beklemek zaten beni anormal yapar...
Neyse kavram kargaşası iyi değildir.. Yemekleri bile karıştımamak gerek abicim... :)
1 senenin daha sonuna geldik sayılır .. İşyerimde kıdemimi gitgide arttırıyorum bunada seviyorum.. :)
Haytımda köklü bir değişim hala yok.. Değiştirme girişimlerinde bulunanlar var ama bende o istek yok.. 
Özümün, sözümün bir olduğu tek yer bugünlük yetsin devamı için bi ara gene uğrarırım.. 
Fakat sen hiç uğramaz oldun bak alınıyorum... = )
Ee hadi o zaman görüşürüz... 
Mutlu hafta sonları herkese.. :)



Sessizlik lütfen.. Sonsuza dek..




İnsanın içinde bulunan buruk yan hep durur oralarda bir yerlerde.. 
Toz kokan, nemli bir rafın en üstüne sıkıştırılmış o yıpranmış kitabın yırtık sayfaları arasındaki satırlara gizlenmiştir oysaki..
Küçük bi anda beklenmeyen bir başkalıkla gelip eski yerine konar ilk günkü gibi olan o ateşi ile..
Uzaklar yine çok yakın..
Kor gene aynı kor.. 
Tuz bastığımız yaralar gibi ağır ağır yanmakta..
Ne ilacı var ne merhemi.. Ne bir düşü var nede gerçeği... 
Sızlar insan.. 
Hatırlamak için olan o iyi olan her şey yerine hatırlanan hep bi sızıdır.. Yanan bir ateş, kor olup yerleşmiş bir an..
Yine ve yeniden...
Ağız dolusu bağırmak, uzun uzun duvardaki tabloya bakarak sakinliğinde bağırışlarımı dindirmek isterdim şuan.. 
Sayfalarca yazmak.. Anlatmak, hiç susmamak.. 
Vazgeçtim...
Ben susmalıyım.. Susmak en iyisi..
Anlatacakları olan insanların yaptığını ben susarak yapmayı öğrenmeliyim.. Hep yaptığımı yine yapmalı, yine ölüm sessizliğinde boşlukta olmalıyım..
Uzaklar gene uzak olsun.. İçimdeki yakınlığı uzak edebilmek susmak aslında..
Sessizlik lütfen.. Sonsuza dek..

11 Ekim 2013 Cuma

Mutluluk Paylaştıkça Çoğalır =)



İnsanın ruh hali denen şey çok feci bişi yahu..
Bir gün kendinizi yerlerden yere atıp yakınırken yüzünüzden somurma ifadesi mevcut iken bir diğer gün sanki bir önceki gün olan kişi siz değilmişsiniz gibi olur..
Garip cidden :)
İnsanlar olarak anatomimiz baştan aşağı garip.. 
İçimde böyle ahım şahım bir neşe yok ama günaydın demek içinde dolulu kocaman bir gümüseye engel değil.. 
Bugün gömleğinin üzerine süveter giyip açık olan klimayı bana kapattırmaya çalışan mimar bozuntusuna bile takılmayacağım işte o derece neşem tam... :)
 
Güzel bir İzmir sabahı şahane bir cuma olsun.. Yarın son iş günü kesintisiz 8 günlük koca bayram tatili benim..
Bol fotoğrafları bol öpülmeli geçer umarım ki... :)
Gününüz aydınlık olsun... :)

9 Ekim 2013 Çarşamba

Velhasıl-ı Kelam

Son zamanlarda hem iş hem özel haytımda çok stersli zamanlar geçiriyorum...
Eskiden aile içinde sorunlarım hiç bitmezken şimdilerde çevremdeki sorunlarla debeleniyorum.. 
Kalbim yine gereğinden fazla hızlı çarpıyor ve gene sandalyemin arkasına yaslanmadan oturmaya başladım.. Hızlı hareketlerle yetişmek ister gibiyim herşeye.. 
Çabuk geçsin diye uğraşıyorum..
Nedensiz hemde.. 
Gerçi nedenim çokta görmek ve işitmek istemiyorum hepsi o.. Yok sayıyorum ama ne zaman kadar bilmem.. Herşey gibi bilmiyorum bunuda işte...
Bir yandan yeni çevreler edinme peşindeyim.. 
Diğer yanda hayal kırıklıklarım... Hayal kırklarım iyice çoğaldı ki sorma gitsin..
Değer vermemek en doğru belki ama ben bunsuz yapamam ki..
Aranılan birimiyim dersen esasen öyle görünüyorum fakat değilim.. Bazen telefonumun sessizliğinden birgünde çalığ durması bana batıyor..
Kırılanlarımı bulamıyorum artık düştükleri yerlerden..
Birleştirdiğim parçaların aralarındaki boşluklar iyice çoğaldı..
Şunu çok daha iyi anladım.. Bana benden başka kimse dost olmazmış.. Olamazmış değil olmazmış..
Çok yanlış biriyim belkide.. Bilemiyorum.. Bende olsam bende benim gibi birine böyle davranırdım belkide de.. Kimbilir..
Yoruldum.. 
Sabrımı yitirdim..
Neşelerim yapmacık artık..
Çalan telefonlarıma yanıt vermekten çok kapatmayı yeğeliyorum..
Kullanılmışlık, küçük düşürülmüşlük hissini atamıyorum son zamanlardan üstümden..
Hayat acımasız değil... Derim ya hep..
Hayatı acımasız yapan biziz biz.. İnsanlar.. Çıkarlar.. 
Öyle işte.. 
Bir avuç huzura büyük bir kepçe ihanet oldu da bitti..
Haydi şimdilik eyvallah... Bir sonrakine kadar...


Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !