9 Eylül 2015 Çarşamba

Ses..

Yıllar yıllandıkça daha az yazar olmuşum.. Dahada yalnızlaşmışım demek ki bu hayatta..
Düşünüyorum ne ara bu kadar yalnız kaldım diye..
Etrafıma bakındığımda bi kaç arkadaş bi iki akraba dışında hiçbirşey kalmamış bana..
Onlarda olabildiğince uzak.. Mesafeli..
Paylaşmaktan korkar olmuşum.. Mesela aramaktan mesaj yazmaktan çekinir olmuşum..
Tek vazgeçemediğim çenem sanırım..
Karşımda biri olmaya görün hiç susmamacasına konuşuyorum.. Sürekli konuşuyorum.. Çok konuşanları sevmeyen biriyken üstelik..
Beynimi yoran şeyler hep işimle ilgili, hep oynadığım bi kaç oyunla.. Yada ne okusam diye önünde saatlerce rafın önünde durduğum kitaplarım..
Şuanda da yalnızım koca ofiste.. Koca ofis demesem daha dopru sanırım artık ufacık bu oda.. 
Eskiden severdim böyle boş olunca ofis..Biraz daha açardım müziğin sesini.. 
Şimdi yine aynısı yaptım odada yapayalnızım, müziğim var arka fonda..


"' Ne kaldı geriye zaten bir sürü boş hatıra
   Yaşamak değil ki bu görüntüler var adeta 
   ...
   Gideceksen eğer gelirim diyerek
   Bir daha geri gelme "

Sinirliyim, üzgünüm, sevinçliyim ara sırada olsa umutluyum..
Dışarıda bir yerlerde hayat başkalarına daha da zor benim ki zor derken.. 
Bencilliğin lüzumu yok..
İçin burkulur, 3-5 saat üzlür geçersin..
diymi ya...
Yalnız gitmiyor muyuz bu hayattan..
Ha hasta yatağında ha kalleş bi kurşunla..


2 Ağustos 2015 Pazar

Sen bana yangın efendim, ben sana rüzgar...

Efkarladım gene ey yar..
Bi duman gibi estin gene burnuma buram buram.. 
Bir küçük tebessüm oldun.. 
Göz pınarımdan sızan küçücük bir damla..
Yürüğüm yol, soluduğum nefes..
Sen düştü gene gözlerime..
Zamana bırakınca herşey değişiyormuş hayatta.. Zaman bile değişmiş dönüp gerilere baktığımda..
Mevsimler gibiydim oysa.. İlkbaharın sonbaharı, yazın kışı idim..
Nefes alışımdan gidişin, baktığım yerdeki hayalin hiç değişmemiş oysa..
Hani zaman bile değişmişti ya, zaman bile değiştirememiş oysaki..
Aralandı kapılar.. Işıkların arasından sızdı gelip geçen herşey..
Yazamaz oldum sana.. Sevemez oldum hiç birşeyi.. Gidemez oldum..
Sustum..
Sustum ey yar.. 
Dilim demeye gönlüm anmaya varmazken damarlarımda dolaşan kan gibiyken, sustum sutum..
Varsın sen bilme, duyma, sevme, hissetme..
Başka kollardayken hiç düşürme zihnine.. 
Akan suyun sesinde, kanat çırpan bir kuş kanatlarında olayım ara sıra.. Sen bilmeden geleyim sana böyle..
Bilme sen ey yar..
Onca sevemediğin zamanları hiç bilme.. 
Dinlediğim şarkılar kadar sıcak, ufuk kadar uzaklardasın nasılsa.. 

 "Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum." 

Ben sana geç geldim, sen bana erken..  
Varsın olmasın, varsın gelmesin, varsın hiç olsun..

Gideli çok oldu yar..
Sevmeyeli asırlar..


15 Temmuz 2015 Çarşamba

Merhaba.. Sizede Merhaba..

 

Aylardan Temmuz, senelerden bilmem kaç işte..
Yazmaz oldum kelimeleri yanyana hanidir..
Görmez oldum kalbime dokunanları..
Yalnızlık en iyi dostum, gürültü düşmanım..
Çok şey var zihnimin her hücresinde dolanan..
Gitgide dahada kapanıyor perde..
Çok ses var.. Fısıltılar..
Duyamıyorum..
Yapmacık gülüşlerim var bu aralar..
Hemde bende hem herkeste.. Evrende bile..
Kaçıp gidemiyorum, kapana yakanlanmış fare gibi çırpınışlarımın son demini yaşıyorum..
Birazdan gelip beni alacaklar..
Gözlerimi sonsuzluğa kapatacaklar..

Aslında çokta kötü değil bu..
Belki gittiğim yerde yeni hayatlar tanırım, yeni umutlar.. 
Taze, mis kokulu çiçekler..
Gülümseyen bir yüz,sevgiyle bakan herşey bulurum..
Gittikçe bitmeyen, yürüdükçe tükenmek bilmeyen bir düş bulurum..
Göğe doğru kulaç atarım..
Kanatlarım daha güçlü olur belki, daha hızlı uçarım..
Gözlerimi yumuğumda zaman donar uayndığımda kaldığım yerden keşfederim belki..
Hani olur ya diyorum, ya olursa..
Hanidir diyorum, hanidir neden gülümsemiyorum...



7 Mayıs 2015 Perşembe

BİR ZAMANLAR..




DUYGULARIM SİZLERE ÖMÜR DOSTLAR..
SİZLER SAĞOLUN, VAR OLUN..

22 Nisan 2015 Çarşamba

Kalsak MI ?

Aklıma gelen cümleler var. Bir kenara karalayıp not etmem gerektiği anlarda uçup gidiyorlar zihnimden geçerek. İnsanın hayatı da böyle sanırım geçip gidenler bıraktıkları izlerini de siliyorlar bir süre sonra. 

Beynimizin içinde bölük pörçük kelimelere dönüşüyorlar işte.
Ne demişti üstat;  hayatı ıskalama lüksün yok senin diye, iyide üstadım hayat onu ıskalamama izin vermedi ki, hayat zaten ıska geçti beni. 
Etrafa baktığım gözümdeki cam çerçeveler gibi bir duvar ötesinde kaldı.

Tuzlu bir bisküvi gibiydi. Şerbetli bir tatlı belki de kim bilir hayatın en tatlı kısmıydı işte. Şimdilerde pul biberi fazla kaçırmış gibi. Lezzeti yok mevsimi geçmiş sebzelerle dolu içi.

Aslında yedim ama doyamadım. Elim atıştırmak için bir şeye uzandığında bir sürü yanlış var oysa ki. Perhizdeydim ben. Sade yaşıyordum her şeyi. Herkes daha anlaşılır daha sadıktı. Mevsimsel yaşıyorum anlayacağın.

Aslında dedim ya gerçekten açım. Hayatta sevilmeye sevebilmeye..

Tuzunu şekerini, acısını ekşisini katabildiğimi istiyorum. Çok şey bunlar çok tezat çok saçma.

Saçma olmak istiyorum yine. Gülerken de saçma olsun ağlarken de. Yürüdüğüm yollar konuştuğum herkes saçma olsun.

Koca kazanın içinde kaynayan yahni kadar karışık saçma anlamsız olsun ama benim olsun..

Dilimin ucundaki acı tat, zihnimden kalbime gelen o tatlı anlar lazım bana..

Benim olmayan bir hayatı yaşamayı reddediyorum.

Ruhumu teslim alan çaresizliği istemiyorum..

Hayat, senden nefret ediyorum !


14 Mart 2015 Cumartesi

Küskünüm..



Küskünüm..
Fotoğrafa.. 
İki kelime yazmaya.. 
Kitaplarıma.. 
Şarkılarıma.. 
Yüzümdeki gülümsemeye.. 
Gözümden akma ihtimali olan damlalara..
Dertleşmeye..
Dert dinlemeye..
Gürültüye..
Cebimdeki paraya..
Kalbimdeki boşluğa..

Küskünüm..

Aşk’a, sevgiye..
Dosta, düşmana..
Yağan yağmura, esen rüzgara..
Güneşin sıcaklığına, gecenin ayazına..
Sokak lambalarına..
Sır sıra dizilmiş anılara..
Çaya, kahveye bir damla sohbete.

Küskünüm..
Kendime.. Kendime.. Kendime.. Ve herkese..






27 Şubat 2015 Cuma

26 Şubat Tekerrür.. "Ölmüş"

Ölmüş..
Ne tuhaf bir kelime bu.. “Ölmüş”
-mişli geçmiş zaman kullanınca özellikle..
Yokmuş, gitmiş..
Uzaklığı daha çok dayıyor insanın burnuna.. Yanında olmadığından –müş –miş –muş diyoruz..
“Öldü, gitti, yok..
Ne kadar kulağa doğu olası geliyor bu kelimeler oysaki..
Ama hayat bazen inatlar, bir avuç kendini bilmez bencillikler yüzüne mahvolup gidiyor işte..
Kinci olmayın, zayıf olmayın, kulak asmamayı öğrenin bazı şeylere.. Üzülürüm diye düşünmeyin mesela.. Siz üzülün ama başkasını üzmeyin..
Ben gibi olmayın..
Hayatımda üzülebileceğim çok insan var.
Sevgili, babaannem de onlardan idi..
Geçen sene görmüştüm onu hasta yatağında..
Tanımamıştı..
Yaşlıydı, güçlükle nefes alıyordu.. Hayatın son demlerini yorgun vücuduyla karşılıyordu..
Sarıldım, öptüm.. Bolca ağladım..
Geride ne bıraktı bana derseniz, ismimi bıraktı.. Bölük pörçük anılar var zihnimde..
Gülümsemesi var..
Gözlerinden akan yaşlar..
İki aile büyüğümü de böyle yitirdim ben..
Biri bana doğru sevinçle, özlemle gelirken gitti uzaklarda, biride burnumun dibindeyken uğramaya korkarak kaybettim yine uzaklarda..
Dejavu bu olsa gerek..
Tarih gene aynı : 26 ŞUBAT !
Anneannem bundan 15 sene önce 26 Şubatta öldü..
Ondan 15 sene sonra babaannem 26 Şubatta gözlerini yumdu..
Gerçek olmayacak kadar tuhaf içimdekiler..
Boş gözlerle sadece izliyorum..
Hayatta belki çok üzdüm, ama bil ki sevdim..
Yolun aydınlık olsun Babaannem..
Rabbimin merhameti sevgisi hep sizinle olsun..
Sizleri seven bir Tuba..



Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !