16 Temmuz 2012 Pazartesi
?
Ara sıra işte.. Düşünüyorum arada bir.. Kökten çözümü olabilse keşke.. Kimbilir birgün belki bunada çare bulurlar..
15 Temmuz 2012 Pazar
BENİM!
Bazen ne kadar güzel bir hayatı yaşadığımı unutuyorum.. Nefes alabilmek, yaşamak, içine çeke çeke tüm bedenine tüm ruhuna işleyene dek yaşamak... Ne kadar güzel olduğunu hatırlatıyor bana.. Daha sıkı sarılıyorum o zaman hayatıma.. Benim HAYATIM.. BENİM... Bendeyken anlamlı olan, benimleyken değerli kılan sevgili nefesim, bende kal.. Yaşamadan gitmeme izin verme...
Huzurlu geceleriniz olsun.. Yorgun olun ama yaşamınızı, nefes almayı sakın unutmayın.. Bırakın yorsun sizi ama siz diyinki bu "tatlı yorgunluk".. =)
7 Temmuz 2012 Cumartesi
Sıcak mı? Geçin bunları efenim.. =)
Yazasım geldi...
Nasıl birşey bu bilemiyorum. "Yazasım geldi" .. Kulağıma çok saçma gelsede böyle hiseddiyorum şuan..
Sadece ıpoduma şarkı atmak için açmıştım bilgisayarı ama bir anda kendimi burada buldum. :)
İzmir'de hava harika. Çok sıcak çok fazla hemde. Evden çıkmak akıl karı değil ama bu havaları yaklaşık 2-3 ay sonra bir daha bulamayacağım.
Şimdi kalkıp dışarda dolaşma vakti. Sokakları gezme, kapılarda oturan teyzelerin geçene kadar seni süzdükleri o ağır adımlarla yolları aşındırma vakti...
Biraz çocuklara takılma, belki biraz korkutma, biraz güldürme vakti.. Bir iki poz vermeleri için çikolatayla kandırma saati. :)
Terleme vakti... Sıcaktan yakınıp, sorada dayan diyerek devam etme vaktidir...
Günün sonunu güzel bir havuz keyfi paklar...
Gün güzel.... Yoğun bir hafta sonrası iyi bir gün ise çok çok daha güzel...
İyi hafta sonlarınız olsun.... :)
6 Temmuz 2012 Cuma
4 Temmuz 2012 Çarşamba
Boşver..!
Boşverebildiği sürece duyarsızlaşıyor insan. Bakıp kalıyor öylece ekrana... Etrafına... Ellerine, parmaklarına, tüm tırnaklarına... Nefesinden oluşan camın buhusuna.. Dahada yayılmasına.
Pencereden seyretmeye koyuluyor. Görmek istediğinden çok, olmuşları görebiliyor. Olupta bitenleri, bitemeyenleri....
Fakat farkında değil... Çoğu zaman... Öylece bakıyor...
Kulağında tanıdık bir melodiyle, tanıdık yüzleri görüyor hep. Sanki hiç, hiçbiri gitmemişçesine, bitmemişçesine...
Tebessüm yok. His yok. Düşünce, umut, istek, şefkat, kızgınlık, tepki yok. Boşvermiş çünkü. Duygusuzca, arzusuzca süzüyor herşeyi, herkesi...
Asırlar geçiyor sanki o bir kaç dakikalık anda. Ağırlaşıyor bedeni. Kalbi kaldıramıyor taşlaşmış bedenini. Ağrıyor sol yanı... Yükü ağır. Nefes almak bile güçleşiyor... Suyun dibine ağır ağır bırakıyor kendini... Sadece bir kaç dakika işte..
2 Temmuz 2012 Pazartesi
NEFRET EDEBİLMEK İSTİYORUM.
Nefret edebilmek istiyorum birinden.. Birşeylerden...
Bıkkınlık değil, boşvermişlik yada umursamamak değil...
"Nefret ediyorum!" dediğimde inanmak istiyorum.. Gerçekten edebilsem ne kadarını unutup silebileceğimi görebilmek istiyorum...
Beni nasıl bir insana çevireceğini, nasıl duyarsızlaştırıp herşeyden koparabileceğini, bir o kadar da yakamı bıraktırmayacağını bilmek istiyorum.
NEFRET EDEBİLMEK İSTİYORUM.
Nefret kesinlikle güzel bir duygu değil..
Şunada karşıyım "her aşk nefretle başlar". Şahit olanınız var?
Var diyorsanız eğer ki; bence sadece şahit olduğunuzu sanıyorsunuz. O nefret değildir. İnsan nefret ettiği birine neden aşık olsun, neden onu sevsin.
Bu bir mazoşist'liktir. Nefret ettiğin biriyle olmak yada nefret ettiğin birşeyi yapmak kendimize acı çektirmek değilmidir?
NEFRET EDEBİLMEK İSTİYORUM.
Kafamdaki To(z)prak:
nefret,
nefret ediyorum,
nefret etmek
1 Temmuz 2012 Pazar
Başlık mı? Bunu çözmem gerek :)
Diyorum ki avazınız çıktığı kadar bağırın..
Tüm nefesiniz tükenene kadar.. Bittiği noktada tekrar bağırın..
Ve tekrar..
Tekrarlardan hoşlanıyorum galiba..
Başınız dönsün, boğazınız yansın... Bağırın cayır cayır yanana kadar..
İçinizde birikmiş herşeyi çığlığınıza sığdırın, bir damla sıkıntı kalmayana kadar...
BAĞIRIN! BAĞIRIN! BAĞIRIN! VE BAĞIRIN!
Susmak iyi değil her zaman.. Birikmişleri dökmek gerek.. Beklememek gerek, gidip almak vaktidir...
Kulaklığınızı takın umursamadan bağırarak en sevdiğiniz şarkıyı söyleyin.. Herkes duysun, varsın herkes kızsın.. Şimdi yapın bunu.. Gecenin üçünde tamda şu an'da... Tıpkı yaptığım gibi..
Yansın bırakın, içiniz yansın boğazınız düğümlensin, göz yaşınız düşsün ardından bir kahkaha atın.. Madem ki bir arada yaşıyoruz tüm duyguları şu dünyada, neden şimdi olmasın...Haydi...
( Emeli Sande - Next To Me ) Şu an dinleyip bir yandan söylüyorum.. Deliyimdir.. Delilere bu saartte şarkı söylemekte mübahtır...
Deli olun sizde yapın... Son olarakta, kendinize bir hediye armağan edin.. Hep başkalarından alacak değiliz ya kendimizi hangi hediyenin daha mutlu edeceğini sadece kendimiz biliriz..
Acımızı alsın diye, yanmaktan tutup bizi çeksin diye... Yutmasın, sindiremesin diye bu hediye...
Acımızı alsın diye, yanmaktan tutup bizi çeksin diye... Yutmasın, sindiremesin diye bu hediye...
O halde kendime en güzel an'ı gün doğumunu armağan ediyorum.. Hediyeleri herkes sever.. Bende çok severim ve kendime verebileceğim en güzel hediye...
Mutlu gün'leriniz benden olsun... Daha güzel doğması için tüm dileklerim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)