Kesinlikle klasikleşmiş bir müzik.. Titanic filminde herhalde ağlamayan kimse yoktur.. Defalarca izlesek yine aynı duygularla her anını ve saniyesinide bilsek izleriz.. Elimiz gitmez kumandaya değiştirmek için kanalı.. En azından bende bu duyguları yaratıyor... Şu an videoyu dinleyip bilgisayarımın ekranınq öyle bakıyorum.. Bu satırları yazıyorum.. Fülüt eşliğinde o efsane müzikle ruhumu bulmaya çabalıyorum.. Dinleyin.. Benim gibi vazgeçemeyeceksiniz..
12 Ağustos 2012 Pazar
11 Ağustos 2012 Cumartesi
Bazen gerçekten görmemezlikten gelmem yararıma olmuyor..
Hele ki karşımdaki için.. İma etmediğim hiç bir söz, davranış yokken üstelik..
Kırıcı oluyorum.. İnsanları kırıyorum..
Belkide fazla dürüst yalancılardanım..
Bu kadarı bana bile fazla..
Kendime çok fazla.. Çok...
Neden farklıyım..
Farklı olmak istemiyorum..
Hele ki karşımdaki için.. İma etmediğim hiç bir söz, davranış yokken üstelik..
Kırıcı oluyorum.. İnsanları kırıyorum..
Belkide fazla dürüst yalancılardanım..
Bu kadarı bana bile fazla..
Kendime çok fazla.. Çok...
Neden farklıyım..
Farklı olmak istemiyorum..
Herkes gibi düşünüp, herkes gibi anlamak istiyorum herşeyi..
Neden bu kadar zorum...
Neden bu kadar zorum...
8 Ağustos 2012 Çarşamba
Alıngan(lığım)
Bazı bazı geliyor aklıma.. Geçmişim, yaşadıklarım.. Geride bıraktığım yaşanmışlıklarım, insanlarım..
Alınıyorum hatırladıkça.. Hatırladıkça bazen silememekten yakınıyorum silinmesi gerekenleri.. Sildiklerimeyse, alınıyorum.. Yas tutuyorum bir kaç dakkika...
Bu aralar fazla alınganım...
7 Ağustos 2012 Salı
Sevgi
"En
akıllımız bile Sevgi'nin ağır yükü altında ezilir; ama gerçekte Sevgi,
Lübnan'dan esen okşayıcı meltem kadar hafiftir. Özgürlük, leziz
yemeklerinden ve bereketli şarabından sunmak için çağırır sofrasına
bizi; ama biz de sofraya oturur oturmaz tıkanırcasına yeriz önümüze
konulanları. Doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun
kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden
ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun
önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız''.
HALİL CİBRAN
5 Ağustos 2012 Pazar
Mutluluk ..
Mutluluk daima yakınımızdadır, yakalamak için çoğu zaman elimizi uzatmak yeter. (George Sand)
Belki de minicik bir göz yaşı... Belki de küçük bir gülücük.. Belki de hoş bir melodi... Belki de güzel bir yemek.. Belki de sadece bir ses... Dalgalar, ılık ılık esen rüzgar, umut/suzluk, bir dost, uzun bir yürüyüş... Aynalar, fotoğraf çekmek, yine yine çekmek... Bakıpta görememek, gördüğünüyse görmezden gelmek... Susmak, hiç duraksız bağırarak heyecanla, öfkeyle anlatmak, anlatmak hiç susmamak... Keşkeler, iyikiler, bilmiyorumlar, bazenler ve öyle işteler.
Belki de sadece hiç..
30 Temmuz 2012 Pazartesi
"Di tabi ki di" :D
Eğlenirken dozunu kaçırmamak gerek.. Nedense bu ayarı hiç tutturamıyorum.. :)
Sanıyorum ki buna sebep olanda ferah ve rahatlık hissi..
Relax olup kaçırabildiğiniz kadar kaçırmak gerekir ama dimi..
"Di" bence.. :)
28 Temmuz 2012 Cumartesi
Bazen çaresizmişim gibi geliyor. Kendimi tek başıma olmaya iten benim. Bir "ben" ile bir gün.. Ve hergün...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)