Tıkandım..
Takıldım sana..
Artık seni yazmak zor, görmek zaten hep zordu..
Baş kahramanıysak hayatımızın, son kahramanlarına hitafımızdır işte tüm yazdıklarımız...
1 Ağustos 2013 Perşembe
26 Temmuz 2013 Cuma
Mutsuzluk Senfonisi
İnsan neden tutturamaz bir türlü mutluluğu tam 12’den?
Google’a ‘Mutluluk’
yazdığımda yığınlarca sonuç çıktı karşıma.
İlk çıkan ise tanımıydı.
Hani okullarda kitaplarımızda konuların ilk girişlerinde
bulunanlar gibi işte, tanım: Kimileri mutluluğu maddi
alanda, kimileri manevi alanda, kimileri ise hem maddi hem manevi alanda
edinilebilecek bir ruhsal hal olarak ele almışlardır.
Yani
Sabancı’nın torunu olmasam da maddi açıdan dışarıda bir çok insan gibi
asgari ücretle çalışmıyor, ev geçindirmekle uğraşmayan biri olarak mutlu
olmalıyım..
Manevi olarak derseniz, evet son zamanlarda
çok sıkıcı bir sosyal hayatım olsa dahi ailem, dostlarım var... Ve sevdiğim bir çok
şeyi elde edebilen, edebilecek biriyim..
Yani küçük şeylerle bile misal, ‘çikolata’
bile mutlu edebilirken beni ne oluyor da bir anda kendimi koca bir mutsuzluk
çukurunda buluyorum.
Ee, sağlığımda yerinde.. Duyabiliyor,
konuşabiliyor görebiliyorum.. Sorun ne peki?
Bu koşullarda insan neden hala mutsuz
olabilir ki..
İnsanoğlu doyumsuzdur derler %1500 buna katılıyorum.
Hatta sonsuz bir doyumsuzlukla çarpar tüm vücudu.
Ama bu bir noktada son bulmalı.. Yani buluyordur elbet değil
mi?
Her güzel şey bir gün biter, ee kötülerde bitmeli yanlış
mıyım?
Bunları bilmek beni mutlu ediyor mu? –HAYIR !
Ne maddi ne manevi mutlu değilim !
Ve konuştuğum hiç kimse mutlu değil..
He, istisnalar kaideyi bozmaz diye de şahane bir sözümüz var
ya onları katmıyorum bu ‘Mutsuzluk Senfonisi’ne.
Ama biliyoruz kimse tam 12’den vuramıyorum mutluluğu.
Yakasına yapışıp sonsuza dek orada durması gerektiğini milyonlarca kez
söyleseniz de durmuyor işte meret !
Ben en iyisi kimseyi kendi mutsuzluğumla da mutsuz etmeyeyim…
Ne kadar iç açıcı bir gün değil mi, bol mutlu günlere…
22 Temmuz 2013 Pazartesi
Sarıl Bana !
Hep diyorum ya herşeyin başı sarılmak diye..
Hala devem ediyorum işte; Her şeyin başı sarılmak..!
SARIL BANA .. SADECE SIMSIKI SARIL..
( P.Coelho - Elif )
Hala devem ediyorum işte; Her şeyin başı sarılmak..!
SARIL BANA .. SADECE SIMSIKI SARIL..
( P.Coelho - Elif )
Kafamdaki To(z)prak:
Elif,
her şeyin başı sarılmak,
Paulo Coelho,
Paulo Coelho - Elif,
sarıl bana
19 Temmuz 2013 Cuma
Seninim işte, alıp götürsene beni...
Asya : Durursam bir daha kurtulamam..
İlyas : Ziyanı yok, gülüşü yeter bize..
Asya : Yüreğim kaydıysa günah mı ?
İlyas : Çamura saplansam yardıma gelir misin ?
Asya : Elini tuttum, sıcacıktı.. Yüreği elimdeymiş gibi..
İlyas : Elinden tutuversem benimle gelir mi ?
Asya : Seninim işte, alıp götürsene beni..
Kafamdaki To(z)prak:
Alyazmalım,
Asya,
İlyas
Olamamış ama bitmiş, olmuş ama oda bitmiş..
An gelir ve şöyle düşünür insan, "Eskiden böyle düşünürmüşüm şimdi ise düşündüğüm şeyi düşünmeyi bırakıp başka bir düşünüş şekline çevirmişim.."
Bunu bazı insanlar farkına varır..
Bir düşünsenize, bundan 10 sene önceki sizi?
Hala olduğu yerde o günkü gibimisiniz?
Hala öyle mi düşüyor, öyle mi yaşıyorsunuz?
Hayatınızdaki değişiklik yaşam durumunuz geliriniz mesela hala öğrenci olmamanız değil...
Uğruna kavgalar çıkardığınız fikirleriniz, düşüncelerinizdir..
Bir zamanlar ne dediğinizi bile hatırlamaktta güçlük çektiğiniz o düşünceleriniz..
İnsanlar değişir..
O veya bu şekilde hepimiz değiştik..
Eskilerde kalanları artık hatırlamıyoruz bile..
Uğruna savaştığınız asla vazgeçmem dediğiniz çok şeyden vazgeçtiniz..
Yerlerini yenileri aldı.. Fakat hiç eskileri gibi olmadı..
Olmayacak..
Hiçbirşey eskisi gibi değil ve bir daha hiç olmayacak..
17 Temmuz 2013 Çarşamba
Köreliyoruz Zamanla.. ( Günaydın ツ )
Bazı şeyler günler geçtikçe körleşiyor, kesmiyor artık..
Oturup ne olduda böyle oldu diye düşündüğünüzde geriye sadece kırık dökük bir kaç hatıradan başka hatırlayabildiğiniz birşey kalmamış oluyor..
Zaman bizi köreltiyormuşta..
Hissizleştiğinizi hissettiğiniz vakit anlıyorsunuz aslında yaşanan onca şeyin saçmalığını birer hiç uğruna yitirildiklerini..
Özlenir işte öyle anlar.. Ama elden ne gelir ki zaman onları çoktan yutup sindirmiştir bile.. Haliyle sizde öyle..
Diyecek kelimeler kalmamıştır artık.. Halbuki daha hiçbiri dile getirilmemişken..
Sessiz sedasız, sitem nidaları eşliğinde kendim söyleyip kendim dinleyerek öyle bıraktım herşeyi olduğu yere..
Toplanmaya ihtiyaçları kalmadı çünkü silinip gittiler, yıprandılar, alması gerekenleri alan aldı ve gitti..
Köreltiyor bizi zaman..
7 den 70'e değişmez insan der büyüklerimiz.. Ben 7'imdeki gibi değilim nede 21'imdeki gibiyim.. 70'ime geldiğimde ne olurum gelirmiyim o güne bilmem ama ben yine ben olmayacağım..
Bazen arıyor işte insan o nefes almakta güçlük çektiğiniz vakitleri..
İnsanoğlu işte özlüyor küçücük bir merhabayı, yanyana dizilmiş boyundan büyük bir kaç kelimeyi..
Zaman köreltiyor köreltmesine de, unutturmuyormuş vessalam.. Unutturmuyormuş..
__
Hayat herkes için farklı akıyor.. Sokaklarda, caddelerde milyonlarca insan koşuşturup duruyor birbirlerinden habersiz.. Milyonlarca insanın içinde tek bir kişi olarak sabah sabah ben bunların peşindeyken kimbilir onlar nelerin peşinde, içlerinde neler var..
Güzel bir yaz günü, güneşli sımsıcak.. Bir damla kadar berrak..
Böyle bir günde içiniz, hayalleriniz hep canlı kalsın..
Gününüz apaydınlık olsun..
16 Temmuz 2013 Salı
Beni güzel hatırla..
Beni güzel hatırla..
Sana unutulmaz geceler bıraktım,
Sana en yorgun sabahlar;
Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım..
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,
Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye,
Vedalar bıraktım duraklarda;
Ne arasan bir sevdanın içinde,
Fazlasıyla bıraktım ardımda..
Orhan Veli Kanık
Kafamdaki To(z)prak:
Beni güzel hatırla,
Orhan Veli Kanık
Kaydol:
Yorumlar (Atom)





