2 Ağustos 2013 Cuma

"SEVGİLİ"



İçim yine yangın yeri sevgili.. 
Milyonlarca düşünce milyonlarca isteksizlik hallerimden biri daha işte..
Çaresizlik ne zormuş.. Bilmem bilirmisin bu duyguyu.. Hiç öğrenemedim hiç izin vermedin, hatırladın mı?
İsteyipte yapamamak ne çok can yakarmış.. Bunu da bilir misin? Canın yanması nedir tattın mı?
Kalbin sıkışır mı hiç senin de böyle durumlarda.. 
İçin içine sığmaz kalkıp soluğun kesilene kadar koşmak ister misin, hiç kimseyi umursamadan.. Acısını unutturana kadar kalbine.. Deliler gibi atan kalbinin atışlarını dinler misin..
Sebepsiz bakarmısın sende insanların yüzüne uzun uzun.. 
Gözlerinde ararmısın tanıdık bir çift göz.. Tanıdık bir koku gelir mi hiç burnuna..
Unutulmuş, zamana yenilmiş onca duygunun anını yaşayabilmek adına tekrar tutarmısın başkalarının ellerini..
Herkes sen ama hiç kimse sen gibi kokmaz mı ?
Anımsayamazsın bazen.. 
Gerçek sanarsın.. 
O büyü öyle sarar ki öyle sarar işte sevgili..
Bakarsın, o kadar tanıdıktır ki aslında gözlerini açıp o büyü bozulsun istemezsin sessizce dinlersin o huzuru sadece.. Çok kısa bir an işte..
Görmez olursun, başka kimse kalmamıştır onca kalabalığın ortasında..
İşte yanımdasın dediğimde kaybolup gidersin hiç tanımadığım birinin yüzünde, dokunuşunda.. Gerçek olmasını diler, milyonlarca sözler verirsin.. Nafile.. Çaresizlik ne zordur bilirmisin..
Beni unuturken hayalimi kirlettin mi sende hiç ?
Düşlemeyi yasak kıldın mı kendine ?
Düşleri olmadan yaşayamazmış insan.. Düşleri olmalıymış.. Erişemesede olmasada.. Düşleri olmalıymış..
Düşlerin olmadan yaşayabilir misin sende.. Yaşayabildiğini bilmek ne kadar acı verdiğini bilirmisin sevgili ?
Benim düşlerimdeki "seni" bilmezsin.. Bilemezsin hiç dinlemedin ki..
Bilmek ister misin peki? 
Uzun uzun yazsam anlatsam anlarmısın beni.. Düşlerimdeki yerini alırmısın tekrar.. 
Usulca gelirmisin.. Sarılır mısın sıkıca sonsuzluk gibi..
Kokun, kokun bile aynıdır..
Gözlerim açılalı uzun olmuş sevgili.. Düşten uyanalı.. Asırlar geçmiş gibi gidişinin üzerinden..
Baktığım yerde olurmusun diye bakmıyorum artık.. Kokunu duyduğumda kaçıyorum..
Kimse benzemesin diye sana izin vermiyorum..
Sevmiyorum kimseyi, sevemiyorum.. Sevmek istemiyorum..
Kirlettiğim düşlerimi temizleyemiyorum..
Yerine yerleştiremiyorum seni.. Boşluğun koca bir dağ olmuşken tutamıyorum seni..
Susuyoruum koca bir hiçliğin içinde.. Sadece nefes alıyorum..
Aynı gökyüzünün altında yıldızlara bakıyorum arada kaçamaklarımda..
Ben bakerken seninde aynı yıldıza baktığını görüyorum.. 
Fısıldadığını duyorum ara sıra sevgili.. Seviyorum deyişini.. Adımı fısıldayışını.. Beni sevişini..
Uzun olmuş sevgili.. Çok uzun..
Sesini, soluğunu,bakışını, nefesimin kesildiği hissetmeyeli çok uzun olmuş.. 
Sen, bende olmayalı yüzyıllar olmuş..




1 Ağustos 2013 Perşembe

Başlık; Bulamadım !

Tıkandım..
Takıldım sana..
Artık seni yazmak zor, görmek zaten hep zordu..
Baş kahramanıysak hayatımızın, son kahramanlarına hitafımızdır işte tüm yazdıklarımız...


26 Temmuz 2013 Cuma

Mutsuzluk Senfonisi




İnsan neden tutturamaz bir türlü mutluluğu tam 12’den?
Google’a  ‘Mutluluk’ yazdığımda yığınlarca sonuç çıktı karşıma.
İlk çıkan ise tanımıydı.
Hani okullarda kitaplarımızda konuların ilk girişlerinde bulunanlar gibi işte, tanım: Kimileri mutluluğu maddi alanda, kimileri manevi alanda, kimileri ise hem maddi hem manevi alanda edinilebilecek bir ruhsal hal olarak ele almışlardır.
Yani  Sabancı’nın torunu olmasam da maddi açıdan dışarıda bir çok insan gibi asgari ücretle çalışmıyor, ev geçindirmekle uğraşmayan biri olarak mutlu olmalıyım..
Manevi olarak derseniz, evet son zamanlarda çok sıkıcı bir sosyal hayatım olsa dahi ailem, dostlarım var... Ve sevdiğim bir çok şeyi elde edebilen, edebilecek biriyim..
Yani küçük şeylerle bile misal, ‘çikolata’ bile mutlu edebilirken beni ne oluyor da bir anda kendimi koca bir mutsuzluk çukurunda buluyorum.
Ee, sağlığımda yerinde.. Duyabiliyor, konuşabiliyor görebiliyorum.. Sorun ne peki?
Bu koşullarda insan neden hala mutsuz olabilir ki..
İnsanoğlu doyumsuzdur derler %1500 buna katılıyorum.
Hatta sonsuz bir doyumsuzlukla çarpar tüm vücudu.
Ama bu bir noktada son bulmalı.. Yani buluyordur elbet değil mi?
Her güzel şey bir gün biter, ee kötülerde bitmeli yanlış mıyım?
Bunları bilmek beni mutlu ediyor mu? –HAYIR !
Ne maddi ne manevi mutlu değilim !
Ve konuştuğum hiç kimse mutlu değil..
He, istisnalar kaideyi bozmaz diye de şahane bir sözümüz var ya onları katmıyorum bu ‘Mutsuzluk Senfonisi’ne.
Ama biliyoruz kimse tam 12’den vuramıyorum mutluluğu. Yakasına yapışıp sonsuza dek orada durması gerektiğini milyonlarca kez söyleseniz de durmuyor işte meret !
Ben en iyisi kimseyi kendi mutsuzluğumla da mutsuz etmeyeyim…
Ne kadar iç açıcı bir gün değil mi, bol mutlu günlere…

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Sarıl Bana !

Hep diyorum ya herşeyin başı sarılmak diye..
Hala devem ediyorum işte; Her şeyin başı sarılmak..!
SARIL BANA .. SADECE SIMSIKI SARIL..

                                                                    ( P.Coelho - Elif )

19 Temmuz 2013 Cuma

Seninim işte, alıp götürsene beni...

     
Asya :  Durursam bir daha kurtulamam..
İlyas :  Ziyanı yok, gülüşü yeter bize..
Asya :  Yüreğim kaydıysa günah mı ?
İlyas :  Çamura saplansam yardıma gelir misin ?
Asya :  Elini tuttum, sıcacıktı.. Yüreği elimdeymiş gibi..
İlyas :  Elinden tutuversem benimle gelir mi ?
Asya :  Seninim işte, alıp götürsene beni..
 
 

Olamamış ama bitmiş, olmuş ama oda bitmiş..





An gelir ve şöyle düşünür insan, "Eskiden böyle düşünürmüşüm şimdi ise düşündüğüm şeyi düşünmeyi bırakıp başka bir düşünüş şekline çevirmişim.." 
Bunu bazı insanlar farkına varır..
Bir düşünsenize, bundan 10 sene önceki sizi?
Hala olduğu yerde o günkü gibimisiniz?
Hala öyle mi düşüyor, öyle mi yaşıyorsunuz?
Hayatınızdaki değişiklik yaşam durumunuz geliriniz mesela hala öğrenci olmamanız değil...
Uğruna kavgalar çıkardığınız fikirleriniz, düşüncelerinizdir..
Bir zamanlar ne dediğinizi bile hatırlamaktta güçlük çektiğiniz o düşünceleriniz..
İnsanlar değişir.. 
O veya bu şekilde hepimiz değiştik..
Eskilerde kalanları artık hatırlamıyoruz bile.. 
Uğruna savaştığınız asla vazgeçmem dediğiniz çok şeyden vazgeçtiniz.. 
Yerlerini yenileri aldı.. Fakat hiç eskileri gibi olmadı..
Olmayacak..
Hiçbirşey eskisi gibi değil ve bir daha hiç olmayacak.. 

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Köreliyoruz Zamanla.. ( Günaydın ツ )

Bazı şeyler günler geçtikçe körleşiyor, kesmiyor artık..
Oturup ne olduda böyle oldu diye düşündüğünüzde geriye sadece kırık dökük bir kaç hatıradan başka hatırlayabildiğiniz birşey kalmamış oluyor..

Zaman bizi köreltiyormuşta.. 

Hissizleştiğinizi hissettiğiniz vakit anlıyorsunuz aslında yaşanan onca şeyin saçmalığını birer hiç uğruna yitirildiklerini..

Özlenir işte öyle anlar.. Ama elden ne gelir ki zaman onları çoktan yutup sindirmiştir bile.. Haliyle sizde öyle..

Diyecek kelimeler kalmamıştır artık.. Halbuki daha hiçbiri dile getirilmemişken..
Sessiz sedasız, sitem nidaları eşliğinde kendim söyleyip kendim dinleyerek öyle bıraktım herşeyi olduğu yere..

Toplanmaya ihtiyaçları kalmadı çünkü silinip gittiler, yıprandılar, alması gerekenleri alan aldı ve gitti..

Köreltiyor bizi zaman.. 

7 den 70'e değişmez insan der büyüklerimiz.. Ben 7'imdeki gibi değilim nede 21'imdeki gibiyim.. 70'ime geldiğimde ne olurum gelirmiyim o güne bilmem ama ben yine ben olmayacağım..

Bazen arıyor işte insan o nefes almakta güçlük çektiğiniz vakitleri.. 

İnsanoğlu işte özlüyor küçücük bir merhabayı, yanyana dizilmiş boyundan büyük bir kaç kelimeyi..
Zaman köreltiyor köreltmesine de, unutturmuyormuş vessalam.. Unutturmuyormuş..
__

Hayat herkes için farklı akıyor.. Sokaklarda, caddelerde milyonlarca insan koşuşturup duruyor birbirlerinden habersiz..  Milyonlarca insanın içinde tek bir kişi olarak sabah sabah ben bunların peşindeyken kimbilir onlar nelerin peşinde, içlerinde neler var..
Güzel bir yaz günü, güneşli sımsıcak.. Bir damla kadar berrak..
Böyle bir günde içiniz, hayalleriniz hep canlı kalsın..
Gününüz apaydınlık olsun..

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !