31 Ekim 2012 Çarşamba

Günaaaydııınn....... :)


Ya hani böyle bir şey olur bir insanın içinde.. Öylece oluşan bir his.. 
Altıncı hissi olduğunu söyleyen insanlara inanmam ben aslında, özel güçleri olan hislere sahip, iyi fal bakıp tutturabilen kişilere.. 
Ancak bazende öyle oluyor ki hayrete düşebiliyor insan ama bunu şu altıncı his olayına bağlamak daha mantıklı geldiği için inanmasamda ona bağlayabiliyorum.. Ama hala inanmıyorum..
İnsanları gözlemleyebilmekle alakalı bir durum kesinlikle.. Nedendir bilmem ama bende de buna benzer bir algılama  yeteneğim olduğuna inanmaya başladım..
Öyle bir şey hissediyorum ki, şöyle olacak dediğimde yanılmamak beni şaşırtmıyordu eskiden.. 
Artık şaşırıyorum.. 
İnsanları daha iyi tanıyorum belkide ondandır.. Belkide sadece atıyorum ve tutuyordur.. Kimbilir..
Fakat bildiğim birşey var ki, bu ön sezilerim ve tespitlerim sadece havada kalıyor... 
     "Sakal mı bıraksam acaba?  =)  "
Alakası ne der iseniz; hani atalarımızın bir sözü var ya "sakalım yok ki dinlensin.." Galiba sakallı kişiler daha dinlenir kişilermiş o devirlerde.. Şimdiyi düşündüğümde pekte öyle olmadığını diyebilirim..
Her neyse sonuç olarak sakalım olsa dinler mi herkes beni düşünmeden edemiyorum ara sıra işte.. =)
Saç, sakala bağladım yine sonucu... Buda güzel...
Keşke arada yanılsam şu düşüncelerimde diyorum, diyorumda olmuyor ki işte...
Sağlık olsun yapacak bir şey yok...
Mutlu sabahlar.... :)      
                 ----sanırım eski yazılarımda daha yaratıcı günaydınlarım var----  =)


30 Ekim 2012 Salı

İsimsiz Konu... Konu Tükendi...




Yunus Balıkları neyi temsil eder bilirmisiniz?
Pranha ( Hayatın nefesi), Özgürlük, Harmoni, Değişim, Bilgelik, Güven..
Bir balık sadece diymi.. Sadece balık.. Keşke bir balık kadar basit olsa herşey.. Anlattıkları kadar sağlam.. Haykırırcasına..

26 Ekim 2012 Cuma

Günaydın demeliyim galiba.. Günaydın..


Yaralarımı sarar mı başka bir kalbin yaraları..
Susturur mu konuşup duran tüm kelimeleri..
Ansızın çıkıp gelenleri silip götürür mü tüm hepsini yenileri..
Öğrenmek istemiyorum..
Bu halimin tümüyle değişmesine neden olabilecek hiçbir şeyi bilmek istemiyorum..
Yaşadıklarımdan ve yaşıyor olduklarımdan memnun devam etmek istiyorum..
Uzakta ama hep yakınımda iken..
Bunu istemiyorum..
Hep duygusuz, sert, umursamaz görünmeyi istiyorum..
İstememeyi, bunuda istiyorum..
Ağlamamayı.. Sadece susup seyretmeyi istiyorum yobazlamış hayatları...

BİR DİPNOT!!

KENDİMLE FAZLA VAKİT GEÇİRMEMEM GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM..
HAKSIZMIYIM?

Uyku tutmadığında ne yaparsınız_? "not: saat 03.11"


Uyku tutmadığında ne yaparsınız_?
Benim gibi saatlerce TV ekranındaki bomboş bir filme bakıp hiç birşey anlamadan öylece izlermisiniz hiç_?
Peki ya saatlerce hatta günlerce bir türlü bitiremediğiniz kitaplarınızın sayfalarıyla oynarmısınız_?
Benim gibi koca bir kitap ayraçı koleksiynunu tek tek sıralayıp sonrasında darma duman bir şekilde tıkıştırımısınız bir rafa_? 

-neleri dillendirebilirim. neleri yaptırtabilir bu uyku/suzluk bana._-

Gamsız ve kedersiz görünmek için olmadık şeyler, olmadık insanlarla zaman geçirebilirmisiniz_?
Başınızı yastığa koyduğunuzda vicdanınızı sorgularmısınız_? 
Belki de sadece yastığa başınızı koydduğunuzda değil, her nefes alışverişinizde bunun hesabıyla yüzleşmeye çalışıp yanıt ararmısınız benim gibi_? 
Kirletirmisiniz hayallerinizi gerçekliklerinizle_?
Umudu çoktan yitirdiniz mi diye sordunuz mu kalbinize_?
Bunlara, her uyku tutmadığında bozuk bir plak gibi takılıp kalırmısınız_?
O plağı her seferinde tamir etmeniz gerektiğini hatırlatırmısınız kendinize_?
Duvara asılı bozuk bir saat gibi olduğu yerde sekmesine izin mi verirsiniz her seferinde.._?
Konuşup durur mu kafa sesiniz hep ve daima sizinle_?
Özler mi oda_?
Gecenin bu saatinde özlediğiniz bir sohbeti arar mısınız peki bilgisayar ekranınızda_? 
Öylece bakıp, sadece bakıp.. 
Sadece tanıdık bir sohbeti bir o kadar uzak, bir o kadar yakından hissedebilir misiniz benim gibi_?
Anlaşılmayı bekler misiniz_? 
Yoksa sadece  kendi kendimi anlamam yeter mi sizce_?
Bunun cevabını biliyorum sanırım..
Yetmiyor.. Yetiremiyorum.. Gidemiyorum bir adım öteye.. Olduğum yerde sekmekten ve aynı sayıları tekrar başa sarmaktan bıktım.. Yoruldum yordular beni..
Dönüp durmaktan.. Durduğumda kendimi hep aynı noktada bulmaktan yoruldum.. 
Yetiremiyorum anladığım beni kendime.. Kendimi anlayamıyorum..
Kelimlerimi düşünüş şeklimi..
Ukalalığımı ve utangaçlığımı..
Güçlü değilim.. Hiç hemde hiç.. Bunu bilmek kadar bilmemekte istiyorum işte ben..
Korkuyorum.. Yitirmekten.. Kaybetmekten.. Yorgun düşüp tekrar herşeyi mahvetmekten..
Yalnız kalmaktan.. Yalnızlığımı sevmekten korkuyorum.. Ben sevmek istemiyorum..
Sevmeyeyim hiç birşeyi ve hiç kimseyi.. Hiçlikte kalsın yine hepsi.. Hiç olarak anlamlılar bende ve benliğimdeki bensizlikte...
Ben bilmiyorum neyin neden olduğunu ve neden bu denli saçmalayıp deli gibi içimdeki herşeyi dökebilme istediğini..
Bilmiyorum hiç'likten başka hiç birşeyi, bilmiyorum..
t.a.

24 Ekim 2012 Çarşamba

Sus .

Uzun çok uzun geliyor ara sıra .. Küçük bir dokunuşla susturup, büyük bir umutla bekleyesim geliyor .. Gelip içime yerleşiyor iste .. Kim duyar yada kim önemser kime ne ifade eder tüm bunlar bilmiyorum .. Ne olacağını, neden olmadıgını hiç sorgulamadan.
Sus. Sadece sus. Anlayan anladığını anlamalı.

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !