20 Ocak 2014 Pazartesi

Sizlere sesleniyorum Dünyalılar ben dostum, dost....

Bugün yine aynısı oldu..
Herkese bir garip geliyorum.. Halbuki bende herkes gibiyim.. 1 tane ağzım bir tene burnum 2 gözüm ve kulağı var.. Parmaklarımın toplamı (ayak dahil) 20 tane..
Kaşlarımda yerli yerinde duruyor...
Herşey normal ve düz.. Bir insan vucudu formundayım.. Belki sadece baskülde vucudumda bulunan yağ kitlerinin fazla olması sebebiyle ağır basıyor olabilirim... Gerçi oda kemiklerimin iri olmasındandır eminim :P :)
Garipsin, tuhafsın, farklısın, aslında çok siniz bozu bir karakterin var... (Yok artık)
Ne kadar güzel tabirler dimi.. Gelin bide bana sorun onu..
Bunları açıklayamıyorum ve kimseye normal sıradan bir insan olduğumu hatta eminim sizden çok daha aptalım dediğimde bana kimse itibar etmiyor...
Bi kere sinirliyim.. Çok fazla hemde.. Rivayetere göre triottenmiş olsun arkadaş sinirliyim hemde çok..
Öfkem çoğunlukta hep bana zarar veriyor mesela.. Çevremde kim varsa yıkıp geçiyor.. Hop bi bakmışım heryer toz duman..
Çok zayıf bir genel kültürüm vardır... Hani derler ya çok gezen mi çok okuyan mı diye.. İşte ben ikiniside yapıyorum ama hala sıfırlarda geziyorum... Unutuyorum napim.. 
Yeri geldiğinde bir fil hafızası gibi olan beynim unutuveriyor bildiğim herşeyi...
Mesela en sevdiğin film, en sevdiğim şarkı, en sevdiğim bir mekanım, bu en sevdiğim en'lerim yok.. 
Olmak zorundamı yahu... (Aslında bi kaç tane var ama çoğu zaman unutyorum özellikle filmleri ^__^ )
Tuhaflık konusuna gelince konuşmam insanlara tuhaf geliyor olabilir kabul ama bence tuhaf değil.. 
Feminist bir yapım var, konuşmalarım dik.. Bildiğim ve inandığım herşey adına sonuna kadar savaşmaya, diretmeye hazırım.. İnatçıyım bu konularda.. Lafımın üstüne laf söylenmesine deli olurum.. Son sözü diyen hep ben olmalıyım.. O taşı gediğine ben oturtmalıyım.. Yoksa içim içimi yer sonunda patlamaya neden olur..
İşte bu bir tuhalık değil..
Saçma takıntılarım, doğama aykırı hobilerim, ölüm şekillleriyle ilgilide değişik fobilere sahibim..
Tırnak uzatamam.. Çünkü hep kırarırım... 
Sürekli üşürüm...
Hastayım.. Hep ama hep hastayım bi yerlerim mutlaka acır, sızlar.. Grip, nezle olmasamda illa bi şekilde bi hastalık çıkarabilirim kendime... 
Vs. vs. vs.... 
Bu uzar gider...
Bunlar benim.. Ki daha fazlası ile ama bu beni normal biri yapmaz mı? Herkes böyle sende öylesin..
Neden tuhafım değişiğim uzaylı muameli görmekten cidden sıkıldım..
Kendimi Alf gibi hissediyorum..
Hu Huuuuu.....! 
Sizlere sesleniyorum Dünyalılar ben dostum, dost....




18 Ocak 2014 Cumartesi

Kurt Seyt & Shura



Eline ne zaman geçeceğini bilmediğim bir mektup daha yazıyorum. 7 ay geçti. çiçek açan bahar,kuru yaz,sarı yapraklar şahidim;seni çok özledim aşkım. sitem etmiyorum,nasıl şartlarda olduğunu tahmin ediyorum. Ama keşke senden bir haber alabilsem… Kalemin ucundan çıkacak leke gibi tek bir noktaya,eline bulaşan mürekkebin izine bile razıyım. 
Kurt Seyit,sevgilim… 
Seni tarifi mümkün olmayan bir aşkla seviyorum. bütün dualarım senin için. 
Şura'n

Selametle...


Tan ağarır gün, doğmaya başlar...
Güneş bulutların ardından yavaşça belirirken göz kırpar gibi ışıklarını vurur gökten yere doğru...
Derin bir  nefes çekercesine yavaşça gülümser tüm dünyaya...
Gögsünü kabartır yükseldikçe göğe..
Kızıl-sarı elbisesini giyer.. Gözleriniz kamaşır..
Huzurun ilk adıdır bu.. Gün batımı  gibi dertli, ağlamaklı değil.. Veda değildir.. Merhabadır.. Hoşgeldindir.. Kocaman bir kucaktır...
Kalkın der...
Uyanın...
"Gün doğdu.. Herşey gitti, bitti haydi ben yeni bir güne getirdim size" der...
Çoğu vakit hazır değilizdir aslında.. Bazen hiç gün doğmasa keşke zaman geçmese diye kaç kere dua etmişimdik kimbilir...
Bir zamamanlar da tam tersini..
Kelimelerim tıkandı mesela artık.. Mesela yazamaz oldum olup olamayanları.. Mesela bakamaz oldum artık.. Göremez oldum baktığım yerdekilerin derinliğini... Mesela ağlamaz oldum.. Sevmez oldum.. Sevilmez oldum.. 
Meselalarım çoğaldı mesela...
Yalnızlığa alışmışlık gibi alştım gün doğumuna, vedalaşmasına...
Aslında öyle oturup keyifle bile izleyemedim ya doğuşunu ondandır belki tutukluğum, içimdeki koca boşluğum...
Tutamadım ki hiç elinden.. Kucaklayamadım ki...
Herşeye rağman bir gün bitiyor bir gün doğuyor.. Takvim yapraklarını koparmaktan başka çare kalmıyor insana..
Olsada bulamıyor işte... Diyemiyor... Göremiyor...
Kör, sağır ve dilsizim son sıralar...
Bundandır işte içimdeki kışın hiç bitmeyişi...
Tüm umutlu dileklerimle, gününüz aydınlık olsun...
Selametle...

6 Ocak 2014 Pazartesi

Asdfghjkl .. ! ( Anca bu kaldı elimizde ) ツ

Gözlerim yanıyor..
Yana yakıla bağırıyorlar buradayız biz diye..
Hayatta kendine işkence çetirmeyi seven bir karakter olarak gözleriminde kendince isyan edişi beni şaşırtmadı doğrusu..
Gün bitiyor..
Günle birlikte bitip gitmeyenlerse beynimin içine kazılı bir şekilde yeni bir güne doğru ilerliyor..
Saatler bilmem kaçının kaçıncı dakikasının sanisesin iken bile..
 

3 Ocak 2014 Cuma

Mutluluk Üreten Banner Kampanyası: Bu Kızı Güldür!


Dünyanın önde gelen yaşlı/hasta bezi ve hijyen ürünleri markası TENA, 1 Ekim 2013 Dünya Yaşlılar Günü’nde tüm Türkiye’nin sesini huzurevlerindeki yaşlılara ulaştırmak ve onları hatırlamamızı sağlamak için bir interaktif banner kampanyası gerçekleştirdi.

Gün boyunca www.hurriyet.com.tr'de ve www.herzamangenc.com'da gerçekleştirilen sosyal sorumluluk projesinde; yaşlılarımızı her zaman hatırlayamayan, onları ziyaret edemeyen bizlerin, huzurevlerinde yaşayan yaşlıları bir “tık” ile araması sağlandı. Dünya Yaşlılar Günü’nde yapılan bu sürpriz ile mobil teknolojinin gücü, onu çok fazla kullanmayan yaşlılarımızı mutlu etmek için kullanıldı.

Kampanyanın tanıtım filminin, iç ısıtan ve yüzünüzü güldüren sahnelerine bayılacaksınız:

1 Ekim tarihinde reklam bannerlarına tıklayanlar, açılan ekrana cep telefonu numaralarını girerek, saniyeler içinde çalan telefonlarının diğer ucunda bir huzurevi sakininin sesini duydular. Tüm Türkiye, telefon numaralarını bilmese de ruhu hala genç olan bir çok büyüğümüze anında ulaşarak, onları bu özel günlerinde mutlu etti.

Büyüklerimizi hatırlamak ve onlarla ilgilenmek konusunda ortaya koyduğumuz, iş yoğunluğu, yaşam mücadelesi, trafik gibi tüm bahaneleri ortadan kaldıran bu kampanya, 2013 yılı Mediacat Felis Reklam Ödülleri’nde 2 kategoride ödül alarak, sosyal sorumluluk alanındaki yılın en dikkat çekici projelerinden biri olduğunu kanıtladı.

Siz de bu sosyal sorumluluk kampanyasına destek olmak ve Huzurevlerini aradığımızda yaşlılarımızın yüzlerinde yaratabileceğimiz mutluluğu herkese anlatmak için kampanya videosunu #bukızıgüldür hashtagi ile paylaşabilirsiniz.

Bir boomads sosyal sorumluluk içeriğidir.

 

Gözlerimi Yumdum...

Bir şarkı takılı kalır dudaklarımda..
Bir damla gözyaşı düşer önümdeki deftere..
Mürekebine bulaşır, yazı dağılır..
Elime bulaşır, elimden kazağıma..
Lekesi kalır bir müddet..
Ne elimden silinir ne kazağımdan..
Defterimde ağlar gibi bakar bana bir kaç kelime sadece..
Bir kaç kelimeydin benim için sen sadece..
Dağın ardına göremediklerimlerim kadar uzak, önüme düşen bir damla kadar yalındın oysa..
Neyse zaten sadece hepsi birer kelimeden ibaret değilmiydi..
Hiç birşey ben için, sen için değildiki..
Öylece, kirli bir sayfanın temiz arka yüzü kadar boştu işte..
Kalın çerçeveli, ağır tel örgüleri olan..

 

1 Ocak 2014 Çarşamba

Mutlu Yıllar..

Ne yaptım diye düşünmez insan neden diye sorar.. 
Ama yanlış bu..
Neden değil doğru soru ne yaptım olacaktır.. 
Hiç bir zaman olanları değiştirmezsiniz.. Olan olmuş kırılanlar çoktan saçılmıştır.. 
Mümkün mü eskisi gibi olması bir daha .. 
Olsaydı böyle olmazdı..
Insan ne yaparsa kendine yapar..
İyide kötüde.. 
Şimdi mutlu yıllar .. 

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !