18 Ocak 2014 Cumartesi

Selametle...


Tan ağarır gün, doğmaya başlar...
Güneş bulutların ardından yavaşça belirirken göz kırpar gibi ışıklarını vurur gökten yere doğru...
Derin bir  nefes çekercesine yavaşça gülümser tüm dünyaya...
Gögsünü kabartır yükseldikçe göğe..
Kızıl-sarı elbisesini giyer.. Gözleriniz kamaşır..
Huzurun ilk adıdır bu.. Gün batımı  gibi dertli, ağlamaklı değil.. Veda değildir.. Merhabadır.. Hoşgeldindir.. Kocaman bir kucaktır...
Kalkın der...
Uyanın...
"Gün doğdu.. Herşey gitti, bitti haydi ben yeni bir güne getirdim size" der...
Çoğu vakit hazır değilizdir aslında.. Bazen hiç gün doğmasa keşke zaman geçmese diye kaç kere dua etmişimdik kimbilir...
Bir zamamanlar da tam tersini..
Kelimelerim tıkandı mesela artık.. Mesela yazamaz oldum olup olamayanları.. Mesela bakamaz oldum artık.. Göremez oldum baktığım yerdekilerin derinliğini... Mesela ağlamaz oldum.. Sevmez oldum.. Sevilmez oldum.. 
Meselalarım çoğaldı mesela...
Yalnızlığa alışmışlık gibi alştım gün doğumuna, vedalaşmasına...
Aslında öyle oturup keyifle bile izleyemedim ya doğuşunu ondandır belki tutukluğum, içimdeki koca boşluğum...
Tutamadım ki hiç elinden.. Kucaklayamadım ki...
Herşeye rağman bir gün bitiyor bir gün doğuyor.. Takvim yapraklarını koparmaktan başka çare kalmıyor insana..
Olsada bulamıyor işte... Diyemiyor... Göremiyor...
Kör, sağır ve dilsizim son sıralar...
Bundandır işte içimdeki kışın hiç bitmeyişi...
Tüm umutlu dileklerimle, gününüz aydınlık olsun...
Selametle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !