16 Ekim 2012 Salı

BİR BEN VAR BENDEN İÇERİ ..


Duygusalmıyım değilmiyim bunu irdelemeyeceğim.. 
Bunu neden dedim peki.. Yazıyorum, hüznü yazıyorum aşkı ve kaybedilmişliği.. Filmleri, iyi geceler dilemeyi.. Sabahların güneşin doğumunu, batışını.. Mutluğu ve mutsuzluğu.. Yazıyorum hiç durmadan.. Tuşlara basarak yada basmadan.. Kalemsiz.. Konuşuyorum hiç susmamacasına.. Hiç hemde.. Öfkeliyim.. Çok öfkeli.. Nefret edemiyorum, kimseye de kıyamıyorum... 
Bu bir duygusallık mıdır peki.. Kanımca kararımca benim fikrimce.. HAYIR!
Dile geliştir bu sadece.. Ben'im dir demektir bu. BEN!

Ben benim ve beni ben yapan herşeyle gayet mutlu ve iyiyim.. -her ne kadar çevrem aksini düşünsede-
Fikirlerimle, duruşum ve bakış açımla.. Feminem'liğimle..
Okumayı.. Kulaklığımı takıp dakikalarca belki aynı şarkıyı onlarca yüzlerce kez dinlemeyi.. Yazmayı..Saçmada olsa melankolikte.. Aşkta koksa, öfkede.. Ağlamayı, ağız dolusu kahka atmayı.. Bağırarak konuşmayı.. Seviyorum.. Beni ben yapanları seviyorum..
İnsanın özünün kendisini ortaya koyan bunlar değilmidir.. İnsan sevmeli kendi..
O kadar boş geliyor ki bazen bazı şeyler.. Çevremde en yakınlarım mutluyken onlara bile hissettirmeden düşündüğüm o geçicilik duygusu.. Mutluluk kalıcı olmaz mı.. 
Neden endişelenirim hep bilmiyorum.. Sevdiğim değer verdiğim için diyip savuyorum düşünceleri içimden.. Gidiyorlar mı peki? Elbette HAYIR!
 Bomboş gibi.. Gereksiz, luzumsuz.. Boş işte..
Geçici.. Üflediğim bir toz gibi.. Savrulup yitip giden toz zerecikleri... Tıpkı öyle..
Benim mutluluklarım gibi.. 
Üflediğimde uçup giderler...
Düşünüyorum işte.. Böyle hissediyorum.. Buda benim.. Ben'i seviyorum ben.. Ne yaparsam yapayım bu ben'im.. 
Mutlu olsun diyorum üfleyince uçup gitmesinler... Benim gibi olmasınlar..

Hayat herkese mutlulukları kalıcı versin.. 
Toz tanesi kadar ince, minik çakıl taşları kadar da yıkıcı olmasınlar..
Deniz kumu gibi olsun mutluluğunuz.. 
Yığınlarca.. Üflesenizde, silkinsenizde illa yapışıp kalırlar bir yerlere..
Hem deniz kokusu getirsinler size.. 
Soluklayın.. Huzurla dolun.. 
Dalgaların sesini getirsin.. Oturup onu dinleyin..
Şimdi deniz kokulu mutluluklarınıza uğurlayın tüm benliğinizi..
Küçük bir mutlulukla, tebessümle uykuya dalıp gidin...
Mutlu çok mutlu rüyalarda karşılaşmak dileği ile..
t.a.


15 Ekim 2012 Pazartesi

Sabredenler Hep Murad'ına Erermiymiş...


Bazen sabredemiyorum..
Hani insanın içine oturmuş birşey vardır ya.. 
Ne yaparsan yap çıkmaz.. Kalkmaz yerinden.. Kaldıramazsın zamk ile yapıştırılmış bir ağırlıkla günler aylar belki yıllar geçirirsiniz ya..
Bağırsanız çıkarmak istesenizde çıkmaz.. 
Çıkacak gibi olsa yakar... Çıkmazsa da yakar..
Görmemezlikten geliriz her daim gerilere saklarız pamuklar içerisinde.. Birgün bir çatlaktan sızı vermesin diye yenilerini ekleriz üzerlerine..
Ekleriz... Ekleriz... Ekleriz...
Diyorum ki; eklemesem.. Bıraksam, düşünmesem öylede yakacak böylede.. Hangisi daha kötü deneyerek bulsam.. 
Dağıtsam, dağılsam.. 
Dağılsa herşey.. 
Toparlayamasam öylece serilse her yana...
Öylece baka kalsam, o kadar yığıntının arasında tek başıma  sadece bir 'ben' ile oturup seyretsem.. 
Odam kadar dağılsa, masam kadar darma duman olsa.. 
Issız bir sokakta, gecenin zifiri karanlığında uçsuz bucaksız bir yolda kaybetsem herşeyi.. 
Bulmak için uğraşsam..
Sessizce fısıldam yine her kaybettiğimi bulmak için sayıkladığım o melodiyi...
   "Şeytan aldı götürdü satamadan getirdi....!!!"
Bulabilirmiyim dersiniz böyle yapsam..
Çıkarken ne kadar acıtmış olur o içime oturmuş olan şey... 
Onu bulup oradan çıkarsam..
Sabredip beklemelimiyim peki.. Hangisi daha kolaydır...
Düşünmemek mi hissetmemek mi..
Düşünmese insan, hisseder.. 
Hissediyorum.. Ta yanıbaşımda ki o kocaman şeyi...
Sızıyor bir şekil, tüm iliklerime kadar saçılıyor nefesi, yokluğu kadar varlığı..
Yokluğu kadar varlığı...
Bir iç çekiş kadar kısacık bir anda.. Oracıkta ta içerde...
Ah bir kalksan oradan.. Bir bıraksan beni..
Dur!
Vazgeçtim.. Kal oracıkta hep..
Hatırıma düş, sız yine hislerime.. Tüket yine beni o ağır nefesinle..
Ama hiç unutturma bana hiçbirşeyi.. Hiç..
Unutkanım ben. Çok fazla. Çok.
t.a.

14 Ekim 2012 Pazar

Elveda..

Rahatlamam gerek..
Sakince düşünüp sadece rahatlamam gerek..
Geçmeliyim herseyi, unutmalıyım değil bırakmalıyım..
Bırak... Gitsinler... Bırak...
Sonunu görmeden, aldırmadan...
Bırak.. Hadi..
Şimdi, sımsıkı yum gözlerini..
Uykuya teslim ol.. Usulca gönder öpücüğünü kömür karası semaya..
Sessizce, elveda de.. Elveda..

12 Ekim 2012 Cuma

Gününüz aydınlık olsun.. :)

Yazmak istedim sadece..
Bir kelime dahi olsa..
Gününüz aydınlık olsun.. :)

10 Ekim 2012 Çarşamba

Butterfly...


Bazen öyle ağlamak istiyorum ki gözlerim şişene kadar böyle..
Öyle kahkahalar atmak istiyorum ki karnıma ağrılar girene kadar böyle..

İnsanların garip istekleri olur..
Bense şuan deli gibi bu serin havada bir battaniyeye sarılıp yıldızları seyretmek istiyorum..
Kulağımda hoş bir melodiyle mesela..
Yada rüzgarın ve yaprakların şarkısıyla..
Hoş olmazmıydı?
Bence harika bir fikir.. 

O kadar uzun ve uzun bir zaman olduki .. Oturup geceleri yıldızları tek tek saymayalı..
Tek tek isim takmayı, derinliklerini hesap etmeyeli..

Sahi ne kadar olduki.. 
Sahi ben ne zamandır nefes alır oldum..
Sahi sen ne zaman çekip gittin..
Ne zaman yıkıp geçtim herkesi..
Ne zaman bu kadar yalnız kaldım...
Hangi ara geçti bunların hepsi..
Ne zamandı asıl vakti.. 
Ne zamandı ? 
Hangi zamana saplanıp kaldım uzun seneler... Nerelerdeydi şimdiki zamanlarım..
Geri sayamadım, geri dönemedim..
Tutamadım.. Cesaret edemedim.. Etmelimiyim?
Acı mı çekmeliyim..
Umutusz bir vakayım..
Çok.. Hemde çok..

9 Ekim 2012 Salı

Nokta (.)


Ben çok "aptal'ım" .........
Artık insanlara güvenmeyi ve inanmayı bırakmak zorundayım(.)
Beklentisiz yaşamımı, kendimle devam ettirmeliyim(.)

Şu günden itibaren..
Başka (,) virgüller eklemeden (.) noktalıyorum hepsini(.)

Yeni bir paragraf değil, yeni bir başlıkla başlıyorum.
Başlıksa sadece "BEN" !!

Günaydınlar dilerim.. Yeni kararlar ile başlanmış yeni bir günden..
Mutlu günler..

8 Ekim 2012 Pazartesi

Uzaklar.. Yalnızım.. Bir ben.. Sadece ben..


Zamanı durduramıyorum..
Dur diyemiyorum..
Dur be dur.. Geçip gitme artık..
Sürükleme beni ve hayatımı peşinde.. Sürüklenmeme izin vermeyin lütfen..
Bazen çok ağır geliyor, çok fazla..
İsyan bile edemiyorum.. Sesim çıkmıyor.. Düğümleniyor, kararmış kalbim, buğulanmış gözlerime doluveriyor..
Susturma beni zaman.. Sesimi, soluğumu alma benden..
DUR! 
Lütfen DUR!
Kelimelerim, var olan cümlelerim.. Geri dönün durdurun herşeyi.. 
Saplanıp kalayım o zaman(a).. 
Kayboldum bulamıyorum dönemeci(mi).. 
Nerdesiniz? Ne istiyorum, ne istiyosunuz..
Zaman dur artık, bulmalıyım yolumu.. Çok uzaktayım çok..
Sessizlik lütfen.. 
Dönene kadar uyumalıyım, yolu görmeliyim.. Uyandığımda orada olmalıyım..
Durmalı.. DUR! Lütfen..
Bir ben.. Sadece ben.. Ve ben..

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !