19 Mart 2013 Salı

Bir Tutam Kalmışlık

Günleri düşünüyorum..
Kendimi ve günlerce yaşadıklarımı..
Yaşayamayıp kendimi yiyip bitirdiklerimi..
Bitirmiş olduklarımı ve bitmeyen herşeyi..
Düşlerimde bile kuramadığım her hayali nasılda kesip attıklarını..
Düşünüyorum..
İçimi cız ettireni..
Bir zamanlar var olup şimdilerde olmayanı...
Elimin bomboş kalmış olmasını...
Zamanla herşey iyileşir, hafifler geçmeyen izidir...
Düşündüren geride kalan sadece biraz toz topraktır..
Yağmur sonrası etrafa yayılan toprak kokusu gibidir..
Nemli ve mutsuzdur alabildiğine...
Küçüktür anlık mutlulukları.. Gelir ve geçer o rügarla.. 
Alıp götürür onu derin bir uyku eşliğinde.. 
Huzurlu, huzursuz bir serzeniş gibi..
Ah! Ne kolaymış meğerse!
Herşeyi başka bir bahara açılmak üzere rafa yerleştirmek..
Zalimsin zaman.. Hayattan daha çok sen zalimsin..
Kaçtığım herşeyi alıp götürdün benden..
Oysaki ben hep olsunlar istedim.. Hep içimde kalsınlar..
Bitiyor mu gerçekten ?
Çoktan gittin mi ?
...

18 Mart 2013 Pazartesi

Bir kızım olsun benim =)

Bazen, evliliğe sıcak bakmayan 'ben gibi' biri bile şunu diyebiliyor: "Evlensem ya ben.. Bir kızım olsa sağlıkla kucağıma alsam, adını da İdil koysam.." diyebiliyormuş cidden..
Bu garip bir istek bana göre... Herkese göre normal.. 
Hem evlenmek isteme hemde minik bir 'İdil kızın' olsun isteyebilmek.. 
Durup dururken yakın dostumla (Gamze) birbirimize dile getirirz ara sıra "çocuğumuz olsun bizim yaa..."  
Onu genelde tastikler, "kızım olsun adı da İdil olsun " derim... 
Oda; "ne biçim isim o güzel değil.." der her seferinde.. Bense çok severim bu ismi... 
İdil'in anlamı bir çok.. Kimi yerlerde; yaşanmamış, saf, gerçek aşk anlamına gelir.. Kimi yerlerde bir şiir aşkı.. Bazı yerlerde cennetin kapısı olarak okumuştum.. 

(Sanki daha öncede böyle bir şey ya burada ya başka bir yerde yazmıştım.. Anımsayamadım..)


""İdil almanca, fransızca ve ingilizce gibi pek çok çeşitli batı dilinde ve bir takım bazı dünya dillerinde yer alan, çok anlamlı bir kelimedir... kimi dillerde sessiz sakin, ama her an eyleme hazır bir eylem insanı, hatta milis anlamına gelirken, bazı başka dillerde güzel kokulu, insanın unutamadığı anlamına gelmektedir... urdu dilinde teke olmakla birlikte anlamı, bu tamamı ile bir tesadüften ibarettir... slav dillerinde bir elf gibi yavaş çekim hareket eden, estetik demek iken rusçada idil sakar, hatta iki sol ayağı olan demektir... dilimizde bilinen anlamları arasında şiir gibi zevkle okunan, akıldan çıkmayan ile özlemini duyana cennetin kapılarını aralayan melek anlamlarını taşır..."" (alıntı)

Nerden çıktı da yazıyorum.. Ne bileyim içimde kalacağına yazayım dedim.. 
Genel müdürümün minik bir kızı oldu..  "Ada kız" pek tombiş pek sevimli.. O körükledi sanıyorum kii... =)
Henüz kendisi ile tanışamadım.. Daha 2 gündür bizlerle birlikte aynı havayı ciğerlerine çekmekte çünkü...
Fakat telefonuma gelen ilk fotoğraflarından biri ulaştı... Ona bakınca içim cız etti.. 
'Ahh !' Dedim.. 
Bir kız bebek.. Herşeyi ile masum dokunulmamış düşleri, çıkarsız arzuları olan minicik bir kalp.. 
İnsan hayatta bir şekilde iz bırakabilmeyi arzular hep.. Ben bu yaşıma kadar sadece kendi hayatımda izler bıraktım.. Belki benim 'İdil kızım' ardında iz bırabilsin diye ardında onun izi olurum.. Kimbilir..

Fotoğrafını eklemeyi ne çok istesemde kıyamıyorum.. Nazara inanırım çünkü.. Ya nazarım değerse? 
Değmesin.. 
Rabbim onu her kötülükten uzak tutabildiği kadar tutsun.. Mutlaka üzülecek, ağlayacak fakat gülüşleri ağlamalarından fazlaca olsun.. En güzellerinden hemde...

Hani genel bir laf vardır ya sağlıkla olsun kız erkek farketmez.. Elbette etmez.. Ancak beni maruz görün ben "İdil kızım" olsun çok istiyorum.. Erkek olursa ismi ne olur diye hiç düşünmedim mesela... Hep bir kızım olsun... Minik bir kızçem olsun.. İdil kız olsun...Öyle istiyorum.. Ne yapayım buda benim bencilliğim olsun...

Küçük bir not:
Hurafelere inanmam... Ancak paylaşmadan edemeyeceğim.. Bir kolye, bir adet yüzük ile bana kaç çocuğum ve ne olacaklarını gösteren minik bir test yaptılar.. Hayatımda bilmem böyle şeyleri... İnanmam da fakat herkes gibi yapmadan da duramam... =)
Nasıl yaptıklarına gelince; yüzüğü kolyenin içine taktı ve elimi yuvarlak yaparak bir bardak gibi tuttum.. Kolyenin ucuna takılı yüzüğü 3 kez o bardağın içine sokup çıkarttılar.. 3. tur sonunda elimi dik konumdan yatık konuma getirdim.. Yüzüğüelimin üstünde hareket etmeden dik bir şekilde tuttu.. Ve yüzük düz bir şekilde bir ileri bir geri hareket etti.. Bu ilk çocuğumun erkek olacağını gösterdiğini söyledi arkadaşım.. İkinci kez yaptığında ise yüzük durdu.. Yani tek bir çocuk ve bir oğlum olacak.. Sarma ve kısır gecesindeki tüm kızlara aynısı yapıldı.. Kendimde yaptım bir kaç arkadaşa.. Enteresan olan elim titremiyor ve yüzük ya düz yada dairesel hareket ediyor.. Yada duruyor.. ( Bu arada dairesel olursa kız demekmiş.. )  
Ne demişler fala inanma falsız kalma.. =) 
Yoksa benim tek bir çocuğa itirazım yok.. Ama kızım olsun... :) 

Herkesin gönlüne düşenin, hayatına düşmesi dileklerimle huzurulu günler...

14 Mart 2013 Perşembe

Susmak gerek ara sıra..

Soluk almak insana zor gelirmi ara sıra..
Suyun altında ne kadar istesekse alamadığımız o sıkıntı dolu dakikalar gibi.. Ki ben nefesini hiç tutmayı beceremeyen biri olarak..
Kafam içerde yüzümem mesela.. O üç kol bir nefes mevzusu.. Ölümcül derecede benim için..
Kati suretle dakikalarca bu şekilde yüzmem mümkün değil.. Fakat suyun altını severim.. Sessiz kendine has bir huzuru vardır.. Çelişkili.. Hayatım böyle çelişkilerle dolu...
İşte bir o kadar sevmek bir o kadar sevememek gibi bir duygu...
Sıkıntılı... Vahim bir durum...
Şimdi gibi.. Tek fark soluk alışım yakıyor..
Alamıyorum..
Tıkanıyorum..
Günlerdir hissizken, kendimi işime vermişken..
İnsan kendine eziyet çektirmek için her zaman birşeyler bulabiliyormuş.. Bunu başarmakta üzerime kimseyi tanımıyorum..
En baş nedenini biliyorum ama kendime bile itiraf etmekten korkuyorum..
Nasıl biri oldum ben böyle..
Hayatta neden varım hala onu bile bulabilmiş değilken ne bekliyorsa herşeyden ve herkesten...
En mühimi kendimden...
Yine karamsar bir güne merhaba demiş bulunmaktayım..
Tek umut verici şey ise; GÜNEŞ ..
Masama vuran ışığı ile sarsar gibi .. 

"Silkelen, uyan bin yıllık uykundan kara bulutlarından kurtul.. !  Çalan şarkıya eşlik et.. Derin derin solu onu... Dök bütün tozlanmış satır aralarındaki karalanmışlıklardan.. Paslanmış, kırık dökük, susamış, hapsedilmiş düşsüz bırakılmış umutlarını sev yücelt" der gibi... Gibi...

Mutlu günler...

11 Mart 2013 Pazartesi

Mahşer-i Cümbüş'lü Pazar :) "Mutlu günler"




Mahşer-i Cümbüş...
Bu ekibi Türkiye'de bilmeyen yoktur sanırım..
Kendileri bir çok kez İzmir'e geldiler ancak hiç fırsat bulupta sahnede izleme keyfine erişememiştim.. Ta ki düne kadar..
Bildiğiniz gibi gurup doğaçlama tiyatro yapmaktadırlar.. Tiyatro sporu ve beyin fırtınası..
Cidden uzaktan göründüğü kadar kolay olmadığı aşikar.. Hem güldürmek hemde izleyiciyi kendine bağlamak zor şey olsa gerek..
Ancak bunu bu ekip ciddi anlamda başarıyor.. Nasip kısmet olursa eğer bir gün onları kendi sahnelerinde Hayalsahnesi'nde de izleme şerefinede erişirim.. Bakalım..
Birazcık Tiyarto sporunun ne olduğuna baktığınız vakit bilindiği üzere kesinlikle doğaçlama tiyatrodan doğmasıdır.. Öyle tiyatroda karartılmış bir sahnede sessiz sedasız izlemiyorsunuz.. Sizde onlara katılarak oyunun seyrini etkileyebilirsiniz.. Birazcık alıntı yaparak;

"Tiyatro Sporu gösterisinde spontane düşünme ve canlandırma, yanılsamayı kırma, kara mizah, ironi gibi unsurlar esastır. Özel bir Kostüm olmadan oyuncular gündelik kıyafetleri ile sahnede yer alırlar. Çıplak sahne oyuncunun ve seyircinin hayal gücü ile şekillenir. Seyici oyuncudan kopuk, karanlık salonda görünmez silüetler değil oyuncunun her an dokunabildiği, hissettiği ve onun gücünden yararlandığı sahne arkadaşıdır. Tiyatro Sporu gösterisi seyirciyle birlikte bir "oyun" un oluşturulmasını sağlar.
Tiyatro Sporu gösterisi asla tekrar etmez. Her şey o oyuna ve o seyirciye özeldir. Bu sebeple her oyun birbirinden farklıdır."

                                                    (Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi)

Belkide en güzeli şu farklılık arka arkaya 3 gösteriye dahi girsem herhalde sıkılmam.. :) Birbirinden bağımsız bambaşka gösteriler... Ve bol kahkaha.. Bolcana zeka... İyi tiyatrocular... Daha ne olsun.. :)
Bu gösteri türünde (tiyatro türünde) Mahşer-i Cümbüş ( http://www.tiyatrosporu.com )Türkiye'de öncülerindendir..
Ve kesinlikle şiddet ve büyük bir hiddetle tavsiye edilir.. Ve tavsiyem de şudur ki , uzaktan izlemeyin sizde eşlik edip katkıda bulunun ortaya harika şeyler çıkabilmekte.. Belkide sahnede sizde onlara eşlik edebilirsiniz.. Ben denedim sizede tavsiyelerimle iletiyorum.. Harika bir duygu... :)
Mutlu sabahlar... İyi bir hafta dilerim herkesleree .. :)

9 Mart 2013 Cumartesi

Başlık yok !


Bir kaç cümle yazasım var fakat yazmakta istemiyorum...
En iyisi bir şarkı paylaşıp günü selamlamak...
Mutlu günler...






8 Mart 2013 Cuma

Çok; Doğru Tek Değişmeyen Değişimin Kendisi...

Ne çabuk değişiyor her şey..
Geçmişi düşünürken buluyorum ara sıra kendimi..
Özlediğim öyle çok şey varmış ki şaşıyorum buna...
Alışkanlıklarım.. Sevdiklerim ve sevmediklerim, hepsini bıraktığımdan beri öyle duruyorlarmış yerlerinde..
Bir daha yapamayacağım şeyler onlar.. 
Son zamanlarda fazla düşünür oldum nedense.. Kendimi koca bir yalnızlık dolabına kitlemiş gibi hissediyorum..
Herşey bu kadar çabuk değişirmi.? 
Değişebilirmiş..
Ne demişti Yunan Filozofu...." Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir..."  (Herakleitos)
Çok; Doğru Tek Değişmeyen Değişimin Kendisi...
Güvenmememk gerek hiç birşeye herşey birer yansıma sadece o kadar...

8 MART EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ'MÜZ KUTLU OLSUN..



"8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisi getirildi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi."

Tüm kadınların günü kutlu olsun.. Hayatının her anında her yerinde emeklerini sarfeden tüm kadınlar...

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !