Bazen günlerce bilgisayarımı açmadığımı fark ediyorum.. Bi zamanlar ne çok başında vakit geçirmeyi severdim..
İlk işim messenger'ımı açmak olurdu.. Güzel ifadeleri toplamayı severdim.. Bildiğiniz fix benle özleşmiş ifadelerimin vardı mesela.. Hep kullanırdım.. Mesaj yazarkende öyledir kullanmaya özen gösteririm.. Sanki kullanmasam karşımdaki yanlış anlayacakmış hissine kapılırım..
Bir çok şeyden vazgeçmişim artık onuda fark ediyorum yavaş yavaş..
Mesela hala telefonumda bilmediğim kullanamadığım bir yığın özellik ve programla dolu.. Nedense indirmişim ama bir kere bile bilerek kullanmamışım..
Eskiyi özler gibiyim..
İlk o polifonik seslere sahip telefonlar.. Kim ne yapmış ne
kullanırmış nerelere gidermiş özelliği olamayanlardan böyle.. Anlamaya
gerek yoktu o telefonları mesela açar kapatır arada da yılan oynarsın
olur biterdi.. Şimdi öylemi ya ne ararsan var.. Bi seni uzaya
götüremezler o kadar.. Gerçi onla ilgilide bir program yada ona benzer birşeyler mutlaka yapmışlardır da haberim yoktur kimbilir..
İlk bilgisayarlar.. Odam hep soğuk olduğu için titrereye titreye başında zaman gerçidiğim o masaüstünü kaplayan kocaman bilgisayar.. Kim ne derse desin deli olurdum o zamanlar iki sohbet edebilmek için.. Ne yapardım o kadar diye düşündüğümde anımsayamıyorum bile.. Tek hatırladığım bir zamanlar deli gibi klipleri izleyip takip etmeyi severdik.. En azından ben ve arkadaşlarım öyledi.. Kral Tv abonesi gibiydik.. Orada izler bir şekilde internettende bulup indirmek için uğraştığımı bilirim.. Ne saçma diymi..
Hayal ederdik mesela o kliplerde oynayalardan biri benim diye.. Kimi zaman söyleyen kimi zaman o klipteki aşık olunan kız.. Şimdiki diziler gibiydi o vakit klipler.. Şimdilerde pek bilmediğim için yorum yapamıyorum fakat o zamanlar öyledi.. Kısa metrajlı bir film gibi..
Sonra uydular girdi hayatımıza bir yığın yabancı kanal ve yabancı şarkıcıların klipleride giriverdi ilgi odağımıza.. Geçmiş zaman işte..
Mesela saatlerce sohbet edebilmeyi özledim.. Buluşulurdu msn ortamında ve saatlerce yazışırdık onla bunla.. Ne facebook ne twiter hiçbiri yokken.. Bunuda yapmıyorum artık..
Ama özledim galiba..
Birini beklemeyi..
Sabahlara kadar dolu dolu konuşmayı..
Beni anlayan biri ile yazışabilmeyi..
Saçma sapan komik ifadelerimizi birbirimize atmayı..
İnsan çok şeyi özlüyor, eskiye dönemiyor ya..
Hani deseler "gel yakar top oynayalım" diye.. Havalara uça uça binbir ricayla annemden o izini koparıp sokağa çıkabilmek ne büyük bir başarıydı oysa o zamanlar benim için..
Şimdi deseler oynayabilirmiyim..
Bazen yürürken düşünürüm işte böyle şeyleri.. Sokakta gördüğüm çocukların ellerinde telefonlar dillerinde binbir türlü küfürler.. Bilmediğim oyunlar.. Biribirini öldüren yaratıklı olanlardan böyle..
Ne şanslıymışım diyorum.. Ben hiç tv karşısında bi çocukluk gerçirmedim.. Elimizde telefonlarla sokaklarda oyun muhabbetleri yapmadım.. Benim zamanımda Yonca Evcimik vardı, Bediş'ti o zamanlar.. Barış Manço vardı bende çıkmak oradaki çocukşar gibi onunla sohbet edebilmek için yalvarırcasına bakardım dört köşeli o kutuya..
Ben yakar top oynadım, yedi kiremit.. İp atladım.. Laleli birler, birler beşler.. Körebe oynadım.. Top oynadım..
Sokaklara tren yolu çizdim bi baştan bi sona kadar böyle okuldan arsalardan topladığım tebeşirlerle..
Arka sokağa bisiklet binmeye gittim.. Yasaktı gitmek ama ben yine bastım pedalları oralara gittim.. Oralardaki dostlarlada oynadım..
Doğum günüm oldu pasta yaptırdım anneme topladım herkesleri eve.. Bir yığın çocuk.. Güldük, eğlendik..
Bizim apatrman araları muhabbetlerimiz meşhurdu.. Çünkü o sıcaklarda en serin yerler oralarıydı.. Toplaşırdı annelerimiz onlarla böğrekler, kısırlar yerdik.. Maksat muhabbetti onlar için bizler için ise kek, böğrek..
Çocukluk arkadaşım canım dostumun terasında piknik yapardık mesela çocuk aklımızla.. Evden toplanırdı ıvır zıvır oturur bi güzel yerdik.. Sonra sırt üstü uzanır bulutları kediye köğeğe benzetir bi kaç fil ve zürafaa bulurduk.. geceleri yıldızları sayar küçük ayı ve büyük ayı bulma yarışına girerdik..
Yıldız kaydığında dilek tutardık hemen işe yarayacağını düşünerek.. Çocuk aklı işte.. İnsan büyüyünce inanmıyor işte böyle ufak ama güzel olan herşeye..
Buz parmak yiyemezdim mesela hemen boğazım şişer hasta olurdum ama yinede yerdim.. Annem görmez nasılsa.. Anneler herşeyi görür.. Bilir..
Kırtasiyeleri severmiydiniz sizde benim gibi.. Herşey rengarenktir böyle.. Hepsinden Almak isterdim hepsinden naz yapardım aldırana kadar.. Sonunda da alırdım..
Defter kaplamaktan nefret ederdim mesela.. Renkli desenlilerden seçerdim onlar olsun isterdim ama öğretmenler hep kaplatırdı.. Onunda yolunu bulmuştuk.. Hazır defter kapları çıkmıştı onlardan aldılar bana.. Hepsinin üstünde çizgifilm kahramanları var..
Birinde Winidi Pooh, Tiger, Micky Mause, Sevimli hayalet Casper, Varyemez Amcalar ve niceleri.. Bayılırdım onlara.. Her defterime bi tanesini çizmek için uğraşır yapardımda..
Düşünüyorum da onca zaman onca vakit.. Nede çabuk bitmiş..
Hayatta tek gayemiz o defter kabı iken birden bambaşka şeyler oluvermiş.. Çizgi kahramanlar bile değişmiş artık.. Süper güçleri olanlardan olmuşlar.. Uçuyorlar ışık saçıyorlar.. Onlarda zamana yenik düşmüş.. Sevimli kediler, ayıcıklar gitmiş koca koca canavarlar gelmiş..
Kırgınlığım vardı aslen fakat ne olursa olsun buraya yazmak engel değilmiş bana onu gördüm.. Bugün çok şeymi gördüm ve fark ettim.. Şaşırdım doğrusu..
Kim ne derse desin çok uzun desin okumasın ama ben keyif aldım yazarken..
Çocuk olmayı özledim.. Çocukça safça istemeyi ve beklemeyi özledim.. Tek üzüntünün alamadığım o renkli dünya olmasını özledim..
Güzel bir çocukluk yaşadım kabul ediyorum.. Hep güzel değildi belki ama yinede güzeldi..
Yazmakta.. Yazabilmekte.. Keşke bir çok anıda olduğu gibi sadece böylr mutlu anları anımsayabilsek..
Öyle neşeli öyle masum..
En önemlisi belkide isteyebilsek.. Güzel olmazmıydı...