Her gece aklımda sabahlıyorsunuz, sahi siz ne iş yapıyorsunuz?
bağırmak istiyorum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bağırmak istiyorum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
13 Haziran 2014 Cuma
Her gece aklımda sabahlıyorsunuz, sahi siz ne iş yapıyorsunuz?
Kafamdaki To(z)prak:
ama,
ama doğru durakta,
Ama Güzel Olan.. :),
bağırmak istiyorum,
Beni güzel hatırla,
bırakmak kolay,
hiç,
hüzün,
İnsan yalnızlığı,
saçma sapan bunlar
13 Kasım 2013 Çarşamba
"Gitmişmiydi" Dedim... "Hiç Gelmemişti" Oysa Dediler..
Ara sıra hiç anlamadığınız ve tanımadığınız bir tını ile bir kor oturur içininiz ta en ücra köşesine..
Gözleriniz dolar.. Derin bir nefes eşliğinde yutarsınız yine...
Vucudunuzdan yüzünüze doğru gelen ürperti üşüme ve istemsiz bir titreme ile deler geçer sizi ansızın..
Tanıdık bir koku gelir derinden.. Bi kaç cümle.. Bi kaç an..
Hani sarılmak derim ya hep "herşeyin başı sarılmak" , öyle birşey işte...
Sımsıkı sarılır insan o an'a.. Yeniden yaşanır gibi, ilk günkü gibi bir arzu ile..
Gözlerini açsa hissettiğin nefesi kokuyu yitirmekten korkarcasına..
Öyle sımsıkı işte..
Hayat ne tuhafdır oysa..
Biten herşeyin yerini yenisi için açarken anlamayız burnumuzun direğinin hala cayır cayır yandığının...
"Hayaller değilmiydi seni bana getiren..
Yoksa ben miydim seni hayal eden...
Görünüp kaybolan silüetinde ki gibi..
Uzanıp tutamadığım her zerre damlacıklardın oysaki..
Hayaller değilmiydi bendeki seni sen yapan..
Yoksa ben mi değiştirdim senli olan beni...
Bizli bir yaşama sığdıramadıklarımız mıydı uçup gidenler..
Geriye kalan bir avuç toz bulutunda gizliydi oysa.. Erişemeden uçup giden..
Hayaller değilmiydi elbet birgün derdirten..
Yoksa çok mu hayal kurdukta silinip gittiler...
Oysa biz hiç.. Sadece hiç..
Hiç hayal kuramadık ki.. "
Anlamını yitirip yeniden kazandıranlar vardır ya hani..
Hani onlar vardır ya...
Ellerinden tutup bambaşka bir huzurun içinde bulutlar eşliğinde o sahilde iken, ağzınıza bir parmak bal çalanlar var ya hani..
Gün gelir omuzlarınızdan tutup silkelerler uyanın diye ya hani..
Hani onlar her şey çok güzelken, mutluyken herşey çok gerçek gibiyken; uçurumun orta yerine salıverirler ya birden..
O an şaşar ya işte felek.. Hani en yapmaz dediklerimiz... Hani o en kıymetlilerimiz...
Hani varlar ya..
Vardı(lar)..
Vardılar toz bulutunda öylece uzaklaşıp gittiler.. Gittiler ya hani..
Gidenler bırakır ya ardında yarım bir yaşam..
Yürekten başlar, göz pınarlarına ilerler.. Küçük bir damla ile buluşup süzülüp giderler..
Gidenler o hayale hiç gelmemiştiler..
"Gitmişmiydi" Dedim... "Hiç Gelmemişti" Oysa Dediler..
Kafamdaki To(z)prak:
Ağlamak gerek arasıra,
aşk,
bağırmak istiyorum,
birini sevmek,
bu kadar basit işte,
Buna yaşamak denirse,
Melankoliklik,
Susun
12 Nisan 2013 Cuma
PuCCa Nedemek ? Neyeceden Üretilmiş Bilen Varmı ?
Şimdi...
Kafamın içi cayır cayır binbir arşın ağırlığında yazılmayı bekleyen cümlelerle dolu...
Hemen yazmalıyım yoksa bir kaç dakikaya kalmaz unutucağım bu kesin...
Fazlaca yaşlanmaya başladım laflarına giremiyorum çünkü oldum olası böyle biriyim.. Dakikalar değil saniseler bile bu durumum ile yarışamaz..
Kafamdakilere geliyorum efenim..
Geçen gün bir arkadaşım burada (blogger'da) yazdığımı öğrenmiş.. Esasen çevremde bunu bilen toplasanız bir elimin parmaklarımın sayısını en kötü bir geçer.. Kalan arkadaş fikstürümde bulunanlar ise kendi çaplarında olduklarından dolayı bilmezler.. Okumayı sevmeyen, ben ilkokulda okul kitabımı bile okumazdım ki diyen tür kafileler.. Her neyse..
Arkadaşımın dediğine göre bu Blog'cu camiasında çok ünlenen deyimi yerindeyse 'Fenomen' olanlarla doluymuş.. Kullandığı bir cümlede şudur 'Hatta bir tanesi kitap bile çıkarmış.. Acayip para kazanıyorlar' dedi..
Hani biri ne yazmış olabilirde bu kadar ünlenmiş ve kitap değil kitaplar çıkarabilmiş.. Bu kesinlikle benim nezdimde takdir edilesi bir durum..
Milyonlarca blogcunun blogunu okumuşumdur.. Bazen öyle yaparım ki açarım müziği ve bir blogu baştan sona okurum.. Neler yazmış neler anlatmış.. Ne okumuş ne izlemiş.. Sessizce okur çekilirim köşeye..
Arkadaşımın bahsettiği ünlü blogçumuz " PuCCa " adı altında yazmaya başlamış bir hatun.. Hatun diyorum görünüş olarak bile ciddi bir "al benisi" olan biri.. Nacizane.. Ve ben bunca sene hiç rastlamadım PuCCa 'ya.. Yazık olmuş ... İlk zamanlardaki yazılarını okumayı dilerdim..
Açıkçası kimdir nedir necidir neden dikkatimi çekmiştim bilemiyorum fakat bi kaç gündür kısa bir araştıma içerisindeyim..
Blog yazarlağında ünlenen oldukça edepsiz yazılara sahip yeni bir akıma neden olan biri..
"Dizüstü Edebiyetı" evet ben ilk defa duydum ve inkar edemem çokta şaşırdım... Hatta ben bu kadar geri kalmışlığımı cahilliğime bağladım.. Elbette herkes herşeyi bilmek zorunda değildir fakat benim gibi meraklı fazlaca istekli iseniz kahredip kendini "ben bunu neden daha önce görmedim" diyerek kendime kızarım..
Blogonu ve bir kaç hesabına göz atıp bir kaç yazısını okudum.. Ciddi anlamda aklı feci çalışan birini gördüm.. Buna ister aptal cehaleti deyin istersenizde aklın ve görsel yaratıcılığın hükmü... Bana sorarsanız her ikiside mevcut...
Üstelik öyle rahat bir yazış tekniği vark ki okudukça merak ediyorsunuz bakıyorsunuz bu bir kadın nasıl küfür ediyor diyorsunuz.. Yazış uslubundaki rahatlık beni bile rahatsız etti desem yeridir.. ( Küfür etmem ve sevmem küfürü içeren bir çok kitap ve filmi izlememe nedenlerimdendir.. Evet şuna inanmıyorum herkes bir şekilde kızar sinir katsayısı tavan yaptığında saydırır fakat bir çok kişi muhtemelen benim gibi rahatyabilmek adına içinden söyler.. Birde argo kelimelerimiz var.. Küfürle karıştırmamak gerek.. Hakaret için kullanmamak gerek.. Bunlara dikkat edilerek dile geldiğinde kulağa çokta itici gelmiyor.. Fakat genede bir bayana yakışmadığını düşünüyorum.. )
Hangi akla hizmet olarak kim yada neden bu denli cesur yapmış bu hatunu... Sanıyorum ki ilk kitabını alıp okumaya başladığımda anlayacağım..
Düşünmeden de edemiyorum bu kadar cesarette fazla büyük bir risk değil mi acaba ? Bildiğiniz ağızlar dolusu küfür eden ilişkilerini sömüren eski sevgilerine olan göndermeleri.. Ben sadece kısmi bir kısmını okudum...
Ve hakkında yazılıp anlatılarlarsa çok daha ürkünç.. Kendimi yerine koyarak düşündüğümde birilerinin hakkımda böylesine hitaplarda bulunarak eleştirdiklerini görsem sinirimden kudururum..
Açıkçası bu kadar gözü peklikte feci bir şuursuzluk ister..
( Şuursuzca okuyacağım kitaplarını... İçimdeki dengelerin ritmini tutturamamışken birde oturup PuCCa ' nın kileride katarız furyaya.. Hep birlikte mutlu mesut tutturup gideriz kaçık huzurun peşine.. )
Kendimi çok iyi bir okuyucu olarak tabir etmem mümkün değil fakat dönem dönem kitapçıları arşınlarım en azından neler var neler yok bir göz atmayı severim...
Sevgili PuCCa'nın 3 adet kitabı bulunmaktaymış.. Kitaplar çıkarmış...
( Nerden nereye diymi...
İnternet çok geniş bir alan dünyanın bir çok yerinde bir çok kişiye ulaşma olanığının parmaklarınızın altında olması durumu işte, müthiş... )
Şimdi düşünüyorum, internette günlük tutan bir kız kalkıpta kitapta ne yazar.. Okuduklarıma göre hatun kendini yazmış..
Bu bana şaşırtıcı geldi diyemeyeceğim çünkü zaten kendini ve yaşamını anlatarak üzerine giydirdiği karakteri hem yaşayıyor hem yaşatabiliyorken kitabında da elbette bunları anlatacaktır...
Yanlış okumadıysam son kitabında da sevgilini anlatmış.. Sevgiliside twitter ünlülerinde... Harika inciler döktüren, ünlülere sataşan bir tip.. Ömür Özdemir
( ceriLevis ) olarak tanınıyor.. O bir oyuncu ve sanırım Harem adı altında bir dizide oynuyormuş.. ( Kedimi özürlü gibi hissettim ben böyle bir diziyi hiç görmedim.. Bir şey daha öğrendim bu vesile ile.. Komedi dizisiymiş oldukça ironik göndermelere sahip.. Ya ben hangi dünyada yaşıyorum acaba. )
Şimdi böyle bir karakterin bu denli dengesiz bir kız içindekilerinin dışına taşırmayı başarabilmiş bir hatun, ne kadar detaya inerek hayatının hangi dönemlerinden esinlenerek neler yazabilir.. Merak kötü bir şey.. Milletçek insanların özel hayatlarını diklemeyi, burnumuzu sokmayı her daim sevmişizdir.. Merak kanımızda var ayrılmaz bir parçamız olmuş durumda.. Her an her dakika buna müsaitizdir..
Ve merak ettiğim bir şey daha var.. Kesinlikle zeki ve yaratıcı biri değilimdir.. Bu blogçular bu garip kimi zaman kulağa hoş gelen kimi zamanda vay be dediğim bazende bildiğiniz yüksek sesle güldüğüm o nickleri nasıl buluyorlar.. Ben mi aptalım yoksa çok mu hazırcıyım çözebilmiş değilim... Adım Tuba.. Lakabım Tubi.. Adımın telaffuz edildiği tek yerler işyerim ve evim.. Geri kalan kısımda çoğunluğun dilinden duyduğum tek isim Tubi.. Köpeğinize hadi oğlum tut der gibi bir şey çıkıyor ortaya... Hoş ben ismimide bana takılan hani çok uzun olan ismimin kısalmasınıda çok seviyorum.. :)
Fakat biri diyebilir mi PuCCa neyce ve nedemek.. Yok yani sadece merak ettiğimden... :)
Yazmadan edemedim.. En kısa sürede de sevgili " PuCCa " hallerini okumak üzere kitaplarını edineceğim.. Kafamda bir yere oturtamadım kendisini merakla okuyup bitiricem seni PuCCa .. :)
Kafamdaki To(z)prak:
bağırmak istiyorum,
ceriLevis,
Çılgınlık,
Küçük Aptalın Büyük Dünyası Pucca Günlük,
PuCCa
29 Ağustos 2012 Çarşamba
Belkide 'O' dur !
Sessiz adımlarla yaklaştı..
Banka O'nun yanına oturdu..
Karşıda dalıp gittiği boşluğu seyretmeye başladı, O'nun gibi..
"Ne hissediyordu, hangi hayallere dalmıştı..
Saatlerdir öylece izliyordu sadece..
Belki hiç gidemediği yerlerde şuan..
Söyleyemediği kelimeler, hiç duymadığı şarkılarda belki..
Belki de kimsesiz..
Yokluğun içinde kaybolmuş bir hiç..
Belkide kocaman kalabalık bir yerde..
Çocuk sesleri, kahkaların arasında sevdiği insanlarla belkide...
Belki bir hastahane koridorunda..
Elinde bir kağıt, diğer yanında toparlayamadığı duygularında..
Yapıp yapmama arasında bir yerlerde belki de..
Sonunu düşünmeden yapamadığı herşey gibi, sıkışıp kalmış düşüncelere..
Akıp giden cadde de yetişmeye çalışmakta gitmekte olduğu bilinmezliğe, belki de orada...
Anlamlandıramadığı herşeyin içinde..
Belki de koca bir okyanusda..
Kıyıya vuran dalgaların sesinde..
Küçücük bir çakıl taşı belki de.. Milyonlarca taşın arasında bulunmayı bekleyen parlak bembeyaz bir taş..
Küçük bir kuştur belki de.. Özgürlüğe kanat çırpan.. Küçücük bedenine rağmen hayata meydan okuyarak göğe doğru kanatlarını var gücüyle çırpan..
Kırık dökük bir sokak lambasının loş aydınlığında.. Kendi gölgesinde gördüğü izlerde..
Sonu görünmeyen loş bir sokakta.. Gece kuşlarının sesleri eşliğinde uzun bir bekleyişte...
Uzun bir gecenin bitmek bilmeyen rüzgarında.. Estikçe içini ürperten korkularında.. Cama hızla vuran 'O' seste..
Belki de sadece tek bir
yerde.. O'nun yanında.. Tüm dünya sadece 'O' belki de.. O'da onun içinde
ufak bir inci.. Çıkmaya çalıştıkça daha çok dolanan, daha derinlere
düştüğü bir yerde..
Belki de... Belki...
Nerdesin sen ey gizemli..
Her nerdeysen, belki.... Belki... Yanıbaşındayım(dır) belki..."
t.a.
Kafamdaki To(z)prak:
bağırmak istiyorum,
belki,
belkide,
İnsan yalnızlığı,
özlem,
özlemek,
özlemek suç olmalı,
yalnızlık
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)