özlemek suç olmalı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
özlemek suç olmalı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Haziran 2014 Cuma

ANLAMSIZLIK.

Geride bırakılmış hissi; tuhaf çok tuhaf..
Gözleriniz yanıyor, kalbiniz sanki burnunuzda atıyor gibi sızlıyor.. Ürperiyorsunuz.. Vucudunuzda bulunan her tüye kadar hareket ediyor hücreleriniz.. 
Başınız, başınız hep dumanlı oluyor.. 
Hani takılma derler ya takılmıyorsunuz sadece nedenini düşünyorsunuz..
Neden bunlar bana yapıldı
Neden farklı olamadı
Herkes çok şanslı iken neden olmadı ben o şansı hak etmiyormuyum?
Mutluluk suç mu?
Neden düşler hep rüyalarda?
Uçuşan toz zerrecikleri kadar bile mutlu olamamışken onca zaman neden.. 
Zihnimdeki herşeyi öldürmüş, katilini hapsedip huzurla uyuyacakken hala nefes çekimi kadar yakın, sıcaklığı ensemde.. 
Çok yakında, uzansam erişecek gibiyim ama milyarlarca yılın içine hapsolmuş bir silüette.. 
Neden herşey bu kadar film karesi edasında..
Karmaşık olan hayatın kendisi değil, karışıklığa neden olan anlamsız hayaller...
Hayatın tek suçu; susmak!
Hayatta tek suçum; hayal edebilmek..
Bu yazıda ki saçma olan herşey çok ama çok anlamsız, sapanıylada saçmasıylada duygusuzca yazılmış her satırı işte anlamsız, çok anlamsız..

18 Aralık 2013 Çarşamba

Özlemek Suç, Sarılmak Müebbet Olmalı..

Özlemek suç kabul edilmeli demiştim diymi vakti zamanında..
Birine sarılıp onun kokusuna karışmakta suç olmalı bunu dedim mi peki hiç?
Sarılmalı ama sımsıkı, birgün gidecekmiş gibi birgün ölecekmişim gibi, bir gün hiç olmamışız gibi... 
Sımsıkı..
İşte bu yüzden özlemek suç olmalı... 
En büyük suç...

Filmler Bile Hazır Değil Aslında O'Ana..

Zamanı iyi değerlendiremediğimizden aslında tüm mutsuzluklarımız..
Saçıp döküyorum etrafa sonra elimde koca bir boşluk kalıyor.. 
İyide herşeye rağman mutlu olmak mümkün olsaydı zamansızlıkların içinde kaybolmazmıydı yine..
Hiç Poliyannacı olamadım.. Çocukluğumdan beride hiç sevmediğim bir çizgi kahramandır..
Neden bilmem ama ayrı bir antipatik gelir bana.. 
Herşeye pozitif bakan biri gerçek olamaz ondan çizgi kahraman zaten...
Hayal ürünü bile olsa çok sıcak bakamıyorum işte..
Madalyonun hep ikinci yüzü çevrili olmalı... 
Hayallerle, düşlerle yürümüyor işte hiçbirşey...
Küçük bir tesadüf, o anki bir şans anı sadece filmlerde...
Öyle değil mi...
Saç kestirme zamanı gelmiş bellii... 


2 Şubat 2013 Cumartesi

Özlemek suç olmalı !!



"İnsanoğlu kuş misali.."
Dün neredeydim, bugün nerede duruyorum.. 
Koca bir sene öncesi ile bugün arasındaki değişim..
Geride sadece " gün'ler kalmışken" bugün ise koca bir boşluk var..
Her geçen gün daha da uzaklaştırırken, nasıl oluyorda bir yandanda yakınlaştırabiliyor..
Garip .. Gariplikler abidesi olarak yine garipliklerle doldurdum içimi..

Özlemek suç olmalı.. 
Unutma cezası verilmeli, özleyenlere..
Hatırlamak oda suç olmalı..
Onun içinde unutma cezası verilmeli.. Unuttum bile dememeli..
Unuturken hatırlatmamalı..
Her sene aynı gün, aynı dakikalar takvimden silinmeli..
Özlemek ve hatırlamak yasak !! 
Saplanıp kalan yarım kalmışlık..
Hatırda kalan o son koku, sol yanımızdan sızmamalı..
Görmeden, dokunmadan hissetmeyi o nefesi.. Suç olmalı !!
Her hissettiğinde soğuk bir duş altında buz kesene kadar bekletmek olmalı cezası..
Tüm özlem duygusu çekilene kadar.. Sızmamalı sol yan(ımız)dan..
Özlemek..... Özlemek suç olmalı..
En büyük suç.. Müebbet verilmeli hükmü..
Burnunun direğini sızlatmamalı.. 

Git-me vakti(n) çoktan geçti..

Son durak..  
Gitti.. 
Ardına bakmadan.. 

Git-me vakti(n) çoktan geçti...

Bazı bazı çok mu yanıyor canım..
Kırgınlığım çok canımı yakıyor..
Ağlayamıyorum.. Düşen sadece minik bir damla.. İçimde hep bir sonbahar...
Küskünlüğüm herşeye.. 
Ve sana..
Sana küsken barışamıyorum ki hiçbirşeyle..
Ne gidebiliyorum.. Ne unutabiliyorum... Nede özlemeden edemiyorum..
Bazı bazı işte..
Derin bir iç çekişim kadar yakınsın... Kaçamak bir bakıştasın hep..
Susma vakti..
Nemli bir sonbahar günü gibi susmalı, yağmur damlalarının sesi eşliğinde.. 
Sessizliğe, sessizce esme vakti..

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Belkide 'O' dur !

Sessiz adımlarla yaklaştı..
Banka O'nun yanına oturdu..
Karşıda dalıp gittiği boşluğu seyretmeye başladı, O'nun gibi..

"Ne hissediyordu, hangi hayallere dalmıştı..
Saatlerdir öylece izliyordu sadece..
Belki hiç gidemediği yerlerde şuan.. 
Söyleyemediği kelimeler, hiç duymadığı şarkılarda belki..
Belki de kimsesiz..
Yokluğun içinde kaybolmuş bir hiç..
Belkide kocaman kalabalık bir yerde..
Çocuk sesleri, kahkaların arasında sevdiği insanlarla belkide...
Belki bir hastahane koridorunda.. 
Elinde bir kağıt, diğer yanında toparlayamadığı duygularında..
Yapıp yapmama arasında bir yerlerde belki de..
Sonunu düşünmeden yapamadığı herşey gibi, sıkışıp kalmış düşüncelere..
Akıp giden cadde de yetişmeye çalışmakta gitmekte olduğu bilinmezliğe, belki de orada...
Anlamlandıramadığı herşeyin içinde..
Belki de koca bir okyanusda..
Kıyıya vuran dalgaların sesinde..
Küçücük bir çakıl taşı belki de.. Milyonlarca taşın arasında bulunmayı bekleyen parlak bembeyaz bir taş..
Küçük bir kuştur belki de.. Özgürlüğe kanat çırpan.. Küçücük bedenine rağmen hayata meydan okuyarak göğe doğru kanatlarını var gücüyle çırpan..
Kırık dökük bir sokak lambasının loş aydınlığında.. Kendi gölgesinde gördüğü izlerde.. 
Sonu görünmeyen loş bir sokakta.. Gece kuşlarının sesleri eşliğinde uzun bir bekleyişte...
Uzun bir gecenin bitmek bilmeyen rüzgarında.. Estikçe içini ürperten korkularında.. Cama hızla vuran 'O' seste..
Belki de sadece tek bir yerde.. O'nun yanında.. Tüm dünya sadece 'O' belki de.. O'da onun içinde ufak bir inci.. Çıkmaya çalıştıkça daha çok dolanan, daha derinlere düştüğü bir yerde..
Belki de... Belki...
Nerdesin sen ey gizemli..
Her nerdeysen, belki.... Belki... Yanıbaşındayım(dır) belki..."
t.a.

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !