18 Mart 2014 Salı

Bir Tosbağ Hikayesi ..



Zamanın bir yerinde kimselerin el değdirmediği düşler varmış...
Senelerce yol almışlar, gitmiş gitmiş gitmişler....
Demir almak zamanı geldiğinde yalnız başladıkları yollarda yeni düşlerle tanışmışlar, kocaman olup büyümüşler...
Hiç yapılamamış, hiç söylenememiş onca düşe hep bir adım daha geri iterek doluşmuşlar ufacık bir arabanın içine..
Araba ufak, düşler büyükmüş..  Ama orada her düşe bol bol yer varmış..
İmkanlar kısıtlı, ama düşler sonsuzluk kadar mümkün gibiymişler..
Hep bir diğeri onun önüne geçmiş.. Geride kalan bir daha hiç sesini duyurup o arabanın içinde olduğunu anlatamamış..
Duymamışlar..
Yıllar geçmiş...
Demir pas tutmuş, yollar zorlaşmış.. Gidemez olmuş bizim ufak araba.. 
Küçülmüşler...
Yeni düşler uğramaz, eski düşler yapılamaz olmuş..
Araba kocaman ama düşler küçücük kalmış...
Çünkü, ufacık arabanın içindeki onca düş bir bir çekip gitmiş zaman içinde..
"Rüzgar uğultusu, derinden gelen bir kuş sesi.. İleride akan bir nehir, acı bir toprak kokusu..."

Düşler nede güzelmiş bir vakitler...
Varsın olamasınlar lakin yeşermek için küçük bir tohum, filizlenip büyüyen onca düş nede lazımmış oysa...
Durdurmamak gerek düşleri..
Hayaline dalıp saatlerce yazmak belki okumak yada gidip almak gerek...
Sizin düşler limanınızda neler vardı bir zamanlar..
Ben bir tosbağa binip gidebilmenin hayaliyle yanıp tutuşurken hangi ara vazgeçtiğimi hatırlattı bana rüzgar..
Hangi kuş fısıldadı kulağıma... Akıp giden nehire özendiğimde toprakla bütünleşemememin verdiği betonarmelikle ne zaman karşı karşıya geldim...
Hatırlamıyorum..
Zaman kırıcı çok, incitici... Unutturucu, zalim...


15 Mart 2014 Cumartesi

Seboreik Dermatit mi? Kendimi Pıçaklamak İstiyorum... :)

Başımda deli bir illet var...
Çoğu zaman bundan çok sıkılıyorum.. Üzülüyorum.. Nasıl anlatacağımı bilemediğim için herşey güzel herşey çok iyi gibi davrandım... Ama gel gelelim ki dışı sizi içi beni yakar hesabı var ya aynen o bendekide...
Uzun bir süredir Seboreik Dermatit adı altında lanetler ötesi bir hastalığın pençesindeyim.. 
Son 1 sene içinde olay çığrından çıktı.. Bıraksam terbiyesiz yayıldıkça yayılacak.. Fakat dedim ya illet lanett... Geçmiyor  tıpta bir tedavisi yok.. Ürünler fayda etmiyor..
Dünyaları döküp aldığım ürünlerde aynı şekilde..

Bi ara isyan bayranı çektim  "yeter ya doktorlarda bir halta yaramıyor ilaçlarda kremlerde.. Dolan öyle " dedim ama olmuyor dostlar olmuyor...
Deli bir kaşınma ve yanma hissi sizi sizden ediyo o derece feci...
Her yöntemden bir kuple denedim, onu içtim bunu sürdüm.. Onu yeme dediler yemedim.. Bunu içme dediler içmedim.. Ee öleyim ben o zaman...

Stresden dolayı insanların bi anlık buhranlı vakitlerinde bi anda yakalayan bir mikrop bu..
İlaçlar,şampuanlar kremler.. Türlü doktorlar...
Ama nette dolanırken bulduğum bir blog var ve oradaki kürü denedim.. 
Stresen uzak olmam elbette zor ama elimden geldiğince olaylara pozitif yaklaşıyorum.. Kabul çok inandırıcı olmadı bu ama durum bu "olmak zorundasın  Tubiiii" dedim... 
Her derde "Amaaann boşver olursa olur olmazsada koyuveririz gider" dedim.. Şimdilik bunada devam.... Her ne kadar beceremesemde... Bi aralar ne kadar duyarsız bi şahsiyettim halbuki şimdi halime bakınca üzüldüm be kendime valla yazık... :)

Neyse sözü uzatmaya gerek yok  küre gelelim... Ciddi anlamda etkili tek şart düzenli kullanmak..
Blogun linki; webseyyahi   .
Ve lütfen kürdeki malzemeleri görünce vazgeçmeyin... Bilinki işe yaramasa cidden bunları yazmadım.. Bu kesin bir tedavi değil elbette fakat rahatlamanızı sağlıyor.. İyleştiğinizi gördüğünüzde içiniz dahada ferahlıyor.. Mutlaka şiddetle ve şiddetle tavsiye ederim... Bu hastalıktan çok muzdarip kişiler var çok iyi biliyorum... Bu sebeple deneyin ne kaybedersiniz kii?

Ve ben ne kadar hala kendime bu hastalık temiz olmak yada olmamakla bir ilgili olmadığını tekrarlayıp dursamda insanlar tam aksini düşünecek diye ödüm kopuyor...
Sizde benim gibi düşünmeyin çünkü cidden  değil...  
Tek sebebi ne yazık ki STRES .. 
Bol stressiz günler diler gözlerinizden öperim.... :)

Dipnot: Şampuan olarak Selsun Blue ya başladım bu yazıyı okuyupta bu şampuanı kullanan varmı bilmem ama fayda edebileceğini ve bu kürü destekleyeceğini düşünyorum.. Dedim ya denemekte fayda var... (Kullanan bir kullanıcı yorumuda alabilirsem sanırım çok memnun olurum...)

YAZIYA DEVAM EDELİM BAKALIM... :)

10 Mart 2014 Pazartesi

Toz,duman..



 Bir avuç külün tozunu neyin günahı için savurur rüzgar ?..



1 Mart 2014 Cumartesi

Asosyalgil

Tanrım ufuletlerdeyim..
Haftalaradır kafamı dışarı çıkarmıyorum.. Mekinem paslandı vallaha... Havalar cayır cayır iken evde pinekle dışarısı buz kesmişken çıkmayı düşün.. Tanrım ne kadar şahaneyim..
İşin tersi internet aleminde de takılmaz oldum.. Kolumun aldında GEO dergileri evin bi köşesinden bi köşesine sürüklüyorum.. 
Onlarda yetmiyor gözüm başka dergilerde üstelik.. Tanrım durumum vahim.. :)
Bu pazar bi hava almak lazım bi nefes vermek gerek.. Titremek gerek artık soğukta...
İkna etmeli birilerini yalnızda olmazki... hiç yaniiii.... :)
Mutlu sabahlar.... ^_^ 

18 Şubat 2014 Salı

Mesela...Mesela...Mesela...

Güzel bir koku duyarsınız, mesela portakal....
Bir kelime geçer radyoda çalan şarkıda, mesela eşya...
Bir yudum alırsınız dumanı tüten kahvenizden, o acı tadı alırsınız mesela...
Gardırobunuzun köşesine sıkışmış bir bluz vardır, mesela uzun süre kokladığınız, yıkamaya kıyamadığınız...
Yazın soğuğu, kışın güneşin kavurucu sıcağını özlersiniz, mesela...
Mesela, ellerinize bakarsınız unutulmuşluğu hatırlarsınız.. 
Eski bir fotoğraf gelir kaybolmuş vakitlerden, sınıfın kapısında sarılmışsın arkadaşına yüzünde bambaşka bir gülücükle çocukluğu hatırlarsın mesela...
Uyursun, uçurumdan iterler seni irkilirsin mesela... 
Uyarnırsın, rüyaların ne kadar saçma olduğunu bir kere daha ispatlarsın gözlerini açtığın anda mesela...
Mesela...Mesela...Mesela...
Mesela, hiç olmamış gibidir ya öyle yaşarsın işte ömrünün son nabız vurumuna...


8 Şubat 2014 Cumartesi

Yalnızız, yalnızlar, herkes çok yalnız..

Yalnızlığa fazla alışırsanız ki şayet, kalabalıklardan korkar olursunuz...
Bi bakarsınız ki kendinizden bile kaçar olmuşsunuzdur...
Ee, sizi yalnız kalmaya itenler utansın..
Onlarda kalabalıkların içinde yalnızlıktan iliklerine kadar üşüyüp, kaskatı olmuş duygularında boğulsun...
Karlı bir kış günü, sıcacık yataklarında gözlerini açtıklarında güne, pencereden görünen karın, bakarken bile hissetiğiniz o soğuğu ile anlasınar ki; yataklarının içinin aslında ne kadarda soğuk olduğunu...
Her gün batımında göğün dansını izlerken, göremesinler sıcaklığını.. Hissedemesinler... 
Yanızlıkların içinde kimseye dokunamasınlar... 
Sevilmeden sevmeyi yaşasınlar.. Terk edilsinler.. Unutulsunlar...
Hatta, neyse boşverin...
En nihayetinde hepimiz yalnızız, korkağız... 
Çok soğuklarda görmüşüz geçirmişiz siz hiç bitmeyen kış gördünüz mü?

Azıcık gülücük iyi gider ne dersiniz? ツ

Ohh iyi bari daha varmışş....  ^__^

Mutlu sabahlar.... Bol gülücüklü günlere efenim... =)



Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !