7 Eylül 2012 Cuma

Sıkıntılı !!!


Hoş bir melodi.. Güzel bir gece.. 
Sıraya dizilmiş hayaller.. 
Kayan yıldızlarda bırakılmış umutlar...
Kapının ardında bıraktığım arzularım..
En az yazabildiklerim kadar güzel olan hatıralarım...
Düşünüyorum.. Ne demeliyim , nereden başlamalıyım.. 
Hangi tuşa basarsam geri sarabilirim.. Hangisi hızla ilerletir...

Bazen öyle vakitlerde aklıma takılıyorki bazı şeyler, elimde kağıt kalemin olmadığına hayıflanıyorum.. 
Sonra toparlayamıyorum zaten.. Hatta öyle oluyorki sayfaya uzunca bir süre bakıp kapatıyorum.. 
Tıkıldım kaldım bu cümlere işte.. Yazmak istiyorum deli gibi.. Ama olmuyor bu gece sanırım.. Belki başka bir gece.. Başka bir duyguyla...
Salıcakla kalın... Mutlu rüyaların hepsi sizin olsun... 
Masalınızın baş kahramanı olarak dokundurun sihirli değneğinizi etrafınıza, bencil olmayınçevrenizdekileride büyüleyin.. Mutluluğunuzla, mutlu sonlarınızla.. Küçük bir dokunuş sadece... 
Bu gece rüyanız mutlu olsun..

6 Eylül 2012 Perşembe

P.S. I Love You



Bazen hoşçakal demen gereken zamanlar vardır. Acıtmasına rağmen denemeyi öğrenmelisin. (Gerry, P.S. I Love You)

Küçük, hoş bir nostalji.. :)

Özlemek nedir diye düşünüyorum... Derinden hissedemediğim bir duygu, yabancı olduğum... ama bazen işte......
İçime bir yumru oturuyor sanki... 
Duymak istemediğim.. Yazamadığım, silemediğim, unutmadığım herşey için çekip atıyorum içimden... 
Farklı bir anda, farklı bir yerde olabilmek varken.. Olduğum yerde "ben" olmak ağır geliyor o zaman... 
Derin bir iç çekip duraksıyorum... 
Sizde "ben" olsanız yılardınız... Kimbilir belki oracıkta bırakıp kaçardınız...
İçi dolu cümleler sarf edecek değilim.. O konumda hiç değilim şuan...
Küçük bir nostalji gecesiydi.. Gayet verimli.. 
Zamanında özlenmişlikler serildi sırayla önüme.. Seçtim sanırım tek tek..
Değerimin değersizlikle ölçüldüğünü kendime hatırlatarak, toparlıyorum serilenleri... 
Seçen seçti, isteyen çoktan alıp gitti.. Geriye küskünlüklerim kaldı elime her zamanki gibi, olması gerektiği gibi...
Huzurlu bir uyku diliyorum... Serin bir gece, bol yıldızlı... Ay dede de eşlik etsin yalnız olanlara, yalnız olmadıklarını hatırlatmak amacıyla...
Derin bir nefesle huzuru soluyun içinize... Ruhunuza deysin...
İyi geceler, tatlı rüyalar..................

4 Eylül 2012 Salı

Eylül Tebessümü :)


Bir kaç gündür takılıyor gözüme sitelerde.. 
Eylül ayına girdik.. 
Eylül ayının anlam ve önemiyle alakalı çok düşünce ve yazı gördüm.. 
Ben de yazmak istedim bir iki kelime ama eylül ayının bende herhangi bir önemi, anısı yoktur.. Sonbahar mevsiminin kışın geldiğini söyler sadece.. 
Ayrılıkların ayı derler Eylül için.. Neden öyle derler her sevgili eylül ayınımı bekler ayrılmak için.. Eylül'ün ne suçu varki..
Uzun bir konu, kahvemi yudumlayıp uzunca yazmak isterim. Enteresan tespitlerim var bu konuda ama daha uzun geniş bir zamanda devam edeceğim.
Güzel bir İzmir sabahında, sıcak bir Eylül gününden Mutlu Sabahlar Dilerim...

Döktüğüm taşlar..


Sabah büyük üstadın bir şiiriyle açılış yaptım haftaya.. Sadece çok doğru geldi bana o dizeler.. Paylaşmak istedim tekrar tekrar dönüp baktığım blogumda..

Bazen sizlere de olurmu bilmem ama bugün sanki  günün sonunu hissettim gibi..
Eski defterler açıldı ortaya, kırılanlar tekrar kırıldı saçıldılar dört bir yana.. Toparlanmayacak hiçbir zaman.. Kırılmış bir bardak nasıl tekrar bir araya gelmeyecekse onlarda öyle kalacak..

Hayatında olmaması bile olası olmayan birinin varlığını insan nasıl olurda yokmuş gibi unutabilir.. Tamam unutmak değil belkide üzerini örtmek diyelim..
Anlık unutma anlarım onlar.. 
Zamanlarım.. İşte vakitleri, öyle işte zamanları... Unutmak isteme vakitleri...

Hiç unutmayacağım.. İnsan kendini bile tanıyamaz derler.. Ama hiçte yabancı sayılmayız kendimize.. 

Nefret edemiyorum.. 
(İşte bahsettiğimde bu, insan kendini ne kadar tanıyamasada asla da yabancı olmaz.. Ne kadar istesemde, nefret edememem gibi. Kendinize yabancılık hissetmeyin..)

Nefret edemiyorum..
Bir şekilde kalbimin en derininden gelen bir dürtüyle yapıyorum.. 
Affetmem çok güçttür birkere kızdığımda.. Ama asla nefret değil bu..
Belki nefret edebilsem daha kolay olacak.. Şuan olduğumdan daha acımasız olurum belkide..
Oturup ağlamak istesem onu bile yapamıyorum.. 

Hayatım ve aldığım her nefes değerli.. Kendimi ve zamanımı geçmişin döküntülerinde heba etmelerine ASLA izin vermeyeceğim..
SİZDE VERMEYİN!!


3 Eylül 2012 Pazartesi

Ben sana küstüm!


Küsmek nedir bilir misin?

Küsmek dürüstlüktür.
Çocukçadır ve ondan dolayı saftır.
Yalansızdır.

Küsmek; ‘seni seviyorum’dur.

Vazgeçememektir.
Beni anlatır küsmek.
Kızdım ama hala buradayımdır, gitmiyorumdur, gidemiyorumdur.
Küsmek; nazlanmaktır, yakın bulmaktır, benim için değerlisindir.
Küsmek, sevdiğini söyle demektir.. Hadi anla demektir.
Küsmek; umuttur, acabaları bitirmektir, emin olmaktır.

Yani, diyeceğim o ki:
Ben sana küstüm.

Nâzım Hikmet Ran


-Mutlu Günler...

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !