5 Mart 2013 Salı

Ne Zaman Vazgeçtik MASAL Anlatmaktan?



Daha uyanmamalıydık masallardan. 
Ne zaman bitti o eşsiz ormanlar, yollar? 
Ne zaman ayrıldı yolları şehzade ile ipek kızın? 
Ve ne zaman vazgeçti yakışıklı prens yüzyıl uyuyan güzeli uyandırmaktan? 
Ne zaman yoruldu Aladdin lambasını ovmaktan? 
İyilik perileri, sevimli cinler şimdi neredeler? 
Daha uyanmamalıydık... Masallar hep o renkte ve aynı inandırıcılıkta kalmalıydı kalbimizde. 
Bir şey oldu, bir yerlerde. 
Büyüdük mü küstük mü birşeylere ne; inanmaz olduk masallara.
Dinlemez olduk ve anlatmadık bir daha. 
Belki anlatılacak masalımız kalmadı, çabuk yordu hayat bizi. 
Oysa ne güzeldi küllerinden yeniden doğan Anka kuşu, Kaf dağının ardındaki o gizemli ülke, lal bir oba uşağı ile güzeller güzeli bey kızının başkaldıran sevdası. 
Nasıl özlüyoruz geçmişi... 
Neden özler ki insan? 
Hele birde mutsuz bir çocuksanız... 
Çocuktuk çünkü. İnanıyorduk. 
Köprüler geçmemiş, aldatmamış, aldatılmamış, bedeller ödememiş, ayrılık ve hasret mektupları okumamıştık. 
Ve dizlerimizi kanatmamıştı henüz hayat.
 İnanıyorduk, duruyduk, saftık, çocuktuk. 
Şimdi anlatacak bir masalımız bile yok, bir köşesine sığınacak... 
İclal Aydın 

4 Mart 2013 Pazartesi

Küller..

Küller..
Savurulan küller.. Uçuşan fakat geride leke bırakan küller..
Arınmak zor.. Savurmadan bir arada turmakta zor..
Aslen savurmak mı gerekir.. Uçuşturup kendi ziftinden kurtulmak olarak adlandırılır mı.. 
Bilmek ile bilememek arası bir çizgi bu.
Nereye gittiğinizi bilmemek gibi..
Kendinizi odanıza kapatıp saatlerce bir romandan medet ummak gibi.. 
Onu bitirip, üzerindeki yükü atmak istercesine bir diğerine sarılmak gibi.. 
Umarsızca cümlelerin zihne kazınmasıyla, kendi çizgini silebilmek gibi..
Bitirmek ve bitirebilmek arası bir yer burası..
Aynadaki yansımada her seferinde görüneneden çok daha farklı görmek gibi..
Her sabah onu giyinip her akşam tekrar çıkarabilmek kadar kolaymış gibi..
Hayat hep gibi.. 
Aşk gibi..
Dost gibi..
Düşman gibi..
Ayrılık gibi..
Nefret ve hüsran karışımı bir küskünlük gibi..
Gururlu..
Kibirli..
Başı dik ama ezilmeye hep meyilli gibi..
Güler fakat hep ağlamış gibi..
Haşmetli, hatırşinas bir beyefendi gibi..
Beyazca, akça pakça bir hanımefendi gibi..
Gibi....Gibi....Gibi....
Sonuçta şu ki; 
Ne avuçta kalsa tüm küller bitecek kara lekesi, nede uçsa küller tümden geçecek ellerindeki izi...

Mutlu sabahlar :)

Mutlu sabahlar :)  by t u b i
Mutlu sabahlar :) , a photo by t u b i on Flickr.

2 Mart 2013 Cumartesi

Aynı hissetmek .

Aynı hissetmek diye bir şey var..
Farklı karakterlerde olup, ayrı şeyler yaşayıp ama aynı duyguları taşımak diye bişey var.. 
İnsanın öz kadeşi ile bile yapamadığı bu duygu çok garip..
Duygularımın dilini çözebilmek için çabalarım, yapamadığım yerde okurum..
Birilerinin duygularına tercüman olabilmek ayrı bir mezihet sanırım..
Hele ki öz değil ama seçtiğim kardeşim ile aynı duyguları paylaşabilmek..
Kendime anlatırcasına ona anlatmak duygularının dilini.. Ee bi nevi benim duygularımın da dili..
Bu güzel birşey.. Kesinlikle.. :)

Bir hayal gördüm dün gece..




Bir hayal gördüm dün gece..
Uçsuz bucaksız bir sahil, sen ve ben ile..
Hayal bu ya işte, uzun uzun yürüdük seninle, elele.. 
Uzun uzun sustuk sadece..
Gün hiç batmadı tekrar doğmak üzere..
Silmedi hiç elimdeki izi, gözlerinin içindeki beni..
Hayal gördüm dün gece..
Sımsıkı sarıldın ya hani bana, hayal işte..
Kokun sardı her yanımı..
Sen sarıverdi her yanı..
Hayal gördüm dün gece.. Sadece bir hayal..
Ilık esen rüzgarda savrulan saçlarımı, 
Gözlerini, kokusunu içine çekişi gördüm.. 
Özür dileyişini fısıldadın yine, inceden.. 
Gözlerinle sarılırcasına, kırılgan bir şekilde.. 
"Özür dilerim"
Hayal bu ya işte..
Bitmek yokmuş, gitmek yokmuş ya hani o sahilde,
Unutmak varmış, 
Sevmek varmış, 
Sen varmış ya, 
Biz varmışız ya hep olduğu gibi..
Hep orada duran o salıncak gibi..
Bir hayal işte..
Ruhuma dokunduğundan beri yaşadığım bir düş..
Belli belirsiz bir an..
Geride kalan bir kaç söz, bakış.. 
Kısacık bir an..
Kokun.. Unutmaya yüz tutan kokun..
Yoldan geçen herkes sen...
Herkes aynı kokar mı hiç?
Kokarmış meğerse insanın yaşadığı düşte..
Beklememek gibi bir şey işte bunları hissetmek...
Bir hayal gördüm dün gece...
Düşümün hayali... Hayal işte...
Aldırma sen, bilme..
Sen kimbilir hangi hayalin düşündesin.. 
"Öyle misin?" "Öylesin.."
Gitmek zor.. "Kalmak" daha zor.. 
Vedasız, sessizlikte sonsuzluk gibi kalmak daha da zor..
Bir hayal gördüm dün..
Vedasız vedanı, sessizliği gördüm.. Hayal işte..
Düşümün hayali..
Düşümün hayalini yaşayayım diye belkide.. 
Kalbimi unutmayayım diye..
Belki de .. 
Susayım artık diye.. 
Hayal kurmayayım diye...  
Belkide, öyle işte..
Bir hayal kayıp gitti, bitti işte...

Aşkın ortak dili !!


"Eğer, hayatınızın herhangi bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken... Öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün... Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu.
Ama aslında bu kadar basitti işte: Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın."


(Kürşat Başar)


1 Mart 2013 Cuma

Güzeldi.. Çok çok güzeldi..



Güzeldi.. 
Cok güzeldi yüzüne vuran yansımadaki herseyi .. 
Güzeldi düşüme düştüğü andaki halleri .. 
Gun batımı ile gelen sevgili halleri ..
t.a.

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !