15 Ocak 2019 Salı

..


....bütün isyanlarımı kafamda yaşadım hiç bir gerçek yaşantım olmasaydı daha kolay geçirebilirdim zamanı yaşamak diye bir gerçek olduğunu bilmezdim oysa sen bana ilk gerçek yaşantıyı tanıtmakla yaşamadığım bütün hayallerimin gerçekleşebileceği saplantısına kapılmama sebep oldun...

Oğuz Atay - Tutunamayanlar 

14 Ocak 2019 Pazartesi

O' vakit


Merhaba blogcum işte yine ben..
Böyle gelip gelip gidiyorum bu aralar sana.. İçimde olan fırtana ters yüz etti beni.. Hani avazın çıktığı kadar anlatasın vardır ama  anlatamazsın anlatsan içindekini anlamayacaklarını bilirsin.. Tam olarak öyleyim işte..
Her şeyi bu duygu bitiriyor hayatımda..
Gerçi dert anlatıp enerji sarf edecek gücümde yok.. Kimseyle görüşmüyorum bu aralar soğukları bahane ediyorum gene.. Kalp ritim ivmelerim gene tavan..

Zaman neydii?
Unutmaya bıraktığım geçmişim değilmiydi.. 
Her şeyi, herkesi zamana bırakıp gitmiştim oysa ki.. Öylesine uzun zamanlar geçti ki, hatırlayabildiğim bi kaç kırık anı sadece.. Küstüklerim, sildiklerim, küfrettiklerim.. 
Zaman neyi düzeltir ki silip süpürmekten başka..
Hatırlayamadığın kokular, bilemediğin gün doğumları, bi yerlerde batan güneşin turuncu kırmızısı, tüm her şeye rağmen başını dimdik yukarı uzatan bir kardelen..  Hangisini silemedi ki söyle..?
En son neyi tutabildim ki..
Zaman neye yarar ki..
Beklediğin hiç gelmeyecek.. 
Giden bir kez gelir ve gider...
Gün her gün doğar ama hep farklı.. Unutulup gider..

Bugün fırtınalı anlayacağın.. Yağmur da başladı zaten.. 
Galiba yoruldum.. Bu yaşamdan, yaşayamadıklarımdann, yaşamak isteyip alamadıklarımdan..

Bu gecede böyle olsun o zaman.. 

Mutu rüyalar huzurlu geceler..




12 Ocak 2019 Cumartesi

Yağmur daha bir anlamlı gelir yüreği dünden ıslak olanlara..





Günlerdir hiç durmadan yağıyor yağmur.. Çok sevmem kışı, kışın getirdiği pis soğuğu.. En güzel tarafı sadece atkı ve şapka kısmı.. Yağmur İzmir’in en hüzünlü yüzüdür.. Güleç İzmir’de ağlar işte böyle, ruhlara tercüman olur gibi..

Dün akşam öyle tatlı öyle güzeldi ki hava, yürüdüm biraz.. Kulağımda rastgele bir müzik.. Yağan yağmur.. Nasılda güzel bir üçleme.. Böyle anlarda seviyorum işte yağmuru ılık bir rüzgarı.. İnsana huzur verirken daha iyimser ve umutlu görünüyor her şey..

Sabah sabah gene darladım seni diymi.. :) N’apim darlıcak başka kimim kaldı kii… 

Günaydın bloğum, günaydın yanlışlıkla bu sayfaya tıklayan,  sana da günaydın yabancı..
Sağlıcakla kalın..

10 Ocak 2019 Perşembe

Hadi Çay İç Benimle ..

Uyuyamadım gene.. 
Bi ton boya sürdüm yüzüme gözüme.. Sanki aynaya baktığım da içimi gizleyebileceklermiş gibi.. Kadınlar, ne tuhaf varlıklarız.. Dünyaya ve çevremize güçlü görünmek için boyanıyoruz.. Savaş boyalarımızı sürünce sanki hiç birşey bizi yıkamaz... Yenilsek bile boyalarımızla dikiliriz ayağa dimdik.. Boyandık güçlüyüz biz..

Yağmur var bugün İzmir de..
Fırtanın ardı şiddetli yağmur, klasik İzmir günündeyiz yine.. Üstelik rüzgar her yöne savurmaya devam ediyor..
Islandım.. Şemsiyemin zaten o öfkeye dayanacak gücü yoktu.. Muhtemelen kendisinin emeklilik zamanı da geldi.. 

Kelebekli şemsiye nasıl bulurum şimdi dertlenecek bir sebep daha işte kahretsin..

Böyle yağmurlar sende de ağlama hissi uyandırmıyor mu ? Yoksa sadece ben hissettiğim için mi böyle geliyor.. Üstelik çok kızgın bugün gök.. Deli gibi gürlüyor.. Bağıra bağıra ağlamak bu işte..
Tam ruh halimin temsili bir gün.. Ne şahane .. 

Merhaba mutsuzluk, gel hadi içeri çay içer demleniriz beraber.. Üzümlü kurabiyede ikram ederim sana kaldıysa cevizlisinden de.. Geç otur hadi, çekinme..

9 Ocak 2019 Çarşamba

Başlayıp bitirebildiğim güzel bir hikayem olsun diye...

"sırf başlayıp bitirebildiğim bir hikayem olsun diye... bıktım ardımda yarım kalmış hikayeler taşımaktan. çünkü, bizzat ben, yarım kalmış bir niyetim. anlamlarını bilmeden dinleyip sevdiğimiz şarkılar var ya. işte biz böyleyiz. sesin kıvrılıp büküldüğü yerde ıslanıyor gözlerimiz. yazmanın eziyeti öğretecek bana. hayat, sahip olduklarımızın dışında kalanlarmış meğer..."


herkesin, kendi parmak izi gibi ayrı birer hikayesi var aslında. girişi gelişmesi sonucu birbirinden farklı yaşadıkları var. ben, korkularından kaçmak için hiçbir işte olamadığı kadar becerikli olan, çok seri bahaneler bulabilen bir korkağım, evet ruhunun yalıtkanlığına sığınan o korkaklardan birisiyim. konu, iç’imi dışarı anlatmaksa tanıdığım en izole insanım ve böyle saklanmayı marifet sanmaktan utanıyorum. emanet duran anlamsız gülümsemelerin ardında, en kolay kendimi inandırdığım yalancı umutlarla besliyorum fakir ruhumu. ruhumun sahibi için eldivensiz güller topluyorum. içime atlamak zorunda kaldığım sentetik dünya intikamını alıyor her nefesimde. nefessiz kalıyorum. bunu bile bile uyuyorum. bile bile sentetik dünyaya uyanıyorum her sefer. düşe kalka bile ilerlemek ne haddime. düşümde gördüklerimle gülebiliyorum "nasıl gidiyor hayat?" diyenlere. tüylerimi diken diken eden sakin bir tebessümle, cevapsız, yarım yamalak kalıyorum hep. dilim damağım kuruyor. suyu bardaksız içiyorum, susuz balık besliyorum. tekinsiz tüneller yapıyorum. en iyi bildiğimi yapıp* tekinmiş gibi gösteriyorum, kendime tapıyorum. her şey ambalajda bitiyor. makyaj önemli. biliyorum bunu. bunu biliyoruz. yalancı umutlarımı her gece uyumadan önce unutuyorum, ikimizden biri uyumadan önce. biraz daha büyümeye devam edersen içimde... etmelisin. bile bile lades bu işte. unutmazsam sessiz oluyorum beynim doymuyor. ses çıkarıyorum, adının dört harfi ile, bir surat binbir tafra kendime. taframın taşrasında kalıyor bütün yollar. yolda çukuru görüyorum, yine de giriyorum. çukur girildikçe çukur çünkü. sen, her nefesimde içimi yaktıkça sensin. ben seni unutamadıkça benim. kuyuyu görmeden ip salınmaz. kuyu derin. kuyu sessiz. kuyu sensiz, o şarkıdaki gibi, kör.


bu güne kadar ne yaptım, içimdeki bu kör hikayenin, kör hikayemin sonunu anlatanların, nasihat verenlerin, akıl hocalarının dudaklarını bir bir diktim. şimdi de, seni düşünürken, sadece gözleriyle vurgulamaya çalışıyorlar yine. ne acı. onlar için de benim için de.


"zaman, ebediyen yaşanıyor unutulunca" denmiş ya, ne zamandır gelen geçenleri bir bir sıraya dizdim yine. yine sana bir yer bulamadım. kendi suretimden çıkarsam yerin hazır olur sanmıştım. meğer arkalara saklamışım her şeyi, perdelerimin arkasına kendimi saklamışım. sesimi duyuyor musun? sana sesleniyorum. hala sağda solda bildiklerinden kalanlar var, görmezlikten gelindiğim başkent sızılarım var. hala senden yaralar, hala geri dönebilmek için yola döktüğüm o kabuklar. onları takip ediyorum. öğrenemedim. öğretemediler. inat ettim, belki de umursamadım. yanlış bir yol tutturdum kimbilir ama bırakamadım. yenildim çoğu zaman ama yansıtmadım. yine de hala sağda solda istediklerimden izler var. hala geçmeyen yaralar. yaralarımı gizledim bir de. yine çare bulamadım. yine basit, makul, matematiksel bir örgü var sandım. yanılmışım. seçtiklerimi görüyor musun? tanıdık geldiler bana yine. kafanda binbir delik ile yürümek nasıl, bir fikrin var mı? on metre önüne bakmadan on yıl sonrayı hayal etmek nasıl bir şey? göğsünde sonsuz bir baskı ile nefes almak? her şey bir uzak... bir yakın... bir uzak...

çektiğim bu kadar acıya rağmen hala tam karşımda hiçbir şey bilmeden gülüyorsun.

zavallıyım.


Hiçbir resmi belgede geçmiyor bu sevildiğini bilme hakkı. hem her ne olursa olursa olsun, her kim olursan ol, başkasının tercihi. sahip olman başkasının elinde olan bir hak. zaten örselenmiş ab sevda uyumlulukları, anlamı daraltılmış temel hak ve özgürlükler o kadar da umrumda değil. olsa da lüzumsuz tavırlara engel olabilecek her şeyden vazgeçtim. şimdi siyah beyaz rüyalardan uyanıp soyut hakkı somut sahibine teslim etme zamanı, acabalar içinde..


yalnızlığımdan…

dedim ya hiçbir şey olmasa bile sırf, başlayıp bitirebildiğim güzel bir hikayem olsun diye…



AH BE HİÇ HABERİN YOK !






Uzun bir ara yeni bir sene.. 

Her yıla en dipten başlamayı hep başarıyorum.. Elime yüzüme bulaştırmakta üstüme yok vesselam.. 

Sanki ne anlamı varsa yılın..

Kazanımlarım yok bol bol kaybediyorum.. Kazanım yoksa kaybetmekte olmaz teorik olarak diymi ya.. İyimserlikte zirvelerdeyim şahane..

İşin özlü kısmına geçicem merak etme birazdan başlarım melankonin saçma sapan duygu tosarmalarıma.. Taşıyorum yine bu aralar..

Hadi o zaman..


Kendimden nefret ediyorum.. Şaşırdın mı? Kesinlikle bende bu duruma hiç şaşırmıyorum artık.. İlk zamanlar biraz yadırgayıp kabullenemediğim çok oldu ama artık herşey gibi onuda kabul ettim kısa bir süre önce... Sende ettin, ettin ya..
Herkes sanıyorki düzgün iyi güzel bir insan.. Severiz sever.. Aynadaki beni bi görseniz anlarsınız ne demek istediğimi.. Gerçi sevmez beni kimse ya neyse .. (Nadiren seven olur hata olduğunu anlarlar sayemde, sayemde..) Sende sevmezsin biliyorum inkar etme yılda bir bile gelmez olmadım mı ya işte o bile yeter.. Bu da kalbenin şarkısında ki gibi oldu kahretsin.. sevmediğin ot dibinde biter demişler ne de doğru.. Kadın belkide seni yazmış o saçma sapan şarkı sözlerine.. Al işte bir klasik ben daha..



Kafamın içi aylardır çekmecemden beter durumda.. Çok derli toplu biri değilim malum bilirsin işte.. Kendimi bile kaybediyorum ya o çekmecenin içinde.. Dönüyorum sürekli içinde, her yerine koyduğum diğerini oynatıyor.. oynatmasa kayboluyor.. Bulmaya çalıştıkta çırpındıkça bulamadıkça, yerine koyamadıkça çaresizliğimden oturup ağlıyorum.. 

Ağlamak hiç çözüm olmadı bana.. Ama mizacıma yapıştı galiba.. Ciddiyet gibi, duygusuzluklarım gibi.. Küçücük bir çocuğu severken bile ürküten.. 
Sevipte belli edememkte zor inan bana.. Bir zorba kolay yetişmiyor nede olsa..

Titreyen eli dolan göz pınarını tutamamak işte bazen.. Zorbada olsa ..



Sen hiç hayal edip ulaştığında o hayale, korkup kaçtın mı benim gibi? Benim hobim gibi bi duruma gelmeye başladı bunlar.. Halbuki korktuğum kadar da deli gibi istediğimdi oysa .. Ee ne zorum var ki korkularımı dinlemeye.. Milim milim pis suratını orta yerlere dökmeye..

Kırıp döktüm her şeyi döke saça dağıttım tekrardan..

Halbuki yeni bir defterin sayfasını açıp yazmaya başlamıştım zorda olsa.. Ama hep yarım kaldı o defterler.. 

Alıştın ya .. Alıştın .. Alışmak zorundasın.. Tuba olmak bu demek ne olsa..

Gel diyememek nede zormuş bir bilsen.. İsteyip diyememek.. "Artık istesen de bir, istemesende.."



Canım yanıyor.. Yaktığım canın yanında belkide ufacık bişey.. 

İçinde bulunduğum çukurun görünenin akisine çok daha derinleştiğini görmem de can sıkıcı.. 

Nefesim gene gereğinden fazla hızlı.. Kalbim yerinde durmuyor.. Vucudunu titretir insanın acıyan yeri..


Küstüm ki yine..  Ve yine..


Defterlere, sözcüklere.. Şarkılara..



İtilen bendim oysa, ittikleri için böyle olmadım mı.. 

Yanlış anlama aslında kimseye bana yapılanı yapmadım bile isteye asla.. Ama onlardan hiç farkım yok aslında.. Artık yok.. Biliyorum, bi yerler de yaptığım yanlışların yazısı.. Suçlu bulundum cezası yalnız, huysuz bir ben..


Mevsim kış.. Üstelik epeycede soğuk.. Ben zaten hep öyle.. 


Kısa da olsa gülümsemek güzelmiş.. Ağlama duvarına dönüş sağlamakta çok gecikmediniz tekrardan hoşgeldiniz.. 

Hayali kısa aralarda da olsa gerçekten yaşayabilmek, hayal gibi bişeymiş..



Yazamıyorum işte artık.. Çok şey var istediğim çok..Dilim varmıyo elim gitmiyo..

Yazacak ne kaldı ki zaten.. Kelimelerin ne önemi var.. Nefes almanın önemsizliği kadar tek düze şu saçma yaşamımda.. İnce bir ip, kırılgan bir kristale eş değer.. 

Kuş kafesinde ölür, güvenli ufak ama evi... 
Evde olamamak yolu bilip gidememek.. Sıkıştın mı o kapı eşiğine çıkışlar büyür önünde, büyüdükçe büyürsün.. Bir gün baktığında eşik yoktur.. Ne eşik nede evin..



Uzunca kapa gözlerini şimdi.. Geçip giden trene el salla.. Hayal et birgün de, bir gün .. 




26 Aralık 2018 Çarşamba

♣ • ♣


Bazen, oysa ki tek kelime bir şey..
Boğaza düğümlenecesi işte.. 



Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !