4 Ekim 2012 Perşembe

Özlemek ne demek öğrettin bana...


Özlemek, özlemek...
Eski güzel günlere özlemle, büyük bir arzuyla özleyerek dönebilmek.
Zamanı tutmak o vakitte.. Geçmesin bitmesin.. Eskimesin, eski olmasın.. Anı olarak hatırlanmasın..
Bu çok garip, inanılmaz derecede hemde.. 
Anlamakta zorlanıyorum arasıra.. 
Arasıra işte..
Hayatımdaki sevdiğim insanları kaybetme korkum daima vardır ama hiç düşünmem bunu hiç hemde..
Sanırım kaybettiğim en en anlamlandıramadığım kaybım sevgili canım mı canım olan Anneannemdi.. 
Küçüktüm.. Küçük derken ilkokul 4 yada 5. sınıftaydım tam hatılamıyorum.. 
Saf ve inanılmaz yardımsever biriydi.. Torunlarını ayırt etmez hepimizi çok severdi.. Bizlerde onu..
Onun özlemini hissederim bazen.. Evine gittiğimde kapıyı her defasında açacak, boynumuza sarılıp sımsıkı saracakmış duygusuyla büyük bir istekle beklerim o zor açılan koca demir kapının açıldığını dile getiren sesini..
Özlem böyle bişeymi?
Sadece bir an mı?
İçimde o ara ara beni yoklayan his.. Özlemek mi?
Kendim için bile zor biriyken neden oturupta dahada zor şeyler için kafa yorarırım, soruyorum sana ey "ben" ..?
Bunca işimin arasında benim derdim ne?
Neden orada duruyor o minik belli belirsiz düşmek ve düşmemek arasında bekleyen bir damla gözyaşı ? Neden oradasın? 
Neyi özledim neyi... ?
Çocuk olmayı özledim.. Sadece oyuncak hayali kuran beni.. Tek derdinin istediği o oyuncakları aldırmak için uğraşan "ben"i..
Daha kolaymış sanırım çocuk olmak..

Kimse anlamıyor beni, 'neden' yazdığımı..
Kimse merak etmiyor 'neyi' yazdığımı..
Belkide kimse 'bilmiyor' yazdığımı..
Bende bilmek, öğrenmek istemiyorum bunları..
Susup, şarkılarım eşliğinde sadece yazmak istiyorum..
Geriye dönüp okumadan, silmeden bir kelimesini dahi..
Yenilere sarılmalıyım, bol bol alışveriş yapıp özlemekten vazgeçmeliyim..
-miyim? ...

t.a.

3 Ekim 2012 Çarşamba

Günaydınlar..

Yarım kalmışlar kadar bitmişleride yad etmeli...
Özlediğim bitmişlerimde dahil hepinize mutlu günler..
Gününüz apaydınlık olsun şimdiki gibi..

2 Ekim 2012 Salı

Tik tak.. Saat 00.30..


Bazen insanların zekasına hayranım.. Şöyle bakındığım vakit o kadar enteresan karitatürler, yazılari fıkralar görüyorumki.. Bunları illaki birileri yazıyor dimi.. Kim peki ? Valla kimdir necidir neyin fesidirler bilmiyorum ama her neredelerse eğer harikalar.. İnsan bazen böyle saçma sapan şeylere gülmek için nasıl zaman yaratabilirlerdi..

Bir kaç örnek sunarak yazımı noktalayarak .. Kısa bir gülücük molasıyla kabusuz bir rüya diliyorum herkese.. Kabussuz diyorum çünkü son zamanlarda gördüğüm rüyalar pekte iç açıcı değiller...
Huzurlu uykular. :)
___
Fiat Albea, bir Trakyalı tarafından satış odaklı bulunmuş bir isim gibi. Ne duruyosun, albeaaaaa :)))):)
 
Seni Seviyorum Demek Kolay Yiyorsa 10 Kere Mor Vampir Desenize :)
 
Google'a "zerg rush" yazın ve 5 saniye bekleyin..
Sonra gelen o lara tıklayarak yok etmeye çalışın :P
 
Ayrıldığında "boşver kanka, sana kız mı yok?" şeklinde teselli ettiğimiz arkadaşımız 6 senedir sevgili bulamadı. Harbiden yokmuş .
 
Hakim Temel'e sorar :
- Temel, davacıyı merdivenden ittin
mi ?
Temel :
- Sadece bir basamak ittim,
diğerleriden kendisi düştü : ))
 

1 Ekim 2012 Pazartesi

Ne eski bir dostuz, nede arkadaş.. Neden vereyim ki sana selam............................


Ne eski bir dostuz, nede arkadaş..
Neden vereyim ki sana selam............................

Ah ! Ne güzel olurdu be..


Sessiz sedasız çekip gidesim var şuan.. Tam şimdi.. 
Tüm caddelerde şu saatte şuan uzun uzun yürüyesim var..
Tek başıma.. Ben ve bendekilerle..
Ortalama 3 sene oldu sanırım bunu yapmayalı..
Gecenin bir yarısı serin bir İzmir gecesinde yürümeyi..
Karanlıktan korkmam, böyle ılık hafif ürkütmeyen bir rüzgarda sokak lambaları araba ışıkları eşliğinde ağır adımlarla yürümekten ise hiç korkmam...
Çok keyif vericidi.. Adımlarımı her attığımda kulaklığımdan içime akan o güzel tınılarla tekrar ederek sayıklarım her bir sözünü..
Hiç bitmesin o yol derim.. Her insanın varacağı bir yer vardır..
Hiç varamayım o yol uzasın gitsin derim.. Bazen yakın olduğuna hayıflanırım.. Keşke daha uzun olsaydı diye söylenir durur sonunun gelmeyeceğini düşlerim..
Öyle kalabalıkları sevmem.. Hani kordondur, alsancaktır değil... Bildiğiniz ara sokaklar..
Sokakların yaşanmışlıkları bambaşkadır.. 
Sessizlikleri o loş ışıklarda dile gelir gibidir..
Haykırılar sanki tüm yalnızlıkları, hüzünleri ve tüm neşeli kahkahaları..
Şimdi öylesine yürümek vardı işte.. 
Çanta olmadan, telefon yada para hiçbiri olmadan.. Sadece müzik  eşliğinde.. 
Ellerim cebimde.. Bu şekil sokakları arşınlamak vardı ya..
Ah ! Ne güzel olurdu be..

29 Eylül 2012 Cumartesi

Kırdım sizleri...

Hırçınım son zamanlarda.. Tavırlarıma, söylediklerime hayret ediyorum..
Bir an geliyor bambaşka bir ben oluyorum..
Aradan geçen vakitte ben ne ne yaptım öyle diyorum..
Sonra da üzülüyorum kalp kırdığım için.. 
Bugünde bir kalp kırdım sanırım.. Ve nasıl ne şekilde diyeceğimi bilemiyorum..
Elim telefona gidiyor kısada olsa bir cümle yazmak için, velakin ya tekrar yaparsam diyorum aynısını..
Garip dimi.. Bencede..
Bu pişmanlık mı yoksa vicdan azabımı çözemedim henüz onun idrakına varmış değilim..
Bildiğim tek şey ben son zamanlarda çok az özür diler çok fazla kalp kırar olmuşum..
Afedin beni dostlar.. Olduğumdan biraz daha hırçım o kadar..  
Yarın önemli bir gün.. Sakin kafayla düşünmek gerek nedenini, niçinini...
Mutlu uykular...

Beklemek mi Beklememek mi?

Beklemek kadar beklememenin de zor olduğunu fark ettim..
Son zamlarda beklemiyorum.. Beklememekte zormuş be arkadaş..


Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !