9 Aralık 2012 Pazar

İyi Geceler KIRMIZI BİSİKLETİM...



Benim küçükken kırmızı bir bisikletim vardı..
Dünyanın tüm gücünün bende olduğunu hissettiren.. 
Hızla akıp giden kaldırımlı sokaklarda, var gücümle pedallarını çevirdiğim bir bisiklet..
Saçlarımı esen rüzgarla hızla savuran kırmızı, kıpkırmızı.. Kanım kadar, kızıl güneş kadar kırmızı..
Bir kız çocuğu gibi narin, bir erkek gibi sert mağrur.. 
Ama kırılgan..
Başı hep dimdik..
Sagdık ve dürüst..
Dili yok.. Bakışları var.. Parlayan bir teni, haykırıcasına burada olduğunu dile getiren coşkusu olan kırmızı bir bisiklet..
Çocukluğum var o bisiklette.. Her tekerlek dönüşünde, akıp gitmiş olan her sokakta...
Çocukluğumu taşımış olan bir bisiklet o..
Gecelerce rüyalarımda gögü arşınladığım, semaya çıkıp keyifle kadeh tokuşturduğum..
"Çocuktum.. Çocukluktun sen.."
Yaşanmamış vakitlerimiz, belkide hiç bitmeyen saatlerimiz olan kırmızı kıpkırmızı bir bisikletti o..
Şimdilerde bir bodrum katında kilitlisindir.. Belkide çoktan yitirip gitmişsindir kendini...
Olmasada tekerleğini çeviremesemde o göğü arşınladığım pedallarını bilirimki yanıp tutuşursun bırakıp gittğim çocukluğum için.. Geri dönmek için.. Hızla var gücünle tekrar geçebilmek için o sokaklardan, caddelerden..
Selamlamak istersin bakkal Kemal'i, kuaför Leyla'yı, kahve ahalini, sokağın tüm sakinlerini..
Görmek istersin tekrar tekrar herkesi...
Özenle boyanıp yepyeni olmak istersin.. Nispet yapıp diğerlerine en büyük güzelliğinle mağrurlu süzülürsün...
Geçip gidersin.. Ben hiç ölmedim dersin...
Başka çocukların rüyalarına dahil olmak istersin bilirim.. Coşkunu senelerde geçse yitirmezsin..
Eskimezsin..
Çocukluk eskir mi hiç.. Çocuk hep çocuktur senin için... 

Mağrurdur o...
Sabırlıdır...
Seviyordur..
Bir o kadarda seviliyordur..
Bakıldığında kocaman bir ARZU'dur..
İçindeki ATEŞ'tir.
Gelmiş, varmış, görmüş ve bitmiştir..
Terk edilmiş, kenarı atılmıştır...
Unutulmuştur..
Acıtmışlardır, canını yaka yaka önemsiz hisettirilmiştir..

O benim KIRMIZI BİSİKLETİM'dir..
O beni, benim çocukluğumu hiç terk etmemiştir...
Ta yüreğimin en derinin , en güzel yerinin Gam Teli'dir...

Sizin gam teliniz Nerelerdedir... Düşündünüz mü hiç..
Sordunuz mu kendinize, kaç sene oldu unutalı bir çok şeyi...

---    Not:Galiba uykum geldi.. =)   ---

Unutmamak adına hitaben derim ki, sımsıkı yumayım göz kapaklarımı.. 
Gam Teli'me kavuşayım.. 
Uçsuz bucaksız çayırlar olsun bu sefer; hüzün çökmüş yorgun sokakların dışında bir yer olsun.. Upuzun bir gün, sıcacık bir tebessümle gülümsesin bir gelin gibi Güneş, en tatlı haliyle Ay..
Hızla çevireyim pedalları, ılık ılık esen rüzgarla mırldanayım yine o şarkıyı... 
Hiç bitmesin bu ey çocuk!
Bitirme kendini...
Gitme kırmızı bisikletim.. 
Sende terk etme...
Olduğu gibi kalabilmekse herşey, olduğu gibi kalabilmemin şerefine.. 
Kaldır sonsuzluğa kadehi...
Mutlu, huzurlu bir uykuya bırakıver sen ve beni...
İyi geceler benim çocukluğum, 
iyi geceler KIRMIZI BİSİKLETİM...
t.a.

Dost, gökyüzünde parlayan yıldız gibidir. Nereye gidersen seninle gelir.

7 Aralık 2012 Cuma

Bir demet huzur degilmi ?

Bir demet huzur degilmi ? by t u b i
Bir demet huzur degilmi ?, a photo by t u b i on Flickr.
photograf by tuba atamer

Bu şarkıda içime, ruhuma değen birşey var...

Bu şarkıda içime, ruhuma değen birşey var...
Neden bilmiyorum, radyomda her duyduğumda istemsiz bir şekilde eşlik ediyorum..
Hüzünlü. trajikomik bir hikayeyi anlatır gibi bana...
"Beni koyamazsın eller yerine..."
Bu cümle için sayfalarca yazabilirmişim gibi..

 Bora Duran - Sen De Gidersen


6 Aralık 2012 Perşembe

" Sonsuz umud'a " ..

Bazen oturup bir fotoğrafa bakıp saatlerce dalıp gitmek istiyorum şöyle, uzunca bir keyifle..
Sıcacık odamda, duvarlarımda gizli el değmemiş anılarımla birlikte.. 
Şöyle, keyifle diyorum..

Düşüncelerim hastalıklı.. Çaresizlikle dolanıp duruyor bir köşeden diğerine..
Çıkış kapısı kapalı açılmıyor ardına kadar..
Nafile, bomboş bir odada yapayalnızlar..
Sonsuzluk kadar uzun, beyhude çırpınışlar içerisindeler..

Bazen minik kuşum, tatlı oğlum kadar dertsiz.. Onun kadar rahat olmak.. Geceleri bekleyip uçabilme hayaliyle yanıp tutuşmak isterdim.. 
Tek derdim bu olsun.. Tek umudum..
Küçük bir opücük almak, birinin "gel oğlum" demesini beklemek isterdim onun gibi... 
Dili yok, sadece sesi var.. Eve girdiğim an ki coşkusu.. Minicik ama sevgiyle bakan gözleri var...
Değer o iki kelimeyi beklemeye onun için.. Beklesem ve kavuşsam..
Bütün düşüncem sadece o kanat çırpışları olsa idi...
Tek derdim bu olsun.. Tek umudum.. 

Oturup saatlerdir bomboş bakıyorum ekrana.. 
Gidebileceğim bir yer yok.. 
Diyebileceğim bir sözde... 
Anlatabileceğim biri.. 
Değer veren biri..
Sadece gece var.. 
Cama vuran damlalar.. 
Hızla yağan yağmurun sesi.. 
Arada duyduğum korna sesleri..
Sokakta yavrusunu arayan kedilerin,
Ara ara geçen arabaların ardından bağıran köpeklerin sesleri.. 
Derin iç geçirdiklerim sıra sıra durmakta aynamın önünde..
Konuşurlar gibi bakan sessiz çığlıkları var.. 
Yüzüğümün parlayan taşları, hiç bir yere yerleştiremeyeceğim noktalarım var..
Eskilerim birikmiş, toplanmışlar dolabımın en ucra köşesine..
Bana anlattıkları milyonlarca sebepleri haykırıyorlar, kafamın içine vura vura.. 
Duvarlarımda meraklı bir bekleyiş var..
Halıma yerleşmiş koca bir siyahlık..
Telefonumdan gelmeyen uçsuz bucaksız bir sessizlik var..
Bilgisayarımdan yayılan hüzünlü bir tını.. Yumuşak, kadife gibi bir ses..


Melodileri var benim gecelerimin.. 
Adı var..
Özeller, sadece bana.. Bana ve yalnızlığıma..
Bana ve yine bana..
Birde içimdeki melodramı bileseniz..
Ah! Bir bilseniz..

Huzurun bile huzursuz olduğu her gün için bir bir satır ayırıyorum köşeye..
Sonsuz umuda, huzura eriştiğim vakit birleştirilmek üzere...
Şimdi ..
Bir satır ayırma vakti.. Gözlerinizi yumun, arkanıza rahat bir şekilde yaslanıp ilk satırı karalayın..
Aklınızdan düşüp kalbinize yerleşsin...
Benim ilk satırım..
" Sonsuz umud'a " ..
Şimdi gözlerinizi açıp gördüğünüz her ne ise yansıtın satırınızı oraya.. Yazın kocaman harflerle...
Sizi bilmem, göremem ama hissedebilirim.. Umud ediyorum ya bu gece.. "Umut" ile umarak diyorum ki; Gülümsediniz..
Şimdi ise bu gülücükle tatlı bir rüyaya dalma vakti..
Umudunuz hep sizinle olsun.. Mutlu, huzurlu olun..
Filminizin baş karakteri olma vaktidir vakit..
Tatlı uykular...
t.a.




3 Aralık 2012 Pazartesi

Derin bir nefes.. Uzun değil kısacık bir hikaye...


Zaman öyle anlarda dursun istiyorum ki.. Hani neşeli olduğım, keyfimi hiç bir şeyin bozamayacağı vakitler olsun böyle..
Dün gibi mesela...
Fotoğraf çekmediğimi farkettim uzun süredir şöyle keyifle... 
Dün acısını tüm sokakları arşınlayarak çıkardım...
Göremediklerimi gördüm.. Küçük notlar biriktirdim benliğime... 
Hava şuan yağmurlu.. Bilgisayarımın saati 16.37'yi gösteriyor... 
Bundan bi kaç saat önce öyle güzel bir güneş vardı ki penceremden içeriye yasnıyan, tüm sıkıntıları silen cinsten...
Şimdi içimi yine bir hüzün kapladı... 
Havadan demeyi yeğeliyorum ama olmadığını yine biliyorum..
Dün bir arkadaşımın paylaştığı bir cümle kafamda dönmeye başladı..

"Birçok kişinin hayaliyken,değmeyecek kişilerin hikayesi olmayın."

Buna canı gönülden katılıyorum.. Ama başaramıyorum işte.. Neden insanlara gereğinden fazla değer veriyorum..
Soruyorum defalarca kendime... Ben birini hayatıma alırken seçerim.. Seçtiğim kişilerin hepsi değecek insanlarmıdır.. ?
Elbette hayır ! 
Hata insanlara mahsustur... Affetmekte öyle...
Hatta en büyük 'erdem'liktir.
Öyle dimi.. Öyle öyle...
Ben hayatı güzelleştirmeye değil, güzel olan hayatı işlemek istiyorum kendime..
Kırılıyorum hep.. Kıran kişi ise bunun hiç farkında değil hiç.. Hayatın en hüzünlü kısmı değiyor böyle durumlarda ruhuma..
Her şeyi bir anda silebilen biri olmadım.. Bundan sonrada olabileceğimi sanmıyorum...
Ama gururum benden hep iki adım önde...
Bazen Kendimi tanımasaydım bu denli diyorum...
Bazen hiç tanımasaydım 'O' insan/ları diyorum...
Bazen o kadar çok şey diyorum ki...
Sonra... Keşke diyip kabulleniyorum...
Buda bir adım nede olsa...
Sessiz vedama, ruhumun kırıkları adına...

 

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !