3 Aralık 2012 Pazartesi

Derin bir nefes.. Uzun değil kısacık bir hikaye...


Zaman öyle anlarda dursun istiyorum ki.. Hani neşeli olduğım, keyfimi hiç bir şeyin bozamayacağı vakitler olsun böyle..
Dün gibi mesela...
Fotoğraf çekmediğimi farkettim uzun süredir şöyle keyifle... 
Dün acısını tüm sokakları arşınlayarak çıkardım...
Göremediklerimi gördüm.. Küçük notlar biriktirdim benliğime... 
Hava şuan yağmurlu.. Bilgisayarımın saati 16.37'yi gösteriyor... 
Bundan bi kaç saat önce öyle güzel bir güneş vardı ki penceremden içeriye yasnıyan, tüm sıkıntıları silen cinsten...
Şimdi içimi yine bir hüzün kapladı... 
Havadan demeyi yeğeliyorum ama olmadığını yine biliyorum..
Dün bir arkadaşımın paylaştığı bir cümle kafamda dönmeye başladı..

"Birçok kişinin hayaliyken,değmeyecek kişilerin hikayesi olmayın."

Buna canı gönülden katılıyorum.. Ama başaramıyorum işte.. Neden insanlara gereğinden fazla değer veriyorum..
Soruyorum defalarca kendime... Ben birini hayatıma alırken seçerim.. Seçtiğim kişilerin hepsi değecek insanlarmıdır.. ?
Elbette hayır ! 
Hata insanlara mahsustur... Affetmekte öyle...
Hatta en büyük 'erdem'liktir.
Öyle dimi.. Öyle öyle...
Ben hayatı güzelleştirmeye değil, güzel olan hayatı işlemek istiyorum kendime..
Kırılıyorum hep.. Kıran kişi ise bunun hiç farkında değil hiç.. Hayatın en hüzünlü kısmı değiyor böyle durumlarda ruhuma..
Her şeyi bir anda silebilen biri olmadım.. Bundan sonrada olabileceğimi sanmıyorum...
Ama gururum benden hep iki adım önde...
Bazen Kendimi tanımasaydım bu denli diyorum...
Bazen hiç tanımasaydım 'O' insan/ları diyorum...
Bazen o kadar çok şey diyorum ki...
Sonra... Keşke diyip kabulleniyorum...
Buda bir adım nede olsa...
Sessiz vedama, ruhumun kırıkları adına...

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !