20 Aralık 2012 Perşembe

Satır satır ....

Vakit bir satır daha ayırma vakti....

"Güveni hafife alma... Herkese güvenme..."


Yok ... Yok ...

Yok ... Yok ...
Her şeyin başı sarılmak...
Tüm suç bu ...


DİPTON !!!

Enteresan olan şu; genelde kendimi ifade etmekte güçlük çekmem ama yazılarımda sanki ifade edemediğim şeyler sezinliyorum..
İfade biçimlerimden biri daha..
Dilim, kalemim,fotoğraflarım...

Özüne Dönmelisin... Unuttuğumda Hatırlatmalı birşeyler Bunu Bana...

Düşünüyorum dün geceden beri..
Hani insan bi sonucu bilmez ama tahmin eder ve tutar ya.. İşte öye..
Hani bizde kalkar deriz ya "belliydi ben demiştim" deriz..
Ne yazık ki; (ne yazık ki diyorum çünkü; bu durum hiç hoş değil bence) bende onlardan biriyim..
Ukallık değil her ne kadar özünde öyle görünsede.. Altıncı his ya bir öngörü hiç değil..
İnsanları tanıyabilecek bir vaziyette olmadığımı da biliyorum ama belkide fotoğrafın bana zaman içinde kazandırdığı en güzel yetenek budur.. 
Gözlem..
İnsanlarla yapacağım bir iki sohbette nedense işin sonu nereye varır, nasıldır diye yorumlar sıralamaya başlıyorum.. 
Çoğunu demeyeyim genelde sadece kendimle paylaşırım bunu ve kendi hüsnü kuruntum olduğunu kendime tekrarlayıp dururum..
Abartırım belki arada.. Ama yinede çoğunlukta yanılmam..
İnsanlara güven duygum hep vardır.. En büyük zaafım belkide bu.. Öyle değilmişim gibi yaparım sadece.. Güvenmezmiş gibi güvenenlerdenim işte..
"Herkes aynı değildir."
Herkes aynı  malesef... Bu Her-kes-in içinde o -her- kim ise onu bulana kadar..
İnsanların oyuncağı olmaktan sıkıldım.. İyi niyetimin suistimal edilmesinden, güvenimin boşa çıkarılmasından vs.. 
Artık, kırıcı dahi olmamaya başladı.. 
İsteksiz, güvensiz biri haline gelmeme ramak kaldı.. 
Umudu çoktan sildim.. İnsanlarla ilgili umudu yırttım yırttım ve buruşturum attım çöp kovama..

Özüme geri dönüş turlarına giriş yaptım bugün..

"Güvenmek yok.. İnsanları irdelemek ve hayatımıza sokmak yok..
Dış kapının tokmağıda yok.. Ta ki açana kadar.. "

Mutlu sabahlar güneşli hoş bir İzmir gününden...

17 Aralık 2012 Pazartesi

Bra bra bra !!


Havanın insan üzerinde öyle bir etkisi var ki..
Öyle anlarda bir kuş kadar neşeli, öyle anlarda ise sanki celladınızla gezer gibi kasvetli olursunuz..
Böyle anlarda insanlar gelir aklıma.. 
Sadece kendim mi böyle hissederim yoksa benim deliliğimden kalma kırıntılarımı yaşadığımı düşünürüm..
Misal hava inanılmaz kasvetle ve hüzünle doluki..
Hoş bir tesadüfü yaşadağım hoş bir eski dost sohpeti, güzel yüzler görmem bile değiştirmedi içimdeki durgunluğu..
Yaşamın ucundan tutunamamış gibiyim sanki.. 
Boşluğa salmışım kendimi ve öylece asılı kalmışım sadece..
Zihinimin içi birbirine dolanmış vaziyetti şuan.. 
İki cümleyi bir araya getirebilmek için iki saniye düşünme süresi gerek.. 1-2 ...
Yetmedi.. 1-2.. 1-2.. 1-2.. 1-2..
Kaça kadar gider kimbilir... 
Hayatımda koruduğum değerlerimi kendim ezmiş iken.. Buna izin vermişken ben neden kafamın karmaşık olmaması için uğraşıyorum ki..
Bu düğümün içine kendimi atan ben kurtaramayan yine ben.. 
Böyle günlerde abuk sabuk şeyler düşünüyorum..
Soruyorum..  Soruyorum..  Soruyorum..  
En güzeli susmak... veyahut uyumak... Ama ne mümkün..

15 Aralık 2012 Cumartesi

Neden ...

Neden bu kadar göze batıyorum..
Neden insanlar benim üzerimden prim yapmaya çalışıyorlar .. Bu kadar kotu bu kadar başarılı biri degil iken üstelik ..
Bu cok can sıkıcı olmaya başladı hemde cok ..
Çekemiyor kelimesini kullanmak istemiyorum .. Çünkü bu cok saçma bir kelime cok gereksiz cok ukalaca.. Ve hiç benlik olmayan ..
İçimdeki öfkeyi dindirebilmek için yazışım ama nafile ...

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !