9 Nisan 2014 Çarşamba

Nisan geldi...

Nisan geldi...
Günaydın ayın 9'u oldu bile... :)
Sevmiyorum seni Nisan.. 
Güneşi yazı getirsende bana sevemiyorum seni işte Nisan...
Aslında hatırlayamadığım bir ton duygum bile körelmişken sana olan sevimsiz bakışımı değiştiremiyorum..
Ama geriye dönüp baktığım yeri olmayan öyle çok taş varki.. 
(Aslında sevilesi bi çok sebep, sevmemek için tonlarca neden hala var...)
Kimileri kırılmış atmışım, kimileri sessiz sedasız gitmiş kimileride yer değiştirmiş.. 
Ne garip, oysaki bazı şeyler hiç değişmezmiş gibi gelir insana..
Heraklitos, "değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" demişti...
Hayatta kalıcı olan ne kaldı ki.. 
Bi avuç toz, bir bardak soğuk su...

7 Nisan 2014 Pazartesi

Ivırı Zıvırı, ArkadanDolanbaçlısının İki Yüzlüleri..


Üzerine düşünmek değil yazmak bile önemsemenin getirisi...
Doğru insan yok.. Ne sevgili, ne dost, ne arkadaş... 
İki yüzlülük hak, kazık atmak müstehak...

Adam olaydında attırmayaydın diymi ya...
Yeni mi öğrendin "bu devirde babana bile güvenmemen gerektiğini.."
Hiç işte hepsi ıvır zıvır laf, bi çuval patates falan işte..
Tükürmüşler, yalamışlar çok mu yani..



2 Nisan 2014 Çarşamba

Arkadaş Değilmiş Dostmuş Ne Varmışki...

Dostlarda gidermiş bir gün ..
Dost olmaları mühim değilmiş anlayacağınız..
Onlarda sizi satabilirlerlemiş bir gün..
Bi bakmışsınız iki yabancıdan farksız olabilirmişsiniz..
Onca paylaşılan şeyler, onca zaman omuz omuza geçen yıllar koca bir yalan oluverirmiş...
Sonra hiç bir şey olmamış gibi hala gülümsenebilirmiş yüze..
Ne tek kelime edebilirsniz bu durumda nede tek kelime edilir yüzünüze..
Yani anlayacağınız dostlar, arkadaşta, dostta koca bir yalanmış...
Tüm gerekçek yalnızlık...
Haydi şerefine tek dostum, yalnızlık...

18 Mart 2014 Salı

Bir Tosbağ Hikayesi ..



Zamanın bir yerinde kimselerin el değdirmediği düşler varmış...
Senelerce yol almışlar, gitmiş gitmiş gitmişler....
Demir almak zamanı geldiğinde yalnız başladıkları yollarda yeni düşlerle tanışmışlar, kocaman olup büyümüşler...
Hiç yapılamamış, hiç söylenememiş onca düşe hep bir adım daha geri iterek doluşmuşlar ufacık bir arabanın içine..
Araba ufak, düşler büyükmüş..  Ama orada her düşe bol bol yer varmış..
İmkanlar kısıtlı, ama düşler sonsuzluk kadar mümkün gibiymişler..
Hep bir diğeri onun önüne geçmiş.. Geride kalan bir daha hiç sesini duyurup o arabanın içinde olduğunu anlatamamış..
Duymamışlar..
Yıllar geçmiş...
Demir pas tutmuş, yollar zorlaşmış.. Gidemez olmuş bizim ufak araba.. 
Küçülmüşler...
Yeni düşler uğramaz, eski düşler yapılamaz olmuş..
Araba kocaman ama düşler küçücük kalmış...
Çünkü, ufacık arabanın içindeki onca düş bir bir çekip gitmiş zaman içinde..
"Rüzgar uğultusu, derinden gelen bir kuş sesi.. İleride akan bir nehir, acı bir toprak kokusu..."

Düşler nede güzelmiş bir vakitler...
Varsın olamasınlar lakin yeşermek için küçük bir tohum, filizlenip büyüyen onca düş nede lazımmış oysa...
Durdurmamak gerek düşleri..
Hayaline dalıp saatlerce yazmak belki okumak yada gidip almak gerek...
Sizin düşler limanınızda neler vardı bir zamanlar..
Ben bir tosbağa binip gidebilmenin hayaliyle yanıp tutuşurken hangi ara vazgeçtiğimi hatırlattı bana rüzgar..
Hangi kuş fısıldadı kulağıma... Akıp giden nehire özendiğimde toprakla bütünleşemememin verdiği betonarmelikle ne zaman karşı karşıya geldim...
Hatırlamıyorum..
Zaman kırıcı çok, incitici... Unutturucu, zalim...


15 Mart 2014 Cumartesi

Seboreik Dermatit mi? Kendimi Pıçaklamak İstiyorum... :)

Başımda deli bir illet var...
Çoğu zaman bundan çok sıkılıyorum.. Üzülüyorum.. Nasıl anlatacağımı bilemediğim için herşey güzel herşey çok iyi gibi davrandım... Ama gel gelelim ki dışı sizi içi beni yakar hesabı var ya aynen o bendekide...
Uzun bir süredir Seboreik Dermatit adı altında lanetler ötesi bir hastalığın pençesindeyim.. 
Son 1 sene içinde olay çığrından çıktı.. Bıraksam terbiyesiz yayıldıkça yayılacak.. Fakat dedim ya illet lanett... Geçmiyor  tıpta bir tedavisi yok.. Ürünler fayda etmiyor..
Dünyaları döküp aldığım ürünlerde aynı şekilde..

Bi ara isyan bayranı çektim  "yeter ya doktorlarda bir halta yaramıyor ilaçlarda kremlerde.. Dolan öyle " dedim ama olmuyor dostlar olmuyor...
Deli bir kaşınma ve yanma hissi sizi sizden ediyo o derece feci...
Her yöntemden bir kuple denedim, onu içtim bunu sürdüm.. Onu yeme dediler yemedim.. Bunu içme dediler içmedim.. Ee öleyim ben o zaman...

Stresden dolayı insanların bi anlık buhranlı vakitlerinde bi anda yakalayan bir mikrop bu..
İlaçlar,şampuanlar kremler.. Türlü doktorlar...
Ama nette dolanırken bulduğum bir blog var ve oradaki kürü denedim.. 
Stresen uzak olmam elbette zor ama elimden geldiğince olaylara pozitif yaklaşıyorum.. Kabul çok inandırıcı olmadı bu ama durum bu "olmak zorundasın  Tubiiii" dedim... 
Her derde "Amaaann boşver olursa olur olmazsada koyuveririz gider" dedim.. Şimdilik bunada devam.... Her ne kadar beceremesemde... Bi aralar ne kadar duyarsız bi şahsiyettim halbuki şimdi halime bakınca üzüldüm be kendime valla yazık... :)

Neyse sözü uzatmaya gerek yok  küre gelelim... Ciddi anlamda etkili tek şart düzenli kullanmak..
Blogun linki; webseyyahi   .
Ve lütfen kürdeki malzemeleri görünce vazgeçmeyin... Bilinki işe yaramasa cidden bunları yazmadım.. Bu kesin bir tedavi değil elbette fakat rahatlamanızı sağlıyor.. İyleştiğinizi gördüğünüzde içiniz dahada ferahlıyor.. Mutlaka şiddetle ve şiddetle tavsiye ederim... Bu hastalıktan çok muzdarip kişiler var çok iyi biliyorum... Bu sebeple deneyin ne kaybedersiniz kii?

Ve ben ne kadar hala kendime bu hastalık temiz olmak yada olmamakla bir ilgili olmadığını tekrarlayıp dursamda insanlar tam aksini düşünecek diye ödüm kopuyor...
Sizde benim gibi düşünmeyin çünkü cidden  değil...  
Tek sebebi ne yazık ki STRES .. 
Bol stressiz günler diler gözlerinizden öperim.... :)

Dipnot: Şampuan olarak Selsun Blue ya başladım bu yazıyı okuyupta bu şampuanı kullanan varmı bilmem ama fayda edebileceğini ve bu kürü destekleyeceğini düşünyorum.. Dedim ya denemekte fayda var... (Kullanan bir kullanıcı yorumuda alabilirsem sanırım çok memnun olurum...)

YAZIYA DEVAM EDELİM BAKALIM... :)

10 Mart 2014 Pazartesi

Toz,duman..



 Bir avuç külün tozunu neyin günahı için savurur rüzgar ?..



1 Mart 2014 Cumartesi

Asosyalgil

Tanrım ufuletlerdeyim..
Haftalaradır kafamı dışarı çıkarmıyorum.. Mekinem paslandı vallaha... Havalar cayır cayır iken evde pinekle dışarısı buz kesmişken çıkmayı düşün.. Tanrım ne kadar şahaneyim..
İşin tersi internet aleminde de takılmaz oldum.. Kolumun aldında GEO dergileri evin bi köşesinden bi köşesine sürüklüyorum.. 
Onlarda yetmiyor gözüm başka dergilerde üstelik.. Tanrım durumum vahim.. :)
Bu pazar bi hava almak lazım bi nefes vermek gerek.. Titremek gerek artık soğukta...
İkna etmeli birilerini yalnızda olmazki... hiç yaniiii.... :)
Mutlu sabahlar.... ^_^ 

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !