5 Şubat 2019 Salı

Bir umutla beklediğim en güzel yarınsın ..





Bir Gün



Yeni bir hobi edindim bu aralar ağlamak.. İnsan neleri ne için heba eder bu hayatta? Oturup düşünüyorumda şu koskoca ömrümde değer dediğim nice şeylerin kalıntıları bile ağlatır olmuş beni.. Hatta öyle azlar ki buna bile içilip ağlanır.. 
İnsan ne istiyorsa onu yapıp yaşamalı.. İçmeli sarhoş olmalı gezmeli dibine kadar aşık olmalı.. Sınırlarını zorlamalı her şeyin her anın.. Gülerken ağlamak gibi muhteşem bir an’ı iliklerine kadar yaşamalı.. Kendiniz için seçtiğiniz yaşam size yaşatılan zilyon kadar saçmalıklardan ibaret olmalı.. Gelene kapınız açık gidene hoşçakal diyebilmeyi bilmeliyiz.. Kırıntılarla tüketilen bir zamanın ne size ne de bu dünyada hiç kimseye faydası yok.. Hele ki kendimize.. 
Bazen hiç büyümeseydim diyorum.. Sonra çokta parlak bir çocukluk geçirmediğim geliyor aklıma dilimi ısırıyorum.. Gerçi ha 10 ha 30 ne değişti ki.. 
Güzel güzel yazıp dediklerini yutmak bu olsa gerek.. Ama bir gün, o gün geldiğinde yine burada olucam.. O zaman her şey daha farklı daha yeşil ve turuncu olacak.. Bir gün .. :)

Sağlıcakla kal..

1 Şubat 2019 Cuma

Başlıksız Olmuyor Mu Ki ?

İlk cümle fobim var biliyorsun diymi..
Kendini ifade edememe, duygularını çok iyi gizleyip kamufle edebilme falan.. Böyle şeyler uzmanlık alanım malum.. Başka ender meziyetlere de sahibim..
Dışarısı savaş alanı gibi.. Çok rüzgar vardı.. Geceleri dışarıda birilerinden korkmaktan ziyade rüzgarda korkup dehşete düşübilen çok insan var mı benim gibi bu dünyada merek ettim doğrusu.. Bu en iyi meziyetlerimden biri bak.. 
Geçen gün binadan önüme çatının bir bölümü düştü üç adımlık bir mesafeye.. Gel de ürkme.. İşin kötü kısmı öldürmez süründürebilir sanki hiç sürünmüyormuşum gibi :) Bi bundan korksam gene iyi.. Rüzgarın beni takip ettiği hissi nefesimi falan kesmesi inanılmaz bir korku sarıyor içimi.. Eve geldim sanki hala peşimde..
Ne anlatıyorum ki ben şimdi..
Hmmm hatırladım neden geldiğimi..
Hayat çok kısa diyecektim aslında.. Üzmeye, üzülmeye değmeyecek kadar kısa.. Kısacık şu ömrümüzü nelerle heba ediyoruz oysa..
En yakınlarınıza hiç bişi olmazcasına yaşayıp, hiç canımız acımaz mış gibi hunharca yaşayıp heba ediyoruz..
Gidip sevdiğine sarılmak yerine küsüyoruz çekip gidiyoruz.. Yıllarca görüşmüyor belki hatılamıyoruz bile.. Mesela dünyayı gezip görmen gereken öyle çok yer var ki.. Biz kalkıp bir kutunun içinde yaşıyoruz.. Bir kağıt parçasının gölgesinde hırslarımız peşinden koşup yerdeki yeni filizlenmiş nicelerini eziyoruz..
Üzülmemek elde değil işte bazen.. Bazen elinden sadece kayar gider vakitler..
Vakit varken kalkıp gitmeli şimdi..
Sevdiklerimizin değerini bilmeli vakit varken..
Bu da böyle olsun..
Sağlıcakla kal..

25 Ocak 2019 Cuma

Sevgili Reyhan,




"Sevgili Reyhan, kim bilir belki bu, son kez böyle Reyhan deyişimdir sana.

    Ben ne gitmeyi başarabiliyorum, ne de kalmayı. Tıpkı birini gerçekten sevmeyi başaramadığım gibi…Yazarken fark ettim de, başaramadığım ne çok şey varmış bu hayatta.

    Ben seni kaybetmekten çok seni sevmekten korktum. Sanki sana alışıp bağlanırsam, sonra böyle karanlık kötü bir şeyler olacakmış gibi hissettim hep. Hani böyle yaşlanmak gibi… Sanki dünyanın başka bir yerinde beni bekleyen bir köprü, aniden çökecekmiş gibi hissettim.

    Şimdi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; sen bu kısa hayatımda başıma gelen en güzel şeysin. Seni defalarca kırıp döksem de, paramparça etsem de, yırtsam da, bağırsam da, çağırsam da sen beni anlamlı kılan tek şeydin. 

    Seni çok özleyeceğim Reyhan… Kocaman gözlerini, eşsiz gülümsemeni, ama en çok da keklerini ve böreklerini özleyeceğim herhalde. 

    Sana beni bekle diyemem, ama ben beklediğine inandıracağım kendimi… Çünkü bir nedene ihtiyacı vardır ya insanın yaşamak için, o da benim umudum olsun.  Hani bir keresinde söylemiştim ya sana: “Korkma, umuda bin kurşun sıksa da ölüm; umuda kurşun işlemez gülüm.” 

    Hoşçakal Reyhan… Hoşçakal sevgilim… Hoşçakal göğsümün gümüşten gülüşü…

    Hoşçakal…”

23 Ocak 2019 Çarşamba

Gün'aydın..





Yılın hastalık açılışını yapmış bulunmaktayım. 3 gündür berbat haldeyim.. Uzun süredir bu denli hasta olmamıştım.. Hayır yani nasıl hasta olabiliyorum onu da anlamış değilim.. Spor çıkışlarında kaptığım iddiaların da çevrem ama aksine annemden kaptım galiba.. Bizim poyraz zaten hep hasta..

‘Aaa!! Sen bilmiyorsun tabii diymii.. Hala oldum ben hem de epeyce bir süre oldu.. Burada paylaşmadım hiç sanırım.. Biliyorum büyük ihmalkarlık.. Ayrıca hayatımda kısa bir sürededir değişiklik yapmıştım.. Hep yapmak isteyip asla yapamadığım spor ve düzenli beslenme konuları işte.. Ortalama 7 aydır da düzenli gitmeye çalışıyorum.. Oldukça da yol kat ettim aynada baktığımda  kendimden daha farklı birini görür oldum.. Bu beni küçükte olsa mutlu etmeye yarıyor şu sıralar.. Onun dışı da hayat hala çok boktan..’

Pazartesi akşamı ölüyorum falan sandım kendimi acilde buldum ertesi günse yerimden kalkamadım.. Bugün işe geldim ama gel bide bana sor.. Seslerim en sevdiğim versiyonunda şimdi.. Burnumdan konuşuyorum tam bir facia :) Burnum akıyor gözlerim yanıyor başım sanki bir bowling topu gibi ağır .. Mükemmel hissediyorum.. İlaçlar yüzüne kabuslarım var çok korkunçlar..

Neden bu kadar zor her şey bir bilsem..
Tıslayarak fısıldadım size hadi bakalım mutlu günleriniz olsun..

19 Ocak 2019 Cumartesi

Hüzn'e









Küçük su damlacıkları, rüzgar ve sisli bulut..
Nasıl bir hüzündür.. 
Hüznü de seversin bıraktığın yerden..

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !