9 Ocak 2019 Çarşamba

Başlayıp bitirebildiğim güzel bir hikayem olsun diye...

"sırf başlayıp bitirebildiğim bir hikayem olsun diye... bıktım ardımda yarım kalmış hikayeler taşımaktan. çünkü, bizzat ben, yarım kalmış bir niyetim. anlamlarını bilmeden dinleyip sevdiğimiz şarkılar var ya. işte biz böyleyiz. sesin kıvrılıp büküldüğü yerde ıslanıyor gözlerimiz. yazmanın eziyeti öğretecek bana. hayat, sahip olduklarımızın dışında kalanlarmış meğer..."


herkesin, kendi parmak izi gibi ayrı birer hikayesi var aslında. girişi gelişmesi sonucu birbirinden farklı yaşadıkları var. ben, korkularından kaçmak için hiçbir işte olamadığı kadar becerikli olan, çok seri bahaneler bulabilen bir korkağım, evet ruhunun yalıtkanlığına sığınan o korkaklardan birisiyim. konu, iç’imi dışarı anlatmaksa tanıdığım en izole insanım ve böyle saklanmayı marifet sanmaktan utanıyorum. emanet duran anlamsız gülümsemelerin ardında, en kolay kendimi inandırdığım yalancı umutlarla besliyorum fakir ruhumu. ruhumun sahibi için eldivensiz güller topluyorum. içime atlamak zorunda kaldığım sentetik dünya intikamını alıyor her nefesimde. nefessiz kalıyorum. bunu bile bile uyuyorum. bile bile sentetik dünyaya uyanıyorum her sefer. düşe kalka bile ilerlemek ne haddime. düşümde gördüklerimle gülebiliyorum "nasıl gidiyor hayat?" diyenlere. tüylerimi diken diken eden sakin bir tebessümle, cevapsız, yarım yamalak kalıyorum hep. dilim damağım kuruyor. suyu bardaksız içiyorum, susuz balık besliyorum. tekinsiz tüneller yapıyorum. en iyi bildiğimi yapıp* tekinmiş gibi gösteriyorum, kendime tapıyorum. her şey ambalajda bitiyor. makyaj önemli. biliyorum bunu. bunu biliyoruz. yalancı umutlarımı her gece uyumadan önce unutuyorum, ikimizden biri uyumadan önce. biraz daha büyümeye devam edersen içimde... etmelisin. bile bile lades bu işte. unutmazsam sessiz oluyorum beynim doymuyor. ses çıkarıyorum, adının dört harfi ile, bir surat binbir tafra kendime. taframın taşrasında kalıyor bütün yollar. yolda çukuru görüyorum, yine de giriyorum. çukur girildikçe çukur çünkü. sen, her nefesimde içimi yaktıkça sensin. ben seni unutamadıkça benim. kuyuyu görmeden ip salınmaz. kuyu derin. kuyu sessiz. kuyu sensiz, o şarkıdaki gibi, kör.


bu güne kadar ne yaptım, içimdeki bu kör hikayenin, kör hikayemin sonunu anlatanların, nasihat verenlerin, akıl hocalarının dudaklarını bir bir diktim. şimdi de, seni düşünürken, sadece gözleriyle vurgulamaya çalışıyorlar yine. ne acı. onlar için de benim için de.


"zaman, ebediyen yaşanıyor unutulunca" denmiş ya, ne zamandır gelen geçenleri bir bir sıraya dizdim yine. yine sana bir yer bulamadım. kendi suretimden çıkarsam yerin hazır olur sanmıştım. meğer arkalara saklamışım her şeyi, perdelerimin arkasına kendimi saklamışım. sesimi duyuyor musun? sana sesleniyorum. hala sağda solda bildiklerinden kalanlar var, görmezlikten gelindiğim başkent sızılarım var. hala senden yaralar, hala geri dönebilmek için yola döktüğüm o kabuklar. onları takip ediyorum. öğrenemedim. öğretemediler. inat ettim, belki de umursamadım. yanlış bir yol tutturdum kimbilir ama bırakamadım. yenildim çoğu zaman ama yansıtmadım. yine de hala sağda solda istediklerimden izler var. hala geçmeyen yaralar. yaralarımı gizledim bir de. yine çare bulamadım. yine basit, makul, matematiksel bir örgü var sandım. yanılmışım. seçtiklerimi görüyor musun? tanıdık geldiler bana yine. kafanda binbir delik ile yürümek nasıl, bir fikrin var mı? on metre önüne bakmadan on yıl sonrayı hayal etmek nasıl bir şey? göğsünde sonsuz bir baskı ile nefes almak? her şey bir uzak... bir yakın... bir uzak...

çektiğim bu kadar acıya rağmen hala tam karşımda hiçbir şey bilmeden gülüyorsun.

zavallıyım.


Hiçbir resmi belgede geçmiyor bu sevildiğini bilme hakkı. hem her ne olursa olursa olsun, her kim olursan ol, başkasının tercihi. sahip olman başkasının elinde olan bir hak. zaten örselenmiş ab sevda uyumlulukları, anlamı daraltılmış temel hak ve özgürlükler o kadar da umrumda değil. olsa da lüzumsuz tavırlara engel olabilecek her şeyden vazgeçtim. şimdi siyah beyaz rüyalardan uyanıp soyut hakkı somut sahibine teslim etme zamanı, acabalar içinde..


yalnızlığımdan…

dedim ya hiçbir şey olmasa bile sırf, başlayıp bitirebildiğim güzel bir hikayem olsun diye…



AH BE HİÇ HABERİN YOK !






Uzun bir ara yeni bir sene.. 

Her yıla en dipten başlamayı hep başarıyorum.. Elime yüzüme bulaştırmakta üstüme yok vesselam.. 

Sanki ne anlamı varsa yılın..

Kazanımlarım yok bol bol kaybediyorum.. Kazanım yoksa kaybetmekte olmaz teorik olarak diymi ya.. İyimserlikte zirvelerdeyim şahane..

İşin özlü kısmına geçicem merak etme birazdan başlarım melankonin saçma sapan duygu tosarmalarıma.. Taşıyorum yine bu aralar..

Hadi o zaman..


Kendimden nefret ediyorum.. Şaşırdın mı? Kesinlikle bende bu duruma hiç şaşırmıyorum artık.. İlk zamanlar biraz yadırgayıp kabullenemediğim çok oldu ama artık herşey gibi onuda kabul ettim kısa bir süre önce... Sende ettin, ettin ya..
Herkes sanıyorki düzgün iyi güzel bir insan.. Severiz sever.. Aynadaki beni bi görseniz anlarsınız ne demek istediğimi.. Gerçi sevmez beni kimse ya neyse .. (Nadiren seven olur hata olduğunu anlarlar sayemde, sayemde..) Sende sevmezsin biliyorum inkar etme yılda bir bile gelmez olmadım mı ya işte o bile yeter.. Bu da kalbenin şarkısında ki gibi oldu kahretsin.. sevmediğin ot dibinde biter demişler ne de doğru.. Kadın belkide seni yazmış o saçma sapan şarkı sözlerine.. Al işte bir klasik ben daha..



Kafamın içi aylardır çekmecemden beter durumda.. Çok derli toplu biri değilim malum bilirsin işte.. Kendimi bile kaybediyorum ya o çekmecenin içinde.. Dönüyorum sürekli içinde, her yerine koyduğum diğerini oynatıyor.. oynatmasa kayboluyor.. Bulmaya çalıştıkta çırpındıkça bulamadıkça, yerine koyamadıkça çaresizliğimden oturup ağlıyorum.. 

Ağlamak hiç çözüm olmadı bana.. Ama mizacıma yapıştı galiba.. Ciddiyet gibi, duygusuzluklarım gibi.. Küçücük bir çocuğu severken bile ürküten.. 
Sevipte belli edememkte zor inan bana.. Bir zorba kolay yetişmiyor nede olsa..

Titreyen eli dolan göz pınarını tutamamak işte bazen.. Zorbada olsa ..



Sen hiç hayal edip ulaştığında o hayale, korkup kaçtın mı benim gibi? Benim hobim gibi bi duruma gelmeye başladı bunlar.. Halbuki korktuğum kadar da deli gibi istediğimdi oysa .. Ee ne zorum var ki korkularımı dinlemeye.. Milim milim pis suratını orta yerlere dökmeye..

Kırıp döktüm her şeyi döke saça dağıttım tekrardan..

Halbuki yeni bir defterin sayfasını açıp yazmaya başlamıştım zorda olsa.. Ama hep yarım kaldı o defterler.. 

Alıştın ya .. Alıştın .. Alışmak zorundasın.. Tuba olmak bu demek ne olsa..

Gel diyememek nede zormuş bir bilsen.. İsteyip diyememek.. "Artık istesen de bir, istemesende.."



Canım yanıyor.. Yaktığım canın yanında belkide ufacık bişey.. 

İçinde bulunduğum çukurun görünenin akisine çok daha derinleştiğini görmem de can sıkıcı.. 

Nefesim gene gereğinden fazla hızlı.. Kalbim yerinde durmuyor.. Vucudunu titretir insanın acıyan yeri..


Küstüm ki yine..  Ve yine..


Defterlere, sözcüklere.. Şarkılara..



İtilen bendim oysa, ittikleri için böyle olmadım mı.. 

Yanlış anlama aslında kimseye bana yapılanı yapmadım bile isteye asla.. Ama onlardan hiç farkım yok aslında.. Artık yok.. Biliyorum, bi yerler de yaptığım yanlışların yazısı.. Suçlu bulundum cezası yalnız, huysuz bir ben..


Mevsim kış.. Üstelik epeycede soğuk.. Ben zaten hep öyle.. 


Kısa da olsa gülümsemek güzelmiş.. Ağlama duvarına dönüş sağlamakta çok gecikmediniz tekrardan hoşgeldiniz.. 

Hayali kısa aralarda da olsa gerçekten yaşayabilmek, hayal gibi bişeymiş..



Yazamıyorum işte artık.. Çok şey var istediğim çok..Dilim varmıyo elim gitmiyo..

Yazacak ne kaldı ki zaten.. Kelimelerin ne önemi var.. Nefes almanın önemsizliği kadar tek düze şu saçma yaşamımda.. İnce bir ip, kırılgan bir kristale eş değer.. 

Kuş kafesinde ölür, güvenli ufak ama evi... 
Evde olamamak yolu bilip gidememek.. Sıkıştın mı o kapı eşiğine çıkışlar büyür önünde, büyüdükçe büyürsün.. Bir gün baktığında eşik yoktur.. Ne eşik nede evin..



Uzunca kapa gözlerini şimdi.. Geçip giden trene el salla.. Hayal et birgün de, bir gün .. 




26 Aralık 2018 Çarşamba

♣ • ♣


Bazen, oysa ki tek kelime bir şey..
Boğaza düğümlenecesi işte.. 



31 Mayıs 2018 Perşembe

Kulağımdaki tını bitmeden gelen olmalı ..


Karanlık olmalı en zifirisinden .. 
Küçük bir mum yanıyor olmalı uzakta .. 
Gözlerim nemli olmalı .. Kalbimde korku .. 
Işık umut olmalı .. 
Müzik yankılanıyor olmalı sessiz sedasız .. 
Yağmur çiseliyor olmalı .. 
Toprak kokusu olmalı gelen .. 
Huzur olmalı ..  
Dudaklarımda olmalı tebessüm .. 
Yıldızlar vuruyor olmalı yüzüme .. 
Kıskanan Ay olmalı ..
Sesleniyor, sesleniyor olmalı .. 
Çok uzak, çok uzakta olmalı .. 
Rüzgara karışmış olmalı ..
Kırgın olmalı ki yapraklar dökülüyor olmalı ..
Çiçekler olmalı ..
Baharda olmalı yaseminler açarken ..
Kulağımdaki tını bitmeden gelen olmalı ..  
Kalbimdeki bahar geçmeden gelen olmalı ..
Gelen o olmalı rüzgarla ...

10 Mayıs 2018 Perşembe

Buda Yeter :)


 
İstediğim çok şey değil aslında küçücük bir mutluluk kırıntısı,bir tutam serpilmiş umut.. Bazen öyle bir şey yeşeriyor ki içimde kanatlarını çırpan kuşun heyacanı ile dolup taşıveriyorum.. İnanabiliyor musun bunu hiç bir insan başaramazken sadece güzel bir melodi yapabiliyor.. 
Hiçte zor değil aslında.. Herşeye öyle gücüm olduğunu hissettiriyor ki bana taşıp denizlere karışıyorum, uçan kuş ben oluveriyorum.. 
Ne tuhaf duygular.. 
Oysa ki içimde karartıp karaladığım herşey öyle güzel görünüyor ki; o anın güzelliğini unutturmak isterken aslında nasılsa mutlu olduğumu hatırlıyorum.. 
Bu bile yetiyor sanırım bana .. :)





4 Mayıs 2018 Cuma

Dream



Kafam çok bulanık karma karışık.. 
Cümleler birbirne girmişler sanki, böyle herşeyi düşünürken bir şeyi düşünüp bir kaç saniye içinde başka bir düşünceye dalıyorum.. Aynı anda hep varken, bir bakıyorum sanki hiç yoklar..

Bu aralar hiç bir şeyin anlamı kalmamış gibi hayatımda. Fazladan mı yaşadım acaba diyorum. Son noktam belki oralarda bir yerlerde kaldı.. 
Dönüp tekrar, tekrar baksam düşürdüğüm yerde bulup virgülleri kucaklayabilir miyim diye çırpınıyorum.. Büyük gelince değiştirmeyiz ya aldığımız bir şeyi nasılsa giyerim diyip öyle sanrım bir beden büyük geldik biz birbirimize.. Fazladan, büyük...

Önceleri pişmanlıklarımın olmamasından övünürken şimdilerde yeni yeni fark ettiğim tonlarca keşkeler toplamışım.. Bir insan tüm hayatı boyunca bu kadar pişmanlığı nasıl biriktirebilir aklım almıyor bazen.. İnanması güç biriyim sanırım kendim bile inanamıyorum işte bazı bazı kendime.. :) Ama görüyorsun ya ben bunun mimarlarından biri olarak tekrar dönüp bulmaya uğraşıyorum.. 

Pes etme !!

Saçma...

Ben hep pes ederim ki :)

Koca bir saçmalığın tam ortasında yaşarken ne yeşili ne maviyiyi yaşayamıyorum.. Öyle özledim ki günün doğuşunu.. Serin hafif rüzgar, büyük bir istekle yavaş yavaş etafa yayılan kızıllıkları kuş cıvıltıları eşliğinde karşılamayı.. Sahi en son ne zamandı seyrettiğimde o kadar geçti mi üzerinden ?
Ya gün batışı ?
Öyle anlamıydı ki bir zamanlar öylesine özel.. 

Bahar geldi her yere.. 
Eskiden ilk papatyaları toplayama koşardım kırlara, peki ya şimdi ? Yol kenarında ki gelinciği bile fark edemez olmuşum.. Beyazların içindeki minicik tek bir tane sarı papatyayı.. 
Beyaz puantiyeli paltosuyla uğur böceğini uğurlamayalı bin asırlık bir ömürde sanırım. Yaşadıklarından bile şüpheliyim o kadar  :) 

Ben ne zaman bu kadar itmişim hayatı kendimden.. Oysa ki o kadar çokta tüketmemiştim elimdekileri.. Yettiği kadarıyla yetinmeyi bilirim çok şey değil aslında sadece daha mutlu, daha çok güleyim istemiştim.. Sanırım insan neleri fazla tüketirse payına düşenin hiç tüketmetiklerinden olduğunu çok sonraları anlıyor.. Tüket tüketebildiğini..
Sonra mizacın olup yapışıyor eteklerine.. Sirkelendikçe yayılıyor zehiri tüm hücrelerine.. Her saç teline bile vuruyor sisli pası..

Ya insanlar ?
Benim insanlarım vardı.. Seven, gülen, ağlayan, hep kahkaha atan.. Çat geldim aç, gidiyorum gel diyen.. Hep dinleyen.. Konuşmasa bile anlayan..
Ne zaman yabancı oldum aynı zamanları, aynı dertleri paylaştıklarımla. Yolda görüyorum çoğu zaman önüne eğiyor başını yada ters yöne bakıyor görmezse eğer tanımıyor değildir, görmemiştir ya hani.. 
Görmemiştir..
İyimser düşünüyorum, napim mizacım kin ötesinde değilse görmemiştirle yetinebiliyor.. Elimdekilerle yetinerek, olduğu kadarıyla işte...

Söylemiştim sana.. Öyle darma duman ki anlar zihnimde son 8-9 saatlik dilimde milyonlarca cümle kurup silip tekrar kurdum.. Gelip koşa koşa yazsam unutmasam dedim ama gene olmadı...
Paslanmışım işte.. Ne okurken, ne dinlerken ne de yazarken olduğum gibiyim.. Eskilerde bir yerde bir Tuba vardı, ilerlersen aslında görebilirsin lakin öyle gizlenmiş öyle bulunmaz bir yerde ki kendi de bilmyor işte şapşal nolcak :)

İştahım yok, keyfim yok, göz pınarım hep mi dolu ne.. Kimseye ihtiyacım yok, ama öyle ihyitacım var ki kimselere anlatsam inanmazsın :)

Bir de ne var biliyor musun, güzel şarkılar.. Sabaha kadar dinleyip ertesi sabah maaşları yapamayacak kadar uyuklamak... 
Bir de boynunun tuttulup hiç pişman olmadıkların var.. 
Bir de küçücük bir sıpacığın kocaman gülüşü..
Bir de uzun uzun yürümek.. 
Bahar var, yaz var...
Birde ayaklarını yakan çakıl taşları..
Ya denizin kıyıya her vurduğunda söylediği şarkı.. Ne güzeldir..
Yakamozun yalnızlığına rağmen haykırdığı kalabalıkların içindeki huzuru...

Ya olmasalardı.. ?

İyiki varlar..

İnancımı yitirsem de 'o var... 

:)

Her zaman ki gibi,
Sağlıcakla kal...




19 Mart 2018 Pazartesi

Sus'

İnsan yaşlandıkça mı yalnızlaşıyor, alıştıkçamı.. Konuşmak bile bir külfet gibi oluyor insanın omuzlarında..
Bıkıyorsun kelimeleri yanyana koymaya.. Yakışmıyorlar sanki birbilerine..  Bezmişlikle istemsizce;
-nasılsın? 
-iyi, sen? 
-iyi bende. 
Tüm sohbetin bundan ibaretliği dilinin buna bile olan tahammülsüzlüğü..
Tahammülsüzlük mü yalnızlık ? 
Susmam ne peki ?
Yalnızlıktan mı susar insan yoksa bezginlik midir susturan.. 
Yalnızken susmayız aslında.. 
Susmak bambaşka bir şey.. 
Tahammül edemiyorum susmayan yalnızlığıma, susup duran bezginliğime..




17 Ocak 2018 Çarşamba

Bak Kim Gelmiş :)



1 Haziran 2017

Neredeyse yıllanacak bir zamanlar nede severek gelirdim şu sayfalara.. 

Dur bakim ne değişti ?

Hiç.. :)

Ama sanki değişmeyen tek şey değişimin kendisi değil miydi?

Değişti mi yoksa…  

Geldim, uğradım, gördüm .. Gidiyorum yeniden..

Biç kaç aya görüşürüz..

Tarih notu  17.01.2018 …

4 Haziran 2017 Pazar

Everything !



Eski telefonumu kurcaladım bir kaç saat önce.. Tıpkı birinin gizli sırlarına ortak olmuş gibi özel hissettirdi beni.. Tuhaf bir duygu yarattı bende..
Şöyle bir bakınınca hatırlamadığım o kadar zamana ait mesajlar, fotoğraflar vardı.. Dinlediğim müzikleri açınca nede güzel olduklarını artık onları dinlemediğimi farkettim.. 
Zihnim hatırlamak istemez gibi bir türlü bilemedim o anları..
Bazıları da öyle acı geldiler ki... Bazıları da güldürdü..
Eskiden gazete küpürlerini sakladığım aklıma geldi onlardan bile fotoğraflar vardı.. Garipsedim..
Öyle duyarsız bi insan oldum ki.. Herşeyin bir anısı olduğunu unutalı asırlar gibi sanki.. Bir çok heyecanım daha çocukçaymış..
Elimin altında olabilcek bilgileri bile istiflerdim bir yerlere.. Yeni ben olan ise ne biriktiriyo nede saklıyor..
Siliyorum herşeyi..
Fotoğraflamak gibi bir yapım vardı.. Herşeyii... 
Artık herşey diye bir nokta yok.. Sıradan düz, öylesine..
Nasılda heyecanla biriktirdim o telefona o anıları kimbilir.. Mesajlaşmalarım bile daha samimi ve içtenmiş.. 
Aslında güzel bir mizah yapım vardır en azından insanları güldürmeyi bilen biriyimdir bunu sen hiç görmemiştin eminimki sevgili blogum hem nerden görecek bileceksin ki diymii..
Okudukça tekrar güldüm.. 
Gizli gizli evden tüyme planlarım bile o telefonda öyle eski bi tarih ki.. 2011-2012-2013...Korumacı bir abiye sahip olunca gizlilik daima tek kuraldı... Onları bile özledim sanırım..
Kimseye güven duymuyor kimseyle eskisi gibi konuşmuyorum.. Mizah duygumsa gerçekten yanında rahat hissettiğim insanların yanında ortaya çıkıyor..
Ne garip değil mi, insan kendinin nasıl bir noktaya varmış olmasını görmek...
Çocuklardan farkımızda bu değil mi zaten.. Bizden daha farklı bakıyolar hayata büyüdükçe onlarda yitiriyor o bakış açılarını..
Tıpkı bizler gibi..
Bir zamanlar daha mutluydum.. Daha çok seven biri... Daha çocuk.. Umutlu..

Ne tuhafsın be kardeşim sen ufacık bir telefondan çıkan bi ton ıvır zıvıra bile kocaman bi anlam yükledin..
İçimde dolup taşan bir sürü şey var aslında ama dillendiremiyorum düşmüyorlar onları tarif edecek kelimeler zihnime..
Zaten hep saçmalayan biriyim.. 
Ne kadar saçma bir hayatım var..
Ne kadar gereksizsin..

Ah! 
Düşündümde eskiden daha iyiydim.. Neden, nasıl bu hale gelebilir bir insan aklım almıyor.. Elimizdedir hayatımızın ipi ancak bazen o ipi sizin benliğiniz değilde yarattığınız içinizde olan  sizin başka bir benliğiniz çekiştirip durmaya başlar.. Çırpınmak fayda etmez ne yazık ki ne yapar eder kontrolü gene elir... Öyle bir durumdayım... 
Bu kabuğu ne yıkar yada kim bilemiyorum.. Ama lütfen çok bekletmesin ölüyorum içimdeki bensizlikte..

Ve... Herşeyi sildim... Her zaman silerim...

14 Mayıs 2017 Pazar

Üşüdüysen söyle sevgilim, seni bir kat daha seveyim...


Üşüdüysen söyle sevgilim, seni bir kat daha seveyim...

Cemal Süreyya 

9 Nisan 2017 Pazar

I Miss You...




Şöyle uzun uzun oturup yazasım var bir sürü şeyi.. 
Hani hayatınız bir asır gibidir ama sanki siz bu asırı sadece bir kaç saat içinde yaşayıpta bitirmişsinizdir... Şuan öyle hissediyorum..
Dinlediğim, izlediğim, okuduğum, kızdığım, güldüğüm, sevmediğim,sevdiğim yaşadığım her şey o kadar kısacık bir zaman içine sıkışıp kalmış gibi..
O kısacık zamana oturup bir sigara yakardım belkide kullansaydım şimdi..
Nefes içimi kadar geçmiş.. 
Geride öyle çok insan öyle çok zamanlar bıraktım ki hepsi birer rüyadan ibaret gibi.. Uyumuşum uyanmışım bitivermişler.. Herşey gibi..
İnsan bazen özleyebiliyor işte.. Garip bir duygu.. Yazarken nasıl tarif edilir bilemiyorum.. 
Duygularım öyle karıştı kafam öyle bir dağıldı ki herşey uçup gidiverdi aslında..
Eskisi gibi değilim artık yazarken.. Özlemek gibi bir çok duygumu kapattığımı farkettim an itibari ile.. :) İteleyip kakalamakla olmuyor bu işler... Ondandır ya işte öyle ayrı gayrı uzaklarda olmamız..
Gerçi çokta önemli değil...
İnsan bildiği şeyleri mutlaka hatırlar elbetteki... Tıpkı bisiklet kullanmak gibi diymii... Evet :)
Yola çıkış amacımdan öyle anlamsız bir noktaya doğru yazma teşebbüsünde buluyorum ki sorma gitsin sevgili blog..
Tek söylemeye çabaladığım şey özledim demekti.. Bu kadar basit aslında.. 
Kıskanmakla eşit tutuyorum özlemi ben.. Ne alakası var der gibisin ama öyle çok alakası var ki.. İnsan sadece özlediklerini kıskanır, kıskandığı herkesi özler...
Onu senden uzaklaştıran özleten herşeyi kıskanır...  Deli gibi hemde.. 
Onu benden koparan herşeyi herkesi çok kıskandığım doğrudur... Özlemimse öyle sonsuzluk semalarında dolanmakta..
Ben fazla bağlıyım sanırım sevdiğim herşeye.. Ayrılıkları sevmiyorum... Zaten veda da etmem hiç kimseye.. Edemiyorum..
Velhasıl sözün özü kimseden ayrı düşme.. Hayat bunu hiç yaşatmasın.. 
İnanmak lazım belkide.. İnanmak..
Gece bitiyor... Ben gidiyorum..
Huzurlu güzel bir gece diliyorum..
Salıcakla kal... Görüşücez yine..

7 Mart 2017 Salı

Güneş Var... (:


Sabah sabah kendime hem gülüyorum hem de kızıyorum..

Neden aşırı iticiyim? Çekici olmam gerekirken iticilikle yaşıyorum. İteleme, tepikleme bilumum bu tip aktiviteleri pek sevdiğim doğrudur.. 
Başka bir tepikleme aktivetisinde görüşmek dileği ile, size de günaydın : )

2 Mart 2017 Perşembe

Susmak nedir olric?

Susmak nedir olric?
Susmak konuşmamak değildir efendimiz, insan bazen konuşurken bile ölesiye susar..
Susalım mı olric?

Susalım efendimiz...
Sus dedi Olric, Arkana bakma ve sus. işte o gün bugundur susuyorum

15 Kasım 2016 Salı

Ego'm Kabarırsa :)

Galiba en zor kısım ilk kelimeyi atmak bu sayfaya..
Ne yazsam diye şöyle bi kaç saniye düşünüyorum hep.. Hayattada bi çok şeyin ilk adımı ondan zor değil mi zaten.. Neden yani neden zor :) Bir çok kişi belki de bu sebeplerden hayatlarını değiştirebilecek ilk adımlardan korkuyor.. Benimde korkularım var tamam ooff yakalandım :d

Neyse diyelim hop başka bi konuya geçelim diğer konuyu bi kenara itekleyelim.. şşşşiittt .. :)

Konu ne tabikiiisii yine bendeniz efenim.. (Zaten başka bişi yazsan şaşarım dedin demiii.. Aşk olsun :d )
Yaş kemale ermek üzere adım adım ilerliyor ama hala bi gereksiz sinirli bi gereksiz alıngan bi saçma sapan kuruntular.. 
Arkadaş yaşlanmak böyle bişi miii.. Böyle ise ben 15 sene öncesine ışınlanmak istiyorum :)
Relax, rahat geniş olduğum zamanlara haniii.. Bir zamanlar öyledim yaa... Yalnız bir zamanlar o dikkat çekerim :)
Şimdi kim okur bu saçma sapan satırları bilmiyorum amma velakin bildiğim bir şey var yaşın kaç olsa bile bir gün sende böyle hissedeceksin net.. :) 

Bunu da ekleme sebebimde içimi rahatlanmak yalnız olmadığımı duyamadığım için yazarak sizlere empoze edeyim ki bi nebze olsun o duyguyu bastırım "kaçarın yok heh işteee.. Yalnız değilim çok konuşma..." egosunu tatmin edebileyim.. :) ( Ettim valla acayip işe yaradı ohh beee..  Tavsiye ederim :D )
"Oldum olası demeyeyim dersem doğru demiş olmam gibi geliyo çünkü hatırlayamıyorum resmen yarım asır gibi bir ömür tükettiğim için yaşlılıktan olsa gerek işte.." diye bir cümle yazmaya uğraştım ve yazdım ama sonuna kadar yazarken ne yazacağımı unutup saçmaladım çıkamadım işin içinden hay aksiii :d

Sonuç itibariyle bu anlamsız manasız yazıyla sizlere şunu hitap etmek isterim ki; 'Can çıkar huy çıkmaz' lafının bilhassa bana değmesini istediğimdir. Arkadaş bir insan benim kadar çekilmez, aksi, huysuz, uyuz olur mu yaaa.. ( Eski çıkmasını ismediğim o huylarımı bi geri verin bişey deneyeceğim valaa... ) Dermisiniz bana bi... (Şakaydı he deme sakın intihar falan ederim sebebim olursun..  :D  )

Sebep yok, sonuç yok.. Saçmalıktan başka ne var kiii. :) En büyük mutluluk saf saçmalık.. Saçmalayın ama sakın üzülüp ağlamayın, kırmayın, kırdırmayın.. Sevin, sevin, yine sevin ve sevilin.. Bence yeter :)

Salıcakla efenim.. ^_^



22 Ekim 2016 Cumartesi

(: :)


SOMURTMAK KELİMESİNİN  SÖZLÜKTE ANLAMI BEN OLMALIYIM HERHALDE..  :)

Bi Kahve ..

Dün oturduk hayatım ve ben.. 
Birer kahve içtik beraber.. 
Konu konuyu sohbet sohbeti açtı.. 
Sinirlendirdi kızdırdı beni.. Güldük sonra eğlendik.. 
Bir ara gözümdan sicim gibi yaşlar akıtmama neden oldu..
Uzun uzun konuştuk..  Meğer ne çok şey varmış konuşulacak..
Hayatımı nasıl ters yüz ettiğimi anlattı bana.. Ben öyle sıkılmış öyle yorulmuş ki kaçıp gitmek istiyormuş bazen.. 
Sonra gidemeceğini fark edip hayatımıza devam ediyormuş.. Hayatım bile yaşadığım hayattan bıkmışken ben nasıl olurda bıkmam kendimden..
Birer kahve daha içtik..
Uzun uzun oturduk ..
..
Yalnızlıkta insan daha iyi görebiliyormuş kendini ve hayatıını.. Hayır dediklerim evet diyip peşinden gittiklerime öyle pişmanım ki bu aralar..
Kapattığım kapılarımı açamıyorum.. Giremiyor kimse içeri.. Zorsun diyorlar, keşke zor olmasam ben zor olmak istemiyorum ki..
Basit olsun herşey.. Yaşamakta, sevmekte.. Ölmekte..
Öyle boş ki kafamın içi sonsuz bir karanlık var beni içine çeken.. Sonsuz bir suskunluğun içindeyim çıkamıyorum.. 
Öylesine.. Öylesine işte...

15 Ekim 2016 Cumartesi

3 Eylül 2016 Cumartesi

İlla Kiiii...

Çok mu uzaklarda kaldım ne.. 
Yazamayacak kadar gerilerde.. 
Oydu buydu şuydu derken bi sürü şeyi atlar oldum.. 
Düşünsene gürültülü bir yalnızlık.. Korkunç..
Dehşet ?..
Yok o kadar değil..


22 Ocak 2016 Cuma

Darlandım Mı Yine ?

Daraldım..
Yoruldum..
Hep kötü şeyler olduğunda soluğu burada aldım.. Gene aynı gene aynı..
Hiç mi huzuru bulamayacağım şu kısa hayatta..
Elindekini yitirince insan bir daha bulamıyormuş..
İnsanlardan soğudum yapmacıklıktan sahtekarlıklardan yalanlardan.. Nankörlerden yıldım..
Of diyorum Off...

31 Aralık 2015 Perşembe

Hey Yeni Sene, Naber ? ^_^

2015...
2016...

Ciddi ciddi yaşlanıyor zaman.. Ciddi ciddi bitiyor günler..
Hey..!
Bitti bir zamanların yeni senesi... Kardeşi gibi geliyor işte yeni senesi..
Nerelerde kimlerle geçti koca 2015 ..
Düşünüyorumda hatırlayabildiğim anlar yok.. O kadar silik yaşıyorum hayatı..
İlla üzülmek gerek arkadaş hatırlamak için.. Mutluluklar neden anlık..
Komik :)
Gülüyoruz sene bitti diye.. Seviniyoruz tepiniyoruz şarkılarla alkışlarla maytaplar komfetiler ve havai fişeklerle atıveriyoruz 2015i ..
Vay be :)
Dün gibi değilmi oysa yeni seneye girişiniz :)
Yine güldün yine eğlendin her sene aynı yılmadın mı arkadaş :)
Bu kadar mı seviniyorsun geride bıraktıklarına.. Belki iyi belki kötü her an biriktirdin..
Ben nedense hüzünleniyorum hep hiç bir yılım bir öncekinden başka değildi.. Olmasınıda dilemedim..
Dilemeyeceğimde..
Ben yıl atmayı redediyorum.. Napalım benim doğamda yok doğum günlerinde yıl dönümlerimde sevinmek..
Bizde de böyle :)
Velhasıl herkese içten diliyorum sağlıklı olun azıcık gülün bi tutam ağlayın geri kalan zamanda az çalışıp bol bol sarılıp gidipte göremediklerinizi görün... 
benim yeni yıl temennilerim bunlar...
Şimdi herkese mutlu yıllar.. ^_^

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !