25 Eylül 2012 Salı

İyi ki geçiyorsun zaman. Ya acının en derinime işlediği bir anda donsaydın. .

İyi ki geçiyorsun zaman.
Ya acının en derinime işlediği bir anda donsaydın. .

- HZ Mevlana

Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer...


Çok hoşuma giden anlamlı bir yazı paylaşmak istiyorum.. Ve bende sizlere aynı dileklerle karşılık vermek istiyorum.. Yazı Emma Bombeck'e ait..  Kanserden Ölmeden hemen önce yazmış... Ve iyi yazmış.. Kendinizden parçaları içinde bulacağınıza eminim..


"Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer;
Hastayken yatağa girer dinlenirdim. Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim..
Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım..
Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim..
Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı akşam yemeğine davet ederdim..

Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer, şömineyi yakmak isteyen birisi olduğunda ona engel olmazdım.. Yerler leke olacak diye korkmazdım.. Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım.. Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım..

Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim..
Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum..
TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim.. Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım..

Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine, hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde bir canlı yaratmanın ne kadar harika olduğunu fark ederdim.. Bu o kadar nadir bir olay ki.. Mucize gibi bir şey..

Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla "Önce git ellerini yüzünü yıka" demezdim.. Onlara daha çok "seni seviyorum", ondan da daha çok "özür dilerim" derdim..
Ama başka bir hayat verilseydi en çok yapacağım şey; her dakikasını değerlendirmek olurdu..

Dikkatle bak.. Gerçekten gör.. Yaşa.. Vazgeçme..
Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç..
Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi..
Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım..
Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için Allah'a şükredin..
Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor.. Umarım her gününüzü değerlendirirsiniz.. "

Sonbahar Günaydını :)

Bu havaları seviyorum galiba..
Ne çok soğuk ne çok sıcak.. Hafif serin esen rüzgarda ince bir triko ceket, öğlene doğru askılılarla gezebildiğim şu nadine hoş havalar..
Sonbaharın tadı bir başka.. Keşke hiç kış gelmese, hep son'baharı yaşasak.. :)
Sonbahar diyince aklıma "eylül ayı" ile ilgili yazacağım geldi.. Şimdilik yine erteleyeceğim.. Daha uzun geniş bir zamana.. 
Mutlu uyanmışsınızdır umarımki... Mutlu sabahlar, güzel bir sonbahar günü geçirin keyfine vararak... 
Günaydın... :)

Umut yok ki !!


Bu gece uyumak istemiyorum nedense.. 
Uykusuz gecelerime istemli bir uykusuz gece ekleme arzusu ile dolu içim.. 
Uyumayıp ne yapacağım peki ? 
Baş ucumda bitirilmeyi bekleyen 3 kitabım var.. Aylardır bir sayfa dahi okuyamadım doğru dürüst.. 
Aklım, düşüncelerim başka yerdeymiş gibi defalarca baksamda o satırlara  gitmiyor bir noktadan sonra..
Aklım, kalbim ne istiyorsunuz benden ? Ne alıp veremediğiniz var şu zavallı "benden" ?
Nerede neyi yitirdiniz de bende arıyorsunuz bitmişlikleri..
Değer mi peşine düşmeye ? 
Umut yok ki !!
Rahat verin bende ki ben'e .. Durulmaya, berraklaşmaya ihtiyacım var en saf haline dönene kadar...
Akıntıya kapılmaya, kendimi teslim etmeye ihtiyacım var huzur nehrinde...
Derin soluklar almalıyım, uzun uzun bakabilmeliyim göğe... 
Gecenin zifiri karanlığında Ay Işığı ile aydınlanıp, bulmalıyım Kuzey Yıldızını..


"Bir zamanlar aşık ama hasret çeken bir gönül,
Her gece deniz kıyısında atarmış.
Ay ışık tutarmış, dalgalar şarkı söylermiş.
Bir gece o aşık uzanmış gökyüzüne bir yıldız tutmuş.
Tutup göğsüne koymuş.
Bir öpücük kondurup salıvermiş sonra.
Yıldız kaymış kaymış ve geldiği yere konmuş.
Aşkla, hasretle dolan yıldız öyle bir parlamış ki
O geceden sonra bu yıldız yol gösteren olmuş."


Veda etmeliyim eskileri dizerken rafa.. Tozlanmalılar, yıllanmalılar ki anlamını yitirmesinler, bendeki "ben" ile kalıp bitip gitsinler...
Temizlik yok. Silgi yok. Karalamak yok.
Sadece kalın yapraklar ve silinmeye yüz tutmuş sayfalar var..
Umut yok !! Yok çünkü !!
Ne sen için, ne ben için..
Nede gökteki kuzey yıldızı için..
Yön şaşmış, kuşlar yiyip bitirmiş ekmek kırıntılarını.. 
Hiç olmadı ki "UMUT" hiç..
İşte yine koca bir hiç...
Varmı daha ötesi.. Bulan beri değil lütfen geri dursun benden ileri...

24 Eylül 2012 Pazartesi

Nedir güzel yapan bugün İzmir'i ?


Bugün dışarıdaki manzara karşısında nutkum tutuldu.. 
Nedir güzel yapan bugün İzmir'i ?

Etrafta inanılmaz bir berraklık var ancak çevrsini öyle bir sis kaplamış durumdaki inanılmaz güzel bir manzara oluşturmuş..

Sanki gün, ışıklarını kısmış gibi.. Ayılamamış daha ışıklarını kısıp ayılmak için bekler gibi.. 

O mahmurlukla sessiz sedasız etrafını izliyor.. Lakin artık uyanma vakti...

Benim görebildiğim gibi görebilmenizi dilerdim..

Mutlu günler..

23 Eylül 2012 Pazar

Beni Unutma ( Çiçeği )



Bugün bu sayfada olmamın sebebi bir film..
Az önce sevdiğim bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine izlediğim..
İzlediğim filmler hakkında yazma gibi bir huyum yok.. Çok beğenmediğim taktirde elbette..
Bilemiyorum bir çok kişi izlemiştir bu filmi ama ben henüz yeni keşfettim..

Yönetmeni, Özer Kızıltan
Oyuncu kadrosuda oldukça iyi.. Ve kesinlikle oyunculuklarıda..
Ama benim yazış nedenimse tabikide oyuncuları yada oyunculukları değil.. Yazdıkça başka şeyler geliyor aklıma ama bu filmin bende bıraktığı etkiyi, içimde yazmak için ayırdığım notlarını kimsenin silip almasına izin vermek istemiyorum...

Bir filmi izlemeden önce mutlaka yorumlarını okumak istemli bir harekettir bende.. Ancak bir kriter asla değildir..
Arkadaş tavsiyesi olması elbet büyük bir etkendir fakat birde işin iç yüzü olarak, film kendini izlendirebiliyor ise o andan itibaren benim gibi "neden daha önce fark edemedim" diyebilirsiniz.. Beğenmeyip yarıda izlemeyi bıraktığım çok film var.. Neyse....

Biz deyimi yerindeyse "kadın milleti" olarak ağlamayı severiz ya hani.. Acıklı mutlu biten klasik Türk filmlerini her defasında izlerken, her cümlesini dahi bilsek yine ve yine izlerken ağlarız ya.. Öyle birşey bizim için ağlamak bir filmde... 
Anı'nın tüm detayında buluruz kendimizi.. O içindeki saf aşkı yakalayabilmek içindir belkide.. İnanmak istediğimiz içindir kimbilir belkide...
Bu film için okuduğum yorumlar benzer bir filmden uyarlanmasının dışında Olası bir Türk filmi yakıştırılması yapılması..
Çalıntı demek istemiyorum "uyarlama" demek daha doğru.. Evet belki bu film bir uyarlama da olsa bir emek var içinde.. İnsana verilmesi gerken anektodları, sevgi dolu ufacık berrak damlacıkları var..

21 Eylül 2012 Cuma

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !