23 Eylül 2012 Pazar

Beni Unutma ( Çiçeği )



Bugün bu sayfada olmamın sebebi bir film..
Az önce sevdiğim bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine izlediğim..
İzlediğim filmler hakkında yazma gibi bir huyum yok.. Çok beğenmediğim taktirde elbette..
Bilemiyorum bir çok kişi izlemiştir bu filmi ama ben henüz yeni keşfettim..

Yönetmeni, Özer Kızıltan
Oyuncu kadrosuda oldukça iyi.. Ve kesinlikle oyunculuklarıda..
Ama benim yazış nedenimse tabikide oyuncuları yada oyunculukları değil.. Yazdıkça başka şeyler geliyor aklıma ama bu filmin bende bıraktığı etkiyi, içimde yazmak için ayırdığım notlarını kimsenin silip almasına izin vermek istemiyorum...

Bir filmi izlemeden önce mutlaka yorumlarını okumak istemli bir harekettir bende.. Ancak bir kriter asla değildir..
Arkadaş tavsiyesi olması elbet büyük bir etkendir fakat birde işin iç yüzü olarak, film kendini izlendirebiliyor ise o andan itibaren benim gibi "neden daha önce fark edemedim" diyebilirsiniz.. Beğenmeyip yarıda izlemeyi bıraktığım çok film var.. Neyse....

Biz deyimi yerindeyse "kadın milleti" olarak ağlamayı severiz ya hani.. Acıklı mutlu biten klasik Türk filmlerini her defasında izlerken, her cümlesini dahi bilsek yine ve yine izlerken ağlarız ya.. Öyle birşey bizim için ağlamak bir filmde... 
Anı'nın tüm detayında buluruz kendimizi.. O içindeki saf aşkı yakalayabilmek içindir belkide.. İnanmak istediğimiz içindir kimbilir belkide...
Bu film için okuduğum yorumlar benzer bir filmden uyarlanmasının dışında Olası bir Türk filmi yakıştırılması yapılması..
Çalıntı demek istemiyorum "uyarlama" demek daha doğru.. Evet belki bu film bir uyarlama da olsa bir emek var içinde.. İnsana verilmesi gerken anektodları, sevgi dolu ufacık berrak damlacıkları var..


"Unutma Beni" ..
Ne güzeldir iki kelimenin bir araya gelişi.. 

Kahramalar; Sinan ve Olcay.. 
Filmin ismiyle tamanen uygun bir konuya sahip..
Hayatta ölümden daha acı olan başka ne olabilir sorusunu kendime sorduran bir film..
Ölmekten, sevdiğinizin öldüğünü bilmekten daha acısı varmıdır sizce ?
Bence vardır.. Üstelik ölümden daha da acı olanı vardır..
Pick hastalığını bilirmisiniz.. Ben bilmezdim.. Alzheimer hastalığından çok daha hızlı ileryen bir hastalıkmış..
Bir yanınızda hayatınızın aşkı bir yanınızda "Can"ınız.. Ve günden güne yitirdiğiniz bir insan.. Ölüm insana tek seferde gelir.. Öleceğinizi bilirsiniz ancak son anınıza kadar onlarla olan iyi anlarınızı hatırlayarak geçirirsiniz.. Peki ya buda mümkün değilse biri için ? Günden güne tüm sevdiklerini tek tek unutup sizden bir yabancı gibi kaçan hayatınızın herşeyi ise.. Hangisi daha keskin bir yitiriş olurdu ? 
Buna karar veremedim.. Böyle birşeye kim kararverebilir ki... 
Onlar "Unutma Beni Çiçeği" ile birbirlerine bağlandılar ama en acısı ise bunu bir taraf unutarak veda etti onlara... 
O kadar küçük anektodlarım varki kafamın için dolanan kelimelere döküp yazamıyorum şuan.. İçim kıpır kıpır yazma isteğiyle doluyken üstelik.. Herşeyi kendime bağlamam ve bağlamayı sevmem ama işte içinde buluveriyorum kendimi izlediğim güzel filmlerde..
Sanırım tek diyebileceğim.. 
Evet aşık olmak saniyenin beşte biri kadar...
İster inanın ister inanmayın buna..
Demiştim demek için değil.. Benim gibi 'inanmak istemeyenler' için söylüyorum.. 
Bir gün gelipte kendinizi bu cümlenin inanırlılığına kaptırdığınız anda bunu anlayıp gülümsediğiniz o vakitte, hayata bakış açınız dahi bir başka olacak.. 
Öyle bir an gelecek ki bir bakışında dahi sanki seneler öncesinden tanıdığınız biri oluverecek.. Hani insan hisseder ya böyle bir duyguyu, o an ona öylesine sarılmak isteyeceksiniz... Sımsıkı... İşte, ben "O ANDAN" bahsediyorum... O an geldiğinde buna inanacaksınız..
Ben İNANIYORUM.. Darısı inanmayanların başına..
Ve bu gece dileyebileceğim en güzel dilek sanıyorum ki... 
Evet..!
Beni unutma çiçeğinizi verebileceğiniz kişiye dünyanızı vermenizi dilemek olacak... Çünkü oda size dünyaları değil, DÜNYASINI verecek... 
Huzurlu, mutlu uykular diliyorum.. En güzeli ve en tatlısından...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !