16 Nisan 2013 Salı

Boş koy'dum gitti...!

İnsanın içinde bazen öyle bir buhran oluyor ki;

"Of! bırak gitsin o da neymiş öyle... Hep üzül hep ağla hep kafaya tak nereye varacaksam bunlarla.. Boş koy gitsin"

diyebiliyor.. Tıpkı bugün benim dediğim gibi.. Bur ruh hali içinde günü noktalıyorum.. En azından büyük bir kısmını.. Yeni doğan gün ne gösterir ne getirir insana bilinmez..

Bugünkü kendimce cümlem işte o.. " Boş koy gitsin... " Dolduran olur elbet.. En güzeli kendi haline bırakıp biri doldursun, dolduran yine ben olmayayım... diymi yaa  :)

12 Nisan 2013 Cuma

PuCCa Nedemek ? Neyeceden Üretilmiş Bilen Varmı ?


Şimdi...
Kafamın içi cayır cayır binbir arşın ağırlığında yazılmayı bekleyen cümlelerle dolu...
Hemen yazmalıyım yoksa bir kaç dakikaya kalmaz unutucağım bu kesin...
Fazlaca yaşlanmaya başladım laflarına giremiyorum çünkü oldum olası böyle biriyim.. Dakikalar değil saniseler bile bu durumum ile yarışamaz..

Kafamdakilere geliyorum efenim..

Geçen gün bir arkadaşım burada (blogger'da) yazdığımı öğrenmiş.. Esasen çevremde bunu bilen toplasanız  bir elimin parmaklarımın sayısını en kötü bir geçer.. Kalan arkadaş fikstürümde bulunanlar ise kendi çaplarında olduklarından dolayı bilmezler.. Okumayı sevmeyen, ben ilkokulda okul kitabımı bile okumazdım ki diyen tür kafileler.. Her neyse..
Arkadaşımın dediğine göre bu Blog'cu camiasında çok ünlenen deyimi yerindeyse 'Fenomen' olanlarla doluymuş.. Kullandığı bir cümlede şudur 'Hatta bir tanesi kitap bile çıkarmış.. Acayip para kazanıyorlar' dedi..

İlgimi çekmedi dersem sizi kandırmış kendimi kandıramamış olurum.. Bu aşikar..

Hani biri ne yazmış olabilirde bu kadar ünlenmiş ve kitap değil kitaplar çıkarabilmiş.. Bu kesinlikle benim nezdimde takdir edilesi bir durum..
Milyonlarca blogcunun blogunu okumuşumdur.. Bazen öyle yaparım ki açarım müziği ve bir  blogu baştan sona okurum.. Neler yazmış neler anlatmış.. Ne okumuş ne izlemiş.. Sessizce okur çekilirim köşeye.. 


Arkadaşımın bahsettiği ünlü blogçumuz " PuCCa " adı altında yazmaya başlamış bir hatun.. Hatun diyorum görünüş olarak bile ciddi bir "al benisi" olan biri.. Nacizane.. Ve ben bunca sene hiç rastlamadım PuCCa 'ya.. Yazık olmuş ... İlk zamanlardaki yazılarını okumayı dilerdim..

Açıkçası kimdir nedir necidir neden dikkatimi çekmiştim bilemiyorum fakat bi kaç gündür kısa bir araştıma içerisindeyim..

Blog yazarlağında ünlenen oldukça edepsiz yazılara sahip yeni bir akıma neden olan biri.. 

"Dizüstü Edebiyetı" evet ben ilk defa duydum ve inkar edemem çokta şaşırdım... Hatta ben bu kadar geri kalmışlığımı cahilliğime bağladım.. Elbette herkes herşeyi bilmek zorunda değildir fakat benim gibi meraklı fazlaca istekli iseniz kahredip kendini "ben bunu neden daha önce görmedim" diyerek kendime kızarım..
Blogonu ve bir kaç hesabına göz atıp bir kaç yazısını okudum.. Ciddi anlamda aklı feci çalışan birini gördüm.. Buna ister aptal cehaleti deyin istersenizde aklın ve görsel yaratıcılığın hükmü... Bana sorarsanız her ikiside mevcut...

Üstelik öyle rahat bir yazış tekniği vark ki okudukça merak ediyorsunuz bakıyorsunuz bu bir kadın nasıl küfür ediyor diyorsunuz.. Yazış uslubundaki rahatlık beni bile rahatsız etti desem yeridir.. ( Küfür etmem ve sevmem küfürü içeren bir çok kitap ve filmi izlememe nedenlerimdendir.. Evet şuna inanmıyorum herkes bir şekilde kızar sinir katsayısı tavan yaptığında saydırır fakat bir çok kişi muhtemelen benim gibi rahatyabilmek adına içinden söyler.. Birde argo kelimelerimiz var.. Küfürle karıştırmamak gerek.. Hakaret için kullanmamak gerek.. Bunlara dikkat edilerek dile geldiğinde kulağa çokta itici gelmiyor.. Fakat genede bir bayana yakışmadığını düşünüyorum.. )

Hangi akla hizmet olarak kim yada neden bu denli cesur yapmış bu hatunu... Sanıyorum ki ilk kitabını alıp okumaya başladığımda anlayacağım.. 

Düşünmeden de edemiyorum bu kadar cesarette fazla büyük bir risk değil mi acaba ? Bildiğiniz ağızlar dolusu küfür eden ilişkilerini sömüren eski sevgilerine olan göndermeleri.. Ben sadece kısmi bir kısmını okudum...




Ve hakkında yazılıp anlatılarlarsa çok daha ürkünç.. Kendimi yerine koyarak düşündüğümde birilerinin hakkımda böylesine hitaplarda bulunarak eleştirdiklerini görsem sinirimden kudururum..
Açıkçası bu kadar gözü  peklikte feci bir şuursuzluk ister.. 

( Şuursuzca okuyacağım kitaplarını... İçimdeki dengelerin ritmini tutturamamışken birde oturup PuCCa ' nın kileride katarız furyaya.. Hep birlikte mutlu mesut tutturup gideriz kaçık huzurun peşine.. )

Kendimi çok iyi bir okuyucu olarak tabir etmem mümkün değil fakat dönem dönem kitapçıları arşınlarım en azından neler var neler yok bir göz atmayı severim...
Sevgili PuCCa'nın 3 adet kitabı bulunmaktaymış.. Kitaplar çıkarmış...

( Nerden nereye diymi...
İnternet çok geniş bir alan dünyanın bir çok yerinde bir çok kişiye ulaşma olanığının parmaklarınızın altında olması durumu işte, müthiş... )

Şimdi düşünüyorum, internette günlük tutan bir kız kalkıpta kitapta ne yazar.. Okuduklarıma göre hatun kendini yazmış..

Bu bana şaşırtıcı geldi diyemeyeceğim çünkü zaten kendini ve yaşamını anlatarak üzerine giydirdiği karakteri hem yaşayıyor hem yaşatabiliyorken kitabında da elbette bunları anlatacaktır...

Yanlış okumadıysam son kitabında da sevgilini anlatmış.. Sevgiliside twitter ünlülerinde... Harika inciler döktüren, ünlülere sataşan bir tip..  Ömür Özdemir( ceriLevis ) olarak tanınıyor.. O bir oyuncu ve sanırım Harem adı altında bir dizide oynuyormuş.. ( Kedimi özürlü gibi hissettim ben böyle bir diziyi hiç görmedim.. Bir şey daha öğrendim bu vesile ile.. Komedi dizisiymiş oldukça ironik göndermelere sahip.. Ya ben hangi dünyada yaşıyorum acaba. )

Şimdi böyle bir karakterin bu denli dengesiz bir kız içindekilerinin dışına taşırmayı başarabilmiş bir hatun, ne kadar detaya inerek hayatının hangi dönemlerinden esinlenerek neler yazabilir.. Merak kötü bir şey.. Milletçek insanların özel hayatlarını diklemeyi, burnumuzu sokmayı her daim sevmişizdir.. Merak kanımızda var ayrılmaz bir parçamız olmuş durumda.. Her an her dakika buna müsaitizdir.. 

Ve merak ettiğim bir şey daha var.. Kesinlikle zeki ve yaratıcı biri değilimdir.. Bu blogçular bu garip kimi zaman kulağa hoş gelen kimi zamanda vay be dediğim bazende bildiğiniz yüksek sesle güldüğüm o nickleri nasıl buluyorlar.. Ben mi aptalım yoksa çok mu hazırcıyım çözebilmiş değilim... Adım Tuba.. Lakabım Tubi.. Adımın telaffuz edildiği tek yerler işyerim ve evim.. Geri kalan kısımda çoğunluğun dilinden duyduğum tek isim Tubi.. Köpeğinize hadi oğlum tut der gibi bir şey çıkıyor ortaya... Hoş ben ismimide bana takılan hani çok uzun olan ismimin kısalmasınıda çok seviyorum.. :) 

Fakat biri diyebilir mi PuCCa neyce ve nedemek.. Yok yani sadece merak ettiğimden... :)

Yazmadan edemedim.. En kısa sürede de sevgili  " PuCCa " hallerini okumak üzere kitaplarını edineceğim.. Kafamda bir yere oturtamadım kendisini merakla okuyup bitiricem seni PuCCa .. :)

11 Nisan 2013 Perşembe

Ki..!

İyide ben günlere takılı kalmam ki..!
Onları hatırlayamam ki..!
Neden unutamıyorum ki..!
Gidişler hatırlanmaz ki..!
Gidenler sevmemiştir ki..!
Onlar kötüdür ki..!

11 Nisan: Ben geçen sene bugün...

Ben Nisan ayını sevmem... söylemişmiydim hiç ?
Eskiden severdim.. Ama sevmiyorum artık.. Mümkünse hiç düşünmeden beklemeden geçip gitsin bu ay..
Bana güzel başlangıçlar getirdi.. Fakat kötü bitişleride sundu önüme.. 
Bugün yazmamsa.. Neyse..
Aslında dün garip bir şekilde günün bir gün öncesinden geldiğimi farktmeme neden olan doların döviz kuru oldu.. Ben ayın 9'u sanarken meğersem 10'umuş..
Herkese de bugün salı diyorum.. Acaba hakkımda ne düşündüler merak ediyorum... Yoksa onlarda farkında değilmi bugünün ne olduğunu.. 
Belki bei bozmamak için bozuntuya vermediler.. Bu son ihtimal bence çok zor :)
Neyse...
Ben bunu nasıl becerdim diye düşünsemde bulamıyorum.. Bilgisayarım bile bilmiş diyorum.. Çünkü ayın 9'unu gösteriyordu.. 
Enteresan değil mi? 
O kadar sıkı bir bağ kurmuşum ki bilgisayarımla o bile bugünü inkar edercesine ne kadar uzaklaştırsam o kadar iyi düşüncesini barındırarak beni iteler gibi...
Hayatta çokta kötü bitişler yapmamış olduğumu hatırlatarak, bu aydı gözü kapalı nefesimi turarak yaşayıp bitireyim... 
En yerinde karar bu sanıyorum ki...
Ben geçen sene bugün; doktordayım .. doktorda...

Mutlu, Mutlu günlerde olun...

9 Nisan 2013 Salı

Bir Avuç, Herşey Kadar.. Sen Kadar..

Bir avuç bozuk para, yığınlarca boncuk gibi savrulup saçıldım .. Döküldüler, saçılanları hala bulamadım .. Kayıplar .. Kaybedilmiş her an gibi .. Yüzünü kaybetmiş, silinmiş .. Hersey gibi ..

8 Nisan 2013 Pazartesi

Kıyamıyorum ki ! Kıyamıyorum..



Eskiye takılı kalıyor yaşadığım hayatım hep nedense.. 
Yenilerime alışamıyorum, üzerime emanetler.. Verdiğim kilolarım kadar fazlalıklar gibi hayatımda.. 
Dolabımda giyemediğim bir yığın kıyafet gibiler, ayıklayamıyorum kıyamıyorum eskilerimi atmaya.. Tek tek ayırıyorum kenarıya.. 
İleride diyorum belki.. 
İleride ne olacak ki ?
Tekrar giyecekmiyim o artık üzerime olmayan eskilerimi..?
İlerisi yok artık ..!
Ama eskilerimin yerlerine yenilerini de alamıyorum ki.. Her aldığım yeniler bir diğerinin yerini doldurmuyor.. 
Bambaşka bir yer edinerek yerleşiveriyor yeniler raflardaki yerine..
İçim burkuluyor, gülüyorum.. Sonra ağlamaklı oluyorum.. 
Eskilerim onları tamamen unuttuğumu sanıyorlar içimdeki eskileri bilmeden..
Öylece düşünüp bırakıyorum suyun içindeki o akıp giden milyonlarca zerreciklerin içine.. 
Yakalamak zor olsun ki eskilerim özgürleşip başka hayatların eskilerinin yerine yeni olabilsinler..
Farklı olabilirdi diyorum ara sıra.. Farklılığı yaratamadığımı görüp daha çok kırıyorum içimdekileri.. 
Eskilerim yerini doldurmayan yenilerimi yerle bir edivieriyor işte.. 
Ve... Sonra..
Sonrasını bilsem yazarmıydım bunları diyorum..
Son sesine gelmiş bir plağın çıkarttığı o cızırtı gibi oluyor işte etraf..
Tek ses, koca bir sessizlik içine düşmüş ardında o cızırtının eşliğinde duyduğum 'Kendi Sesim' oluyor...
Emanetlerim var !
Birde emanet edemediklerim !
Ne atabiliyorum nede yenileyebiliyorum..
Ama yeniler beni dinlemiyor ki !
Giriveriyorlar hayatıma.. Onlarda emanetim oluyor.. 
Eskimiyorlar, çünkü hiç benim olamadılar...
Gündüz yeniliyorum gece çöktüğünde eskiye geri dönüyorum..
Ne onu nede diğerini sevebiliyorum..
Kıyamıyorum ki ! Kıyamıyorum..
Ara sıra işte, özlüyorum belkide...
Eskiler kalsın bir olsun, bir olmasın diye diye..
Kış halen bitmedi !

7 Nisan 2013 Pazar

Defolu !



"Keske kızabilsem sana , keske nefret edebilsem .. 
Bunu cok isterdim ... 
Belki o zaman bu kadar icime islemezdin .. 
Bu denli sana küsmezdim .. 
Unutturdum belki de.. Silerdim.. "
Eski mazi koca bir hata olurdu kimbilir .. 
Yenilerini eklerken derdim ki, onlar hatalı onlar ise çoktan yaşanmış bitirmiş olduğun hatalılar..
Defolu bir pantolon gibi..
İnsanın bir yanı hep böyle değil mi ki ?
Bir yanımız hep hatalı.. Defolu..
Akıl ve kalp..
Akıl hep mantıklı, kalp hep hatalı..
"Aklımla degil kalbimle sevmisim .. 
Mantığım degil kalbim seçmiş seni .. 
Beklemişim yıllarca bana gelmeni.. "
Öylesine bir umutsuzluk icinde iken.. Vazgecmisken.. Çoktan unutmuşken..
O umudu, içime yeniden yerleştirmek icin gelmişsin.. 
Ve sanki ondanmış gidişin..
Belkide ondandır nefret edemeyişim.. Belkide silmek istemeyeşimdendir..
Yazamadıklarım, diyemediklerimdendir...
Koca bir sessizliğin ortasında bağdaş kurup sıralayamadıklarımdandır..
Dökülenlerin hesabının hiç kapanamamışlığıdır..
Rastlamaktır belki bir sokakta... Öyle uzun değil kısacık bakıştandır..
Benzetmektir herkesi tek bir kişiye..
Kimbilir ki !
Dünya küçük diyerek, susmaktır tek sebep..
Düş kurmayı sevmiş olmaktandır.. Olamaz mı ?
Hiç olamamışlar ve olmayacak olanlar.. Onlardan mı ?
Kimbilir ki ! 
Belkide sevmişimdir hata  yapmayı.. Defolu yaşamayı..
Bir yanım hep öyle kalsın istemişimdir ve öyle olsun demişimdir ki sevivermişimdir o defoyu..
Elime alıp saatlerce bakıp anlamadığım, üzerime giydiğimde farkettiğim o defoyu..

Defoluda yaşamayı bilmek gerek hayatta.. 
Hata değil belki fakat defo olmalı bir insanın hayatında.. Dibine kadar bilmeli..
Kimbilir ki !
S(b)en tabiki !


 

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !