Beklemek kadar zor bir şey yok sanırım.. Sabırsızlık değil bu beklediğiniz her ne ise onunla birebir ilişkili bir şey.
İnsanın ömrünün %80 ini beklemekle geçer.
Henüz anne karnındayken doğmayı, doğduktan sonra büyümeyi bekleriz..
Oyuncaklar, şekerler, çikolatalar alsınlar diye bekleriz.
Okula gitmeyi bekleriz, gitmemeyi de bekleriz.
Büyürüz, matah bir şeymiş gibi.
Beklentilerimiz hiç bitmez.
İyi bir iş, iyi bir eş, iyi bir araba, manzaralı bir ev - manzara şart değil ;) , iyi bir yaşam için bekleriz.. Eşimizi, dostumuzu, akrabalarımızı bekleriz.
Otobüste, metro da, banka kuyruklarında, hastane koridorlarında bekleriz.
İşteyken saat geçsin diye bekler, tatil günü bitmesin diye bekleriz…
Ayakkabılar, çantalar hatta tüm kokular bizim olsun diye bekleriz…
Sevmeyi, daha çok sevilmeyi bekleriz..
Aşık oluruz acı çekmemeyi, unutmayı, yeri gelir acı çektirmemiş olmayı bekleriz…
Aramasını bekleriz… ‘Seni seviyorum’ demesini bekleriz…
Demesin ama beni sevsin, istesin diye bekleriz...
Beni düşünsün, bensiz olmasın diye bekleriz.. Bir gün yine bana dönsün ve bir daha hiç gitmesin diye bekleriz.
Kavuşmayı bekleriz...
Aşkı bilmeden bekleriz, hatta bilerekte bekleriz...
Bekleriz ve yine bekleriz…
Beklemediğimiz tek şey vardır;
Hiç aklımıza gelmez, hiç düşünmeyiz… demir bir kalkan varmışçasına, herşeyi beklerken onu beklemeyiz..
Beklemek gerekli midir onu; bana sorarsanız beklemek gereklidir.
Herkes buna karşıdır muhtemelen fakat; onu bekleyerek yaşamak belkide daha anlamlıdır.
Hayatımıza anlam katar diye değil. Onu beklemek hayatınıza anlam katmaz hatta belki karamsarlık bile ekler üzerine.
Hayatınıza katacağı tek şey farkındalıktır. O değil siz değer katarsınız hayatınıza bu farkındalıkla.
Herşeyin şuan olduğu kadar iyi olmayabileceğini anlatır.
Gereksiz bir sürü hatayı yapmanızı sağlayan size rağmen..
Gerçi bazen öyle olur ki, bekleseniz bile onu o hataları yapmaya mecbur kalırsınız. Yapamadıklarınız sizin inisiyatifinize kalmaz. Yaparlar. Yapmak durumda olmuş olursunuz.
Hiç aklımıza gelmez.. Üzeriz, üzülürüz. Öyle yada böyle...
Farkında olmadan veyahut bilerek..
"Carpe Diem" herkes bilir bunu.
Anı yaşamak.
Ben bunu hiç savunmadım. Anı, o anda zaten yaşıyorum. Yöntemim farklı. Fakat şu da bir gerçek ki, gerçekten anı yaşayarak yaşamıyorum. Bu yüzden bunu savunamıyorum. İnsan bilmediği bir şeyin arkasında durabilir mi. Durmamalıdır zaten duruyorsa o kendini değil başka birilerinin hayatlarıyla yaşıyordur.
Kıskanıyorum. Bunu yapamamaktan ötürü hayıflanıyorum ve yapabilenleri çok kıskanıyorum.
Taa ki bu seneye kadar!
Farkındayım.. Bekliyorum.. Ve anı yaşıyorum ben.
Belki o kıskandığım insanlardan daha fazla hem de.
Kıskanma sırası onlarda... Aslında hep yaşayan benmişim.. Korkak değilmişim.
Evet cesurum ve öyle zamanlarda büyük riskler alabiliyormuşum ki, buna kendim bile şaşıp kaldım.
Farkında olmamı sağlayan, bunları ve bilmediğim diğer yanlarımı görmemi sağlayan kişiye minnetlerim sonsuz.
Bunu okurmu bilemem ama son kez yüzüne söyleyebilmeyi dilerdim, tüm bunları...
"Ölüm'ü bekleyerek yaşayın.. Her gününüz son gününüz olabilirmiş gibi. "
Anı yaşıyorum.. Tadını çıkararak..
İleride "keşke" demeyeceğim... Ve hala plan yapmıyorum... Hiç yapmamışım...
Tek beklediğim; şimdi ki "Anı'm"...........
Okursan ki eğer; üzgünüm kıskanma sırası sende...
Tek keşkemse zaman.. Keşke farklı olabilseydi... Farklı bir zamanda, farklı bir An'da... Keşke..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder