31 Aralık 2012 Pazartesi

Sağlılık, huzurlu seneler


Son saatler..
Bana göre günler önemli değildir.. Benim için o günü değerli kılan kişi önemlidir..
Ama yılın bitimi insana yeni umutlar yeni arzular aşılar.. Önemi demeyeyim de yaşattığı his desem daha doğru olacak..
Ama benim için artık çok daha farklı bir anlamı var..
Geçen sene bugünü dün gibi hatırlıyorum gecesini..
Yaşadığım pişmanlık değil aslen hissettiğim sadece burukluk..
İşte günler böyle önem kazanır.. 
Birini yada bir şeyi hatırlatır insana ve önemli olur..
Yoksa yılbaşı, sevgiler günü, anne ve babalar günü sade birer semboldür bana göre..
Mühim olan size ne hissettirdiği günün.. Yoksa bana hergün anneler günü.. Hergün benim annemin günü..
Bu burukluğu kimse bilmiyor, bilmeyecekte..
Ben biliyorum ya o bana yeter... 
Kolay gel 2013 ..
Gelişin kolay olsun ... 2012 gibi gelişin kolay bitişinde kolay olsun... 
Bu sene gibi sende yorma beni..
Bu seneye dair son yazım.. 
Bana kattıklarını, benden götürdüklerini yazmaktan ziyade şimdilik unutmak istiyorum..
Herkese sağlılık, huzurlu seneler diliyorum..

30 Aralık 2012 Pazar

"Sarı Sonbahar"




Uzakta, gökyözünün yeryüzü ile birleştiği noktada bekliyor olacaktın beni..
Bir bahar günü..  
Seni bulduğumun aksine bir bahar günü olacaktı... 
Gittiğin gün gibi, bir bahar günü..
Buram buran sen kokacaktı her yer..
Penceremden gördüğüm dağların ardından el sallayacaktı içime kadar işleyen rüzgar..
Rüzgarla gelecektin yine bana..
Bu sefer ılık, yumuşacık bir esintiyle içime huzuru işleyecekti..
Sanki hiç gitmemiş, hiç bitmemiş olacaktık..
Sonsuz huzurla gelecektin bana...
Derin uykumdan uyandırıp, mırıldanacaktı ağaçlar gelişini .. Kutlayacaklardı beni.. Bizi..
En güzel giysisini giyecekti, "sarı sonbaharı"..
Saçlarımı uçuşturacaktı dökülmüş yapraklar ile beraber... 
Orada durup öylece seyredecektin ya hani beni..
Sımsıkı saracaktın..
Böyle gelecektin ya bana...
Göçmen kuşlarlarla uğurlayacaktın insan yalnızlığımı..
Senden önce geleceklerdi bana.. Bilecektim ya ben hep..
Erken açan çiçeklerle, yüzüme değen yağmur damlalarıyla gelecektin..
Gelecektin birgün.. Belki bugün.. Belki yarın...
Ama gelecektin.. 
Sen gideli çok bahar geldi ama sen gelmedin.. 
Hiçbir bahar sen kokmadı..
Rüzgar alabildiğine sert, alabildiğine ürkütücü..
Göçmen kuşlar dağların ardından öylece geçip gittiler.."Durun" diyemedim..
Ağaçlar sosuz sessizliklerine bürünüp tüm yapraklarını döktüler.. Savurdular herşeyi, sildiler bütün beklenişi, sevinci... Kurumuş, sararmış yapraklarda terkedip gittiler beni..
Rüzgar çiçeklerimi de öldürdü.. Boyunları büküldü tutunamadılar yaşama, direnemediler nefes almaya... Pes ettiler bu hazin soğuğa..
Tutamadım hiçbirini..
Bir tek bana kalan "insan yalnızlığım.."
Hep bende ve hep benimle olacak tek şey..
Bana gelecektin ya hani..
Gelmedin.. Ne sarı sonbaharda nede kışta.. 

Bekliyor olacağım seni..
Küçük tahta bir kulubede, çatısı aksada, penceresi kapanmasada...
Kapısı hep açık, ışığı hep yanan o kulubede...
Her daim yanacak şöminesi, tütecek bacasında dumanı..
Göçmen kuşlar bilecek ben ordayım..
Haber edecekler beni sana..
Diyecekler ki; hep oradaydı.. Orada kaldı..
Ola ki bir gün gelirde bulamaz isen, bilki sonsuz huzura sensiz gittim..
Bulma umudu ile..
Belki.. Belki oradasındır diye..
Gelememişsindir, haber gönderememişsindir diye ben sana geldim en güzel elbisem "sarı sonbahar" ile..
t.a.
__

Geç kalınmış bir "Son Bahar" yazısıdır.. Nacizane içimden geçenler, hataları ile..
Güzel bir gece diliyorum.. Sonbahar kadar sarı, yumuşacık, iliklerinize kadar işleyen esintisi ile.. Huzuru ile.. 
Mutlu rüyalar..

29 Aralık 2012 Cumartesi

Tik tak...! Tik tak...!


Şuna kanaat getirdim..
Ben sorunlardan çok insanlara takılı kalıyorum... Benim sorunum bu...
Herşeyi bir anda silebiliyorum ama silebilmek için canımın yanmasını bekliyorum..
Belki de doğru olan budur ama neden acı çeken taraf ben olayım ?
İnsan kendi yanlışları ile çelişebileceği gibi doğruları ile de çelişebilir..
2012 yi noktalamaya son günler kala, başka bir anektodumla giriş yapıyorum iç dünyama...
Kendi değer yargılarımla çelişmemek..
'Yapmam'  'asla'  'olmaz'  dediğim tek bir anında dahi yumuşamayacağım...
Kanmış gibi yapmayacak, alttan almayacağım..
Kesinlikle........

27 Aralık 2012 Perşembe

Geçmiş Saklanmış ..! Çıkarmalı ..!



Evlerinde insanlar kadar yaşanmışlıkları vardır.. Hatta çok daha fazla.. Aralarında tek fark ise insanların bir kısmının yaptıklarını yapamazlar..
Konuşamazlar sesli olarak diyemezler, dile getiremezler...
Ama öyle bir şey yaparlar ki bunu yapamayan bir çok insan vardır..
Susarak anlatabilmek..
Susarlar ölüm sessizliği kadar...
Susarlar ama gözünün içine baka baka anlatırlar tek tek herşeyi..
Susup öylece dinletirler kendilerini...
Fark edilene kadar bekerler dilsiz sesleriyle..
Haykırırlar aslında ama yine duymayız işte biz..
Yaşayıp bitiririz tüm herşeyi...
Karanlığa gömülüp, susarlar... Susarlar...

 ____


Bu Konak Ödemiş'e bağlı Birgi ilçesinde bulunan "Çakır Ağa Konağı" olarak anılıyor.. 17.yy. en güzel şahaeserlerinden.. En azından benim için öyle..
Yörenin zenginlerinden Mustafa Çakır'ın yaptırdığı biliniyor..
Gezdiği şehirlerde gördüğü mimariden ve eserlerden esinlenerek en iyi mimarlara yaptırtıyor bu konağı..
Evin 3. katında karşılıklı olarak iki oda var biri İsanbul biri ise İzmir..
Minyatürler ve anlatımlar o kadar  güzel o kadar detaylı ki.. Şuan böyle bir şeyi çizmeye uğraşma veyahut yapılmaya çalışılsa bu denli güzel olamazlar...
Yeni yapıların görkemi ve şatafatından sade duran fakat onları bile geride bırakan bir eser..
Bu Konağı ilk gördüğümde aklıma ilk türk yapımı Yeşilçam filmleri geldi nedense..
Neden diye düşündüğümde çekimler hep eski ahşap evlerde, kocaman bahçelerde gerçerdi dedim kendime..
Belkide bu konağın bahçesinden esinlendim bu düşünceye..
Çünkü ben bu konağı ilk gördüğümde bahardı..
Bahçesi yemyeşil, kırmızı gülleri olan ve kuşların cıvıldayarak eşlik ettiği neşe ile gördüm..
Fakat hepsinin dışında bir şey var bu evde..
Geçmiş..! 
Yaşanmışlık..!
Belki de yaşanamamışlık..!
Gidilip görülmeye değer.. Odalarındaki detaylar, tablolar ve minyatürler.. İnsana buram buram geçmişi yaşatıyor..
Koridorlarında uçuşan eteklerinizle koştuğunuzu hayal etmenizi, bir köşeye sığınıp sessizce ağladığınız, hiç korkmadan kahkalar atabildiğiniz bir geçmişi yaşatıyor..
Yaşanamamış aşkları, kazanılamamış herşeyi...
Kaybedişlik..!
Hiç görmediğiniz ve bilmediğiniz bir malasın içine , baş kahraman olarak yerleşiveriyorsunuz..
Hüznünü yaşadım ben bu evin bu sefer.. Kederini ve dökemediği gözyaşlarını gördüm..
Baharda tekrar görüşebilmek umudu ile...

Hayal etmeyi bırakmayın..
Bırakın delilik desinler..
Düşleyin, yaşayın ve görün... Ve hissedin..
Tatlı bir uyku diliyorum...
t.a.

26 Aralık 2012 Çarşamba

.......

Ben Yarını düşünmeyi pek Sevmem. Ne olacaksa hemen Şimdi olsun isterim. Seveceksem şimdi, Susacaksam şimdi, güleceksem şimdi.. Zaman bir kez geçer insanın eline, o anın bir daha tekrarı yoktur. Ne yaşarsan bir kere yaşarsın. Bu yüzden sevmem Beklemeyi...

21 Aralık 2012 Cuma

Kurbağaaa =)

Ben kurbağa figürlü hiçbirşeye dokunamam garip bir sekilde ürkerimde :) ama fotografını çekmeme engel degildi :) fuardan cok sevimli almak için dokunmam gerektiğinden alamadım :)

Yaşa-maya- Devam ... ;)

21 Aralık 2012 ..
Kıyamet kopmadı.. En azından henüz nefes alıyorum soğuğu iliklerime kadar hissederek..
İnanan kişi sayısı o kadar çok ki hayret içindeyim..
Gelecekte ne olacağını bile bilseler idi mayalar yada bir başka kabile garip olurdu herhealde..
Çekilmez bir hayat, ve gelecekten kaçış..
Çoğu kişi geçmişinden kaçar ama bu sefer bu çıkacaktı..
Fena çok fena...
Mutlu günler...

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !