11 Şubat 2013 Pazartesi

- LÂ/Sonsuzluk Hecesi-

Hikâyenin ismi düştü dilime bir gece: LÂ.
İLLÂ, dedim.
Bir ömür boyu aradığım hece harfinin LÂ olduğunu bildim..
- LÂ/Sonsuzluk Hecesi-


6 Şubat 2013 Çarşamba

Umuda karşı ..

Işık hep tepelerden doğar.. Gökyüzü ile yeryüzünün bitiminde son bulur.. Ertesi gün yine doğar.. Umut ışık demektir.. Işık umudu müjdelerken, silmek için batmaz her gün batımında.. ışıkta yalnızdır.. koybolup gitmeside.. Umut ise kalabalıklarla doludur.. İnsan tektir.. Yalnız doğmadıkmı.. Tek ve yalnız.. Tek başına olmakta yalnızlıktır..
t.a.

Buna yaşamak denirse...





Tam göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak...
Evinizin sizi içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz...
Sokağa fırlayacaksınız...
Sokaklar da dar gelecek...
Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi...
Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne pırıl pırıl gökyüzü...
Kendinizi taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksiniz...
Birileri size bir şeyler anlatacak durmadan...
‘‘Önemli olan sağlık.''
"Yaşamak güzel.''
‘‘Boşver, her şey unutulur.''
Siz hiçbirini duymayacaksınız...
Gözyaşlarınızdan etrafı göremez hale geleceksiniz.
O'ndan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksiniz...
Hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz...
‘‘Ölüme çare bulundu'' ya da ‘‘Yarın kıyamet kopacakmış'' deseler başınızı kaldırıp ‘‘Ne dedin?'' diye sormayacaksınız...
Yalnız kalmak isteyeceksiniz...
Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak...
İkisi de yetmeyecek.
Geçmişi düşüneceksiniz... Neredeyse dakika dakika... Ama kötüleri atlayarak...
Onunla geçtiğiniz yerlerden geçmek isteyeceksiniz... Gittiğiniz yerlere gitmek...
Bu size hiç iyi gelmeyecek... Ama bile bile yapacaksınız.
Biri size içinizdeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksınız... Aslında kurtulmak istediğiniz halde, o acıyı yaşamak için direneceksiniz.
Hayatınızın geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksiniz...
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz...
Herkesi ona benzetip...
Kimseyi onun yerine koyamayacaksınız...
Hiçbir şey oyalamayacak sizi...
İlaçlara sığınacaksınız... Birkaç saat kafanızı bulandıran ama asla onu unutturmayan... Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren...
Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek... Boğazınız düğümlenecek, dinleyemeyeceksiniz...
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak...
Sabahı iple çekeceksiniz... Bazen de ‘‘Hiç güneş doğmasa'' diyeceksiniz.
Ne geceler rahatlatacak sizi ne gündüzler...
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksiniz...
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önünüze çıkana sarılmak isteyeceksiniz... Nafile... Düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
Rüyalar göreceksiniz, gerçek olmasını istediğiniz... Her sıçrayarak uyandığınızda onun adını söylediğinizi fark edeceksiniz...
Telefonun çalmasını bekleyeceksiniz... Aramayacağını bile bile... Her çaldığında yüreğiniz ağzınıza gelecek... Ağlamaklı konuşacaksınız arayanlarla...
Yüreğiniz burkulacak...
Canınız yanacak...
Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz.
Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinizden...
Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksınız... Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğiniz için kendinizden nefret edeceksiniz...
Yaşadığınız şehri terk etmek isteyeceksiniz... Onunla hiçbir anınızın olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek...
Ama bir umut... Onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu... Bu umut sizi gitmekten alıkoyacak...
Gel gitler içinde yaşayacaksınız...
Buna yaşamak denirse...

(Yazı bana ait değildir.)

3 Şubat 2013 Pazar

Hiç !!!



Hiç
-
Bir insani unutmak, bir insandan vazgeçmek, bir insani hayatindan sonsuza kadar çikartmak zorunda kaldin mi hiç? 

Hani ölmüs gibi, hani uzatsan da elini tutamayacagini bilmek gibi, her an kapindan içeri gülümseyerek girecegini bekleyip ama aslinda hiç gelemeyecegini de bilmen gibi.
Ne zor sey degil mi ölmedigini bilmek , ama ölmüs gibi ulasilmaz olmasi artik o insanin sana, ne kadar katlanilmaz bir gerçek degil mi sen hala bu kadar sevgili iken? 
Özlemek, bu kadar özlemek, etini kemigini yakarcasina özlemek... çok kötü degil mi? 
Bu kadar özleyip onu görememek, ona dokunamamak, onu isitememek , artik sonunun "Pi" hali degil mi? 
Biliyorsun degil mi? 
Ne kadar umutsuz bir arayistir o, kalabalik caddede geçen binlerce yüze bakmak belki bir kez daha görebilmek için o yüzü, belki biraz önce geçti bu kaldirimdan diye düsünmek, belki su an arkamda yürüyen insanlarin içinde bir yerde demek, belki su an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yasamak ne zordur degil mi? 
Ne kadar eritir insani farketmeden. Sende biliyorsun degil mi bunlari.? 
Bir sinema koltugunda sende iki kisi gibi oturdun mu hiç? 
Hiç iki kisi gibi zevk aldin mi bir konserden yalniz basina. 
Güzel bir kafe kesfettiginde, güzel bir film seyrettiginde, güzel bir sarki dinlediginde güzellikleri oraninda eksik kaldiklarini hissettin mi paylasamadigin için onunla. 
Bir barin kalabaliginda hiç yarim vücudunla sallandin mi ortada? 
Hiç iki kisilik beyninle yarim insan olabildin mi? 
Baktiginda aynana sadece yüzünün bir yarisini gördügün oldu mu hiç? 
Sana hayatindaki en büyük yoksunlugu yasatandan nefret edemedigin zamanlar oldu mu hiç? Gözünün içine baka baka kolunu bacagini kesen bir insanin yüzüne sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildigin zamanlaroldu mu hiç? 
Hayatta inandigin bütün degerlerini altüst eden birisine ask siirleri yazabildin mi? 
Onu içinde korumanin seni yok etmek oldugu zamanlara feda oldun mu hiç? 
İçinde aglayan çocuga umut sarkilari söyleyemedigin, özlemini, susuzlugunu, açligini gideremedigin zamanlar oldu mu hiç? 
Kanayan yarasini gördügün ama merhem olamadigin zamanlar. 
Gücünün, hani o tanrisal gücünün bir çocugun aglamasini susturamayacak kadar oldugunu gördügün zamanlar oldu mu hiç?
Hiiiiiiiç.... Hiiç... hiç... bir hiç...

Can Dündar


2 Şubat 2013 Cumartesi

Özlemek suç olmalı !!



"İnsanoğlu kuş misali.."
Dün neredeydim, bugün nerede duruyorum.. 
Koca bir sene öncesi ile bugün arasındaki değişim..
Geride sadece " gün'ler kalmışken" bugün ise koca bir boşluk var..
Her geçen gün daha da uzaklaştırırken, nasıl oluyorda bir yandanda yakınlaştırabiliyor..
Garip .. Gariplikler abidesi olarak yine garipliklerle doldurdum içimi..

Özlemek suç olmalı.. 
Unutma cezası verilmeli, özleyenlere..
Hatırlamak oda suç olmalı..
Onun içinde unutma cezası verilmeli.. Unuttum bile dememeli..
Unuturken hatırlatmamalı..
Her sene aynı gün, aynı dakikalar takvimden silinmeli..
Özlemek ve hatırlamak yasak !! 
Saplanıp kalan yarım kalmışlık..
Hatırda kalan o son koku, sol yanımızdan sızmamalı..
Görmeden, dokunmadan hissetmeyi o nefesi.. Suç olmalı !!
Her hissettiğinde soğuk bir duş altında buz kesene kadar bekletmek olmalı cezası..
Tüm özlem duygusu çekilene kadar.. Sızmamalı sol yan(ımız)dan..
Özlemek..... Özlemek suç olmalı..
En büyük suç.. Müebbet verilmeli hükmü..
Burnunun direğini sızlatmamalı.. 

Git-me vakti(n) çoktan geçti..

Son durak..  
Gitti.. 
Ardına bakmadan.. 

Git-me vakti(n) çoktan geçti...

Bazı bazı çok mu yanıyor canım..
Kırgınlığım çok canımı yakıyor..
Ağlayamıyorum.. Düşen sadece minik bir damla.. İçimde hep bir sonbahar...
Küskünlüğüm herşeye.. 
Ve sana..
Sana küsken barışamıyorum ki hiçbirşeyle..
Ne gidebiliyorum.. Ne unutabiliyorum... Nede özlemeden edemiyorum..
Bazı bazı işte..
Derin bir iç çekişim kadar yakınsın... Kaçamak bir bakıştasın hep..
Susma vakti..
Nemli bir sonbahar günü gibi susmalı, yağmur damlalarının sesi eşliğinde.. 
Sessizliğe, sessizce esme vakti..

!!!???



1 Şubat 2013 Cuma

Gitmekle kalmak arası kalbim zorda .. Hey deli gönlüm kalk hadi... Buralardan gitmek vakti...

Çok sevmek yetmiyor aşk bir gün eskiyor ..
Biz senle kaç mevsim hem güldük hem ağladık ..
Bak işte yol bitti bir de baktık aşk gitti ..
Yağmurda ıslandık o zamanlar çok aşıktık ..
Ayrılıklar mevsimi.


Çok sevmek yetmiyor aşk bir gün eskiyor ..
Biz senle kaç mevsim hem güldük hem ağladık ..
Bak işte yol bitti şimdi mevsim aşk değil ..
Yağmurda ıslandık o zamanlar çok aşıktık ..

Ayrılıklar mevsimi .

___

Nez güzel bir şarkısın sen...

 

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !