18 Haziran 2014 Çarşamba

Kaba-ca Takılıyorum..


Çok takılıyorum sanırım insanların konuşma ve hitap şekillerine..
Bi çok kişiden uzak bir noktada bu işi yapmam gerekirken ki kastım kesinlikle yaptığım iş ile alaklı, muhataplarım departmandakiler, müdür ve patron üçgeni olmalı aslında..
Ama yok, bana öylesi denk gelmez zaten gelsede bende bi ters etki eder olmaz o iş yani...
Şimdi bunu okumuş/okumamış insan kategorisi yaparak ayırım yapmak istemiyorum.. Yaparsam hem okumuş hem okumamış odunların kabasallaşması evrensinde erişemeyenlere hatta yanından bile geçmeyenlere haksızlık olur..

Ki yapmam mümkün değil.. Nice üniversite bitirmemiş ve kibar insanlar tanıdım arada da olsa hala tanıma şerefine nail oluyorum..

Adam bilmem ne okulun falanca bölümünü bitirmiş zilyon yıldır çalışmakta ve godoman müşterilerle abi-hacı tarzı konuşmalar yapacak kadar samimi iken bunu sebeplere bağlamam gerekir diye düşünüyorum..

1.Okul bitirmemiş demek -ki adam boru değil okumuş be okumuş...
2.Karşıdaki adam da bunu hacısı-abisi gibi gördüğü için. (Aslında çok saçma bir sebep oldu insan anca çok samimi olduğuna böyle demez mi ya yoksa ben mi yanlış yapıyorum.. Hem nerden biliyorsun belki cidden de samimi birer ikili beşli falanlardır..)
3.Karşıdaki adamda sinir oluyordur belki ama belli edememe durumu vardır. Kibardır, ince fikirlidir belki kalp kırmak istemiyordur vs vs. (Çok polliyanacıdır nerden bilicen)
4.Yada oda onun gibidir. O sebeple senin gibi eften püsten kabalıklara dikkat etmiyor hatta fakında bile değillir.. (Dedim ya işte aynılar tencerenin kulbu gibi. .Kapak gibi, kapağın tutacağı gibi.. )

Kaba ama işte..
Ne yaparsan yap kaba.. İşçi adam yaparsa eyvallah der geçersin bilirsin adam zaten o ortamda öyle olmasa bile öyle olan bi yığın adamla içiçe.. Zamanla diline bulaşmış işte.. Sap sapa napacaklardi sanki ..
-Ademcimmm oradan uzatıverirmisin vidaları?
-Tabii kiii Mahmutcum başka bişide lazım mı vermemi, istermisin?
Valla aralarında dedikodu çıkan animalllah!
Adem ve Mahmut arasındaki dedikodu zirve yaptığında ortalık karışır kan çıkar biz Türk milletiyiz hiç dedikoduyu sevmeyiz tövbeee...
Bide odunsu tipler var.. Hani ağaçla uzun bir konuşma yapsanız size kibar bir dille yanıt vereceğini düşünür umud eder tüm kalbinizle olacağına inandığınız an tos diye bi ses gelir...
'neee?'
'baksana nokta nokta işin bilmem nesi için gelenlerin faturasında malzeme kaça gelmiş?'
'Sende falancanın numarısı vardır versene?'
'Sen bilirsin.. Sen yaparsın al hatta yap...'
 Hööööööö.....
Sonu mu sinir harbi elbette.. Alacan odunu eline bi güzel terbiye edeceksin böylesini.. Hoş odunu odunla terbiye etmekte ayrı bir marifet...

Neyse...

Sonuç olarak, yok öyle bir dünya işte...
Neymiş efendim herkes biribirine kibar olacak, kibarlığın dozunu yılışıklığa vurup "aaa ne zaman ıslatıyoruuzzzz" tarzı iğrenç espiri kategorisine bile girmeyen cümleler kurulmayan, elini kolunu sallayarak gelip yaptığınız işin içine eden kafanızı bilmem kaç kez kurtlanmasını sebep olmayanların olmadığı bi işyeri?
Çok hayalperestim..

Çok uluslu şirketlerde bile bu tiplerin daha evrimleşmiş türleri mevcut ki bu tipler daha bir tehlikeli kımıl zararlıları haline geliyorlar.. Okumuş kabalar daha bi iticimi ne?

Yaşlanıyorum sanırım.. Yaş geçtikçe böyle şeyler daha çok gözüme batar oldu.. Çok detaycı olmadan görmemezlikten gelmek lazım.. He yapamıyorsanda suya anlat suya.. Annem öyle derdi her kötü rüyadan sonra 'suya anlat kızım' diye kötü pis düşünceleride anlatırsam geçer belki.. 
Yaş erişti kemale ama hala nelerle uğraşıyorum sen akıl fikir ver Allahımmm.. :)
Napsın yani adam 'versene' 'baksana' demiş ne var yaniii bu kadar sinirlerini hoplatacak neeee..

NOT: Kaba erkek ultra itici erkek.. Bu tip erkeleri dinlerken gözlerimin kısıldığını kaşlarımın yarımşar bir kavisle hareket ederek tek gözümün attığını hissetmeme neden oluyorlar  :)

17 Haziran 2014 Salı

13 Haziran 2014 Cuma

Her gece aklımda sabahlıyorsunuz, sahi siz ne iş yapıyorsunuz?



Her gece aklımda sabahlıyorsunuz, sahi siz ne iş yapıyorsunuz?


ANLAMSIZLIK.

Geride bırakılmış hissi; tuhaf çok tuhaf..
Gözleriniz yanıyor, kalbiniz sanki burnunuzda atıyor gibi sızlıyor.. Ürperiyorsunuz.. Vucudunuzda bulunan her tüye kadar hareket ediyor hücreleriniz.. 
Başınız, başınız hep dumanlı oluyor.. 
Hani takılma derler ya takılmıyorsunuz sadece nedenini düşünyorsunuz..
Neden bunlar bana yapıldı
Neden farklı olamadı
Herkes çok şanslı iken neden olmadı ben o şansı hak etmiyormuyum?
Mutluluk suç mu?
Neden düşler hep rüyalarda?
Uçuşan toz zerrecikleri kadar bile mutlu olamamışken onca zaman neden.. 
Zihnimdeki herşeyi öldürmüş, katilini hapsedip huzurla uyuyacakken hala nefes çekimi kadar yakın, sıcaklığı ensemde.. 
Çok yakında, uzansam erişecek gibiyim ama milyarlarca yılın içine hapsolmuş bir silüette.. 
Neden herşey bu kadar film karesi edasında..
Karmaşık olan hayatın kendisi değil, karışıklığa neden olan anlamsız hayaller...
Hayatın tek suçu; susmak!
Hayatta tek suçum; hayal edebilmek..
Bu yazıda ki saçma olan herşey çok ama çok anlamsız, sapanıylada saçmasıylada duygusuzca yazılmış her satırı işte anlamsız, çok anlamsız..

3 Haziran 2014 Salı

Soluk Benizli -_-

Bugün aynanın karşısında uzun uzun baktım kendime..Yüzümdeki izlere.. Mimiklerime karışan çizgilere.. 
Bundan on sene önceki halim aklıma düştü işte.. Ne de güzeldir kaygısız tasasız olmak.. 
Yüzüme düşen senelerin izleri öyle dokundu ki bir an.. Çok yaşını almış biri değilim kabul fakat artık genç hiç değilim..
Fiziksel olarak düşünsel olarak öyle çok yer değiştirdi ki dönüp baktığımda kendimi tanımakta güçlük çekiyorum..
Zamanı tüketiyorum.. 
Ne için? Ne içinden çok nasıl demek sanırım doğrusu.. Koşar adımlarla yaşamayı bırakalı asırlar geçmiş gibi..
Ertelediğim, kaçırdığım, elinden tutumadığım herşey o aynadan bana bakıyordu.. Her noktasına yerleşmiş gibiler..
Yorgun yüzüm.. 
Hiç yerinde olmayan ama git gide dahada kötüye giden soluk bir renkte.. Ağır makyajlar yapmam düzenli bakımlar vs. fakat sanırım artık gerekiyor..
Bu yaşlanma psikolosinden çok elde edemediğim bir çok şeyi yitirmiş olmaktan kaynaklanıyor..
Öyle yada böyle... Sonuçta zamanı durduramamak, işte o beter bişey...

1 Haziran 2014 Pazar

Gül Kokan Rüzgarlar

Gün gelir bitti dersiniz.. Unuttum, herşey öyle saçmaymış ki öyle aptalcaymış işte.. 
Neden ağladığınızı, her yağmur yağdığında neden biraz daha fazla onu düşlediğinizi. İçinizde olan her zerre özlem duygusuyla ona kaydığınızı ve her "özlemek"dendiğinde onla bağdaştırdığınızı bir türlü anlam yükleyemezsiniz.. 
Hayat öyle tek düzedir ki onsuz, rahat acısız.. Düşsüz.. 
Bunların hepsini hatırlamakta zorlanır ve huzurlu olduğunuzu sanırsınız.. Öylemisiniz gerçekten?
Yağmur damlasının yere düşerken ki hüznü kadar sizi ağlatabilecek başka birşey olmaması gibi bittmiş midir ? 
Herşey güllük gülistanlık falan dünyalık tüm mutluluklar sizinle mi? 
Evet herşey öyle saçma ve aptalcaymış ki, yine o aptalca salaklıkların peşine düşmemek için kendinizi avutuyorsunuz..
Uğraşma..
Çünkü öyle bir dünya yok.. 

30 Mayıs 2014 Cuma

Baş Belası Seboreik!

Baş belası benim gibi değilde başlıktaki arkadaş için tümden geçerli bir hitap oldu artık benim için...
Cidden çok illet bir hastalık ve ne yazıkki hala geçiremedim.. Hoş geçmesini beklemiyorum geçmeyeceğini gayet iyide biliyorum ama fakat artık en azından kaşınmasan be meret diyorum, yok inat.. Katır inadından beter bir inat... O katırsa bende keçiyim arkadaş.. 
İnadım inat en azından bana neyin iyi geldiğini bulacağım..
Gelelim bir önceki yazıda yaptığım kür.. Tamamen fos çıktı.. Sadece bir süre rahatlama oldu sadece.. Uygulamaya devam ettim 2 ay aralıksız her gün.. Tam bir işkence..
Ama sonuç kötü ne yazıkki .. 

Ne mi yaptım.. 
Bir İnce Ses ogün bir tavsiyede bulunmuştu o ürünleri bulup aldım.. Maliyet olarak ciddi bir rakam fakat çözümü ne olursa olsun değecekse almam farzdı.. ( Kerastase Dermo serisi...)
Aldım hatta 2. seti aldım.. İşe yaradı mı malesef yaramadı... :( 

Üstelik çokta ümitli idim.. Fakat şampuan ve serumu hala kullanmaktayım ara ara..Özellikle sarımsak ve çörek otu kokusundan sonra çok demiştim kendime bu şahane koku keşke tutsaydı.. Neyse denemeye devam dedim... Meğer daha beteri sırada imiş... :)

Ege üniversitesi Hastanesinin yolunu tuttum geçenlerde.. Çok ısrar ettiler birde orayı dene diye.
Gittim... Bu kokuların yanına birde kül kokusu ekledim.. Gerçi hala karar veremedim.. Mazot gibide kokuyor kurum gibi de.. Hatta kendimi sigara içmiş gibi hissediyorum... 
Hani uzun süre şişeyi koklasanız kafa yapacağına eminin :)  İlac bir karışım simsiyah ve çok kötü kokuyor.. İçeriğinde katran ve kül olduğunu sanıyorum (ve tabiki alkol) bir çok okuduğum sitelerde tedavi amaçlı bu ürünler verilmekteymiş zaten..

Önce bu karışımı yapacak bir eczane buldum sonra denemeye başladım...
Evet, 20 güne yakındır kullanmaktayım.. Durum mu; hafif bir azalma var gibi fakat deli gibi kaşınıyorum.. Kokusuda cabası.. Ne kullanırsanız kullanın çıkmıyor.. Saçlarınız benim gibi uzun ise zaten salmanız mümkün değil.. Çünkü kokudan miğdem altüst oluyor.. Şişeden kokladığınızda daha katlanabilir gibi duruyor aslında kokusu ama sonrasında nedense şekil değiştiriyor...

Benim gibi kış aylarında saçlarına koku sinecek diye gece sokağa çıkmayan, çktığında ise şapka ve kapişonlu switler ile gezen biriyseniz ki nasıl göründüğüme hep dikkat etmişimdir fakat koku sinmesin diye türlü kılıklara giren ben gibiyseniz; açıklıyorum ki bu size verilmiş bir ilahi adalettir.. :) Yanımda sigara içilmesinden dahi hoşlanmazken bu bana reva mıdır bilemedim.. :)

Koyu renk kıyafetlerimi bu sene dolapta ayrı köşeye koydum.. Ne kadar sevsemde onları bu yaz hatta geçiremediğim tüm günler boyunca giyemeyecek olmam çok can sıkıcı..

Bunları yazma gereği duymuş olmam ise bu hastalık için uğraşan çok insan var.. Günlerce araştırma yaptığımı bilirim okuduğum yorumlar gördüğüm fotoğraflar karşısında tam anlamıyla dehşete kapılmıştım.. Ki durum hala aynı...

Neyse uzatmaya gerek yok.. Bu kür şuan için oldukça ideal.. Kokusu dışında.. :) 10 günlük bir süreç demişti eczacı fakat doktor bir süre belirtmedi 3 ay sonra kontrole gideceğim.. Bana yazdığı reçete ayrıca zeytin yağlı bir karışım var vucuda sürmek için fakat o konuda pek sıkıntım olmadığından kullanmıyorum..

Şampuan olarak Kerastase Dermo ile yıkayıp duruluyorum sonrasında doktora işe yaramıyor dememe rağmen yazmakta ve kullanmam konusunda ısrar ettiği Ketoral'i kullanıp 6 dk. bekletiyorum.. Bu karışım  da (pis kokulu karışımı) ortalama 4 saate beklet dedi.. 
Çeşitli işkence şekilleri olarak bunuda listeye eklemeliler tam bir eziyet..
Belirtmem gerekirse 4 saat bekletemiyorum.. Eve zaten adım atmam yemeği mi yiyip şöyle ayaklarımı uzatmam demek 9.30 dan önce olmadığı için 2-3 saat tutup yıkıyorum.. 
Uygulamayı yaparken eldiven kullanıyorum çünkü ilk gün ellerimi mahvetmişti.. Kurttu ve kabuk kabuk yaptı..

Yardımı olur diye reçetenin fotoğrafını ekliyorum.. Ne kadar kulaktan dolma şeylere inanmasamda çare olmayınca insan deniyor işte.. Yapacaksanız doktorunuza gösterip kullanmanızı öneririm...

Happy days...  :)


Not: Yazım hataları var ise affola çok kısıtlı bi vakitte öğlen arasında yazıp yayınlayamamıştım :)  


HAYDİ PES ETMEK YOK DEVAM MI? 

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !