13 Haziran 2014 Cuma

Her gece aklımda sabahlıyorsunuz, sahi siz ne iş yapıyorsunuz?



Her gece aklımda sabahlıyorsunuz, sahi siz ne iş yapıyorsunuz?


ANLAMSIZLIK.

Geride bırakılmış hissi; tuhaf çok tuhaf..
Gözleriniz yanıyor, kalbiniz sanki burnunuzda atıyor gibi sızlıyor.. Ürperiyorsunuz.. Vucudunuzda bulunan her tüye kadar hareket ediyor hücreleriniz.. 
Başınız, başınız hep dumanlı oluyor.. 
Hani takılma derler ya takılmıyorsunuz sadece nedenini düşünyorsunuz..
Neden bunlar bana yapıldı
Neden farklı olamadı
Herkes çok şanslı iken neden olmadı ben o şansı hak etmiyormuyum?
Mutluluk suç mu?
Neden düşler hep rüyalarda?
Uçuşan toz zerrecikleri kadar bile mutlu olamamışken onca zaman neden.. 
Zihnimdeki herşeyi öldürmüş, katilini hapsedip huzurla uyuyacakken hala nefes çekimi kadar yakın, sıcaklığı ensemde.. 
Çok yakında, uzansam erişecek gibiyim ama milyarlarca yılın içine hapsolmuş bir silüette.. 
Neden herşey bu kadar film karesi edasında..
Karmaşık olan hayatın kendisi değil, karışıklığa neden olan anlamsız hayaller...
Hayatın tek suçu; susmak!
Hayatta tek suçum; hayal edebilmek..
Bu yazıda ki saçma olan herşey çok ama çok anlamsız, sapanıylada saçmasıylada duygusuzca yazılmış her satırı işte anlamsız, çok anlamsız..

3 Haziran 2014 Salı

Soluk Benizli -_-

Bugün aynanın karşısında uzun uzun baktım kendime..Yüzümdeki izlere.. Mimiklerime karışan çizgilere.. 
Bundan on sene önceki halim aklıma düştü işte.. Ne de güzeldir kaygısız tasasız olmak.. 
Yüzüme düşen senelerin izleri öyle dokundu ki bir an.. Çok yaşını almış biri değilim kabul fakat artık genç hiç değilim..
Fiziksel olarak düşünsel olarak öyle çok yer değiştirdi ki dönüp baktığımda kendimi tanımakta güçlük çekiyorum..
Zamanı tüketiyorum.. 
Ne için? Ne içinden çok nasıl demek sanırım doğrusu.. Koşar adımlarla yaşamayı bırakalı asırlar geçmiş gibi..
Ertelediğim, kaçırdığım, elinden tutumadığım herşey o aynadan bana bakıyordu.. Her noktasına yerleşmiş gibiler..
Yorgun yüzüm.. 
Hiç yerinde olmayan ama git gide dahada kötüye giden soluk bir renkte.. Ağır makyajlar yapmam düzenli bakımlar vs. fakat sanırım artık gerekiyor..
Bu yaşlanma psikolosinden çok elde edemediğim bir çok şeyi yitirmiş olmaktan kaynaklanıyor..
Öyle yada böyle... Sonuçta zamanı durduramamak, işte o beter bişey...

1 Haziran 2014 Pazar

Gül Kokan Rüzgarlar

Gün gelir bitti dersiniz.. Unuttum, herşey öyle saçmaymış ki öyle aptalcaymış işte.. 
Neden ağladığınızı, her yağmur yağdığında neden biraz daha fazla onu düşlediğinizi. İçinizde olan her zerre özlem duygusuyla ona kaydığınızı ve her "özlemek"dendiğinde onla bağdaştırdığınızı bir türlü anlam yükleyemezsiniz.. 
Hayat öyle tek düzedir ki onsuz, rahat acısız.. Düşsüz.. 
Bunların hepsini hatırlamakta zorlanır ve huzurlu olduğunuzu sanırsınız.. Öylemisiniz gerçekten?
Yağmur damlasının yere düşerken ki hüznü kadar sizi ağlatabilecek başka birşey olmaması gibi bittmiş midir ? 
Herşey güllük gülistanlık falan dünyalık tüm mutluluklar sizinle mi? 
Evet herşey öyle saçma ve aptalcaymış ki, yine o aptalca salaklıkların peşine düşmemek için kendinizi avutuyorsunuz..
Uğraşma..
Çünkü öyle bir dünya yok.. 

30 Mayıs 2014 Cuma

Baş Belası Seboreik!

Baş belası benim gibi değilde başlıktaki arkadaş için tümden geçerli bir hitap oldu artık benim için...
Cidden çok illet bir hastalık ve ne yazıkki hala geçiremedim.. Hoş geçmesini beklemiyorum geçmeyeceğini gayet iyide biliyorum ama fakat artık en azından kaşınmasan be meret diyorum, yok inat.. Katır inadından beter bir inat... O katırsa bende keçiyim arkadaş.. 
İnadım inat en azından bana neyin iyi geldiğini bulacağım..
Gelelim bir önceki yazıda yaptığım kür.. Tamamen fos çıktı.. Sadece bir süre rahatlama oldu sadece.. Uygulamaya devam ettim 2 ay aralıksız her gün.. Tam bir işkence..
Ama sonuç kötü ne yazıkki .. 

Ne mi yaptım.. 
Bir İnce Ses ogün bir tavsiyede bulunmuştu o ürünleri bulup aldım.. Maliyet olarak ciddi bir rakam fakat çözümü ne olursa olsun değecekse almam farzdı.. ( Kerastase Dermo serisi...)
Aldım hatta 2. seti aldım.. İşe yaradı mı malesef yaramadı... :( 

Üstelik çokta ümitli idim.. Fakat şampuan ve serumu hala kullanmaktayım ara ara..Özellikle sarımsak ve çörek otu kokusundan sonra çok demiştim kendime bu şahane koku keşke tutsaydı.. Neyse denemeye devam dedim... Meğer daha beteri sırada imiş... :)

Ege üniversitesi Hastanesinin yolunu tuttum geçenlerde.. Çok ısrar ettiler birde orayı dene diye.
Gittim... Bu kokuların yanına birde kül kokusu ekledim.. Gerçi hala karar veremedim.. Mazot gibide kokuyor kurum gibi de.. Hatta kendimi sigara içmiş gibi hissediyorum... 
Hani uzun süre şişeyi koklasanız kafa yapacağına eminin :)  İlac bir karışım simsiyah ve çok kötü kokuyor.. İçeriğinde katran ve kül olduğunu sanıyorum (ve tabiki alkol) bir çok okuduğum sitelerde tedavi amaçlı bu ürünler verilmekteymiş zaten..

Önce bu karışımı yapacak bir eczane buldum sonra denemeye başladım...
Evet, 20 güne yakındır kullanmaktayım.. Durum mu; hafif bir azalma var gibi fakat deli gibi kaşınıyorum.. Kokusuda cabası.. Ne kullanırsanız kullanın çıkmıyor.. Saçlarınız benim gibi uzun ise zaten salmanız mümkün değil.. Çünkü kokudan miğdem altüst oluyor.. Şişeden kokladığınızda daha katlanabilir gibi duruyor aslında kokusu ama sonrasında nedense şekil değiştiriyor...

Benim gibi kış aylarında saçlarına koku sinecek diye gece sokağa çıkmayan, çktığında ise şapka ve kapişonlu switler ile gezen biriyseniz ki nasıl göründüğüme hep dikkat etmişimdir fakat koku sinmesin diye türlü kılıklara giren ben gibiyseniz; açıklıyorum ki bu size verilmiş bir ilahi adalettir.. :) Yanımda sigara içilmesinden dahi hoşlanmazken bu bana reva mıdır bilemedim.. :)

Koyu renk kıyafetlerimi bu sene dolapta ayrı köşeye koydum.. Ne kadar sevsemde onları bu yaz hatta geçiremediğim tüm günler boyunca giyemeyecek olmam çok can sıkıcı..

Bunları yazma gereği duymuş olmam ise bu hastalık için uğraşan çok insan var.. Günlerce araştırma yaptığımı bilirim okuduğum yorumlar gördüğüm fotoğraflar karşısında tam anlamıyla dehşete kapılmıştım.. Ki durum hala aynı...

Neyse uzatmaya gerek yok.. Bu kür şuan için oldukça ideal.. Kokusu dışında.. :) 10 günlük bir süreç demişti eczacı fakat doktor bir süre belirtmedi 3 ay sonra kontrole gideceğim.. Bana yazdığı reçete ayrıca zeytin yağlı bir karışım var vucuda sürmek için fakat o konuda pek sıkıntım olmadığından kullanmıyorum..

Şampuan olarak Kerastase Dermo ile yıkayıp duruluyorum sonrasında doktora işe yaramıyor dememe rağmen yazmakta ve kullanmam konusunda ısrar ettiği Ketoral'i kullanıp 6 dk. bekletiyorum.. Bu karışım  da (pis kokulu karışımı) ortalama 4 saate beklet dedi.. 
Çeşitli işkence şekilleri olarak bunuda listeye eklemeliler tam bir eziyet..
Belirtmem gerekirse 4 saat bekletemiyorum.. Eve zaten adım atmam yemeği mi yiyip şöyle ayaklarımı uzatmam demek 9.30 dan önce olmadığı için 2-3 saat tutup yıkıyorum.. 
Uygulamayı yaparken eldiven kullanıyorum çünkü ilk gün ellerimi mahvetmişti.. Kurttu ve kabuk kabuk yaptı..

Yardımı olur diye reçetenin fotoğrafını ekliyorum.. Ne kadar kulaktan dolma şeylere inanmasamda çare olmayınca insan deniyor işte.. Yapacaksanız doktorunuza gösterip kullanmanızı öneririm...

Happy days...  :)


Not: Yazım hataları var ise affola çok kısıtlı bi vakitte öğlen arasında yazıp yayınlayamamıştım :)  


HAYDİ PES ETMEK YOK DEVAM MI? 

29 Mayıs 2014 Perşembe

Boş Otururken Gülenler Kulubü. :)


Çoktan boşladım...
Abuk sabuk yaşamak diye buna deniyor sanırım.. 
Bazen istediğiniz gibi yaşamamak gerekiyormuş öyle olduğunda hayat baya bi tuhaf hal alıyo..
Azıcık büyük sözü şartmış arkadaş.. :)

NOT: Bi yazının devamı mışşş gibi oldu ama kafamın içindekinin devamı sandımcaa.. :D

19 Mayıs 2014 Pazartesi

İçimin Karası




Hayat pamuk ipliğine bağlı.. İpimiz de bazen bizim bazen başkalarının ellerinde..
Garip olansa bir gün yanınızda olan diğer gün yanınızda olmaması.. 
Ölüm gerçeğimiz.. 
Para kazanmak gerçeğimiz..
Çalışmak zorundayız.. Acı çekmek zorundayız...
Canımız yanar.. Ama sanırım en çokta ölümün acısı değilde laflar yaraya basar tuzu.. Daha da yanar işte can...
Söyleyecek tonlarca lafım var.. Tonlarca ağır basan bir suskunluğum...
Ağlıyorum, dua ediyorum... Öfkemi bastıramıyorum...
Kendime de yediremiyorum... Elimden neden bişey gelmez diye deli oluyorum.. İki paylaşım yapmakla neyi değiştiririm ki neye faydam olur..

Yaşamak bu kadar ucuz olmamalı.. 
Yaşamlar bu kadar çabuk sönmemeli.. 
İnsan hataları üzerinden 'kader' vurgusu yapılmamalı.. 
'Aklını kullanan hayatta kaldı' diyememeli kimse.. 
'Kimseyi oraya zorla sokmadık çalışması için' dediğinde biri utanmalı, biraz olsa yüzü kızarmalı ve özür dilemeli..
'Fakire dağıtılan kömürü zengin mi çıkarsın' denebiliyorsa... 
100-150 sene önce olmuş vakalar ile lıyaslanıyorsa...
Sedye kirlenecek diye çizmelerini çıkarmayı teklif edecek kadar asil olan insan gibi insan olan hiç kimse için bu hayat bu kadar ucuz olmamalı...

Sadece insan soruyor be arkadaş.. Şaşıyor.. Neden o bir damla gözyaşını çok gördünüz kendi canınıdan olan insanlara diye.. Herşey bi yana bırakıp, neden diye soruyor işte.. Biz çoluk çocuk içimiz cız ederken, gözyaşımızakıp giderken diyorum işte ben mi çok duygusalım yoksa çok mu abartıyorum?
Bilmiyorum...
Rabbim yanına aldı sizi.. Huzur içinde uyuyun bizi bekleyin kardeşlerim.. Adelet bir gün tecelli edecek.. İlahi adelet elbet yerini bulacak...



#SomaKarartılmasın

 
 

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !