12 Ağustos 2013 Pazartesi

Şapşahanelerdeyiz..





Zamanın hızına yetişebilseydik belkide herşey daha karmaşık bir hal alırdı.. Sürekli aynı zamanları yaşamak sıkıcı olsa gerek..


Kocaaa bir bayram tatilini yedim bitirdim.. 
Pazartesi gününden nefret ediyorum.. Esnemekten  bıktım..
Pazar günü yollarda telef oldum.. Giderken bir dert dönerken ayrı bir dert yaşadım.. Çanakkale/Küçükkuyu seyatimin başıda sonuda birbirinden beter..

Bildiğim bişey varsa Metro ve Kamil Koç Turzimi bir daha ASLA kullanmayacak olmam..
Birisi başka türlü bir diğeri başka türlü mağdur etti.. Mağdurumda mağdurum diyip kendmi yatıştırma çabaları bile boşa çıktı.. 

En üzüldüğüm noktada ne yazık ki şu müşteri hizmetlerinde müşteri memnuniyeti departmanında çalışanlardır.. Otogarda o kadar bağırıp söylendim ki annemin uyarmasıyla yatışma eğilimine girsemde boşaydı.. Suçsuz günahsız insanlardan resmen hınçalıyoruz ulaşamadığmız o sorumsuzlar yüzüne.. 
İlgisiz personel yalan yanlış bilgiler asfalyalarımı iyice attırdı söylendikçe söylendim herkes resmen beni dinledi seyretti kimbilir ne anlayışsız biri dediler varsın desinler.. Diğer firmalar harıl harıl yolcu indirip alıken biz tam 2 saat gecikmeli bindik.. Desinler yani benim çektiğim eziyeti nerden bilecekler..
Resmen ateş püskürüyordum herkesi şikayet ettim ne işe yarayacaksa.. Hepsi aynı farklılarmı ki sanki.. Altı üstü adam yerine koyup güler yüzlü düzgün ve doğru bilgi istemek. 
2 Saat boyunca ha geldi ha gelecek diye dikildik durduk..

Zaten koltuklar rezalet bir noktasındaydı aracın tangur tungur bir yığın titremenin arasında İzmir'e vardığım an bir oh çektim.. 
Kutsal toprakarıma ayak basmamla bavul hengamesine girişince gece 12 de olsa evime varmış olmaktan mutlu oldum..
Ayaklarım başım ağrıdan ölüyor.. Güya tatil yaptım..
Yok arkadaş masraftan kaçıp bir araba almazsam kendime olan bu olur işte.. 

Gene çekilmezim bugün.. Huysuz,aksi, suratsız üstüne birde uykusuz.. 
Ayak baş parmaklarım isyanlarda kafamı koysam anında uyurum o derece umutsuz bir vakayım.. 
Üstüne birde g.müdür tepemde dolanıp sürekli birşeyler söylüyor,  "o yapıldımı bu yapıldımı, o yapılacaktı şunu yapsak bunu yapsak" eee yeter valla sabah sabah helede pazartesi günü bu kadar enerjiyi nerden toplamış bu yahu pes valla !! 
Adam masamın yanına mesken kurdu resmen.. Ne var yani bak haa noldu sen bakınca işi hemen halletik mi bitti mi yani olduu hadi size iyi günlerr mutlu işkenceleeeeer...
Ee tabi sonuç itibari ile işi yapan ben, emri veren o olduğu için normal tabiiikide.. 

Bu arada tam arkamda duran yazıcım bir zamanlar sadece ben kullanırdım ofisteki yazıcılar tek tek bozuldu benimki ortalık yazıcısı haline dönüştü.. 
Onuda bozdular zaten beşer onar kağıtlarla beraber döküm veriyor..  Çıktısını alan ardında fazladan çıkan o beyaz kağıtları oraya buraya koyuyar resmen milletin arkasını toplar oldum bir gün hepsini fena paylayacağım ama bakalım ne zaman sabır diyorum..
Her çıktı alıken ki o gürültüsünü anlatmıyorum bile resmen kafam şişiyor.. Şeytan diyor tut fırlat pencereden aşağıya toptan kökünden kurtul.. Bunların hepsi cehapenin oyunu zaten bilmiyormuyum ben hayret doğrusuuu..
Utanmadan birde bana soruyorlar "çıktı çıktı mı?" çıktı çıktımı nedir abi banane çıktından mukayet olsamışın çıktına seceresini mi tutucam birde bir o eksikti zaten.. 
Anonons geçerim artık "evet efenimmm ....'nın çıktısı geliyooooorrr geliyooorr veee geellldiiiiii"  
Congratulations to me !
Bu gidişle ben tüm ofisi darman duman edicem galiba... 
Son kuruşunuda kendime sıkar çeker giderim tam olur.. Ne mesudum yarabbimmmm...
Evet tozuttuğum an şuandır.. Haydi hayırlı uğurlu olsun herkese...

...Ve bu sebepler doğrultusunda girişteki cümleye bu sonu bağlıyorum : Tekrar ve tekrar aynı anları yaşamamak ne güzel birşeymiş..!

Off bugün kendime bolca sabır istiyorum..
Ne şahane bir gün değil mi?
Mutlu günler sizlerin olsun efenimmm  ...

2 Ağustos 2013 Cuma

Tembel Kedi Yada Patates Çuvalı Falan İşte ツ




Hiç birşeyi ertelememek gerek!
Resmen hayatı erteleyerek yaşıyorum.. 
Dilimi geliştirmek istiyorum erteliyorum.. 
Yüzmeye tekrar başlamak istiyorum ama erteliyorum..
Gitmem gereken bir yığın kurs var ve ben hep erteliyorum..
Uğramam gereken arkadaşlarım, gidipte görmem gereken bir yığın yer varken ben yine ve yine erteliyorum..
Bir uykuyu ertemiyorum diye geçirdim içimden fakat onuda erteliyorum..
Kitaplarım hüzünlü hüzünlü bana bakıyor ben ise onu bırakıp başka bir kitap alıyorum onuda diğerlerinin üzerine bırakıyorum.. Ayda 1 kitap zor okur oldum, erteliyorum çünkü..
Bir işimi ertelemiyorum.. Düşünün fotoğraf çekmeyi bile erteler oldum.. Belkide beni bunaltanda bu ertelemelerimdir..

Deliler gibi alışveriş yapan ve bundan keyif alan biriyim.. İyice tembelleştim artık mağazaya gitmek yerine mağazanın adresinden satın alıp ayağıma getirtiyorum.. Annem haklı "Dünya'da iş olduğunu bilsen gelmeyecekmişsin" der hep .. Ee haklı ne diyebilirim ki ! ツ
Hayatı çooook uzunmuş gibi yaşıyorum.. Sanki hep aynı yaşta hep aynı duygularda kalacakmışım gibi.. -Gelde bana sor onu...
Arzularımı yitiriyorum erteleyerek.. 

Kredi kartlarımın taksitlerini bile erteletmeyi adet edinen ben bulaşıcı gibi önüme çıkan herşeye "Sonra" demeye başladım.. Alışkanlık, bağımlılık oldu bende.. Psikolojideki yeri nedir bilmem ama nereye kadar arkadaş...

Blogumun temesını değiştirmek istiyorum hanidir.. Ertelediklerimden biride budur.. -Daha yığınlarca var.. Onca seneler neler biriktirdim bir bilseniz.. 
Eski temam çok sıkıcı bunaltıcı geliyordu.. Eski gibi kokuyordu.. Ama eskiler güzeldir bu o eskiler gibi değildi değişmeliydi..
Hani düşündüğümde diğer ertelemelerim gibi paraya yada totomu kaldırmama zahmet etmeme gerek kalamayacak cinsten birşeydi.. Ne kadar zamanı mı alır ki ?
Aslında hoşlanıyorumda değişiklik yapmaktan fakat dedim ya ERTELİYORUM.. 

Yeter dedim ve son hali şuan bu.. Daha uğraşacağım bitmedi hala gözümde eksik bişeyler var onları da bulunca tamalamış olucam..

Haftanın son iş gününden selam olsun herkese.. 
Bu ara şafak; 11 ツ  - Bugünü saymazsam.. 
Yaşlanıyorum ben.. ツ

Upss! 
NOTA GEL : İronik mi? Hadi canım!

"SEVGİLİ"



İçim yine yangın yeri sevgili.. 
Milyonlarca düşünce milyonlarca isteksizlik hallerimden biri daha işte..
Çaresizlik ne zormuş.. Bilmem bilirmisin bu duyguyu.. Hiç öğrenemedim hiç izin vermedin, hatırladın mı?
İsteyipte yapamamak ne çok can yakarmış.. Bunu da bilir misin? Canın yanması nedir tattın mı?
Kalbin sıkışır mı hiç senin de böyle durumlarda.. 
İçin içine sığmaz kalkıp soluğun kesilene kadar koşmak ister misin, hiç kimseyi umursamadan.. Acısını unutturana kadar kalbine.. Deliler gibi atan kalbinin atışlarını dinler misin..
Sebepsiz bakarmısın sende insanların yüzüne uzun uzun.. 
Gözlerinde ararmısın tanıdık bir çift göz.. Tanıdık bir koku gelir mi hiç burnuna..
Unutulmuş, zamana yenilmiş onca duygunun anını yaşayabilmek adına tekrar tutarmısın başkalarının ellerini..
Herkes sen ama hiç kimse sen gibi kokmaz mı ?
Anımsayamazsın bazen.. 
Gerçek sanarsın.. 
O büyü öyle sarar ki öyle sarar işte sevgili..
Bakarsın, o kadar tanıdıktır ki aslında gözlerini açıp o büyü bozulsun istemezsin sessizce dinlersin o huzuru sadece.. Çok kısa bir an işte..
Görmez olursun, başka kimse kalmamıştır onca kalabalığın ortasında..
İşte yanımdasın dediğimde kaybolup gidersin hiç tanımadığım birinin yüzünde, dokunuşunda.. Gerçek olmasını diler, milyonlarca sözler verirsin.. Nafile.. Çaresizlik ne zordur bilirmisin..
Beni unuturken hayalimi kirlettin mi sende hiç ?
Düşlemeyi yasak kıldın mı kendine ?
Düşleri olmadan yaşayamazmış insan.. Düşleri olmalıymış.. Erişemesede olmasada.. Düşleri olmalıymış..
Düşlerin olmadan yaşayabilir misin sende.. Yaşayabildiğini bilmek ne kadar acı verdiğini bilirmisin sevgili ?
Benim düşlerimdeki "seni" bilmezsin.. Bilemezsin hiç dinlemedin ki..
Bilmek ister misin peki? 
Uzun uzun yazsam anlatsam anlarmısın beni.. Düşlerimdeki yerini alırmısın tekrar.. 
Usulca gelirmisin.. Sarılır mısın sıkıca sonsuzluk gibi..
Kokun, kokun bile aynıdır..
Gözlerim açılalı uzun olmuş sevgili.. Düşten uyanalı.. Asırlar geçmiş gibi gidişinin üzerinden..
Baktığım yerde olurmusun diye bakmıyorum artık.. Kokunu duyduğumda kaçıyorum..
Kimse benzemesin diye sana izin vermiyorum..
Sevmiyorum kimseyi, sevemiyorum.. Sevmek istemiyorum..
Kirlettiğim düşlerimi temizleyemiyorum..
Yerine yerleştiremiyorum seni.. Boşluğun koca bir dağ olmuşken tutamıyorum seni..
Susuyoruum koca bir hiçliğin içinde.. Sadece nefes alıyorum..
Aynı gökyüzünün altında yıldızlara bakıyorum arada kaçamaklarımda..
Ben bakerken seninde aynı yıldıza baktığını görüyorum.. 
Fısıldadığını duyorum ara sıra sevgili.. Seviyorum deyişini.. Adımı fısıldayışını.. Beni sevişini..
Uzun olmuş sevgili.. Çok uzun..
Sesini, soluğunu,bakışını, nefesimin kesildiği hissetmeyeli çok uzun olmuş.. 
Sen, bende olmayalı yüzyıllar olmuş..




1 Ağustos 2013 Perşembe

Başlık; Bulamadım !

Tıkandım..
Takıldım sana..
Artık seni yazmak zor, görmek zaten hep zordu..
Baş kahramanıysak hayatımızın, son kahramanlarına hitafımızdır işte tüm yazdıklarımız...


26 Temmuz 2013 Cuma

Mutsuzluk Senfonisi




İnsan neden tutturamaz bir türlü mutluluğu tam 12’den?
Google’a  ‘Mutluluk’ yazdığımda yığınlarca sonuç çıktı karşıma.
İlk çıkan ise tanımıydı.
Hani okullarda kitaplarımızda konuların ilk girişlerinde bulunanlar gibi işte, tanım: Kimileri mutluluğu maddi alanda, kimileri manevi alanda, kimileri ise hem maddi hem manevi alanda edinilebilecek bir ruhsal hal olarak ele almışlardır.
Yani  Sabancı’nın torunu olmasam da maddi açıdan dışarıda bir çok insan gibi asgari ücretle çalışmıyor, ev geçindirmekle uğraşmayan biri olarak mutlu olmalıyım..
Manevi olarak derseniz, evet son zamanlarda çok sıkıcı bir sosyal hayatım olsa dahi ailem, dostlarım var... Ve sevdiğim bir çok şeyi elde edebilen, edebilecek biriyim..
Yani küçük şeylerle bile misal, ‘çikolata’ bile mutlu edebilirken beni ne oluyor da bir anda kendimi koca bir mutsuzluk çukurunda buluyorum.
Ee, sağlığımda yerinde.. Duyabiliyor, konuşabiliyor görebiliyorum.. Sorun ne peki?
Bu koşullarda insan neden hala mutsuz olabilir ki..
İnsanoğlu doyumsuzdur derler %1500 buna katılıyorum.
Hatta sonsuz bir doyumsuzlukla çarpar tüm vücudu.
Ama bu bir noktada son bulmalı.. Yani buluyordur elbet değil mi?
Her güzel şey bir gün biter, ee kötülerde bitmeli yanlış mıyım?
Bunları bilmek beni mutlu ediyor mu? –HAYIR !
Ne maddi ne manevi mutlu değilim !
Ve konuştuğum hiç kimse mutlu değil..
He, istisnalar kaideyi bozmaz diye de şahane bir sözümüz var ya onları katmıyorum bu ‘Mutsuzluk Senfonisi’ne.
Ama biliyoruz kimse tam 12’den vuramıyorum mutluluğu. Yakasına yapışıp sonsuza dek orada durması gerektiğini milyonlarca kez söyleseniz de durmuyor işte meret !
Ben en iyisi kimseyi kendi mutsuzluğumla da mutsuz etmeyeyim…
Ne kadar iç açıcı bir gün değil mi, bol mutlu günlere…

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Sarıl Bana !

Hep diyorum ya herşeyin başı sarılmak diye..
Hala devem ediyorum işte; Her şeyin başı sarılmak..!
SARIL BANA .. SADECE SIMSIKI SARIL..

                                                                    ( P.Coelho - Elif )

19 Temmuz 2013 Cuma

Seninim işte, alıp götürsene beni...

     
Asya :  Durursam bir daha kurtulamam..
İlyas :  Ziyanı yok, gülüşü yeter bize..
Asya :  Yüreğim kaydıysa günah mı ?
İlyas :  Çamura saplansam yardıma gelir misin ?
Asya :  Elini tuttum, sıcacıktı.. Yüreği elimdeymiş gibi..
İlyas :  Elinden tutuversem benimle gelir mi ?
Asya :  Seninim işte, alıp götürsene beni..
 
 

Olamamış ama bitmiş, olmuş ama oda bitmiş..





An gelir ve şöyle düşünür insan, "Eskiden böyle düşünürmüşüm şimdi ise düşündüğüm şeyi düşünmeyi bırakıp başka bir düşünüş şekline çevirmişim.." 
Bunu bazı insanlar farkına varır..
Bir düşünsenize, bundan 10 sene önceki sizi?
Hala olduğu yerde o günkü gibimisiniz?
Hala öyle mi düşüyor, öyle mi yaşıyorsunuz?
Hayatınızdaki değişiklik yaşam durumunuz geliriniz mesela hala öğrenci olmamanız değil...
Uğruna kavgalar çıkardığınız fikirleriniz, düşüncelerinizdir..
Bir zamanlar ne dediğinizi bile hatırlamaktta güçlük çektiğiniz o düşünceleriniz..
İnsanlar değişir.. 
O veya bu şekilde hepimiz değiştik..
Eskilerde kalanları artık hatırlamıyoruz bile.. 
Uğruna savaştığınız asla vazgeçmem dediğiniz çok şeyden vazgeçtiniz.. 
Yerlerini yenileri aldı.. Fakat hiç eskileri gibi olmadı..
Olmayacak..
Hiçbirşey eskisi gibi değil ve bir daha hiç olmayacak.. 

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Köreliyoruz Zamanla.. ( Günaydın ツ )

Bazı şeyler günler geçtikçe körleşiyor, kesmiyor artık..
Oturup ne olduda böyle oldu diye düşündüğünüzde geriye sadece kırık dökük bir kaç hatıradan başka hatırlayabildiğiniz birşey kalmamış oluyor..

Zaman bizi köreltiyormuşta.. 

Hissizleştiğinizi hissettiğiniz vakit anlıyorsunuz aslında yaşanan onca şeyin saçmalığını birer hiç uğruna yitirildiklerini..

Özlenir işte öyle anlar.. Ama elden ne gelir ki zaman onları çoktan yutup sindirmiştir bile.. Haliyle sizde öyle..

Diyecek kelimeler kalmamıştır artık.. Halbuki daha hiçbiri dile getirilmemişken..
Sessiz sedasız, sitem nidaları eşliğinde kendim söyleyip kendim dinleyerek öyle bıraktım herşeyi olduğu yere..

Toplanmaya ihtiyaçları kalmadı çünkü silinip gittiler, yıprandılar, alması gerekenleri alan aldı ve gitti..

Köreltiyor bizi zaman.. 

7 den 70'e değişmez insan der büyüklerimiz.. Ben 7'imdeki gibi değilim nede 21'imdeki gibiyim.. 70'ime geldiğimde ne olurum gelirmiyim o güne bilmem ama ben yine ben olmayacağım..

Bazen arıyor işte insan o nefes almakta güçlük çektiğiniz vakitleri.. 

İnsanoğlu işte özlüyor küçücük bir merhabayı, yanyana dizilmiş boyundan büyük bir kaç kelimeyi..
Zaman köreltiyor köreltmesine de, unutturmuyormuş vessalam.. Unutturmuyormuş..
__

Hayat herkes için farklı akıyor.. Sokaklarda, caddelerde milyonlarca insan koşuşturup duruyor birbirlerinden habersiz..  Milyonlarca insanın içinde tek bir kişi olarak sabah sabah ben bunların peşindeyken kimbilir onlar nelerin peşinde, içlerinde neler var..
Güzel bir yaz günü, güneşli sımsıcak.. Bir damla kadar berrak..
Böyle bir günde içiniz, hayalleriniz hep canlı kalsın..
Gününüz apaydınlık olsun..

16 Temmuz 2013 Salı

Beni güzel hatırla..

 
 
Beni güzel hatırla..
Sana unutulmaz geceler bıraktım,
Sana en yorgun sabahlar;
Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım..
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,
Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye,
Vedalar bıraktım duraklarda;
Ne arasan bir sevdanın içinde,
Fazlasıyla bıraktım ardımda..

Orhan Veli Kanık

12 Temmuz 2013 Cuma

" Sesinizden tanıyamadım kimsiniz? "




Hasta olmak konusunda üstüme kimseyi tanımıyorum..
Asıl yazı yaşadığımız şu kavurucu sıcaklarda bile erkek gibi çıkan bir sessim, uykudan yeni uyanmış gibi bir yüz ve ağır çekimde hareket eden vucudum var..

Üç gündür bitap haldeyim.. Hafta sonunu iple çekiyorum.. Ne mutlu ki bana bugün son gün..
Fakat sonradan çıkan birde cumartesi akşamı için iftar programım var.. 
Tanrım evde uyusam ya ben ne işim var sokaklarda...

Bu sene kendi rekorumu kırdım.. Soğuk su ve dondurma yeme dalında tüm ödülleri kendime veriyorum..
Tatilde sayısını hatırlamadığım kadar dondurma yiyen ben o sıralar baktım bişey olmuyo devam ettim.. Soğuk içeçekler ardı arkasına içildi..

Ta ki çarşamba gününe kadar.. Keşke dondurma yiyip hasta olsaymışım içim gam yemezdi ama nerde içtiğim masum bir şişe soğuk su yüzüne oldu herşey..

Suçlu o ! Masum dediğime aldanmayı herşey o kadar soğuk olması yüzüne oldu.. Yargılansın şikayetçiyim..

Böyle zamanlarda dünya ile ilişiğim kesilir..
Birilerine naz yapmak hoşuma gider itiraf ediyorum.. İlgi odağı olmaktan doğduğum günden beri büyük bir haz alırım.. Kim almaz ki dimi yani..

Ama inanılmaz keyiflidir..
Ah bir de çektiğim o acı ve halsizlik bu dünyadan değilmişim hissini yaşatmasa dahada renklenecek bu ilgi..

Ama nerde sanki uzaylıymışım gibi çevrede dolanıp ağzımdan çıkan kelimelere eko veriyolar gibi yankılanması, zaten kalın olan ses tonuma birde iki ton üstü Bülent Ersoy narasındaki o kalın tonu eklenince görenler şoklar içinde kalıyor..

"Yok yok uzaylı değilim ya benim vallaa.." 
"Açklmaya gerek yok tanıdıkta naptın ya noldu sanaa..."
"Hasta oldum işte napmış olabilirim ki gidip bi hasta olup gelcem demedim ki oluyor işte öyle.."
"Nane limon iç sen iyi gelir.."
"Aynen sonrada bi güzel terle"
"Bak sodanın içine limonda sık oda iyi gelir.. Bide bol bol ıhlamur, adaçayı iç limonlu olsun.."
"Kesinlikle limon şart hemen geçirir.."
"Ya kızım doktoro git delimisin sen iş senden önemli mi izin al.."
"Zzz..."

Artık duymuyorum bile herkes bi doktor herkes bi akıl vermeye meyilli arkadaş bu ne... 
Türkiyedeki halimiz bu dostlar..

İnsanlar artık doktorlar kadar uzmanlık geliştirmiş kendine.. Sadece tahlil göstermeye gidiyoruz.. Aslında onada gerek yok..

Geçenlerde rutin kontrolümde teyzenin biri lafa tuttu beni beklerken.. Muhabbet arasında elimdeki rapora baktı hastalığımla ilgili olan değerlerle ilgili yorum yaptı.. Fal baktırıyorum sanıp gizliden etrafı süzdüğümde millet pür dikkat bizi dinliyordu.. İçimden "ne ayak bu insanlar ya" diye geçirdim..
İçime su serpti doktor hanım teyze, ciddi değilmiş ölmeyecekmişim.. Bi önceki sonucuma göre değerler düşmüş.. Sanki bunu ben göremiyorum da neyse...
"Harika dedi iç sesim, muhteşem sonuç için hiç bekleme boşa yürü git kızım sen evine ne işin var bak baktılar işte sonucuna.. Yok hep derler dik kafalıyım hep dikine giderim ben.. Ölürkende öyle olacak.. :)"

Teyze evinin adresini, telefonunu ver ben doktorlara gelip boşuna sıralarda telef olmayayım.. Sen nasılsa koyuyorsun teşhisi.. Ee bide kahve yaparsın içeriz karşılıklı oh mis..
Kendisi raporunu yenilemek için gelmiş yoksa zaten anlıyor hatun ne gerek var ki gelmeye hiç yani...

Naz falan hak getire.. Şuan tek istediğim yastığıma kavuşmak..

Kaç saatim var? Asırllar gibi geliyor böyle zamanlar bana.. Saniyeler bile en az bir saat atıyor sanki yok geçmiyor..

Neyse başladık güne elbet biter...

Herkese mutlu güzel bir gün dilerim.. Aman çıkmayın dışarı çok sıcak çok... :)

7 Temmuz 2013 Pazar

14 Satır bir kaç cümle sadece..

Oturup sadece düşünmek bile yetmiyor ara sıra..
Düşlere alışkın, hayallere tutkun, yaşama sıkı sıkaya bağlı olan ben için bile... 
Arasıra üstadında dediği gibi " Ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum" derken demek istediği gibi..
Camın ardından izlemek, veda edenlerin ardından el sallayan biri olmak için ise hiç değil..
Derin derin solumak istiyorum.. Susmadan.. Ama çokta konuşmadan..
Elimi uzatıp tuttamamakta istemiyorum artık ben..
Her veda bir öncekinden daha zor artık..
Her gidiş daha acı..
Sadece bir ses, küçük bir an..
Ben artık duymaktan çok duyurmak istiyorum.. 
Kaybolmuşları bulup uğurlamak değil..
Ben artık sadece, o yağmurdan kaçan değil ıslanan olmak istiyorum..
Hepsi bu...

Güneşti(n)m !




Yüzü Güneş'e dönüktü..
Sırtında taşıdığı koca bir yükle öylece baka kalmıştı yitip giden günün ardından..
Güneş, tenini okyaşan rüzgar.. 
Akıp giden hayatın sessiz çığlıkları eşliğinde.. 
Hatırlattı yine o sahil kenarını.. 
Kan ağlıyordu ama hiç kimse bilmiyordu ki nelere tanık olmuştu kimleri uğurlamak zorunda kalmıştı.. 
Hiç kimse düşünmemiş, hayal edememişti ki olabilecekleri, olmuşları..  Unutulmuşları..
Duygularını yitirmiş gibiydi.. 
Uçsuz bucaksız ıssızdı heryer şimdi.. 
Herkes gitmiş, herşey yaşanmıştı.. 
Tutamamıştı ki , izin vermemişlerdi..
Süzülmüştü bir damla gözyaşı, sessiz bir hıçkırıkla..
Söyleyememişti "Gitme" diye.. Kendi duymuş, kendi dilemişti sadece..
Saat gecenin yarısı, düşüvermişti bir çaresiz özlem dolu bir vakit..
Yağmur yağsın istemiş, kokusunu buram buram sürüklesin bu kıyalara diye dua etmiş.. 

"Uzaklar, çok uzaklardadır.. 
Özlüyormudur.. 
Seviyormudur..
Üşümüşmüdür bensiz.. 
Özlemişmidir saçlarımı, kokumu..
Geçmişi unutmuş çoktan başkalarının kokularına bürünmüşmüdür.."

Geç mi kalmıştı.. "Gitme" dese, "Gel" dese gelirmiydi..
Karaladığı, adım attığı her yer düşmüydü yoksa artık..
Hangi düşün kışında kalmıştı..
Yazlar bitmesin kışlar çabucak geçsin derken neden inanmamıştı kendine.. 
O kış günlerine takılı kalmak istememişmiydi.. 

"Hala istemiyormusun peki?
Sevmiyorsun ki beni.. Hiç sevmedin ki beni.."

Hayatı boyunca edindiği, bildiği en iyi şeyi yapmıştı; susmuştu..
Sonsuzluk gibi.. İçinde anlatamadığı, bir araya getiremediği onlarca kelime milyonlarca cümlesiyle, susmuştu..
Korkmuştu konuşursa kalmaz, cümlelerinden söylediklerinden kaçar sanmıştı.. 
Gözleri kör, dili lal olmuştu.. 

"Hala dönükmüdür onun yüzüde Güneş'e ?
Düşlemişmidir oda gitmemeyi.. Susmamayı..
Hiç ... 
Hiç koca bir ana sığdırmış olabileceğini hatırlayıp, benim için yüzünü Güneş'e dönmüşmüdür, hiç? "

"Döndün mü hiç Güneş'e.. Baktın mı hiç bana.. Peki sen hiç ..? "

"Sadece hiç.. 
Ben gelip geçtiğin bir liman, sen ardından el salladığım bir balıktın aslında.. Açık denizlerin yalnız kralı..."



1 Temmuz 2013 Pazartesi

Derin bir kuyu, kötü bir caresizlik..

Öyle bir basar üstünüze "o an" öyle tatlı öyle güzeldir ki öncesinde sonra ara sıra dökülür güzellikler tek tek..
Gerçekler neden can yakar sanırısınız işe bu yüzden..
Her güzelin bir kusurudur bu işte..
Tıpkı Uyku gibi..
Uykunun öyle olmadık anlar gelip üzerinize çökmesi gibidir.. İçiniz geçer, küçücük bir an bile yeterlidir uyuyabilmeniz için.. Öyle tatlı öyle güzel ve öyle yersizdirki onu güzel yapanda bundandır işte..
O anda olur o ve sonra bir şey olur bir anda yok olup gidiverir...
Yatağınıza yattığınızda ararsınız o tatlı gelen uyku halini.. 
Nafile..
Çoktan bitmiştir.. Yaşayamazsınız o arzuyla, o istekle üzerinize çöken uykuyu..
İhtiyacınız olduğunda yanınızda olmayanlar gibidir işte..
Ara sıra varlar, ara sıra yoklar.. Ara ara terk ederler..
İçten içe sonsuzluk gibi olsunlar, donup kalsınlar istersiniz.. Bitecektir birgün herşey gibi..
Zaman hep akmaktadır çünkü..
Siler, karalar, unutturur.. İlçatır aslında, merhem gibi hafif hafif yakarak sindirerek acısını tümüyle silmeden yapar.. Bitirir işte..
Elinizi uzatsanız ulaşamazsınız bir daha..
İsyan etmiştiniz ya hani bir zamanlar unuttur, bitir eskisi gibi olsun diye.. Olmuş işte peki dahası ne ?
Yanızlık mı ?
Her anınız yalnızlıktır artık.. Koca bir boşluktur..
Derin bir kuyu, kötü bir caresizlik.. 
Tamıtamına budur işte..

28 Haziran 2013 Cuma

İçim Dışım ... Yokmuş İşte Başlık ...

Yasam; Göğsümüzün icine doldurduğumuz, kokusuz renksiz şeffaf bile olmayan oksijen kadar hayali.. Herkesin başka bir soluğu var.. Hissederiz icimize işleyen kadar.. Ama farkında değiliz iste tüm bu hayalin gerçeklik degerini.. Hani derler ya "bir hayali yasadım" diye.. Gecip giderken hersey cogu zaman demeyiz iste, " o hayal soluğum nefesti" diye..

25 Haziran 2013 Salı

ŞAİR CEKETLİ ÇOCUK !!

“Toprak çökecek
Bir yıldız yağmuruna tutulacağım
Başım dönecek
Arkamda seni bulacağım
“Haydi” diyeceksin
Ernesto gibi
Gidelim
Yıldızların çok olduğu
Bir gökyüzü altına”.
  
#SairCeketliCocuk

24 Haziran 2013 Pazartesi

İfşa Edilmişim :)



Saçma sapan burç yorumlarına "Vay beee" diye tepki veren mahlukatlarız biz kadınlar..
Her seferinde de ihmal etmeyiz; "Aman çok saçma inanmam hiç öylesine okuyorum işte.. Hani fala inanma falsız kalma gibi bişey" demeyi..
Öyle değil işte o iş.. 
İnanmayan inananlardanız.. Hadi itiraf edin..
Sadece bunu diyemediğimizden, hani şu asil çok bilmiş tavrımızdan ödün vermemek içindir o cümleler..
İçten içe inanırız..
Bende onlardanım..
Ama ben şu günlük yorumları okumaktan çok hani karakter analizleri var ya onlara bayılıyorum..
'Bu kadar mı beni yazabilir biri ya' diyorum 'bunları yazan kesin Aslan burcu' demedende edemem her seferinde..
Tutturuyor işte adam, ya tutarsa mevzusu işte bu olsa gerek.. :)
Allahtan bunları yazan kişiyi tanımıyorum yoksa kesin olay çıkarırım..
Baştan aşağıya herşeyinizi biliyor.. Ve size öyle davranıyor.. 
Düşüncesi bile ürpermeme neden oluyor.. 
Muhtemelen bu hoş birşey fakat bana göre çok sinir bozucu..
Beni ifşa etmeyin ya ne olurrrrr.. :)

Her gün yeni bir başlangıçtır..!!





İsteyen yanımda,istemeyen yolundadır..
Yüreklerde ünlem, akıllarda soru işaretiyim..
Anlayana çok, anlamayana az gelirim..
Benim hiçbir kaybım olmaz..
İsteyen yanımda, istemeyen yolundadır..
Dikkatimi çekmez kimse,
Ben dikkat çekerim işime gelirse..
Kalbimde birkaç kişinin adı var;
Kiminin altı çizili, Kiminin üstü..!!...
HOŞÇAKAL demek istersen hiç durma..
Ama bunun Merhabası olmayacak unutma...!

Gabriel García Márquez

21 Haziran 2013 Cuma

Bazen sadece bilirsiniz..

Bazen sadece bilirsiniz..
Tüm bilinmezliğin ortasında duran o koca taşı görürsünüz.. Görebilirsiniz işte..
Umut etmek nasıl birşeydir bilir ve bir an düşler sonrasında taşın soğuk varlığıyla dönersiniz işte bildiğiniz o bilinmeze..
Tozlu raflara bile kaldıramazsınız onları.. 
Orada bırakıp geçip gitmek düşmüştür bir kere size.. 
Düşlenen ama dile gelemeyen her şey kadar gerçek, dillenmiş bekide olmuşlar kadar hayal...
Bazen sadece bilmek mutlu, bazen kahreder..
Bazen sadece bilirsiniz işte öylece...
Olduğu gibi..

19 Haziran 2013 Çarşamba

Yaşamak Direnmektir ..!




Ayıplıyorum kendimi.. 
Günlerdir gündemden öyle uzak kaldım öyle kafa dağıtmak için ortalarda dolandım ki ben yokken neler olmuş neler.. İlgisiz gibi durabilirim ama emin olun değilim..

Konuşmak bile sanki o insanlara prim verecekmiş hissine kapılıyorum..
Öyle şeyler duydum ki arkadaşlarımdan çok üzüldüm çok..
Anlamıyorum insanları neden göremediklerini anlamıyorum.. Bizden kilometrelerce uzaklarda yaşayan Türk'lükle ilgisi olmayan yedi yabancı bile bu kadar farkında ve ilgiliyken.. Kulağımla duydum hiç tanımadığım bir İngiliz'den hemde.. Konuştum..
Yazık sadece yazık !

Atatürk'ün verdiği onca emeğe.. Kanı ile canı ile bu toprakları kazanmış o kahramanlara üzülüyorum.. Yazık onların kanlarına, emeklerine, döktükleri gözyaşlarına..
Neymiş efendim bu ülke besmele çekilerek kazanılmış.. Atatürk mü kazanmış o insanlar savaşmış onlar ölmüş müş.. 

Sen nerden biliyorsun ki dinime küfreden müslümana bakın !
İslam'a inanan Müslüman değilmiyiz.. Bizde besmele çekerek o meydanlardayız için rahat olsun arkadaş. ! (Kusursuz olan İSLAMDIR .. MÜSLÜMANLAR değil ! )
Zihniyet öyle aptalca ki sadece gülüyorum.. Bu cümleyi açıklama gereği bile duymuyorum..
Tek kelime bile etmeye değmeyen insanlar bunlar..

Savaşı bilmeyen atar turar, asır gibi süren saçma sapan bir dizide oynayan oyunculuğun "o" suna bile sahip olmayan şahıslar çıkar atar tutar konuşur garip garip ki bence kendide anlamaz ne dediğini..
Yaşlı başlı başı örtülü teyzeler ağızıma almaya utandığım kelimelerle çıkar karşımıza, kimi ağzına ampul sokup poz verir..

Abi bi durun bakın kendinize ya.. Nasıl küçüldüğünüz farkında değilmisiniz..?
Hala göremediğiniz nedir..?
Sizin başınızda olabilen o adam, Atatürk olmasaydı şuan orada olabilirmiydi.. Ağzına soktuğun o ampulü gene sokabilirmiydin..

Ayıp gerçekten öyle ayıp ki bir Türk Kadını olarak o halleri görünce ben kendimden utandım..
Burada çıkıp demogoji yapmayacağım..

Çevremde öyle insanlar tanıdım ki; Milliyetçi,Atatürkçü'ydüler.. Ve birden birşey oldu kapandılar, en kral işlere girdiler.. Evler alındı bakın ev değil -ler.. Altlarında son model araba.. 
Bu değirmenin suyu nerden gelir bilader bi diyiver bana.. 
İşsizlikten kapı kapı gezen insan 5-6 ayda aldığı maaşla böyle ihya oluyorsa 10 numara bir iş bu.. 
Ben senelerimi verdiğim bir işyerinde kendi borçlarımı anca ödeyebilirken hemde..
Vardır bir hikmet.. Şu tamamen duygusal olan cinsinden.. Yada benden zekidir kimbilir..

Yakında bir internet sitesinde sahibinden satılık "ÜLKE" diye bir ilan görürsekte lütfen kimse şaşmasın..
Çünkü dışardaki o %50 var ya hani onlar ak kaşık bizler satılık.. 
Ben tencere tava çaldım onlar sukunetle bekledi sonra birgün otobüslerle ücretsiz talındılar meydanlara küfrettiler, ampul taktılar ağzlarına vs. İşte, onlar satılık değil, satılık olan bunu yapmayan diğer 50 bu..
Hadi hep beraber bizi Yunanistana sürüyolarmış.. 
Sürmek hikaye öyle bedava olmaz arkadaş.. 
Haydi herkes açık arttırmaya buyrunuz.. !

17 Haziran 2013 Pazartesi

"Bazı insalarin birbirlerine asik olmasi gerekir . Ama bu onlarin birlikte olcaklari anlamina gelmez . "

Ben kadere inanırım ama arada da inanmam.. Çelişkiler dünyam yığınlarca, tonlarca işte.. 
Yazmaya geldiğimde saatlerce yazarım kafamdakileri ama görünce bir anda susuverir o kelimelerim.. 
Sesim kısılır böyle boğuk boğuk çıkar..
Fısıldarım sanki.. 
Hani rüyada olur konuşmak istersiniz ama konuşamazsınız onun gibi bi his..
Çok can sıkı boğucu böyle..

"Bazı insalarin birbirlerine asik olmasi gerekir . Ama bu onlarin birlikte olcaklari anlamina gelmez . "

Bu sözleri okuduğumda içim cızladı sanırım.. Neden ki dedim.. 
Yanıt bulamadım işte.. Yanıtı çok açık öyle olmalı çünkü..
Sormam gereken neden hep beni buluduğudur..
Bu soruyuda bana sürekli kazık atan "KADER'e" sormam gerek fakat yanıt vermeyeceğinide biliyorum.. Onun adına bende yanıtlayamam.. Anlaşılan her bilinmeyen gibi buda böyle havada asılı kalacak.. Sallasamda düşmeyeceği de aşikar..

Çok soru sormak saatlerce konuşmak merak ettiklerinizi öğrenmek istediğiniz kişiyle konuşamamak kadar feci sarsıcı bir durum daha yoktur bence..
Kendimi aptal gibi hissediyorum..
Demiştim ya harbiden zavallıyım..
Herşey bir sonraki yaz'a demekte isterdim ama diyemiyorum işte.. 
Bi yığın ıvır zıvır tesadüfler cartlar curtların eşliğinde koca bir şansızlık ve talihsizlikle ki üstelik arada çıkan o boğukluk sessimle 'öylemiiii' diyebildiğin o kafana dang diye gelen mesajdan sonra mı... 
Yok artık yani...
Aynen yok yaniii !!
Yok'um yokluğunda kayıbım.. [  vay be =)  ]
Bence herkes aşık olsun.. Olabilsin ve kovuşsun..



15 Haziran 2013 Cumartesi

Tatil Döküntüleri Zavallilik ..

Cok zavalliyim.. 
Bunu anlamaktan gurur duymuyorum malesef ki.. 
Bünyem değişti.. Doğam farklilasti.. Hani eski fotograf albümleriniz elinize geçer giyiminiz, sacınız basınız bi başkadır.. Komiktir hatta fazla dogaldir.. naturelsinizdir.. yasanmislik yoktur.. gencecik, minniminiciktir hersey.. Hayat buymus ama bu olmus 'salla gitsin iste' diyebilmissiniz.. 
Hatta gülüşünüz bile değişmiştir iste tamda o oyle bisey bu durum.. 
Eskiden böyle değildim o albüme baktığımda.. 
Zavallı değildim.. Dimdiktim.. Yeni kararlarla donmuştum bi önceki sene tatilden.. Bir önceki senede bambaska bi uykuda ..
Şimdilerde gördüğümse fazladan bir yalnızlık.. 
Yaz aşklarına inanmam ben.. Çünkü yazlığa gittiğimizde bile böyle birsey edinememis olan ben bu yastan sonra mı edineceğim.. Yok artık !
Ama benim gibi zavalliysaniz eğer olur emin olun.. 
Hic ummadığınız bir anda gormeyeceginizi bildiginiz biri cikinca karşınıza unuttuğunuz o duygu su üstüne çıkmış, etrafınızı coktan sarmış olan o kokuya bağlanıp kalmak istersiniz.. 

Kaldım.. Yine takılı kaldım oraya.. Umursamadan, umursanmadigimi bildigim o an'a .. 

Anılar topluyorum iste hic durmadan.. 
Zavallılar böyle yapar .. Baskası yasar siz anılar toplarsanız..
Ömür böyle geçer gider iste.. 

Bazıları yasar, bazılarıda iste yasar fakat anıda kalır..

Zavalliyim cok zavallı..


Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !