13 Haziran 2013 Perşembe

Gelse .. Olsa ..

Yazlar biter kıslar gelir .. 
Hani bir küçük kıvılcımdan baretliktir ya o sancılar .. Tamda oyle ..
Her gittiğin yer bi iz bırakır teninde, yüreğinin en ücra köşesinde..
Çıkmak için neden beklemez öylece avucuna yerlesiverir.. 
Tutarsın , tutarsın avucunda sıkı sıkıya .. 
Rüyalar gercek , gecekler yalandır .. 
Umut can yakar .. Ümitsizlik acımasızlık .. 
Allak bullak duygular gereksiz bir duygusallık ..
Lanet olası bir arzu ..

7 Haziran 2013 Cuma

Yoklama Tamam

Çok şey yazasım var uzun uzun böyle.. Bi çok duyguyu aynı anda karmaşık bir şekilde yaşıyorum..
Ama susuyorum işte..
Bir hafta müsade bana..
Net yok.. Düşünmek yok.. Sıfırlamaya ihtiyacım var..

5 Haziran 2013 Çarşamba

BU BLOGDA DA DİRENİŞ/DİRİLİŞ VAR !!!

Ben büyüklerime değil laf söylemek sesimi bile yükseltemem.. 
Eğer dinlenmiyor isem susarım.. Tepki vermem.. Bu daha çok can sıkıcıdır çünkü..
Lakin bazen sessizlik değil avazınız çıktığı kadar bağırmak gereklidir..
Bu bir direniş değildir diriliştir. !!
Şükürler olsun ki kimseye el kaldırmadım, kimseyi dövmedim.. Hakaret etmedim..
Haklı davam için sadece DİRENİŞ'teyim işte dedim.. 
Çünkü artık uyuma değil DİRİLME vaktiymiş bende varım dedim..

#bublogdadirenisvar 



3 Haziran 2013 Pazartesi

Sorun Sadece GEZİ PARKI mı Sandınız ?


Sinir katsayım kat kat tepelere ulaşmış durumda..
Siyaset ve dinle ilgili konuşmak bana göre değildir.. Ben kendimce gözlemler ve kendi fikirlerim benimdir.. Paylaşmaktan hoşlanmam tartışmayı sevmem.. Ne benle aynı fikirde olan biriyle nede farklı..
Okurum her görüşü okur irdelerim.. Buna ben karar veririm..
Hiç bir kişisel görüşe açık değilimdir bu konularda.. Ön yargılı davrandığımı düşünebilir bunu okuyan biri ama beni ilgilendirmez o böyle demiş şu böyle yapmış.. Aslında bu böyle falanca kişi böyleyken böylelermiş vs. 
Sevmem arkadaş ! 
Banane !
Kendi aklım kendi fikrim kendi anlama kabiliyetim var benim !
Ne guruba üyeyim nede bir parti koluna.. Hiçte hoşlanmam böylesi durumlardan..
Halka dayatılan tabir ile o 3-5 çapulcudan biriyim.. Bundan gururluyum çünkü ne istediğimi biliyorum ve ben karar veriyorum..
Meselde ağaç değil.. Son basın açıklamasından anladığıma göre ülkemin sözde yöneticisi Başbakan anlamış ! Mevzu başka..
Marjinal gruplarız bizler..
Annemde çok marjinalmiş.. Tv izlemez hoşlanmaz kadın napalım zorla değil ya.. Son 5 gündür kadını o kutunun başından kaldıramıyorum.. 
Hakikatten marjinal benim annem.. Durup dururken Tv izlemeye başladı..
Dün tenceresini alıp pencerede çalmaya başladığında ağlayasım geldi gözlerim doldu..
Tencere yamulur diye değil, tek kelime etmeden hisleriyle kendi iradesiyle yaptığı için.. Milli duygularını dile getirebilme, özgürlüğüne sahip çıkmak için yaptığı tepkisi..
Sessizdir benim annem etliye sütlüye karışmaz ben anlamam der geçer ama dün öyle demedi.. 
Neymiş bizler dolduruşa gelen gruplar olarak mutluyuz!
Biz hiçbir yere üye değiliz.. 
BİZ HALKIZ!
Biz unutmayız ..
Gavur'u.. Ayyaşı.. Reyhanlıyı..
Unutmadığımız daha çok şey var.. Bir bilseniz bir anlasanız.. !! Gerçi biliyorsunuz da sizden başkası bilsin istemiyorsunuz..
Devam ediniz, devam..!
Marjinaliz, çapulcuyuz, ayyaşız..!

31 Mayıs 2013 Cuma

Ben herşeyi hak ettim.. ! #direngeziparkı




Bakıyorumda hayatımız ne saçma sapan bir hal aldı..
Bir yandan hayvalar yerde bulsa üstüne pisleyecekleri bir kağıt parçası için didinip duruyoruz.. Diğer yandan kalbimizin orta yerini düşüp can yakanlarımızın peşindeyiz..
O para denen illet için yalan söylüyor, hak yiyoruz..
Güya yaşadığımız bir bütünlüğümüz var..
Devlet var, Millet var, Demokrasi var, Cumhuriyet var güya..
Kelle olduk, gavur olduk, ayyaş ilan edildik..
Tahrik ettik giydiğimizle, sürdüğümüzle.. Suçlu olduk bunları yaptık diye..
Hak ettik yer yer tecavüzleri, namus davası adındaki vahşetleri..
Sansürlendik, susturulduk ve bunları hak ettik..
Dilimizi kestiler, biber gazıyla kör ettiler.. 
Orantılı güçle "dayak cennetten çıkmadır" diyerek hak ne getire yedik sopayı.. Hak ettik işte biz..
Millet dedik diye, "hak" dedik diye.. Cumhuriyet dedik demokrasi dedik nerde diye sorduk diye hak ettik biz bunları..
Hak etmeye devam ediyoruz bize helal olsun.. 
Daha çok yiyeceğimiz biber gazı var, orantılı güçle tüm hıncıyla vuran o elleri hak etmek için daha çok hakkımız var..
Ben Cumhuriyet çocuğuyum.. Hamdolsun Müslümanım diyenden daha Müslümanım..
En azından "Hak" yiyip yetim hakkına göz süzüp rant peşinde koşmadım..
Bana bu özgürlüğü sağlayanların arkasından hakaret edip, günah alıp iftira atmadım.. 
Türk'üm ve Ne Mutlu TÜRK'üm demekten hiç GOCUNMADIM..
Kimliğimdeki o " TC " ifaresinden gurur, onur, şeref duydum..
Evet ben suçluyum.. 
Çünkü Cumhuriyet dedim, Demokrasi dedim.. Adalet istedim.. Sen çok yaşa ATA'm bana bunları bahşettin dedim.. Birşey daha dedim.. "Sen bize verdin geri almak istiyorlar" dedim..
Ben herşeyi hak ettim.. !


Gezi Parkı'ndaki nöbete müdahale


30 Mayıs 2013 Perşembe

Se(n)sizlik .. !

Kelimelerim tükenmiş gibiyim..
Öylece sabit bir noktayı izliyorum..
Ardımda eşlik eden bir ses..
Biri ayağını tahta zemine vuruyor..
Aynı ritimde.. Aynı tonla..
Hiç birşey duymuyor sadece dinliyorum..
Odaklanmıyorum..
O ses var sadece.. Ve tüm zihnimde..
Umursamıyorum başka tek birşeyi bile..
Düşünmüyorum..
Konuşmuyorum..
Yazmıyor, yazamıyorum..
Hatırlamak istemiyor ama unutmakta istemiyorum..
Tak tak tak.. !
Git gide dahada şiddetleniyor sesi..
Beynim uyuşuyor.. 
İlk aldığımda ayağımı sıkan bir ayakkabı gibi acıtıyor..
Acıyor ama umursamıyorum.. 
Biliyorum geçicek..
İçimde genişleyecek.. 
Büyüdükçe dağılıp bozulacak..
O seste artık tamamen benim olacak..
Yalnızlık, ben ve ses..
Tamamen gittiğinde baktığım yerden, boşluğuma geri döneceğim..
Yine sensiz, yine sessizlik..




 

29 Mayıs 2013 Çarşamba

Korkak kaçmış içime .. Eyvah ! :)

Herşeyi rutinleştiriyoruz.. 
Bir robot gibi sürekli aynı şeyleri tekrar edip duruyoruz.. Hayatım çok heyecansızlaştı geçirdiğim oldukça hareketli ve yıpracı bir seneden sonra bu sene hafif geldi bana..
Bu iyi bişeydir belkide fakat eksikliğini hissettiğim çok şey var hayatımda..
Gördüğüm rüyalar bile yön değiştirdi.. Bu bir işaretse kesinlikle aldm ben mesajı..

Eskiden pilot olduğumu görür yada beni uçurumdan ittiklerinde çığlık atardım.. Yada şu ünlü zeki Lara Crof karakteri gibi hoplayıp zıplayıp bildiğiniz Türk karışımı aksiyon filmi türünden rüyalar görürdüm.. Böyle bol entrikalı hemde..
Şimdilerde abuk sabuk ünlülerin benzerlerini görüp onlara aşık olduğumu gayet sakin ferahlatıcı rüyalar görüyorum..
Evet ! Bu kesinlikle bir işaret .. 

"Tubi uyaaaann !"  
"Bak bir etrafına hayatına, ne sıkıcı biri olup çıktın burnunu evden dışarı çıkarmıyorsun" der gibi..
Aslında yukardan aşağı düşmek rüyadaki gibiyse pek heyecan verici değildi ama bu sene yamaç paraşütü deneme girişiminde bulunacağım yada bampi jumping'i deneyeceğim.. 
Forum Bornova'da kurulan standtaki o bampi jumping sahnelerini hatırlıyorumda ağzımın suyu akmıştı..

Yanlış anlaşılmasın yapma isteği ile değil korkudan ağzımı kapatamadığımdan.. Sanki ben atlıyorum laf işte... :)

Hoş bişi olur aslında tepe üstü çakılma hayali yeterinde adranelin ve heyacan verici...
Bu yapacaklarım kesinlikle benim gibi tırsak birine göre değil ben su korkum yüzüne değil muza binmek o ördeklere bile binemem korkudan.. 
Sudan korkuyorum ya ben değilki o tepeden aşağıya sallayacağım kendimi yok artık... 
Sadece düşünsem o bile yetiyo kalbimin hızla çarpmasına..
Harikayım hakikatten.. 
Balkondan bakmaya korkarım ya ben ama yapıcam en kötü ölürüm yani nolacak ki.. Acısız olsun yeter..

Bunun garatisini verebilen bir yerden salıvericem kendimi..
Tatile erken çıkıyorum bu sene ramazan nedeni ile ne götürücem derdinin yanında birde bu planlarım var..
Hadi hayırlısı adıma.. 

Yaparmıyım yapamazmıyım o fırsatı bulurmuyum gittiğim yerlerde bilinmez lakin birazda adrenalinden kalbim hızla çarpsın.. 
Kışlıklardan kurtulduk nasılsa.. 
Geri dönene kadar orada kalan mateme yazın renkliliğini doyasına resmetme vaktidir artık..

Sonuç olarak az önceki gibi kahvenin telvesi yüzüne boğulabilecekken oradan düşüpte ölecek değilim ya denemeye değer.. :)
Rutinsiz bir gün diliyorum..  
Şu şiiiitreeeşşş (stres) denen arkadaşa da aman ha dikkat :)
Mutlu günler... :)


4 Yapraklı Yonca'nin inanışı, efsanesine göre; her yaprağın bir anlamı vardır .. Birinci yaprak ümidi, ikincisi imanı, üçüncüsü askı, dördüncü yaprakta şans demektir.. İnsanlarda seli gibi bulmak icin uğraşırlar bir an bulduğunuzu sanar ama aslında 4 yapr by t u b i
a photo by t u b i on Flickr.
4 Yapraklı Yonca'nin inanışı, efsanesine göre; her yaprağın bir anlamı vardır .. Birinci yaprak ümidi, ikincisi imanı, üçüncüsü askı, dördüncü yaprakta şans demektir.. İnsanlarda deli gibi bulmak icin uğraşırlar bir an bulduğunuzu sanar ama aslında 4 yapraklı Yoncaniz olmadıgını gizlediği bir 5. yaprağını gösterir size .. Üzülmeyin herkesin hayatında bir Yoncası mutlaka vardır ..
Yoncam'ı bulmuştum ama 5. yaprağını koparıp önüme attı ve gitti.. Elbet bulacağım seni..

26 Mayıs 2013 Pazar

Rüya'm !





Hani olur ya bazen çok uzun uyuduğunuzu hisseder fakat aslında öyle kısacık bir uykudur ki o gördüğünüz rüyanın tadına varamazsınız..

Doya doya yaşamak istercesine tekrar uyumak aynı rüyayı kaldığı yerden tekrar yaşayabilmek için ıslanmış yastığınıza kafanızı gömer sımsıkı yumarsınız gözlerinizi..
Ama nafiledir bir daha uyuyamaz, uymayı başarsanızda aynı rüyayı göremezsiniz..
Yetmez hiç bir kelime, hiç bir an, tek bir rüya..
Tükenip bitirdiğiniz her geçmiş zaman gibi upuzun olup kısacık yaşanan o vakitlerin tadına tekrar varamazsınız işte..
Olmaz !
Çekip gidenlerin elini son kez tutamaz sıcaklığını hissedip sımsıkı sarılamazsınız..
Aklınızın bir ucu hep onunla var olsa dahi..
Canınız yanar bilmezler ki..
Umurlarında değilsinizdir.. 
Ama olmak istersiniz işte..
Lanet olsası bir umut ile arzular ve dilinizin dediğinin aksine kalbiniz ve tüm beliğinizle bunu istersiniz..
Bilmezler onlar..
Duymazlar içinizdeki sesi bir sizden birde akıp düşen kelimeleriniz dışında..
Bir tek onlar bilir bir tek onlar tesseli etmek için çabalar..
Bir yanınız hep bekler bir yanınız çoktan dönüp gitmiştir oysa..
Unutmuştur işte !
Bir "MERHABA" bir "HOŞÇAKAL" bile çok görülmüşken aralık bıraktığınız kapıdan cılız bir ses yükselmesini neden beklersiniz ki !
Ah kalbim !
Çok çektirdin.. Çok çektirdim.. 
Bilmesine biliyorum .. Biliyorum da neye faydası var ki..
Yaşanamayan her rüya kadar gerçek değilmi ki bu acı..
Yoksa o da mı rüya ?
Güneşin doğumuyla biten her gece gibi o da gerçek değilmiydi..
Hangi düşün rüyasını gördürdünde takılıp kaldın o dala..
Bir zamanlar içten gülerken ne oldu da sahte bir gülümseye teslim ettin kendini..
Kimdi ? Neydi ? Nereden gelip nereye gitmekteydi ?
Kapı aralağından uğramış fakat veda bile etmeden bu sefer upuzun bir rüyaya gitmek üzere öylece çekip gitmedimi ?
Kimdi ?
Kimsin ?
Ruhuma değdiğinden beri bulamadım, tutamadım, uçup gittik binlerce toz zerreceği gibi..
Yığınlarca sardın önce etrafımı sonra toz bulutuyla savurdun her bir zerresini..
Kimdin ?
Hiç varolmamış bir duyguyla tanımadığım sen, nefesini özlemekteyim..
Ruhuma dokunduğundan beri seni çok özlemekteyim..

24 Mayıs 2013 Cuma

Ya ya ya ya! Sen çok bilen ..

Hande Yener ..
Kendisini severmisiniz bilmem fakat hatunun her söylediği şarkı hit olma gibi bir özelliğe sahip hakkını vermek gerek.. Yeni single çıkarmış ve bu şarkıyada bayıldım müziği+sözleri hepsini yani...
Kesinlikle iyi bir hit alacak şarkı..
Helal olsun gene harika :)


___

Ya ya ya ya! Ben en özel
Ya ya ya ya! Ben en güzel
Ya ya ya ya! Ben her şeyindim ya
Ya ya ya ya! Sen çok bilen
Ya ya ya ya! Yalnız gezen
Ya ya ya ya! Sen terk edildin ya :)

23 Mayıs 2013 Perşembe

Güzellik :)

Güzellik :) by t u b i
Güzellik :), a photo by t u b i on Flickr.
BUDA GÜNÜMÜ AYDILATAN BİR DİĞER GÜZELLİK OLSUN.. BAYILIYORUM ŞU TOSBAĞALARA .. KÜÇÜKLÜKTEN BERİ HAYALİMDİR BU ARABALAR.. HÜZÜNLÜ BAKIŞLARI YOKMU SİZCEDE ? YENİ ÇIKAN TOSBA MODELLERİ HAVALI OLMUŞ HİÇ BANA GÖRE DEĞİLLER.. SEN BENİM OL İTE KAK GİDERİZ BERABER  :)

B O Ş !

Boş boş yazmaktan hoşlanıyorum.. 
Korkarım buna alışıp günlük hayatımda da boş konuşan birine dönüşeceğim..
Olsun en azından hala düşünebiliyorum.. 
Düşüncelerim üzerine çene çalıp boş boş konuşup yazabiliyorum..
Mesela şimdi aralanmış olan pencereden içeri giren o tokat gibi rüzgarın hesap makinesinide beraberiyle kağıtları darma duman edişiyle ilgili saçma sapan gülen ben bunu yazıyorum..
İçimde endişe var bir yığın bunu yazarken.. Çok saçma ki ! 
Kime ne yani, çatıdan, pencere aralığından duyulan rüzgarın sesinin içeme yerleştirdiği bu endişesinden dimi ya.
Bir insan rüzgardan neden korkar hiç anlamam.. 
Şu an bunu irdelemek için dışarı çıkıp düşünmek gerek o rüzgarda.. 
Yok almayayım ben böyle iyiyim..
Pencereyide kapadım zaten fazlası bana zarar.. :)
Dışarda oluşan toz bulutu, çatının o tok dolu dolu dangur dungur sesi yetip artıyo bana en iyi kuzu kuzu radyodaki şarkıya eşlik edip işime bakmak...
-La la laa laaaa ! 
Duymuyorum demek istesemde nafile..
Napalım artık bugünde böyle, rüzgar ese dursun bende yavaştan tüyeyim..
Hoş bir gün dilerim... :)

22 Mayıs 2013 Çarşamba

En Büyük Şansım Şanssızlığımdır Arkadaş !


Hani bir laf vardır derler ya ki çoğu zaman benimde kullanmış olduğum bir cümledir bu..

"İnsan kendi şansını kendi yaratır."

Esasen katılırım bu cümleye çokta afillidirde.. Özgüven barındırır içinde yere basa basa topuğunuzu böyle omuzlar dik bir şekilde deler geçer önüne geçenleri..
Ama işte o iş öyle değildir.. 
Bazen öyle bir olur ki  'dang'  diye duvara öyle bir toslarsınız Dünya'nın kaç tane kıyısı köşesi vardır hatta yuvarlak mı, elips mi yoksa düzmüdür onun idrakına varabilmek için kafanızın etrafında uçuşan geveze kuşları kovalarken bir yandan bunları hesaplarsınız işte.. 
Aptallığın sınırına dayanır zorlarsınız !
"Nereye geldik, aa o kuş mu, siz kimsiniz ne işim var burada benim.. Sahi ben kimin yahu ! "
Diyerekten sıyırdığınızın belgesinide elinize almış olursunuz...
Hadi hayırlı uğurlu olsun bi o eksikti onuda aldınız tam olsu işte... 
İnsan hayatta daha ne ister şansta neymiş.. Pehh ! Bide kendim yaratacakmışım.. 
Nereye yaratıyorsun..
Hani bi kapı sıkışmıştır tıkpı onun gibi.. 
Mutlaka olmuştur halının bir ucu o kapının altındaki kısma böyle bir sıkışır ki itersiniz itersiniz açılmaz meret..  He o sıkışan kısımda püsküldür.. Hiç anlamam neden bırakırlar o püskülü yerleri süpürme görevi görsün diye değildir.. Hoş görünsün diye ? Cuk.. Bence o da değil kötü görünüyor çünkü.. Gerçi artık püskül yok halılarda çim adam gibi dimdik olurlar ilk aldığınızda tüm yüzey o kadar.. Neysee.....
Sonra çeşitli yöntemler denersiniz o kapıyı açmak için.. 
Kendinize çekmenin mantığı yok zaten dışardasınız.. 
Tek çare itmektir bir kişi daha gelir ev ahalinden itersiniz boylu boyunca yok nuh diyo peygamber demiyo..
 "Ne gavur inadı var sende" derdi babanem heh aynen öyle işte ! Benden inat bir kapı bu.. 
Alttan kaşık ile halıyı itemeye uğraşırsınız ne dahiyane dimi.. Ee ne yapalım arkadaş incecik bir aralık var oklava sokacak değiliz ya oradan.. 
Yok olmaz ne denerseniz deneyin inadından vazgeçmez..
Sonra olaya başka biri dahil olur çekilin der böyle bir "Cüneyt Arkın" bakışı ve tavrıyla "Yettim Gariiii" diyerek bir omuz atıp açıverir kapıyı..
Nedir şimdi bu !
Şu salakça epiriye girmicem hiç "biz yaptık iteledik halıyı biraz uğraşsak bizde açardık" klişesine.. 
Al sana şanssızlığın dik alası budur.. 
Şansım yoktu fakat kaşıktı omuzdu derken şansımı yaratmaya uğraştım lakin sonuç KOCA BİR HÜSRAN ! 
Hadi elleri göreyim o şansı yaratabileceğini idaa edenler buyrun hodri meydan..!
Hani şans yaratılabilen bişeydi nerde ?

Bugün koca bir şassızlığım ve benim aptallığım yüzüne gelen bir durumu düzeltebilmek için sabahın 6'ısndan beri sokaklardayım..
Yok abi olmuyor işte ! İtelesemde kakalasamda olmuyor!
Annem "olmuyor" dediğimde "sen istesen yaparsın olmuyor diye bir şey yok" der.. 
Anam canım anam istemesem neden yapayım demi neden zorlayayım.. 
Olmuyor arkadaş !
Ne yaparsanız yapın bir kere şu Dünya'ya şanslı geldiyseniz hiç çalışmadan sadece sallamasyon bir sonavdan 90 ile geçer bir diğeri şanssız olduğu için çalışır ve 49 da kalır ! 
Olay tamda bu kadar basitir işte..
Olmadı gene .. Mevzu ders değil yanlış anlaşılmasın sadece bir karşılaştırma hepsi o..
Pes etmiş değilim.. Daha uğraşacağım orası açık ve net...
Fakat kolayla pes eden biri değilimdir sonuna kadar giderim ancak olmuyorsada bir yerde frene basar park ederim işte... 
Hadi bakalım sevgili "HAYIRLISI" kardeş beni ne zaman bulacak bu HAYIR'dan türeme olumlusu olan HAYIRLISI .. ! 
Fazla bekletme ben sabırsız biriyim...

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Ağlamasak bile gözleriniz dolduğunda da neden burnumuz akar ? Mendil lütfen !




Bazı zamanlarda "STOP" düğümesine basıp o anda; 

Ne kadar hızlı akıp gitmişsin be hyatım, ömrüm. çocukluğum.. 
Bu kadar hızlı bitecek ne vardı sanki ne acelen vardı ki nereye yetiştirmek için didindin durdun.. 
Sankı çok mu matah birşey bu büyümek zamanı eze eze bitirmekte bizi ite kaka buralara getirdin.. Neler yaşadım bugüne kadar neleri geride bırakıp nelerle uğraştırdın koca bir 26 sene..
Daha dün gibi gözümün önünde geçmiş onca vakit.. Tek gayet okul ve oyundu..
Şimdilerde birikmiş taksitler, ödenecek faturalar.. Geride bırakılan kırık kalpler, unutulmaya yüz tutmuş nice fotoğraf karesine sığmış anılar.. Ve kırılmış bir kalbim var..
Unutmak ve unutmamak arası gelip giden duygular karmaşasında aklımda, kalbimde birikmiş tonlarca ağırlığındaki düşüncelerimle yaşayıp gidiyorum..
Sanki Dünya'ya gözlerimi böyle açmışım ve ben o gözleri tamamen kapatana kadarda böyle kalacak gibi hissediyorum.. His değil bu biliyorum..
Ne yazıkki yaşım ilerledikçe takıntılarım olmaya başladığını fark ettim.. ( Anneme mi benzmeye başladım ne ? )

Galiba arada yapmak iyi bu tuşa basıp bunları.. Bir çok kişi böylemidir acaba benim gibi.. İçimde barındırdığım o komik melankolikten böyleyim.. Kötü müdür bilmem ama her an buna hazır ve tetikteyim işte..
Hayatımla ilgili yazdığım tek şey sanırım hislerim ve duygularım.. 
Zaten bunların tümü ben değilmiyim ? Ne yaşadığımın önemi var mı ki ?
Bilmem buradan baktığımda kendimce "şimdilik" bir önem yükleyemiyorum buna..
İleriki zamanlarda belki..

Çocukluk arkadaşım canım dostum ( deyimi yerindeyse kankam ) bir önce gün güzel bir merasim yaşadı.. Kendi tabiri ile "100 yıllık bir ömür hayal edersem ilk 25 liğim im finalini en mükkemel haliyle yaşadım ben" ondan önce bu anı ben planlamıştım fakat kısmet bana değil ona'ymış.. :) 
Ben o treni çoktan kaçırdım..
Yalnızlığa giden trene binmiş olmam benim seçimim olması gerekeni o an karar verip ypmak gerekir bende onu yaptım ve hiç pişman olmadım..
Napim kahrolası bir duygusallık sarıyor beni hep.. Koparamıyorum bunu ama eğer bunuda yitirirsem tam bir odun olurum herhalde en güzeli ağlayan zırlayan ve bir çok konuştuğum beni tanımayan kişilere göre felsefe yapan bir tip olarak mutluyum.. Karmaşık konuşmayı sevmem hatta beceremem de sade ve yalın anlatmayı severim esasen buda tam bir patavatsızlıktır ama anlaşılmaz olmaktansa böyle olmayı yeğelerim..


Sözün özü; ogün o terasta doğup büyüğüm o eve bakıp o balkon ve sokakta, durup baktığım o terasta geçen onca anıya o günkü anıda dahil olacakmış.. Önümzdeki anılara bakıcaz artık.. 
Çoculuğum, dostum canım kardeşim bir ömürde her daim böyle güzel gülümsesin gözlerin..

Mutlu günler dostlar gene doldurdum sayfayı... :)

16 Mayıs 2013 Perşembe

Şöyle bir düşündüm de !




Ben bayadır şarkı paylaşmamışım hatta bu ay çok az ilgi göstermişim sevgili Blog'um sana :)
Günün anlam ve önemine layık ( esasen ruh halim ) olan şarkı..

Feridun Düzağaç - Senin yüzünden adlı şarkısı.. 

Bu adamı ciddi ciddi seviyorum.. 

Ama ben nedense pek Türkçe şarkı dinlemiyorum gündüzleri çalan radyom dışın fakat paylaşımlarım hep Türkçe yönünde.. Garipsedim telefonumdaki müzik listemi yenileme vaktim çoktan gelipte geçti fakat "ESKİLER GÜZELDİR" presibim ile halen çekişmede olduğum için erteliyorum... =)



(Bu arada Muyap'ın eklediği video kliplerden eklemeye özen göstereceğim.. Yeni telif hakları ile ilgili çıkarılan değişikliklerden bilginiz varmıdır bilmiyorum fakat artık Tv'nizden kaydedip Youtube ekleyeceğiniz her klibe daha dikkat ve özen göstermek zorunda bırıkılıyor insanlar ve telif hakları gereği kaldırılabiliyor.. Olması gerekende bu esasen fakat ben klipler için bunu saçma buluyorum.. Şarkıların mp3 indirilmeleri kesinlikle denetlenip yasaklanmalı fakat klip -Yapmayın lütfen ' Sanki kipteki ögeleri, kişileri hatta konusunu mu çalacağız ! Yok artık ! )

"Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir."




Kendimi tek bir şey üzerine odaklanmamam gerek düşüncesiyle hareket ediyorum.. 
Bu da düşüncelerimin yayılmasına ve üstten bir bakış açısı olarak kalmasına sebep oluyor..
Aslında bunun benim için ne kadar köreltici bir durum olduğunu anlamam çok uzun bir zamanımı aldı lakin bunu halen yapmaktayım..
Dinlediğim şarkılar bile  yozlaştı bunu hissediyorum.. Dinlerken hissizce dinliyorum.. Duygu kırıntısı olmadan..
Yazarken kendimi dile getiremiyorum sanırım.. Sanırım..
Böyle hissediyorum son günlerde yine.. 
Kaçar gibiyim içine düşebileceğim o ışıklı ama derin kuyudan..
Halbuki bundan memnunum ben.. Bunu istiyorum çünkü..
Umud etmekden ziyade yaşama belirtisi göstermek benim için.. Bunu gördüm, dokundum ona karanlıktaki o berraklığa..
Bitkiler gibi sadece oksijen alıp vermek değil..
Nefes almak havayı solumak değil.. Ruhunla soluyabilmek, öyle değil mi ?
Eskisi gibi olmaz elbet hiç birşey ne demişti üstad;   

"Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini…"  

O çiçeklerle dolu yüreğim..   

"Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. " 

Bu hislerle devam etsem işte .. Karalamadan, silmeye uğraşmadan.. 
Buruşsun, köşeleri yıpransın, kimi yerlerde silinmiş yerler olsun izleri belli belirsiz.. Yırttık yerleri özenle bantlanmış.. Yıllar onada acımamış ama hala buradayım diye haykırarak dursun..
Ey zaman ! Elini çek yüreğimden ve duygularımdan... 

Zaman herkese getirmesini istediği getirsin.. Birgün, çok ilerde bir gün diyebilin ki; hayat değil zaman sen nelere kadirsin, neler içinde sürükledin beni bilinmez bir avuçluk sevdalara.. Sevdim seni yeri geldi küfrettim sana.. Ama kızamadım işte sana kendimden başka.. "

Gününüz gerçeken güzel ve aydınlık olsun.. 
Bugün kandil.. Elinizi açıp dua edin tüm inancınızla tüm kalbinizle..  
İnançla dilenen dilekleri kullarından esirgemezmiş Allah ..
Kimbilir özlediğiniz yanınızda durur özlediklerinize kavuşursunuz..
Tüm kalbimle istiyorum ki; yüreğinizin istediğini Rabbim yanınıza layık eylesin...

14 Mayıs 2013 Salı

Bulut Selam Olsun Sana.. :)





Bir sürü ıvır zıvır gereksiz bir yığın şeylere kafa yorarız hep.. 
Sonra yorgun bitkin düşeriz..
Hep farkedilme çabasıyla fırıldak gibi döneriz.. İtirafat edin hadi !
Ben lafımı der çekilirim değil lafı puzzle'daki gibi yerine yerleştirir içimiz rahat devam ederiz.. Ama bize oda yetmez işte..
Başka şeyler ararız.. Bu 'başka şeyleri' açıklamasam iyi olacak sırlar baki kalmalı.. :)
Fark ettiğim şu ki; epeydir günaydın demiyorum buradan..
Aslında sadece bunu diyecektim ama kafamın içi hiç susmuyor malesef.. Bir daldırsam neler çıkar kimbilir..
Neyse ve neyseler işte...
Yaz geldi diyorum fakat hani bahar yaşamadan yaza giriş yapınca önce yaz sonra baharı yaşadık burada.. Geçen hafta kısa kollularla şirkette dolanan hatta klimaları açan ben 2 gündür üstüme ceket giyiyorum..
Üşüyorum işte ne yapaym ! 
Utanmasam klimanın sıcak ayarını açıp çalıştırıcam o derece yani.. :)
Ama olsun böylesi bile güzel.. 
Hava apaydınlık, bulutlar şekil şekil karşımda şuan..
Mutlular.. Mutlu olmamı ister gibiler..
Öyleyimdir belki.. Belki de değilimdir..
Bulutlardan bir tutam tutup ruhuma serpiştiririm işe yarar belki..
Mutlu günler.. Gününüz apaydınlık olsun.. Güzel bir gün batımı eşliğinde sonlanan.. İçinizi ısıtsın en güzelinden..

9 Mayıs 2013 Perşembe

NE ÇEKTİK BE NE ÇEKTİK !!

Dostlarımın dertlerini dinlerken hiç pofladığımı üstüme kasvet çöktüğünü hatırlamıyorum çünkü onlar zaten anlatırken ki o kasvet üzerlerinde birde ben öyle olup onlara etki etmemem gerektiğini düşünür vede yaparım..Belkide istem dışı bir durumdur bilemiyorum.. 

Ruh halim hep pasif olma yönünde hareket ettiği için benimde böyle bir vakaa olmamam (ağlayan, zırlayan dert yanan) mümkün dahi değil.. Anlatamadan rahatlayamayanlardanım ben..

Anlatırımda ama düşünürüm ya sıkıyorsam karşımdakinide.. Ki bu hep böyledir.. İllaki sıkıyorum istemeden üzüntüme ortak edip onlarıda..

Havadan değil bu sefer ki kasvetim.. Yada başka bişi değil..

Hayat canımı sıkmaya başladı son günlerde..

Melankolik bir deliyim biliyorum ama neşem hep vardır..

Son günlerde bunu yitirdim ne yazıkki.. 
Günler geçektikçe herşey dahada can sıkmaya başladığında ne kadar "YALNIZ" olduğunuzu kavrar sonunda da hissiz bi şekilde abuk sabuk şeylerle kafa doldurup yanlızlıktaki siz ile uğraşır durursunuz.. İşte tam bu noktadayım bende !

Eskiden vurdun duymaz gereğinden fazla boşverciydim.. Anladım ki zaman geçtikçe yaşlanmaya başlıyor insan.. Ne var hayatı ile ilgili çevresinde toparlayıveriyor gereksiz bi yığın şeyi zihnine..
Fazla sorumlulukta bünyeye zarar bunuda not etmeli köşeye..

Ah o köşede durmasalar, eskisi gibi duracak köşe bulamadan deyimdeki gibi "bir kulağından girip diğer kulağından çıkıyor" şeklini uygasam belki daha az doktor kapısı aşındırırım ne dersiniz..

KOCA BİR POF ÇEKİYORUM !!

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Hadi uçurtma uçuralım ...!

Başlıktaki isteği istiyorum hatta hemen şimdi olsun istiyorum aslında.. 
Eskiden ne çok uçurtma görürdük gökyüzünde şimdilerde artık çocukların uçurtmnın ne olduğunu bildiklerine bile emin değilim..
Biz uçurtmalarımızı  kendimiz yapardık.. Şimdilerde kırtasiyelerde satılıyor o dönemlerde de varmıydı anımsmıyorum fakat ama o renkli parlak jelatinlerle ne güzelde yapardık.. 
Çocuktum daha abimle saatlerce uğraşırdık.. Ameliyat yapar gibi direktifler verirdi onun başında dikelirken ben..
"Makas... "
"Kısa bant... "
"Biraz uzun ver bantı..."
"Parmağını yapıştırma ama bantın yapışkanlığı gidiyo tutmuyo bak gördün mü.. Böyle yapıcan işte.."
"Tutsana şu çıtanın ucundan sımkısı.. Sakın sallama..."
"Elleme onlara şimdi yırtıcaaaannn.."
Biraz hararetli geçerdi o anlarımız.. Ee abi sonuçta küçük olanda ben olunca hali ile o yapar bende dahil olayım diye her dediğine kafa sallardım.. - Tabiii işime gelenlere. =) -
Bunlar bitince harika bir uçutmamız olurdu.. Ama hiç uçurduğumu anımsamam çocukluğumda abim kendine abiydi hep o sebepten sanırım.. :) Küçüğüm ya fasülyedendim sadece izlerdim..
Bugünkü İzmir'imin havasında da tam bu var; "hadi uçurtma uçuralım" upuzun kuyruğu olan o uçurtmayı, avazım çıktığı kadar attığım çığlıklar eşliğinde yüzümde kocaman bir aptal gülümsemeyle boynum ağrıyana kadar önce uçmasını seyretmek hatta fotoğraflamak  ve ipini tutup uçurmak istiyorum..
Bu bir neşedir aslında...
Geçmişi özlemektir belkide...
Çocuk olmayı istemektir...
Ya yok hayır ! Hiçbiri değil..
Sadece uçuşunu görmek istiyorum.. Onun gibi uçamadığım için..
Gökteki rüzgarı göğüsleyemediğim için..
Madem ben yapamıyorum bunu uçurtmam yapsın diye..
Posta güvercinleri gibi salıversem mesaj iletebilirler mi ki kilometrelerce uzaklaranın düşünü resmetmek için..
Hepsi bu sadece masumca bir istek..
Hadi hep beraber uçursak ya..!


5 Mayıs 2013 Pazar

"SEVMLİ GÜLÜCÜK"

Aynı hayatların ayrı ınsanlariyiz..
Kimbilir suan belkide uyuyorsun belkide hic uyumadın.. Yada coktan uyanıp günlük hayatının akışında tüm insanlar gibi yetişmeye çalışıyorsun telaşla.. İnsanlar hep telasli.. 
Herkesin gittiğini bir yer sarıldığı bir insan var.. Hic ayrılmayacaklar ayırmalarına izin vermeyecekler gibi sımsıkı elini tuttuğu.. Kimisi benim gibi sevgili, uzaktan yürüyenleri seyredenlerden..
Bir çok şeyi geride bırakmış ama asla hiç birşeyi bırakamamışlardan..
Oda oyle bir telasli ki farkında degil koca yalnızlığın içindeki o kuyunun.. 
Kuyu derin, güneş görünüyor ama cılız..
Aynı hayatların ayrı insanları gibi..
Bir çok söylenmiş sözler ruha işleyen kelimelerin eşliğinde, aynı hayatlarda çok uzaklarda farklı insanlarla hunharca kullanıyoruz zamanı bizsiz..
Özlemler bir kenarda, yaşanmış ve yaşanamamış hatıralar.. Tutulamayan tüm sözler..
Hepsine sadece birer "SEVMLİ GÜLÜCÜK" gelsin.. İyi ki varsın denip yürümeye devam edilsin...

4 Mayıs 2013 Cumartesi

Nedense hep böyleymis iste..

Neden böyle olmalıydı deriz hep .. 
O nedenler hep sürüp gider .. 
Hic gelmeyecek hic olmayacak hic söylenmeyecek tek bir cümleyi bekler gibi yasarız o nedenleri .. 
Bir gun düzelir birgun bitiverir diye bu nedenler .. 
Birgun bizede dokunur o sihirli değnek ile peri diye .. 
Böyle bekleye bekleye diye diye heba ederiz onca zamanı an'ı .. 
Ama genede değmiştir diyebiliyorsanız umutsuz vaka değilsiniz hayır !
Aksine umut hep var olmuş demektir sizin yüreğinizde ..
Umut ile hep dost kalmışsinizdir sizi sirtlayamamis olsa bile .. 
Dost olmakta bu degil mı zaten , iyi günde kotu günde ..
Araya mesafe girsede imkansız olsada hic bir neden dahi olmasada iste hep orada pas tutmaya yuz tutmuş yüreğinizde..
Bir damla gözyaşını cok görmeyin o dosta ..



 
Photography by Tuba Atamer

2 Mayıs 2013 Perşembe

İki Mayıs İkibin On İki Dogum Oncesi Sancısı Gibi

Bugün 2 Mayıs !!!
Ne olmuş yani 2 Mayıs ise demeyin.. Bugün tam 1 sene oldu.. Aslında garip olan kısmı daha bugün bişiler yazmışken şuan aklıma gelmiş olması..
Tam 1 sene...
Bu blog için ilk adım attığım ilk senem..
Günler mühim değil aslında fakat düşündüğümde sadece bu blog değil ilk adımım..
Bu blog sayesinde belki anlattım bir çok şeyi..
Kimse bilsin istemedim ilk açıtğımda mesela.. Kocaman büyük bir sır gibi sakladım..
O zamanlar yazdıkça rahatladım.. -Şimdiki gibi, hep olduğu gibi..-
Tesadüfen denk gelindim..
Utandım.. Ama genede yazdım..
Kimse alınmasın dedim üzerine ben alınsam yeter dedim sadece..
Korktum beni zayıf sanarlar diye.. Korkak yanımı hep gizledim ben hep sağlam dimdiktim..
Zayıf biriyim görüntüm ve sergilediğim her tavrımdan tam bir tezat durum bu.. Güçlü ama zayıf..
Bence herkes böyle.. Güçlü ama zayıfız.. Hani o doktorun iğneyi kolunuza batırıp tüm kafanızdakileri yerle bir ettiği gibi..

Yeri geldi saçmaladım ben burada..  -bir altaki yazı gibi-
Sadece yazdım ve bugünkü ile geçen seneki halim arasındaki farkım bir yığın ayıklanmayı bekleyen müsvette kağıtlarım gibi olduğunu gördüm.. Bir tarafı  yazılmış bir tarafı bomboş, arayada iki tarafıda boş olarak karışmış olan o kağıtlarım gibi.. Arada bir oturup karalanmadık yeri kalmamışları buruşturup atarım.. İki tarafı beyaz olanları özenle kenara ayırıp, tek tarafı temiz olanları karalamadık yer kalmayana dek bir sonraki o 'arada bir' olan ruh halime kadar bekletirim..

O günkü ben değildi buda ben değilim..
Sizlerde siz değilsiniz.. Şuna eminim ki insanlar her sene kıyafet değiştirir gibi üzerindeki kimliğinide değiştiyor.. Yeni bişeyler katıyor kimi zaman, kimi zaman ise onları atıyor.. Bazende sadece öyle bakıyor.. Ne düşünüyor ne sorguluyor nede hatırlıyor.. Ama işte oda siz değilsiniz. !
Kimliklerimiz bir çok..
Hangini sahiplenirseniz o sizsiniz işte..
Ben hala hangine sahip çıkmam gerektiğini bulamamış biriyim.. Hepsine sahip çıkmalıyım ben belkide..
Belkide..
Teşekkür etmem gerek bunu biliyorum.. 
Tekrar yazabilme sebebim olduğuna.. 
Çok özlediğimi dile getirmediğimi farkettim uzun süredir.. Ama bu özlemedim demek değildir..
İşte ! Bandı başa sardığım an bu andır.



Ciddi sorunlarım var :)

Garip bir şekilde farklı arayışlar içine giriyorum sanırım.. Bazı dönemlerim olur böyle.. Tamam kabul ediyorum ciddi derecede takıntı hastalığım var..

Takılıyorum böyle abuk sabuk saçma sapan konulara.. Öylede abartıyorum ki işi olayı epeyi bir vahim konuda en önmliler başlığı altında irdeliyorum..

En basiti mesela kilo aldığımı hissettiğim anda hemen yemek düzenimi değiştiriyorum.. Biri görüp 'ne kadar kilo vermiş' dediği anda da bitiriyorum.. 'Kilo almamışım ki' diyerek..

Belki bu kadınların en büyük takıntısıdır muhtemelen ama bu bana göre en basiti.. Yani ben ciddi anlamda kendimi hazırlıyor ve uyguluyorumda.. Arasıra seviyorum bu huyumu ama bazen başıma ciddi sorunlar açıyor..

Şu anda da bu arayışlar içindeki halim hayra alamet değil.. Kötülüklerin tanrıçası her an bir açık kolluyor.. İçeri sızacak o açıktan ve pufff.. Her şey toz duman. Hadi bakalım bandı başa sardık.. Arayış marayış kalmadı..

İnsanoğlu işte rahat durmuyor.. Şu meşhuuur Vasfiye teyze yorumuyla 'Napıcaaan be yavrum çekiceeen elin mecbuuurr' :)

Bugün İzmir 32 derece oldukça sıcak sanki baharı yaşamadan yaz oldu gibi.. Oldu oldu.. :)
Benim gibi sürekli bişileri kurcalayan rahatsız, huzursuz olmasın günleriniz... Huzurlu olsun sizin neşeli böyle..
Mutlu sabahlar... =)

30 Nisan 2013 Salı

"Siz onun için hiç birşey değilken bir başkasının herşeyi nasıl olabilirsiniz ki !"






"Siz onun için hiç birşey değilken bir başkasının herşeyi nasıl olabilirsiniz ki !"

Bir bavuldan farkınız nedir ki..?
Önce tek tek tek dolurursunuz herşeyi sanki bir daha hiç boşalmayacak gibi, sonra bir bakmışsınız yıllarca yerleşir gibi yerleşivermişsiniz tek bir yere..
 Peki ya tekrar toplarken o bavulu..?
Demez misiniz hiç, ben neydim ki onun için diye..?
Halbuki siz onun için tek birşeyken o sizin için herşeyiniz değilmiydi..? Bu yüzden zor değil mi işte o bavulu tekrar toplamak..

Tek tek geride bırakmak her seferinde birşeyler.. Eskimeden eskitmek.. Bir daha alamayacağınızı bildiğiniz hani o sevdiğiniz bir pantolon vardı ya onun küçük gelmesi gibi.. Nede özenerek baktınız halbuki..
Onu da bırakıp gittiniz ya hani bir zamanlar.. Şimdi sıra hangisinde..?
Dipde kıyıda köşede unuttuklarınız ne olacak hiç düşündünüz mü?
Hani unutursunuz ya bir ceketinizin cebinde para.. Bulduğunuzda sanki sizin değilmiş gibi çocuk gibi sevinen de siz değilmiydiniz..? 
Bulduğunuzda sevindiniz, kırdılar kırılmalarına izin verdiniz.. Siz değilmiydiniz rengi solan bulutları bir köşeye iten..

Neden peki giderken onları bırakmak bu kadar zor şimdi?
Unuttunuz ya hani çok sonra..Tırnaklarınızla kazıyıp pamuklar içinde saklanadığınız onca şeyi heba etmesine siz izin vermediniz mi ?
İşte ! Neden zor bu kadar unutup veda etmek.. Kahrolası eskileri geride bırakıp çekip gitmek..
Neden zor o bavulu toplamak..

Halbuki sonsuza dek kalmak için gelmemişmiydiniz.. Ne olduda tekrar yerleştirdiniz kırık dökük, paramparça hayalleriniz ve umutlarınızı o kenarları siyahlaşmış, sizin gibi vurgun yemiş olan o bavula..
Sonsuzluk değilmiydi o..?
Her seferinde söz vermediniz mi onlara.. Kimse dokunamaycak sizi üzüp dağıtamayacak diye.. 
Ne oldu da sözünüzü her seferinde bozdunuz..?
Bozulanları hiç toplayamadığınızdan mı..? 
Her yerleştirdiğiniz şeyin bir önceki eskileriniz olduğunu ne ara farkedemez oldunuz da farkettiğinizde gömdünüz arka bahçenize acımadan.. 
Acımadılar, tıpkı sizin gibi..!

 İşte bundandır, siz onun için 'hiç' birşeyken bir başkasının 'herşeyi' olmazsınız..

Bavulu toplama vaktidir.. Söz verip unutmak için akışında sadece nefes alış veriş kadardır işte o 'herşey'.. Bir sonraki vakte kadar..

t.a. 


Can sıkıntısı böyle bisi iste !

Can sıkıntısı böyle bisi iste ! by t u b i
Can sıkıntısı böyle bisi iste !, a photo by t u b i on Flickr.

Her acı yürekten yüze çizgi çeker...

Bedirhan Gökçe


__

“Felek, tesadüflerle sağ gösterir ve gerçeklerle sol vurur. Mutluluk, bu ikisi arasında geçen sürede yaşanır.”

Murat Menteş -
 

26 Nisan 2013 Cuma

Doktor Civanım ツ

Son iki gündür birşey yapıyorum.. 
Kendime hemde çevremdekileri neşelendirip güldürebildiğimi düşünüyorum.. :) Çünkü aldığım tepkilerden bunu anlamak zor değil.. Üstelik bende eğleniyorum.. 

Dün doktordaydım.. Vs.vs. bir sürü sitrese bağlı rutin hastalık çarelerileri için doktorda idim.. 
İzmir'de herkes tarafından bilinen yegane hastanelerden birindeydim işte..

İki tüp kan verdim birde ne kadar utansamda gaita tahlili vermek zorunda kaldım.. Konumuz kan alma merkezinde geçmekte ( allahtan :D ).. 

Ben kesinlikle iğneden korkan biri değilimdir.. İlkokul yıllarımda da aşı günleriden fellik fellik kaçan bir çocuk hiç olmadım.. Aksine o iğnenin sivri ucu tenimden içeri girerken anı anına kadar izleyen bir kişiliğim.. Bazılarına göre oldukça sadisçe geliyor bu durumum...
Bir çok kişi bakamaz yada fenalıklar geçirir.. Bayılarlarıda az duymadım değil.. :)
Buda normal onlarıda anlamak gerek en nihayetinde ciddi bir fobi olabilir insan hayatında..

Kan alma merkezinde sıradan alındığımda kısa bir an düşünürüm hep insanlar neden bu küçücük iğneden korkar diye.. Hani öyle ahım şahım bir acı vermez bence ki ben grip olup yatağa yattığım da daha çok acı çektiğimi bilirim bence en büyük sıkıntıları o zaman yaşıyoruz.. 
Hatta bi an önce geçsin hatta "öleyim ben ya" diye mızmızlanıp isyan ederim.. Ve çokta dikkat ederim.. 
Hiç bir zaman çok ince giyinmem (yaz sıcağını demiyorum), dondurma yılda iki yada üç sefer yerim (ama çok severim) hemen hasta olurum akabinde zaten.. Soğuk su mu, öyle bir içeçek yoktur benim hayatımda.. 
Yani işin özü o an düşündüğüm şudur ki; kendimizi demirden bir zırhta sanırız ve o minicik zararsız duran bir iğne derimizden damarlarımıza ulaştığında anlarız ki, 

"Ben ölebilirmişim"
"Ölümde soluğuduğum hava kadar gerçekmiş." 
"Küçücük bir iğne bile beni altedebilirmiş."
"Ben demirden yapılmamışım."
 
İşte! Bence insanlar bu yüzden korkuyor iğneden yoksa can yakması küllüyen yalan..
İtiraf edeyim tek korktuğum iğnenin kendisi değil türü.. Mesela, tetnoz aşısı korkarım çünkü bi kaç gün kolunuzda ağrı yapar.. Ben yaptığı o sancıdan korkarım işte.. Neyse.. :)

Kendi koluma değil kollarıma geliyorum.. :) Kan vermekte sıkıntı yaşayan biriyim.. Her insanda olduğu derecede ve sayıda damara sahibim ama onlar kendini gizlemeyi pek severler.. Damarımı tek seferde bulabilen nadir insanlar var.. 
Bilirim o koltuğa oturduğumda "kesin bulamayacak" diye kendimle idaaya tutuşurum.. Yapan kişiyi dikkatlice süzer ben demeden anlaması için zaman tanırım.. Çok ciddiyim tüple oynadığımı idaa edenler bile oldu..

"Şaka mısınız? Çocuğa benzer bir halim mi var yoksa?" diye paylamıştım.. Demiyor bulamadım suçu bana ve tüpe atıyor.. Neyse.. :)

Sonuç itibari ile dün gayet tecrübeli olabileceğini düşündüğüm bir bey amca her iki kolumda da açtığı üçer iğne yarası sonucunda başarız oldu.. Üstelik iğneyi deri altımda öyle bir oynattı ki gözlerim doldu acısından.. İdaasıda söylediğim bir cümle imiş..

Yüzüne dikkatlice bakınca yüzünde bir tebessüm oluştu bende "damarımı bulamazlarda" diye bir açıklama yaptım.. İşte o cümle bu cümle işte.. Bana ne derse beğenirsiniz, "keşke söylemeseydin.."  "Yani ben öyle dedim diye mi bulamadınız" diyiverdim.. Aldığım yanıt ise evetti. Yandaki diğer kan alan personellerden bir şaka furyası ve mırıldanmalar koptu fakat o an o iğneye öyle odaklanmışım ki tam duyamadım mırıltıdan başka..

Sonuç itibari ile kanımı alamadığını gören bu beyfendi canımı yakıp delik deşik ettiği her iki kolumla beraber beni yan tarafa havale etti.. Elimin üstünden alabilmek üzere.. Stajyer doktor yada hemşir yada sağlık personeli hepsi olabilme olasılıkları yüksek... Bizim hastanelerden anlayışımız doktordan yada.. Hemşirlere bile "Doktor bey" diye hitap eden bir milletiniz sonuçta..

Benim yaşlarımda oldukça hoş iki gencin insafına bırakıldım..Kanımı alan genç yüzümdeki acıyı fark etmiş gibi "acımayacak" dedi.. Sadece gülüsemek için zorladım kendimio kadar... İki gençte her an bayılmamı beklercesine dikkatlice beni süzüyorlardı.. Ee bende tabikii... :) 
Özellikle birine takılı kaldım..  [Altını çiziyoru  ツ ] 
Bu arada, kanımı alan arkadaş elime iğneyi çoktan batırmış ve damla damla tüpün içine boşaltmaya başlamıştı bile... 

Benim takılı kaldığım genç ise hastası koltukta oturduğu halde  bana bakmakta ve bende ona.. Bakışlarındaki hayretmiydi yoksa her an zırlayabiliecek gözleri dolmuş bir kıza mı bakıyordu çözemedim fakat ben o gençte takılı kaldım..
Arkadaşı işini bitirince bantlamasını rica etti .. Bütün iğne yaralarıma tektek o yuvarlak küçük bantları yapıştırdı.. 

Ben teşekkür edip -ki teşekkür ettiğim şeye bakın "canımı yaktınız çok sağolun ben bile bundan iyisini yapamam" derecesine yavaşça çıktım oradan.. 

Eemm, başka bir tahlil girişi için başka bir sırada sessizce beklerken oflayan, zırlanan, görevlilere söylenen bir yığın insan ve bir görevlinin fazlaca baskı ve stres altında olduğu belli olan o anlarında bir hasta ile tarşıtması sırasında -takılı kaldım ya ben o gence- orada köşede beklerken görünce istemsiz gülümsediğimi farkettim..

Yani böyle huylara sahip değilimdir.. İnsanlarla göz teması kurmasını severim fakat bu başka bişey.. 
Hem göz teması hemde kocaman bir gülümseme.. Gülerkende işi abarttığımın farkındaydım 33 dişimin -32 değil:)- hepsinin göründüğüne eminim...  Tebessüm değil dikkat çekiyorum bu noktaya..

Ağzım biraz büyüktür aslında ama yüzüme uygun olduğunu düşünüyorum en azıdan diş gösterek güldüğümde kötü durmuyor.. O gencin bana aynı karşılığı verdiğini görünce sessizce "çok asabi" diyerek gülümsemeye devam ettim.. Gülümsemesi daha da büyüyerek "Öyle yanıtını" verdi.. 

Bir dakka ne yapıyorum ben ! 
Ben erkeklere asılmam ki.. Ama resmen bunu yaptım.. Ve pişman değilim ! :)
Hemen önünde duran sevgili "Annem" de ona dediğimi sanıp benle konuşmaya başlayınca onada bakıp yanıt vermek durumunda kaldım ama o "Kan alma merkezindeki sevgili genç" ona demiş olmama rağmen kesinlikle anneme dediğimi düşümüştür.. Gülümsemesi, özellikle gözleriylede gülübilmesi bana bakarken ki o hali 'ne kadarda yakışıyor' dedirtti...

Buradan ilan ediyorum;
"Hayır! Ben sana dedim... Senle dohbet başlatmak istedim.."   ^_^

Anneme anlattığımda "ne bileyim kızım bilmseydim konuşmazdım o an senle, görmedim ki ben" dedi ve kahkahayı bastı..  

Adını bilmiyorum fakat iki gündür duymayan arkadaşım kalmadı...
Sosyal medya sitelerinde yazmadığım yer kalmadı sanırım bi burası kalmıştı onuda yaptım tam oldu.. :) Ne yapıyor ediyor konuyu o gence bağlıyorum hep.. 

"Beni bulsun, google'a yazsın... Ama tüpün üstünde vardı adım soyadım.. Bulsun işte.. Deme ama öyle neden olmasın... Ya ben aşık oldum... Kalemim olsa verirdim numaramı... Kesin vuruldum diyorum sizeee.. Bulur yaa deme öyleee " diye bir yığın sızlanmalar, temenniler.. Git bul diyenler.. Şansını kendin yarat diyenler... Daha neler neler... :) 
Hatta bi arkadaşımın yorumuda "deseydin keşke iğneyle yazsaydı koluna numarasını." Çok hoşuma gitti... ^_^

Hala arayıp ciddimisin diye sorup, hayırlı olsun diyenler var... Siz düşünün yani yarattığım olayın boyutunu... :D
 
Dört bi yanda onu aramama yardım etmek için hazrıda bekleyen arkadaşlarım var.. Abartmıyorum inanınki şakayla başladı fakat boyutunu biraz kaçırdım sanırım.. Şimdi bozuntuyada vermek istemiyorum.. Hoşumada gitmedi değil.. Fikri bile çok heyecan verici düşünsenize, şans bu ya işte kimbilir... :D (   Hepsine tek tek minnetle teşekkür ediyorum ツ   )



Ah o şans... Yaratabileceğim o şans... Şansım daha doğrusu...
Bilmiyorlar ki bende o şans olsa idi, ohooo kesin arkeolog yada pilot olmuştum :P  ^_^ 
Ne alaka demeyin belki yazarım o alakayı da birgün... :)

Her şeyin bir ilki olurmuş bir insan için, şakasına bile olsa aklıma gelmedi desem yalan olur.. Ki benim gibi birinden telefon numarası almak zor iken.. Böyle konularda ketum biri olurum.. 

Bir kız bir erkeğe asılmaz, numarasını vermez, gülümsemeli ama sadece gülmekten ibaret olmalı fazlası olamaz, ilk adımı -gerçekten o ilk adımı- erkek atmalı vs. vs... Saçma biliyorum ama böyleyim napim.. :)

Kimbilir belkide bulur beni.. 

Sesleniyorum... Tepecik Hastanesindeki "Kan merkezindeki genç" beni bulmanı bir an önce bekliyorum... Bulmalısın bence..  Onca insan benle beraber beklemekte ne onları özelliklede beni bekletme..  :D

Bir çırpıda yazıverdim ve çok uzun oldu ama ben yazarken keyif aldım okuyanda umarım keyif alır... 

Hayatınızda kendi şansınızı yaratabilmenizi dilerim.. Ben beceremiyorum bunu siz yapabilin bunu canı gönülden diliyorum... Benim gibi bir konserve kutusuna tıkılı kalmayın.. He mutlaka yanınızda bir kalem olsun.. Ben bir tane attım çantama bugün :)
Mutlu günler...  ^_^

24 Nisan 2013 Çarşamba

"YETER Kİ SEV SEN BENİ"

Olmaz mı hiç.. 
Yani böyle bir tuşa basmışlardır ve herşey o anda duruvermiştir böyle.. 
Ne İleri sarabilirsiniz nede geri.. 
Sövmek istersiniz diliniz varmaz, vurup kırmak herşeyi dağıtmak istersiniz eliniz gitmez..
Bir bir sıralarsınız işte o andaki olamayan herşeyi oldurmak istercesine o istek ve içinizdeki kelebeklerinizin sizi itelemesine rağmen omuzları düşürüp kocaman bir iç çeker "olabilirdi" diyebilirsiniz..
Sadece unutursunuz işte öncesindeki olmuşları.. 
Olabilirmiş gibi yaşarsınız ya bir müddet öyle gibi birşey işte böyle hissetmek.. 
Unutmakla, unutmak istememek arası gelip gitmek...
Unutulduğunu hissetmek içinde.. 
Düşünmek, küçücükte olsa ufacık bir damlanın kayıp gitmesi gibi bir umut ile içinin kanatlarını hareketlendiren o fikir.. ' Unutmadı belki de .. ' 'Belkide hala... ' Diyerek aramak içinde bi yerlerde, kısacıkta olsa bir şarkıda.. 
Yağmış olan tüm yağmur damlalarında.. 
Ufacıkta olsa bir umutla; "YETER Kİ SEV SEN BENİ"  ben hep severim ki seni ! 


Kuzey ve Güney dizisi için Sevgili Zeynep Casalini daha önce Fikret Kızılok'tan dinlediğimiz şarkıyı yorumlamış.. Kuzey ve Cemre'nin aşklarını yansıttığı bir sahnede izledim.. İtiraf edeyim diziyi ara ara denk geldiğinde izlemişimdir bu şarkıyı yorumladığınıda fragmanda dinledim..
Hoş olmuş, iyi olmuş.. 
İki kelam etmek gerektiğini düşündüm..
Seyrinize... ^_^



⛅⚡☔ Uyanın Güneş'i Gördüm.. Müjdesi ile geldi... ⛅⚡☔

⛅⚡☔ by t u b i
⛅⚡☔, a photo by t u b i on Flickr.
Bugün inanılmaz bir neşeyle güne başladım.. 
Hep böyle günlere adım atarken "hadi hayırlısı" derim hep çünkü mutlaka o gün bir şey olur.. Garip değil mi bunu bir çok kişi mutlaka yapıyordur.. Bunu yapmamalıyız aslında çünkü bütün o negatifi yayıyoruz o zaman etrafımıza.. İyi düşünün iyi olsun isteyin hep iyi olsun... :) Fala inanmayın ama falsızsa kalmayın...

Günler hızla ilerliyor işte Nisan Ayından da çıkmak üzereyiz.. ( Hiç üzülmüyorum ) Dün 23 Nisan'ı kutladık bugün 24'ü.. Ayı çoktan bitirdik bence zaten 15'i olduğu anda nasıl geçiyor anlamak mümkün değil..
En büyük neşem ise tatil planlarına başlamış olmam hatta çoktan planım hazır.. En büyük mutluluğum bu galiba..
Ee birde yaz geliyor işte daha ne olsun.. Gerçi hala üşüme potansiyeline sahip biri olarak sabahları titriyor ve klimanın başına gidiyorum fakat az kaldı sanırım bu durumdan kurtulmamada..
Hüzünlenmekten çok neşelenmek hoşuma gitti.. Neşe ile ben aslında yanyana  duruken bile bir garip hissediyorum.. Öyle zor geçti ki bu kış.. 
Derin bir iç çekiyorum ama yazarak nasıl ifade edilir inanın düşündüm ama yok bulamadım.. 
Güneş'i, günü sımsıkı o neşe ile kucaklayın.. Kısa kısa hatırlayın bişiler sonra hemencik unutun yeni an'ınıza geri dönün...
Gününüz aydınlık olsun...  ^_^

21 Nisan 2013 Pazar

Hey ! Kendim sana sesleniyorum !

Papatyalar bir tek bahar demek değildir .. Bir tek baharda acmazlar :)  by t u b i
Papatyalar bir tek bahar demek değildir .. Bir tek baharda acmazlar :) , a photo by t u b i on Flickr.


Yazıyorum.. Kendimi yazıyorum..  Biriktirdiğim herşeyi  “o an” geliyor ve yazıyorum..

Konuşamıyorum anlatıp dile getiremiyorum.. Yazdıklarımda anlattıklarımı dilimle söyleyemiyorum ki..  İyi yazmıyorum, güzel değil kurduğum cümleler.. Kelimelerim az.. Noktalarla dolu hatta yazdığım herşey.. İstemsiz koyuyorum yan yana.. Bitirilmemiş, söylenmemiş herşeyi temsil eder gibi sıralıyorum işte yan yana..

Herşey yazarken biliyorum “ her şey” olarak yazılması gerektiğini..  İmla kurallarına uymuyorum mesela.. Kitap çıkarmayacağım ki dikkat edeyim..  Şiirde yazmıyorum.. Ben bir yazar değilim ki !

Sadece kendime, dile getiremediğim kendime yazıyorum ben..

Yazıyorum sadece...

Düşünmüyorum mesela ne yazsam diye.. Klavyenin başına geçtiğimde yazıveriyorum hepsi bu..

Farklı olayım diye değil.. Garipliklerin baş kahramanı olmak ise hiç değil..

Uzun zamandır yazıyorum ben..

Ara sıra defterlere yazıyordum.. Bazen herhangi bir Word sayfasına şimdiki gibi.. Telefonuma yazıyordum mesela.. Mesela ya işte yazmaya engel değildi ki benim için..

Kalem tutmasa da elim, gitmese de parmaklarım klavyeye yine yazıyordum işte fotoğraflarımla.. İyi fotoğraf çeker miyim… –Hayır ! Çekmem, çekiyorum hiç diyemem..

Fotoğrafçı değilim.. Diyemem ki ! Fotoğraf çekmek herkese göre değişir ama benim için tektir.. O bir aşktır.. Huzurdur, kelimelerimin sessiz dilidir.. Sözsüz bir müzik gibidir mesela.. Beni tek terk etmeyen nice huzurları içime işlemiş yegane kahramanımdır.. Ben sadece fotoğraf çekerim.. Herkesin gördüğünü değil, kendi gördüğümü fotoğraflarım.. Hikayeleri vardır mesela..

Buyum ben.. Yazmadan durmam, sevmeden yapamam, ağlamasam da gizliden dolar göz pınarım engel olamam..

Ben sadece kelimeleri yan yana dizerim..  İçimdeki karmaşayı sesli sunarım kendime hepsi bu..

Severim, üzülürüm sonra yazarım.. İzlerim, gördüklerimi yazarım mesela.. Gizlidir ama o gizleneni de yazarım.. 

Mesaj kaygım yoktur.. Ama okuyan bilsin isterim, anlasın okurken beni değil kendini anlasın.. Ben sizlerden farklı değilim ki !

Olamam ki !

Yazıyorum işte.. 
Ne farklı olmak için nede insanları etkilemek için yapmıyorum ki ben bunları..
Ben neysem oyum.. Sıradan biriyim herhangi biri.. Farklı olmak istemiyorum ki !
Bu dünyada koca bir “hiç” iken hiç var olmayan başka bir dünyada nasıl var olabilirim ki !
Sadece susup, sadece yazıp öylece yaşamak istiyorum, bir hiç’im ve öylede kalmak istiyorum..
Hepsi bu !

Copyright All Right Reserved ! Tuba Atamer !